Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1043 E. 2023/853 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1043
KARAR NO: 2023/853
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/156 Esas (Derdest)
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Yönetim Kurulu Kararının Batıl Olduğunun Tespiti)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ TALEP: İhtiyati tedbir talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Ticaret A.Ş.’nin sermayesi, her biri sermayenin %33,33’e tekabül eden A, B ve C grubu hisselere ayrıldığını, davacının davalı şirketin (B) grubu hisselerinin sahibi olduğunu, … A.Ş. ana sözleşmesinin 12. maddesine göre, yönetim kurulu A, B, C grupları pay sahipleri veya pay sahibi olmayan dışarıdan gösterilecek adaylar arasından oy birliği ile seçildiğini, davalı şirketin 30.06.2022 tarihli genel kurulunda, A ve C grubu hissedarlardan … , … oy çokluğu ile yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, bu karar ana sözleşmede öngörülen nisapları taşımaması, B grubu payların yönetim kurulunda temsil hakkının engellenmesi, eşitlik ilkesine aykırılık gibi nedenlerle yoklukla malul olduğunu, genel kurul kararının yoklukla maluliyetinin tespiti için açılan dava Mahkemenin 2022/742 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, yok hükmündeki bu karar ile yönetim kurulu oluşamayacak, hukuki varlık kazanamayacağını, yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararı yoklukla malul olduğunu, … A.Ş.’nin 30.06.2022 tarihli genel kurulunda yönetim kurulu seçim kararı yasa ve ana sözleşmeye aykırı olması sonucu, karar yoklukla malul olduğundan, yönetim kurulu oluşmadığını, genel kurulun yönetim kurulu seçimine ilişkin kararı ile davacının yönetim kurulunda temsil imtiyazı ortadan kaldırıldığını, ana sözleşmeye göre, yönetim kurulunun A, B, C gruplarından oluşması zorunlu olduğunu, ancak toplantıda B grubu adına önerilen yönetim kurulu adayı A ve C gruplarının oyu ile ret edilerek davacının yönetim kurulunda temsil hakkı engellendiğini, yönetim kurulu sadece A ve C gruplarından oluştuğunu, … Anonim Şirketi yönetim kurulunun görev bölümü ve şirketin temsil ve ilzamı hakkındaki 10.10.2022 tarih ve 2022/10 sayılı yönetim kurulu kararının karar kesinleşinceye kadar uygulanmasının tedbiren durdurulmasına, …Anonim Şirketi yönetim kurulunun görev bölümü ve şirketin temsil ve ilzamı hakkındaki 10/10/2022 tarih ve 2022/10 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, bu talebin kabul edilmemesi halinde batıl olduğunun tespitine, yönetim kurulun 10/10/2022 tarih ve 2022/10 sayılı kararına ve bu karardaki görev dağılımına dayanılarak, bundan sonra alınan ve alınacak yönetim kurulu kararlarının da batıl olacağının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda; “…Davacı taraf 30/06/2022 tarihli olağan genel kurul toplantılarına temsilci vasıtasıyla katılmış, ayrıca yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurul kararına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına eklettiğini beyan etmiş, ayrıca genel kurul kararının yokluğu yönünde Mahkememizin 2022/742 Esas sayılı dava dosyasında davasını açmış, açılan davada söz konusu genel kurul kararının yürütmesinin tedbiren durdurulmasına ve nihai yargılama neticesinde yönetim kurulunun seçimine ilişkin genel kurul kararının yokluğunun tespitine karar verilmiş, karar henüz kesinleşmemiştir. Bu kapsamda davaya konu olan 10/10/2022 tarihli 2022/10 sayılı yönetim kurulu kararı ticaret sicil kayıtları kapsamında yargılamaya konu edilen ve hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilen 30/06/2022 tarihli genel kurulun yönetim kurulu üyelerinin seçimlerine ilişkindir. Dava konusu yönetim kurulu kararı iş bu genel kurul kararına dayandığından uygulanması halinde davacının mevcut haklarının zedelenebileceği, yine dava dosyası ve getirilen deliller itibariyle davacının talebi hakkında ihtiyati tedbir için yaklaşık koşulun bulunduğu, yönetim kurulunca alınan kararın yürütmesinin durdurulmaması halinde telafisi güç veya imkansız zararların oluşacağı yönünde Mahkememizde kanaatin oluştuğu ve dava dilekçesindeki sayılan sebepler gereğince yaklaşık ispat şartının dosya kapsamı itibariyle gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi şeklindeki hususların dava konusu uyuşmazlıkta gerçekleşmiş olması karşısında davacı vekilinin davalı şirketin 10/10/2022 tarih ve 2022/10 sayılı yönetim kurulu kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir talebinin kabulüne” karar verilmiştir.
