Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1013 E. 2023/831 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1013
KARAR NO: 2023/831
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/267 Esas (Derdest)
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati haciz talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkil …San. ve Tic. Ltd. Şti. uzun süredir zemin kaplama uygulamaları işiyle iştigal etmektedir. Bu kapsamda çeşitli projeler alıp projelerin kaplama işini üstlenmekte ve bu iş için de malzeme tedarik ettiği firmalar bulunmaktadır. Müvekkil Irak- Erbil’de yapımı devam eden bir hastanenin zemin kaplama projesini üstlenmiştir. Müvekkil, hastane projesi için gerekli malzemelerin tedariki hususunda davalı … Tic. A.Ş. ile anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmaya göre; zemin kaplama işlerinde gerekli malzemeler davalı … tarafından tedarik edilecektir. Yapılan bu anlaşma gereği müvekkil davalı tarafa tüm ödemelerini yapmıştır. Bunun üzerine Davalı tarafından müvekkile bir kısım ürünler gönderilmiştir. Müvekkil şirket, anlaşma gereği temin ettiği ürünleri zemin kaplama projesinde kullanmıştır. PVC kaplama işinde kullanılan malzemenin kalitesi, renk tonu ve uyumu ancak ürünün zemine uygulaması yapıldıktan sonra ortaya çıkmaktadır. Çünkü kullanılan ürünler kimyasal içerikli olup uygulandıklarında sıvı haldedirler. Ürünler kuruyup katılaştıktan sonra kesin renk tonuna dönüşmektedir. Ayrıca ürün kuruyup katılaşmadan kalitesinin anlaşılması mümkün olmamaktadır. Kullanılan malzeme açıldıktan sonra kuruduğunda açılan kutunun tek seferde zemine uygulanması zorunlu olup ürünün numune olarak bir kısmının kullanılıp kurumasının beklenip sonuca göre yeniden değerlendirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki böyle bir durumda her kutu için ayrıca numune test işlemi yapılması gerekeceğinden ürünün doğası gereği bu işlemin yapılması imkansızdır. Müvekkil şirket yukarıda açıklandığı üzere uygulaması zor olan zemin kaplama işinde yıllardır faaliyet gösterdiğinden alanının öncü firmalarındandır. PVC zemin kaplama işlemi, zemin kaplama işlemlerinde en pahalısı olup müvekkil şirket edimin ifasında ayıp riskini en aza düşürmek için ürün tedariğini bu alanın en güçlü firmalarından sağlamaktadır. Davalı … piyasada kaliteli ürün üretim ve satımı hususunda yetkin bir firma olarak tanıtmakta ve ürünlerini bu şekilde pazarlamaktadır. Bu sebepledir ki davalı firmanın ürünleri piyasanın çok üstü fiyatlara satılmaktadır. Müvekkil bu sebeple piyasadaki ürünlerden çok daha yüksek bedeller ödeyerek ürünlerinin tedariğini bu firmadan sağlamıştır. Davalıdan temin edilen malzemeler uygulamadan sonra kuruduğunda uygulandığı alanlarda hatalar ve ayıplar tespit edilmiştir. Uygulama sonrası gönderilen malzemelerin istenen uygunlukta ve tonda olmadığı tespit edilmiştir. Müvekkil şirket yasal süresi içerisinde davalıya bir çok kez ihbarda bulunmuş, ayıba ilişkin görüntü, numune ve diğer delilleri davalıya bildirmiştir. Bu süreçte ayıplı ifa davalı tarafça da kabul edilmiş, ayıbın giderileceği ve gerekli malzemenin temin edileceği müvekkile bildirilmiştir. Müvekkil uzun süre beklemiş ise de davalı tarafça herhangi bir eylemde bulunulmamıştır. Müvekkil davalı tarafın eylemleri sebebiyle hem ekonomik hem de ticari prestij açısından büyük zarara uğramıştır. Davalı ile yaptığı görüşmelerden bir netice alınamadığından tarafımızca davalıların göndermiş olduğu malzemelere ilişkin olarak İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesi 2022/143 Esas Sayılı dosyasında delil tespiti için dava ikame edilmiştir. Vermiş olduğumuz numuneler bilirkişi tarafından incelenmiş ve numunelerde farklılıklar olduğu hususu tespit edilmiştir. Sayın mahkemeden de ilgili dosyanın celbini talep ederiz. Müvekkil şirket davalı tarafın yükümlülüklerini ihlal etmesi, teslim edilen ürünlerin