Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1122 E. 2023/974 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1122
KARAR NO: 2023/974
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/446 Esas (Derdest)
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep edenler vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati tedbir talep edenler vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri …, …, … ve …, … Anonim Şirketinin hissedarları olduğunu, Şirketinin 2022 mali yılına ilişkin 03.04.2023 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 4 ve 5 numaralı kararların iptali gerektiğini, şirket’in mevcut yönetim kurulu, gerçeği yansıtmayan bilanço ve gelir tabloları tanzim etmekte ve böylelikle Şirket’i zarara uğratmakta, aynı zamanda Müvekkillerinin kanuni haklarını kullanmasını tarafgir, kötü niyetli ve hukuka aykırı bir şekilde engellendiğini, Şirket’in önceki yönetim kurulu üyeleri olan dava dışı pay sahipleri …, … ve …, Şirket’in 2018-2019-2020 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında birbirlerinin ibralarında oy kullanmış, akabinde İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/95 E. 2022/703 K. sayılı kararında bu ibra kararlarını TTK m. 436’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal ettiklerini, şu an görevde bulunan yönetim kurulu, anılan dava ikame edildikten sonra seçimi bu dava dikkate alınarak dava dışı pay sahipleri tarafından seçildiklerini ve bu seçime uygun şekilde dava dışı pay sahiplerinin menfaati doğrultusunda hareket ettiklerini. Ayrıca yönetim kurulunun iki üyesinin diğer pay sahiplerine ait başka bir şirkette üst düzey yöneticilikle iştigal ettiği ve aralarında bir iş ilişkisi bulunduğu dikkate alındığında, dava dışı pay sahiplerinin yönetim kurulunun en az iki üyesi üzerinde kontrolü haiz olduğu açıkça görüldüğünü, Üstelik yönetim kurulu üyeleri bu ilişkiyi çevirim içi yayınlarda ifşa etmekten çekinmezken Şirket genel kurulundan ise gizlediğini, yönetim kurulunun işbu dava süresince aynı şekilde dava dışı pay sahiplerinin yararına Şirket’in malvarlığını tasarrufa konu etmesi, huzurdaki davada iptalini talep ettikleri kararların iptalinden elde edilecek menfaatin de içini boşaltacağını, nitekim yönetim kurulu, şirket’in Kemerburgaz’daki taşınmazlarını şirket genel kurulunun onayı ve müvekkillerinin haberi olmadan sattığını, akabinde de satış bedelini dava dışı pay sahiplerine borç olarak verdiğini, ihtiyati tedbiri düzenleyen HMK 389 maddesi gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi, ya da gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi olduğundan, organ yokluğu bulunmayan ancak yönetim kurulunun hukuka aykırı şekilde Şirket mallarını bertaraf ettiği hesaba katıldığında, huzurdaki dava bakımından Şirket’e yönetim veya denetim kayyımı atanmasını ve bundan sonra kayyım atanması taleplerinin kabul görmemesi halinde şirket adına kayıtlı tüm taşınmazların üçüncü kişilere devrinin ve üzerlerinde birtakyidat tesisinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Davalı Şirketin malvarlığı içinde bulunan taşınmazların devri yada bu konuda yönetim kuruluna yetki verilmesi konusunda alınmış ve iptali istenen bir genel kurul kararı yoktur.Bu taşınmazlar huzurdaki davanın konusunu da oluşturmamaktadır. HMK’nun 389 maddesi uyarınca yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilecek olup , dava konusu olmayan taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.İptali istenen genel kurul kararı ile şirketin yönetim kurulu belirlenmiş olup, yönetim boşluğu bulunmamaktadır. Kayyum atanması ihtiyati tedbiri konusunda aranan yasal koşullar mevcut değildir. Bu nedenle şirkete yönetim veya denetim kayyumu atanması tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket ortaklık yapısının halihazırda Yargıtay önünde devam eden uyuşmazlık kapsamında değişmesine rağmen, bu durumun ne genel kurul toplantısında ne de ilk derece mahkemesinin red kararında dikkate alınmadığını, davalı şirket yönetiminin eşit işlem ve sermayenin korunması ilkeleri ile şirketin temel yapısına aykırı davranma yönünde istidadı olan dava dışı pay sahipleriyle hukuka aykırı ilişkiler