İTİRAZ: Bu karara karşı davalı … Anonim Şirketi vekili tarafından itiraz edilmiş olup, itiraz dilekçesinde özetle; 10/10/2022 tarih, 2022/10 sayılı yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması kararı hukuka aykırı nitelikte olduğunu, davacının işbu davada temel olarak, esas sözleşmede yer alan yönetim kurulunun seçimini düzenleyen 12. maddedeki “oybirliği” düzenlemesine dayandığını, ancak bu maddenin iptali hususunda Mahkemenin 2022/601 Esas sayılı dosyası ile açılan dava halen görülmekte olduğunu, verilecek kesin hüküm işbu davayı etkiler nitelikte olacağını, ayrıca tedbir kararına Mahkemece gerekçe yapılmış olan Mahkemenizin 2022/742 Esas sayılı dosyası 11/04/2023 tarihinde hükme bağlandığını ancak bu karar da henüz kesinleşmediğini, bu sebeplerle, davaların bekletici mesele yapılması talebi olduğunu, 30.06.2022 tarihli genel kurulda yönetim kurulunun seçimiyle ilgili 12. madde düzenlemesinin artık genel kurul dışında mahkeme nezdinde çözüme kavuşturulmasına oy birliği ile karar verilmiş olması dikkate alınarak bu seçimin yapıldığı olduğunu, davalı şirketin B gurubu davacının yönetim kuruluna girmeyerek bu şahsi hakkını kullanmaması, bundan yazılı olarak feragat etmesi üzerine oluşan boşluk en yüksek karar organı olan genel kurul tarafından, davalıya % 22,22 hisseye sahip olan … seçerek organ boşluğu oluşmasına izin vermediğini, Yasal koşulları hiçbir biçimde asla gerçekleşmemiş olan 11.05.2023 tarihli haksız ihtiyadi tedbir kararının kaldırılmasına, davalı şirket yönetim kurulunun seçimini düzenleyen esas sözleşmesinin 12. maddesinin, sayın mahkeme huzurunda 2022/601 Esas sayılı dosya ile iptalinin talep edilmesi, 30.06.2022 tarihli genel kurulda seçilmiş yönetim kurulunun sicilde geçici tescilinin kesin tescile çevrilmesi talebinin mahkemenin 2022/898 Esas nolu dosyada görülmekte olması ve ayrıca mahkemenin 2022/742 Esas sayılı dosyası 11/04/2023 tarihinde hükme bağlanmış olmasına rağmen henüz kesinleşmemesi, tüm bu davalar hakkında verilecek kesin hükmün işbu davadaki talebi etkileyebilecek olması sebebiyle, işbu davaların bekletici mesele yapılmasına, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ARA KARAR: İlk Derece Mahkemesince verilen 2023/156 Esas sayılı ve 23/05/2023 tarihli ara kararı sonucunda; “…Her ne kadar itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde geçici tescil yönünden dava açıldığını bu yönden tedbire itiraz etmiştir. Mahkememizin 2022/898 Esas sayılı dava dosyasında konu, 30/06/2022 tarihli genel kurul kararının geçici tescilinin Türk Ticaret Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca kesin tescile dönüştürülmesi talebidir. Söz konusu bu dava dosyasının konusu ise yönetim kurulu kararının butlanıdır. Bu nedenle dava konusu uyuşmazlık bakımından geçici tescilin kesin tescile dönüştürülmesi talebi açısından Mahkememizin işbu dava dosyasının sonucunun heyet tarafından incelenmesi neticesinde bekletici mesele olabileceği, ancak bu hususun yargılama aşamasında 2022/898 Esas sayılı dosyasında değerlendirilmesi gerektiği, Türk Ticaret Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca geçici tescil yönünden ilgililerin mahkemeye başvurması halinde tescilin mahkeme kararına kadar geçerli olacağı, bu yüzden herhangi bir çelişkinin bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu itiraz nedenine dayalı itirazının reddine karar verilmiştir.Ayrıca diğer dava dosyaları olan 2022/601 Esas ile 2022/742 Esas sayılı dava dosyalarının sonucunun beklenilmesinin Mahkememizin iş bu dava dosyasında gerekli olmadığı kanaatine varıldığından bu itiraz nedeni yönünden de itirazın reddine” karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesinin 11/05/2023 tarihli ve 2023/156 Esas sayılı ara kararında verilen tedbir kararına karşı itiraz eden … Anonim Şirketi vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir kararına karşı itiraz eden … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaların bekletici mesele yapılması gereğinin açıkça ispatlanması gerektiğini, aksi yöndeki yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davacının kötü niyetle, kasten yönetim kuruluna girmemesi üzerine müvekkili şirketin geçici olarak genel kurulda yönetim kurulunu seçmek zorunda kaldığını, TTK 32. maddesi çözümü bir mahkeme kararına bağlı hususların geçici olarak tesciline izin vermekte olduğunu, müvekkili şirketin sicil başvurusunun da aynen bu biçimde olduğunu, belgesiyle kesin biçimde ispatlı olduğu üzere davacının hukuki varlık kazanmış bir yönetim kurulunun sözde olmadığı, genel kurulun yönetim kurulunun seçim kararının sözde yoklukla malul olduğu, bu karar ile oluşan yönetim kurulunun geçerli bir karar almasının sözde mümkün olamayacağı iddialarının hiçbir hukuksal dayanağının asla olmadığını, sicil tarafından Bakanlığın görüşü ile dahi kabul edilip tescil ve ilan edilen bir yönetim kurulunun bulunduğunun açıkça sabit olduğunu, tedbir kararına gerekçe yapılan yönetim kurulu kararının genel kurul kararına dayandığını, uygulanması halinde davacının mevcut haklarının zedelenebileceği, dava dosyası ve getirilen deliller itibariyle davacının talebi hakkında ihtiyati