hatalı ve ayıplı olması sebebiyle anlaştığı zemin kaplama projesini vaktinde tamamlayamamış ve gerektiği gibi yerine getirememiştir. Müvekkil, Irak’taki hastane projesi için yapmış olduğu anlaşma gereği işin geciktiği her gün için cezai şart ödeme yükümlülüğü altına girmiştir. Davalı tarafından akde aykırı şekilde temin edilen malzeme sebebiyle müvekkil şirket projeyi tamamlamak için başkaca firmalardan malzeme tedarik etmiştir. Müvekkil projeyi davalının ağır kusuru sebebiyle geç bitirmiş olduğundan bu süreçte cezai şart ödemiştir. Bu sebeple müvekkil şirket hem ekonomik olarak zarara uğramış hem de piyasada ticari itibarı zedelenmiştir. Müvekkil, davalının ayıplı ürünleri kullandığı alanın tamamını söküp yeni uygulama yapmak zorunda kalmıştır. Bu süreçte toplam 5.000 m2 lik bir alanda söküm ve yeniden zemin kaplama uygulaması işlemi yapmıştır. Metrekare birim fiyatı olarak 9 Euro’dan toplam 45.000 Euro değerinde PVC kaplama malzemesi almıştır. Söküm sebebi ile 13.000 USD tesfiye şapı kullanmıştır. 100.000 TL Zemin PVC yapıştırıcı. 20.000 USD işçilik ücreti ödemiştir. 150.000 TL nakliye ücreti ödemiştir. Müvekkilin Irak’ta anlaşmış olduğu projede yaşanan gecikme sebebiyle ödemiş olduğu Cezai Şart Bedeli, Gümrük Vergisi ve harçları hariç davalının ayıplı ifası sebebiyle uğramış olduğu zarar 250.000 TL , 33.000 USD ve 45.000 Euro’dur. Yukarıda kısaca izah etmiş olduğumuz sebeplerle müvekkil şirket ile davalı arasında imzalanan anlaşma gereği müvekkil edimlerini yerine getirmiş ancak davalı tarafın teslim ettiği ürünlerin hatalı ve ayıplı olduğu ortaya çıkmıştır. Müvekkil şirket zararın giderilmesini defalarca davalıdan talep etmiş akabinde yapılan Arabuluculuk görüşmelerinde de bir neticeye varılamamıştır. Müvekkil tüm çabalarına karşılık bir cevap alamadığından müvekkilin haklarını elde edebilmesi maksadıyla huzurdaki iş bu davayı ikmal etme gereğimiz hasıl olmuştur.İİK’nun 257/1 maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken, 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmıştır. Somut olay neticesinde; davalı şirket tarafından bir teminat verilmediğinden ve haricen edinilen bilgi ile mal kaçırma gayesi içerisinde olduğu anlaşıldığından, bu nedenle müvekkilin alacağı tahsil aşamasında imkansız hale gelmesini önlemek amacıyla davalının menkul gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları hakkında öncelikle teminatsız aksi halde teminatlı şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesini Açıklanan nedenler ileİhtiyati haciz talebimizin ve davamızın kabulüne,davalının ayıplı ifası sebebiyle müvekkilin uğradığı zararın tazmini için fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla, müvekkilin TL, EURO ve DOLAR cinsinden uğramış olduğu zararlar için güncel kur üzerinden TL hesabı yapılarak belirlenecek kesin miktar üzerinden arttırılmak üzere şimdilik 50.000,00 TL tazminatın zarar tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda dava konusu alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi ve mevcut delil durumu dikkate alındığında ihtiyati haciz talebinin somut olay bakımından İİK. m.257’de aranan koşullar oluşmadığından davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ” karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili …San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin uzun süredir zemin kaplama uygulamaları işiyle iştigal ettiğini, bu kapsamda çeşitli projeler alıp projelerin kaplama işini üstlendiğini ve bu iş için de malzeme tedarik ettiği firmaların bulunduğunu, müvekkilinin Irak- Erbil’de yapımı devam eden bir hastanenin zemin kaplama projesini üstlendiğini, müvekkilinin hastahane projesi için gerekli malzemelerin tedariki hususunda davalı …Tic. A.