Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1125 E. 2023/901 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1125
KARAR NO: 2023/901
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/333 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; 01.04.2019 ve 11.05.2019 tarihlerinde …’ ın şirket nezdinde sahip olduğu paylardan 21.500 adeti müvekkiline devrettiğini, bu pay devrileri kapsamında müvekkilinin şirket pay oranının %12,23 olduğunu, bu hususun İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/223 Esas 2021/500 K. Sayılı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ nin 2021/1808 Esas 2022/853 Karar sayılı kararı ile sabit hale geldiğini, ancak hala şirket tarafından müvekkiline ve …’a ait pay oran ve adedinin düzeltilmediğini, bu hususun Beyoğlu … Noterliği’ nin 09.03.2023 tarih, … sayılı ihtarında da .belirtildiğini, TTK m. 357’de düzenlenen ” pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.” hükmüne aykırı hareket edildiğini, bu sebeple öncelikle müvekkiline ve …’a ait pay oranlarının ve adetlerinin düzeltilerek doğru pay oranlarının yazılması gerektiğini, bu hususta müvekkilinin hazirun cetveline itiraz ettiğini ve Genel Kurul Tutanağında bu hususu muhalefet şerhi olarak dermeyan ettiğini, hazirun cetvelinin tanzim sebebinin genel kurula katılmanın ve oylamanın doğru ve güvenli yürütülmesinin temini olduğunu, bu sebeple söz konusu hazirun cetveline itiraz ettiklerini ve payların düzeltilmesini talep ettiklerini, … adlı aile şirketinde; Müvekkili …’ ın 12,23 oranında pay sahibi olduğunu, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahiplerinin veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahiplerinin üç ay içinde mahkemeden özel denetçi talebinde bulunabileceklerini, müvekkilinin pay oranının İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/223 esas 2021/500 k. sayılı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ nin 2021/1808 Esas 2022/853 Karar sayılı kararı ile sabit olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin özel denetçi atanmasını talep etme hakkının doğduğunu, Anonim şirkette küçük pay sahiplerinin korunması amacıyla getirilen düzenlemelerden birinin özel denetçi tayin edilmesini talep hakkının olduğunu, müvekkili …’dan edindikleri bilgiler ve yapmış oldukları incelemeler sonucunda aşağıda ayrıntılarına yer verilecek konunun özel denetçi ile açıklığa kavuşturulmasını isteyerek, 2, 3 ve 4 no.lu karara karşı olumsuz oy kullanıldığını ve karara karşı Muhalefet Şerhi koydurulduğunu, yapılan incelemelerde tespit edilen olağan dışılığının giderilmesi için genel kurulda özel denetçi atanması için 2. No.lu kararda talepte bulunmasına rağmen bu talebin reddedildiğini, özel denetçinin hazırlayacağı rapor ile detaylarına yer verilecek konu hakkında bilgi edinilmeden faaliyet raporunun onaylanması ve yönetim kurulunun ibra edilmesi hakkında sağlıklı bir karar verilmesi mümkün değilken özel denetçi taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, işbu sebeple …’ın 14.03.2023 tarihli genel kurulunun 2, 3, ve 4 no.lu kararlarının iptal edilmesi ve mahkeme tarafından bağımsız denetçi atanmasını talep ettiklerini, davalı şirketin mali tablolarında faaliyete göre olağan dışı masraf ve gider kalemlerine rastlanıldığından faaliyet raporunun doğruluğu ve yönetimin sorumluluğu konusunda müvekkilinin ortaklıktan kaynaklanan haklarını kullanabilmesi için bağımsız denetçi raporunun alınması gerektiğini, tüm bunlar değerlendirildiğinde şirketin zarar ettiği algısı oluştuğunu ve TTK’ nun özel denetçi atanmasına ilişkin şartların sağlandığını, bu kapsamda müvekkili tarafından genel kurul kararında da görüleceği üzere aynı zamanda bilgi edinme de talep edildiğini ancak kati suretle bu hususta bilgi verilmediğini, bu sebeple müvekkili tarafından İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2023/176 Esas sayılı dosyası üzerinden bilgi edinme davası da ikame edildiğini, konuya ilişkin TTK m. 438’in gerekçesine bakıldığında özel denetim isteme hakkının kullanılması için TTK m. 437/5’te düzenlenen dava açma hakkının kullanılmış olmasının da şart olmadığını, Yargıtay kararları ve doktrin görüşünde özel denetçi atanması talebiyle dava açılması için TTK m.437/5 hükmü gereğince dava açılmış olması gerekmediği gibi bu davanın açılmış olması da özel denetim talepli dava açmaya engel olmadığını, şirket esas sözleşmesinde açıkça “şirketin işleri ve idaresi genel kurul tarafında türk ticaret kanunu hükümleri dairesinde hissedarlar arasından seçilecek en az 3 üyeden oluşan yönetim kurulu tarafından yürütülür” şeklinde olduğunu, …’ in tek başına yönetim kurulu başkanlığı yapmakta olduğundan ortada