içerisindeki gerçek kişilerden belirlendiğini, şirket gayrimenkullerinin birine ilişkin olarak yapılan muvazaalı satışın tespit edildiğini, buna ilişkin olarak tapu iptali ve tescili davacı açılmış ve açılan davada yaklaşık ispat şartlarının mevcut bulunarak ihtiyati tedbir kararının verildiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemece kurulan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair hükmün kaldırılmasını gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; şirket yönetiminin usul ve hukuka uygun olarak seçilmiş olduğunu, görevinin başında ve kesinleşmemiş bir mahkeme kararını uygulamadı diye şirkete bir yönetim kayyımı atanması talebinin hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığını, hiçbir ispata dayanmayan afaki beyanlar ile şirkete bu kere denetim kayyımı atanması talebinde bulunulmasının da hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığını, şirketin iyi yönetilmemesi, karlılığı sağlayamaması gibi durumlarda dahi kayyım atanmazken istinaf dilekçesinde ileri sürülen afaki ve hukuk ile uyumla olmayan beyanlarda istinaden yerel mahkeme tarafından verilen red kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davacıların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Talep; şirket genel kurul kararının iptaline ilişkin davada; şirkete yönetim veya denetim kayyımı atanması ve şirket adına kayıtlı taşınmazların 3. kişilere devri ile taşınmazlar üzende herhangi bir takyidat tesisisin önlenmesi için ihtiyati tedbir taleplerin reddine yönelik kararın istinaf incelemesidir. Davalı şirketin 26/07/2023 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında alınan 3,4 ve 5 numaralı Genel Kurul kararlarının; taşınmaz satışlarından elde edilen gelirlere ilişkin usulsüzlük, genel yönetim giderlerindeki usulsüzlük, gayri faal durumdaki şirket’in sipariş avansı vermesi nedeniyle usulsüzlük iddialarıyla bilanço ve gelir tablolarının gerçeği yansıtmadığını, 3 nolu kararın bu sebeple iptali gerektiğini, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 4 nolu kararının bilanço ve gelir tablosuna ilişkin gerekçelerin yanında bazı ortakların çektikleri para konusunda genel kurulda bilgi istenilmesine rağmen verilmemiş olması nedenleriyle ve 5 numaralı kararı ile yönetim kurulu üyelerine verilen huzur hakkının dürüstlük, ile hak ve nesafet kurallarına aykırı olduğu gerekçeleri ile iptalinin talep edildiği görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 389/1. maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nun 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacıların şirket adına kayıtlı taşınmazların 3. Kişilere devri ile taşınmazlar üzende herhangi bir takyidat tesisisin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir talebi yönünden yapılan değerlendirmede; haklarında tedbir istenilen şirket adına kayıtlı taşınmazlar uyuşmalık konusu olmadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde bulunmamıştır. Davalı şirkete yönetim veya denetim kayyımı atanması talebinin reddine yönelik istinaf istemi yönünden yapılan değerlendirmede; TMK’nın 427/4. Maddesi uyarınca bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Genel kurul 4 ve 5 numaralı kararlanın iptali istemine ilişkin davada; davalı şirketin yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine engel bir durum ve şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi yönetiminin başka yoldan sağlanamaması ve genel kurulun toplanamaması gibi bir durum da söz konusu değildir. Ayrıca davacı iddialarının varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olduğu, bu durumda eldeki davanın konusu da dikkate alındığında mevcut yönetim kurulu üyelerinin tedbiren görevden alınmalarını gerektirir herhangi bir olgu yaklaşık olarak ispatlanmış olmadığından davalı şirketin seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin tedbiren görevden alınarak şirkete yönetim yada denetim kayyım atanması isteminin reddine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep edenler vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuran ihtiyati tedbir talep edenler tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023