Ş. ile anlaşma yaptığını, bu anlaşmaya göre zemin kaplama işlerinde gerekli malzemelerin davalı … tarafından tedarik edileceğini, yapılan bu anlaşma gereği müvekkilinin davalı tarafa tüm ödemelerini yaptığını, bunun üzerine davalı tarafından müvekkiline bir kısım ürünlerin gönderildiğini, müvekkili şirketin anlaşma gereği temin ettiği ürünleri zemin kaplama projesinde kullandığını, müvekkilinin piyasadaki ürünlerden çok daha yüksek bedeller ödeyerek ürünlerinin tedariğini bu firmadan sağladığını, davalıdan temin edilen malzemelerin uygulamadan sonra kuruduğunda uygulandığı alanlarda hatalar ve ayıplar tespit edildiğini, uygulama sonrası gönderilen malzemelerin istenen uygunlukta ve tonda olmadığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin yasal süresi içerisinde davalıya bir çok kez ihbarda bulunduğunu, ayıba ilişkin görüntü, numune ve diğer delillerin davalıya bildirildiğini, bu süreçte ayıplı ifanın davalı tarafça da kabul edildiğini, ayıbın giderileceği ve gerekli malzemenin temin edileceğinin müvekkiline bildirildiğini, müvekkili uzun süre beklemiş ise de davalı tarafça herhangi bir eylemde bulunulmadığını, müvekkilinin davalı tarafın eylemleri sebebiyle hem ekonomik hem de ticari prestij açısından büyük zarara uğradığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen kararının kaldırılmasını, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Talep;derdest davada İİK nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca borçlunun mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına ilişkindir.İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haczin hukuki niteliği gerek doktrin, gerekse uygulamada tartışma konusu olup Yargıtay içtihatlarında ihtiyati haczin geçici bir haciz, dava veya icra takiplerine takaddüm eden emniyet tedbiri olduğu, bir icra takip işlemi olmadığı belirtilmekte, doktrinde ise muhafaza ve emniyet tedbiri, ihtiyati tedbirin özel bir nevi, koruma tedbiri, teminat tedbiri olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamalara göre ihtiyati haciz olağan haciz yolları dışında bir haciz yoludur.İhtiyati hacze karar vermenin ön koşulu İİK 258(1) maddesi ikinci cümlesinde de belirlendiği üzere ihtiyati haciz sebeplerinin varlığının istekçi tarafından mahkemede kanaat oluşturacak şekilde dosyaya sunulmasıdır. Bu anlamda ihtiyati haczin olağan haciz yolu olmaması nedeniyle her vadesi gelen alacak ya da ilamla hükmedilmiş bir alacak doğrudan ihtiyati haciz kararına konu olmaz. İstekte bulunanın alacağın varlığı ile borçlunun mal varlığına önceden el konulmasını gerektiren nedenlere ilişkin ikna edici nitelikte ihtiyati haciz sebeplerini bildirmesi ve bu konudaki delil ve belgelerini istemine ekli olarak sunması zorunludur. Nitekim yasanın 260 (3) maddesinde de ihtiyati haciz kararında haciz konulmasının sebebinin yazılmak zorunda olduğu gösterilmiştir. Bu düzenlemeden ister vadesi gelsin ister gelmesin olağan haciz yolu dışında ihtiyati haciz kararı vermeyi gerektirir nedenlerin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu, bu bağlamda talep eden tarafın bu nedenleri dosyaya sunması gerektiğinin arandığı açıktır. Somut olayda; davacı, davalı ile ticari ilişkisi bulunduğunu, davalı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olması nedeniyle zarara uğradığından bahisle tazminat talebinde bulunduğu davada davalı hakkında ihtiyati haciz talep etmiştir. Teslim edilen ürünlerin tarafların anlaşmalarına uygun olup olmadığı, ayıp bulunup bulunmadığı, ayıbın süresine yapılıp yapılmadığı, zarar oluşup oluşmadığı ve miktarı gibi tüm hususların varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç durumdadır. Bu durumda olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir. Buna göre dosyanın geldiği aşama itibarı ile ibraz edilen deliller, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu durumda yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL harcın ihtiyati haciz talep eden taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14/09/2023