Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/111 E. 2023/57 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/111
KARAR NO: 2023/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2021/582 (Ara Karar)
TALEP: İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/582 Esas sayılı dosyasında verilen 20/10/2022 ara kararına karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile 25.07.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitini, şirket müdürü …’nın rekabet yasağına aykırı davranışları nedeniyle oluşan zararın tespiti ve zararın şirkete iadesini, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkmasına ve çıkma payı olarak 500.000,00TL’nin muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili Av. … UYAP’tan göndermiş olduğu 09.03.2022 havale tarihli dilekçesi ile sahte imza ile … Dış Tic.Ltd. Şti. ile şirket birleşimi ve sermaye artırımı yapılarak müvekkilinin hissesi düşürülmüş ve şirket hisselerinin çoğunluğu davalılara geçtiğini, hal böyle olunca da davalılar kendilerini müdür olarak atamışlar sanki şirketin tamamı kendililerininmişcesine tavır takınarak keyfi iş ve işlemler yaptıklarını, şirket merkezi ve şubelerinde çalışan 8 çalışsanı sebepsiz ve plansız bir şekilde iş sözleşmelerini toplu olarak feshettiklerini, bu durumda şubeler ve şirket merkezine kilit vurulmuş ve şirketimize gereksiz mali yükümlülükler yüklendiğini, aynı zamanda şirketin merkezi 23 Haziran 1997 yılında 200.000 $ hava parası ile kira sözleşmesi devralınmış şube olarak açıldığını, 06 Ocak 2014 tarihinde şirketin merkezi yapıldığını, davalı murisi … keyfi harcamalar yaparak şirketi borçlandırmış şirketin ödeme gücü olmasına rağmen kiracı olduğu şirket merkezinde, kiraya verene, (… Genel Müdürlüğü) hiçbir ödeme yapılmamış ve bunun için de şirkette herhangi bir bütçe ayrılmamış, şirketin içi boşaltıldığını, davalı …da murisi gibi keyfi iş ve işlemler yaparak aldığımız duyumlara göre şirket merkezinin bulunduğu yerin kira sözleşmesinin devir hakkını kullanarak hava parası ile devir yapmış bunun üzerine … Genel Müdürlüğü İstanbul … Bölge Müdürlüğü’ne 14/02/2022 tarih ve … sayılı müracatımızla işlem olması halinde iptal edilmesini talep eden dilekçe verdiklerini, dava dilekçesindeki beyanlarından anlaşılacağı üzere davalıların murisi şirket yönetiminde uzun yıllar keyfi iş ve işlemler yaparak şirketi zarara uğratmış ve şuanda da bu durum davalılar tarafından da devam ettirildiğini belirterek davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: İlk derece mahkemesinin 22/09/2022 tarihli ara kararı ile Somut olayda, davalı şirketin kötü yönetildiği, şirket müdürü tarafından şirket mal varlıklarının azaltıldığı iddia edilmekle celp edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/65697 Soruşturma sayılı dosyası , genel kurul toplantı tutanağı aslı ve tüm dosyanın tetkiki sonucunda davalı şirketin münferiden yetkilisi olan taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu, şirket ortakları ve münferit şirket yetkilisi olan taraflardan birinin davanın devamı süresince temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanmasının diğer taraf (davacı ) açısından önemli zarara sebebiyet vereceği endişesi yaratması, tarafların hak ve menfaatleri arasında dengenin korunması ihtiyacı gözetildiğinde ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu,davalı şirkete kayyım tayin edilmesi gerektiği gerekçeleri ile tedbir talebinin kabulüne, davalı şirkete yönetim ve temsil kayyımı olarak …’in tayinine, kayyım için aylık 10.000TL ücret takdirine, ileride haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere kayyım ücretinin davacı tarafından karşılanmasına, 3 aylık kayyım ücreti depo edildiğinde kararın kayyıma tebliğine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına itiraz edenler vekili dilekçesinde özetle; mahkemenin reddi yönünden ara karar oluşturduğu kayyım talebini tekrar gündeme alıp karar vermesinin hatalı olduğunu, mahkeme tarafından tarafların kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebi bulunmaksızın işbu kararın verildiğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) uyarınca işbu davanın niteliği itibariyle hakim sadece taleple bağlı olup talepten fazlasına karar veremeyeceğini, davacı tarafında tarih içermeyen fakat UYAP sistemine 09.03.2022 tarihinde yüklendiği tespit edilen dilekçesi ile haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkili şirkete kayyum atanmasının talep edildiğini, davacı’nın işbu hukuka aykırı talebinin mahkeme tarafından verilen 24.03.2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karar ile reddedilmiş ve ” Somut olayda, davacının genel kurul kararının iptali ve butlanı istemine ilişkin olup davalı şirketin organsız kalmadığı da anlaşılmakla davalı şirkete tedbiren kayyım atanması talebinin bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde gerekçelendirildiğini, mahkeme tarafından verilen işbu karara karşı istinaf kanun yolu açık olmakla birlikte davacı tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmamış ve bu nedenle kararın kesinleştiğini, devam eden süreçte ise davacı tarafından bir daha müvekkili şirkete kayyum atanmasına yönelik yazılı bir talepte bulunulmadığı gibi 22.09.2022 tarihli duruşmada da herhangi bir talep olmadığını, HMK’nın “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26’ıncı maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmüne haiz olup hakim tarafların talebi ile bağlı olduğunu, davacı tarafından 09.03.2022 tarihinde müvekkili şirkete kayyum atanması talep edilmiş ve mahkeme tarafından işbu talep son derece haklı ve hukuka uygun olarak reddedildiğini, akabinde ise davacı tarafından herhangi bir talep olmaksızın ve mahkeme tarafından ara karardan rücu edilmeksizin duruşmada verilen ihtiyati tedbir kararının son derece hatalı olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) uyarınca Müvekkili şirkete kayyım atanması için gerekli şartların oluşmadığını, şirketin organsız olmadığını, hiçbir şekilde davacının asılsız iddialarının kabulü anlamına gelmemek kaydıyla işbu huzurdaki davaya konu genel kurul kararı iptal edilse dahi davacı, müvekkili şirkete müdür tayin etmek için gerekli çoğunluğa ulaşamayacak olup müvekkilleri … ve … tarafından 11 Ocak 2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan karar geçerliliğini koruyacağını, diğer bir deyişle işbu davanın sonucu ne olursa olsun şirket müdürü atamaya ilişkin genel kurul kararı geçerliliğini koruyacak ve müvekkili şirketin müdürü Dilek Hayta olmaya devam edeceğini, işbu huzurdaki davada davacı tarafından 25.07.2017 tarihli genel kurul kararının butlan olduğu ileri sürülmüş ve mahkemeden bu kararın butlan olduğunun tespiti talep edildiğini, işbu davaya konu genel kurul kararında müvekkili şirket ile dava dışı üçüncü bir şirketin birleşmesine karar verilmiş ve birleşme neticesinde müvekkil şirketin sermayesi ve dolayısıyla ortaklı paylarında değişiklik söz konusu olduğunu, bu noktada müvekkili şirket nezdindeki ortaklık yapısının ortaya konulmasının kayyım atama talebinin salt müvekkilleri … ve … üzerinde baskı kurmak ve müvekkillerinin miras hakkın hukuka aykırı bir şekilde ortak olma gayesinden ibaret olduğunun anlaşılacağını, mahkemenin takdir edeceği üzere davacının hissedarlık oranı dikkate alındığınında işbu davanın sonucu ne olursa olsun davacı, hiçbir zaman müvekkil şirkete müdür atamak için gerekli oy çoğunluğuna sahip olamayacağını ve müvekkilleri … ve … tarafından alınan müdür atama kararı geçerliliğini kaybetmeyecek ve … müdürlük görevine devam ederek müvekkili şirketin organsız kalmayacağını, diğer bir deyişle davacının uğrayacağı herhangi bir hak kaybı olmayacağını, zira davacının sahip olduğu pay oranı genel kurul kararı ister butlanla sakat olsun ister geçerli olsun müdür atamaya yönelik karara ilişkin nisapları etkilemeyeceğini, TTK madde 620 uyarınca müdür atamaya ilişkin kararın toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile karar alınacağının açık olduğunu, davacı, müvekkili şirkete müdür atanmasına ilişkin 11 Ocak 2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı gibi, işbu toplantıya katılması için bir vekil dahi tayin etmediğini, bu nedenle sonuç ne olursa olsun şirketin organsız kalmayacağı gibi davacının müdür seçimine ilişkin bir etkisinin de olmayacağını, açıklanan nedenle müvekkili şirkete kayyım atanmasını gerektirecek herhangi bir hukuki neden bulunmamakla birlikte şirketin organsız kalacağına dair bir tehlike olmadığı gibi şirket müdürünün değişme ihtimalinin de bulunmadığını, mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir niteliğinde müvekkili şirkete kayyım atama kararı son derece hatalı olduğunu belirterek müvekkili şirkete kayyım atanmasına dair verilen ihtiyati tedbir kararına karşı itirazının kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının 20/10/2022 tarihli duruşmada incelenerek reddine karar verildiği, bunun üzerine ilk derece mahkemesince 20/10/2022 tarihli gerekçeli ara kararın yazıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda, mahkememizce davacının 09/03/2021 tarihli tedbir talebinin talebinin değerlendirilmemiş olduğu, dosya içine celpedilen soruşturma dosyası ve genel kurul toplantı tutanağı aslının tetkikinden sonra tedbir talebinin kabulü ile davalı şirkete kayyım tayin edilmesine karar verildiği, tedbir kararı verilen tarihten sonra tedbir kararı verilmesini gerektiren durum ve koşullarda değişiklik meydana gelmediği anlaşılmakla davalıların tedbir kararına itirazlarının reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati tedbir kararına itiraz edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir kararına itiraz edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin müdürler kurulu oluşturduğunu, şirketin organsız olmadığını, organsız kalmamış müvekkil şirkete hem yönetim hem de temsil kayyımı atanmasının açık kanun düzenlemesine aykırılık teşkil ettiğini, kayyım ataması yapılırken kayyımın