tedbir için yaklaşık koşulun bulunduğu, yönetim kurulunca alınan kararın yürütmesinin durdurulması halinde telafisi güç veya imkansız zararların oluşacağı yönünde yerel mahkeme kanaati ile oluşturulan gerekçenin yerinde olmadığını, davacının kötü niyetinin belgeleri ile kesin bir biçimde ispatlandığını, davacının şirkete karşı değil asıl müvekkili şirketin bu denli kötü niyet içinde hareket eden davacıya karşı korunması gerektiğini, tedbir kararının müvekkili şirketi korumadığını, korunma ihtiyacı olmayan davacının kötü niyetli amaçlarına erişme fırsatı bulduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen 11/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür. İhtiyati tedbir talep eden vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davaya konu yönetim kurulu kararının hukuki varlık kazanmış bir organca (yönetim kurulu) alınmadığını, davalı tarafın müvekkilin yönetim kurulunda temsil hakkından feragat ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin hakkından feragat etmediğini, ana sözleşmenin 12. madde düzenlemesinin mahkeme nezdinde çözüme ulaştırılması yönünde Genel Kurul’un 30/06/2022 tarihli toplantısında oybirliği ile karar alındığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, böyle bir kararın bulunmadığını, ana sözleşmenin 12. maddesinin ortaklarının iradesini yansıtmadığı iddiasının da dayanağının bulunmadığını, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Talep; şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine ilişkin davada; yönetim kurulunun 2022/10 sayılı kararının uygulanmasının tedbiren durdurulması ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin verilen ara karara yönelik itirazın reddine yönelik verilen 23/05/2023 tarihli ara kararın istinaf incelemesidir. Davalı şirketin 30/06/2022 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında yönetim kurulunun seçimine dair 4. Madde ile alınan kararın ana sözleşmenin 12. Maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/742 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, dava konusu maddenin TTK 449 maddesi geereğince yürütmesinin geri bırakılmasına karar verildiği, bilahare dava konusu maddenin yokluk hükmü ile batıl oldununun tespitine karar verildiği, kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğu, eldeki uyuşmazlığın iptal edilen genel kurul kararı ile seçilen yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımına ilişkin aldıkları 2022/10 sayı kararın batıl olduğunun tespitine ilişkin olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafça davacının kötü niyetle davrandığı, yönetim kurulunun oluşmasına engel olduğu, kendisini diğer tüm ortakların yönetim kuruluna önermelerine rağmen bizzat yönetim kurulana girmek istemediği, kendisinin yönetim kuruluna girmesi için verilen önerilere olumsuz oy kullanarak yönetim kurulunun seçimine genel olduğunu, hakkın kötüye kullanılması davranışı sergilediğini, şirketin organız kalmaması için mecburen yönetim kurulunun bu eklide olşturulduğnu savunmuştur. Davacı taraf ise ana sözleşmenin 12. Maddesinde dışarıdan kişilerinde yönetim kuruluna seçilebileceğinin düzenlendiğini, müvekkilinin bu hakkını kullanarak dışarıdan yönetim kurulu üyesi önerdiğini, yoksa yönetim kuruluna üye seçme hakkından feragat etmediğini savunmaktadır. TTK 390 maddesi uyarınca YK kurulu kararları özel nisap gerektirmeyen ve oy çokluğu ile alınabilecek kararlardan olup,TTK 391 maddesinde eşit işlem ilkesine aykırı, şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, ya da diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK da Genel kurul kararlarının icrasını geri bırakılmasına ilişkin olarak 449. maddesinde özel bir tedbir düzenlenmiş ise de yönetim kurulu kararlarının icrasının geri bırakılmasına ilişkin böyle bir özel düzenleme bulunmadığından, ,tedbir talebi 6100 sayılı HMK ‘nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 389/1. maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nun 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda; dava konusu yönetim kurulu kararını alan yönetim kurulunun seçimine ilişkin 30/06/2022 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulunun seçimine dair 4. Maddesinin yürütmesinin durdurulması ve bilahare yoklukla batıl olduğunun tespitine hükmedilmesi, ortaklar kurlunca değiştirilmediği yada mahkemece iptaline karar verilmediği müddetçe ana sözleşmenin 12. Maddesinin yönetim kurulunun oy birliği ile seçileceğine dair düzenleme, ortaklar arasında çok sayıda dava bulunması ve diğer dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; ihtiyati tedbir verilmesi için gerekli yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu, yönetim kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmaması halinde ileride telafisi güç ve imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu duruma mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati tedbire itiraz eden tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 269,85 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 89,95 TL harcın ihtiyati tedbire itiraz eden taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.21/09/2023