hukuken ve esas sözleşmeye uygun bir yönetim kurulu mevcut olmadığını, bu sebeple şirketin organ eksikliği olması sebebiyle şirkete yönetim kayyumu atanmasını talep ettiklerini, Yönetim kurulu organında yeterli kişi olmadığından yönetim kurulu organı eksik olan şirkette …’in tek başına borçlandırıcı işlem yapmasının olanaksız olduğunu, …’ in tek başına şirket adına borçlandırıcı işlem yapma yetkisine haiz olmadığı gibi ortada bir yönetim kurulu organı da mevcut olmadığını, bu sebeple acil olarak tedbiren dava sonuçlanıncaya kadar şirkete yönetim kayyumu atanmasının gerektiğini, işbu talepleri kapsamında şirkete tedbiren yönetim kayyumu atanmaz ise hukuken meşru olmayan yönetim kurulunun yapacağı işlemler şirketi telafisi imkansız ve önlenemez zararlar silsilesine sürükleneceğini, ortada hukuken geçerli bir yönetim kurulu organı mevcut olmadığını ifade ederek davalı Şirket’in 14.03.2023 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında hukuka aykırı olarak hazırlanan hazirun cetvelinin iptalini, 2, 3 ve 4 no.lu kararlarının TTK hükümleri gereğince iptal edilmesini, davalı Şirkete Ticaret Kanunu’nun 439. maddesi uyarınca özel denetçi atanmasını, şirket esas sözleşmesinde belirtilen şekilde yönetim kurulu oluşturulmaması sebebiyle organ eksikliği söz konusu olduğundan şirkete dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren yönetim kayyumu atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Anonim Şirketler TTK’nun 365.maddesi uyarınca Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunurlar. Şirkette organ boşluğu bulunmamaktadır. Anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenleme yoktur. Yönetim Kurulunun görevden alınması, seçilmesi TTK’nın 408(2)-b gereği şirketin genel kuruluna tanınmış bir yetkidir. Yönetim Kayyımı atanması istemi aynı zamanda yönetim yetkisinin kaldırılması anlamına geldiğinden yasal görülmemiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’ nin 2023/963 esas, 2023/903 karar sayılı ilamı). Kaldı ki genel kurul kararının iptali davasında yönetim kayyımı atanmasının davanın niteliği itibariyle alınabilecek tedbir cümlesinden olmadığı gibi azil davasında ileri sürülebilecek bir tedbir talebi olduğundan bahisle ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirket esas sözleşmesinde açıkça “Şirketin işleri ve idaresi genel kurul tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri dairesinde hissedarlar arasından seçilecek en az 3 üyeden oluşan yönetim kurulu tarafından yürütülür” şeklinde olup … tek başına yönetim kurulu başkanlığı yapmakta olduğundan ortada hukuken ve esas sözleşmeye uygun bir yönetim kurulu mevcut olmadığını, şirkette hali hazırda organ yokluğuna bulunduğunu, şirket yönetim kurulu organında yeterli kişi olmadığından ortada bir yönetim kurulu organı mevcut olmayan şirkette …’in tek başına borçlandırıcı işlem yapabilmesinin olanaksız olduğunu, bu sebeple acil olarak tedbiren dava sonuçlanıncaya kadar şirkete yönetim kayyumu atanması gerektiğini, şirkete tedbiren yönetim kayyumu atanmaz ise hukuken meşru olmayan yönetim kurulunun yapacağı işlemlerin şirketi telafisi imkansız ve önlenemez zararlar silsİlesine sürükleyeceğini beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve organ eksikliği söz konusu olduğundan şirkete dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren yönetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, anonim şirket genel kurulunda alınan kararların iptali istemli açılan davada şirkete kayyım atanması suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, şirkete kayyım atanmasına ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacı tarafça, 14/03/2023 tarihinde yapılan genel kurula ilişkin olarak hazırlanan hazirun cetvelinin iptali ve genel kurulun 2, 3, 4 nolu kararlarının iptali istemiyle açılan davada, şirket yönetim kurulunun esas sözleşmeye göre teşekkül ettirilmemesi nedeniyle organ boşluğu bulunduğundan bahisle dava sonuçlanıncaya kadar şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesi için eldeki talepte bulunulmuştur.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinin somutlaştırılması gerekir.Genel kurulun iptal istemine konu 2 nolu kararı yönetim kurulu faaliyet raporuna, 3 nolu karar finansal tablolara ve 4 nolu karar ibraya ilişkin olup, yönetim kurulunun seçimine ilişkin bir karar dava konusu değildir. Bu sebeple uyuşmazlık konusu olmayan bir hususta ihtiyati tedbir verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, davanın niteliğine göre, talep edilen ihtiyati tedbirin şartları oluşmamıştır. Bu sebeple, mahkemece ihtiyati tedbirin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.28/09/2023