Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1012 E. 2023/795 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1012
KARAR NO: 2023/795
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/72 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbire İtirazın Reddi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; …’nun 24.12.2022 tarihinde vefat etmesi sonucunda müvekkili şirkette olan paylarının geçişinin, 10.01.2023 tarihli ve 2023/2 sayılı yönetim kurulu kararı ile TTK m.494/2 hükmü gereği hukuka ve usule uygun bir şekilde yapıldığını, murisin hisselerinin, TTK m.494/2 hükmü gereği pay sahipleri davacı … ile …, … ve …’na geçtiğini, Yargıtay uygulaması ve doktrinde ifade edildiği üzere nihai hükmün çözümleyeceği hususlarda davanın esasını çözer nitelikte tedbir verilemeyeceğini, tedbir kararı verilirken yerel mahkemece göz önünde bulundurulmayan en temel hususun pay geçişi işleminin hukuka ve usule uygun yapılmış olması olduğunu, TTK m. 494/2 hükmünün, TMK karşısında özel hüküm niteliği taşımakta olup payların miras gereği iktisap edilmeleri halinde bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin hakların derhal devralana geçeceğinin ifade edildiğini, …nun vefatının ardından kalan hisselerin geçişinin TTKde yer alan açık hüküm gereğince derhal, hiçbir işleme gerek kalmaksızın devralana geçtiğini, TTK m.494 gerekçesi, öğreti görüşleri, Yargıtay içtihatları ve hukuki mütalaa kapsamında murisin paylarının mirasçılara usulüne uygun intikal ettiği ve mirasçılar arasında şirket payları üzerinde elbirliği ortaklığının mevcut olmadığını, bu kapsamda alınan yönetim kurulu kararının hukuka uygun olup pay defterine yapılan kaydın da yine hukuka uygun olacağını, mahkemece verilen pay defterine ilişkin kaydın tedbiren yürütülmesinin geriye bırakılmasının ise hukuka aykırı olup dilekçede yer alan hususlar ve hukuki mütalaa çerçevesinde tedbire yönelik kararın kaldırılmasının gerektiğini beyanla ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İstinaf incelemesine konu ara kararı veren ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbire itiraz hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “somut olayda, dava konusu yönetim kurulu kararının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden bu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair yaklaşık ispat düzeyinde bilgi ve belgelerin dosyada bulunmadığı kanaatine varılarak tüm tarafların menfaatleri de gözetilmek suretiyle tedbirin kaldırılmasına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinafa dilekçesinde özetle: Davalının anılan karara itiraz etmeden 28.02.2023 tarihli istinaf dilekçesi ile istinaf yoluna başvurduğunu, istinaf talebine 20.03.2023 tarihli istinafa cevap dilekçesi ile yanıt verildiğini ve ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz edilmeksizin istinaf yoluna başvurulduğundan istinaf başvurusunun öncelikle usulden reddi gerektiğine dikkat çekildiğini, davalının 07.04.2023 tarihinde bir beyan dilekçesi sunarak ihtiyati tedbir talebinin kabulü yönündeki ara karardan dönülerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep ettiğini,12.04.2023 tarihinde yapılan duruşmada tedbir konusunda herhangi bir karar verilmediğini, takip eden 31.05.2023 tarihli duruşmada ise “İhtiyati tedbir kararına itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına, (istinaf yolu açık olmak üzere) bu hususa ilişkin gerekçeli ara karar oluşturularak taraflara tebliğine,” karar verildiğini, bu hususta yazılan 31.05.2023 tarihli ara kararda mahkemece, davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulü ile Tedbir Kararının kaldırılmasına karar verildiğini, mahkemenin davalının istinaf talebini itiraz olarak değerlendirdiği anlaşılmakta olup, bu husus emredici usul kurallarının açık ihlali olduğunu, kaldı ki HMK m. 394 uyarınca ihtiyati tedbir kararına itirazın bir haftalık hak düşürücü süre içinde yapılması gerektiğini, davalının “itirazı”nın süresinde olmadığını, yerel mahkemenin davalının istinaf talebini tedbire itiraz olarak değerlendirdiği anlaşılmakta olup bu yaklaşımın emredici usul hukuku kurallarına aykırı olduğunu, davalının ihtiyati tedbir kararına karşı öncelikle itiraz yoluna başvurulmasını öngören HMK’nın açık ve emredici hükümlerini yok sayarak karara karşı doğrudan istinaf yoluna başvurduğunu, bunun ağır bir usul hukuku ihlali olduğunu, bir an için davalının istinaf dilekçesinin “itiraz” olarak değerlendirilmesi düşünülse bile bu dilekçenin tedbire itiraz için öngörülen 1 haftalık hak düşürücü süre içinde sunulmadığını, açık usul ihlali yapan davalının istinaf talebinin “itiraz” olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davaya konu yönetim kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, yönetim kurulu kararının butlanı istemli davada yönetim kurulu kararının icrasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davalı şirketin uyuşmazlığa konu, yönetim kurulu kararı ile, muris …’nun hisselerinin mirasçılara intikali kararlaştırılmıştır. İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafça, yönetim kurulu kararının batıl olduğu iddiasıyla yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 391. Maddesinde, yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespitinin mahkemeden istenebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte bu halde istenebilecek ihtiyati tedbire ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu halde, ihtiyati tedbire ilişkin olarak genel hükümlerin uygulanması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Türk Ticaret Kanunu’nun payların bölünememesi başlıklı 477. maddesinde, “Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur. Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek suretiyle, payları, asgari itibarî değer hükmüne uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek yetkisine haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay sahibinin bu işleme onay vermesi gerekir.” hükmü bulunmaktadır. Aynı Kanunun 494/2. maddesinde de “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.” hükmünü içermektedir. Davacı ve diğer ortaklara mütevaffa …’nun payı miras olarak intikal etmiş olmakla birlikte, davacı ve diğer ortaklara geçen paylar elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, henüz müşterek mülkiyete dönüşmediğinden ve TTK 477. maddesi uyarınca mirasçılar arasında taksime ilişkin anlaşma bulunmadığından terekeye temsilci atanması gerekmektedir(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/11/2022 tarih ve 2021/3662 E. – 2022/7682 K. Sayılı kararı). İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2023/1 Tereke sayılı dosyasında, 23/03/2023 tarihinde verilen ara karar ile murise ait hisseleri temsil etmek üzere 14/11/2023 tarihine kadar geçerli olmak üzere geçici tereke memuru atanmıştır. Somut olayda, TTK 477. maddesi uyarınca mirasçılar arasında taksime ilişkin anlaşma bulunmadığın ve elbirliği mülkiyeti başka bir surette de çözülmediği nazara alındığında, şirket kayıtları, mirasçılık belgesi ve dava konusu yönetim kurulu kararına göre davacının dava konusu yönetim kurulu kararının icrasının geri bırakılması kararı verilmesi yönünden yaklaşık ispat şartını sağladığının kabulü gerekir. Bu halde ilk derece mahkemesince, ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından bahisle ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu 31/05/2023 tarihli İlk Derece Mahkemesi ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Mahkemece, 2023/72 esas sayılı dosyada 08/02/2023 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbire vaki itirazın REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince asıl davada yapılacak yargılamada değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-f maddesi ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023