görev ve yetkilerinin sınırları ile süresi açıkça belirlenmesi gerekmesine rağmen bu hususun yerel mahkeme tarafından verilen kararda yer almadığını, davacı tarafın müvekkil şirkete kayyım atanmasına yönelik bir talebi bulunmaksızın yerel mahkeme tarafından kendiliğinden hem “yönetim kayyımı” hem de “temsil kayyımı” ataması yapıldığını, yerel mahkemenin hukuka aykırı gerekçelerle vermiş olduğu 22.09.2022 tarihli ara kararının aksine yerleşik Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu, “kötü yönetim” nedeninin kayyım atanması için bir sebep olamayacağını, dikkat ile incelendiğinde işbu davanın Genel Kurul Kararının İptali davası olduğunu, yani müvekkil şirketin yönetiminde herhangi bir değişiklik olamayacağını, bu nedenle verilen ihtiyati tedbir kararı ile dava konusu hangi hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaştırılmasının önüne geçileceği veya hangi zararın oluşmasının önüne geçileceği kendilerince anlaşılamadığını, ayrıca yerel mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarının neden kabul görmediğine dair gerekçelerinin ara kararında açıklanmadığını, bu nedenle de yerel mahkeme tarafından verilen karar adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Talep, şirket genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin davada şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf incelemesidir.Eldeki dava genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile birlikte çıkma payı, sorumluluktan kaynakalan tazminat istemli olarak açılmış, mahkemece tefrik kararı verilerek genel kurul kararına yönelik dava işbu 2021/582 esasına kaydedilmiştir. Dava … Ltd. Ştd.’nin 25/07/2017 tarih ve 15 sayılı genel kurul toplantısında alınan kararların imzada yapılan sahtecilik iddiası ile yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkindir. Davacı tarafça taraflar arasında görülen diğer davalar Savcılık soruşturma dosyası ve bu dosyadaki iddialar gerekçe gösterilerek, şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanması talep edilmiştir. Mahkemece 15/09/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında 3 ve 4 nolu ara karar ile tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu ara kararlara ilişkin 20/09/2021 tarihli gerekçeli ara karar yazılmıştır. Davacı vekilinin 09/03/2022 tarihli ihtiyati tedbir isteyen talebi üzerine mahkemece 24/03/2022 tarihinde oluşturulan ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu defa mahkemece 22/09/2022 tarihinde yapılan duruşmada mahkemece davacı tarafın 09/03/2022 tarihli dilekçesi ve duruşmada yazılı beyanlarını tekrar etmesi sonrası dosyaya celp edilen CBS dosyası ve genel kurul toplantı tutanağı aslının tetkiki gerekçe gösterilerek davalı şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanmasına karar verilmiştir. Verilen ihtiyati tedbir kararına davalı tarafın itirazı üzerine duruşma açılmış, 20/10/2022 tarihli duruşmada ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı da davalılar eldeki istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.Dosyada yapılan incelemede 25 Ocak 2022 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ne göre …’nın şirketin müdürlüğüne münferiden temsil etmek üzere seçildiği, şirketin organsız kalmadığı anlaşılmaktadır.Limited şirketlerde genel kurul kararlarının butlan ve iptaline ilişkin uygulanacak hükümler TTK 622 maddesi yollaması ile anonim şirket genel kurul kararlarının butlan ve iptaline ilişkin hükümler olduğu açıklanmıştır. Yokluğu iddia edilen genel kurul kararı ile … Ltd. Şti’nin davalı şirket ile birleştirilmesine karar verilmiş, bu karar sonucu davacının davalı şirketteki hissesi 88.800/186.000 iken, birleşme sonucu şirketteki payı 88.800 /226.650’ye düşürülmüştür. TMK’nın 427/4. Maddesi uyarınca bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin davada; davalı limited şirketin yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine engel bir durum ve şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi yönetimin başka yoldan sağlanamaması ve genel kurulun toplanamaması gibi bir durum da söz konusu değildir. Bu durumda davalı şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanmasını gerektirecek haklı bir sebep bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ara kararı yerinde olmadığından istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece ihtiyati tedbirin verilmesiyle ilgili olarak hatalı uygulama yapılmış olması nedeniyle ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/582 Esas sayılı dosyasında 20/10/2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine ilişkin ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Mahkemece 2021/582 Esas sayılı dosyası üzerinden 22/09/2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 3-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili tarafından her bir davalı için ayrı ayrı yatırılan istinaf karar harçlarının istem halinde kendilerine iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/01/2023