Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1 E. 2023/602 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1
KARAR NO: 2023/602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI: 2014/1245 Esas – 2017/438 Karar
BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
(BİRLEŞEN) 2015/56 ESAS SAYILI DOSYASI
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Dairemizden verilen 08/10/2020 tarih ve 2020/100 Esas – 2020/124 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/09/2022 tarih ve 2021/1874 Esas 2022/6351 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 31/01/2012 tarih ve 21 sayılı kararı ile şirket müdürü olarak atandığını, müvekkili tarafından Bakırköy … İflas müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yürütülmekte olan tasfiye işlemleri ile ödenmiş bulunduğunu, müvekkilinin müdür olarak atandığına ilişkin Ortaklar Kurulu Kararından hiçbir surette haberi bulunmadığını, bu görevi kabul ettiğine dair hiçbir beyanı da bulunmadığını, müvekkilinin müflis … San. Ve Tic. A.Ş bünyesindeki iş ilişkisinin şirketin iflas etmesi ile sona erdiğini, … şirketinde hiçbir zaman müdürlük yetki ve görevinin söz konusu olmadığını belirterek 31/01/2012 tarih ve 21 sayılı karar ile müvekkilinin müdür olarak yetkilendirildiği Ortaklar Kurulu Kararının iptaline karar verilmesini ve dava etmiştir.
BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN (BİRLEŞEN) 2015/56 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Davacılar/birleşen dosya davalıları vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/154 Esas sayılı dosyası ile davalı müflis … Dış Tic. Ltd. Şti nin iflasına karar verildiğini, tasfiye işlemlerinin Bakırköy … İflas Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, davacılara ait Bakırköy 2. ATM nin 2014/1245 esas sayılı dosyasında, dosyanın davacısı … tarafından 31.01.2012 tarih ve 21 sayılı ortaklar kurulu kararı ile müdür olarak seçilmesine ve temsil ile ilzama yetikli kılınmasına karar verilmiş olup, söz konusu karardan hiçbir surette haberinin bulunmadığı ve bu görevi kabul ettiğine dair hiçbir beyanının da bulunmadığı iddiasıyla ortaklar kurulu kararının iptali istemiyle dava açıldığını, müvekkillerinin söz konusu davanın davalıları olup, bahsi geçen dava üzerine ortaklar kurul kararını incelediklerini ve karardaki imzaların kendilerine ait olmadığını tespit ettiklerini beyanla davalı müflis şirketin 31.01.2012 tarih ve 21 sayılı ortaklar kurulu kararındaki imzaların müvekkillerine ait olmadığının tespiti ile kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “birleşen dosya davacıları … ve … davalarını takip etmek istediklerinden 05/10/2016 tarihinde bu davacılar yönünden açılan davanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 3 aylık yasal süre içerisinde dava dosyasının yenilenmediği anlaşıldığından birleşen dosya davacılar yönünden açılan davanın HMK nın 157. Maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. Asıl dava yönünden, davacı açmış olduğu dava ile davalı müflis şirketin 31/01/212 tarih ve 21 sayılı ortaklar kurulu kararı ile müdür olarak atandığını ancak kendisinin görevi kabul ettiğine dair bir beyanı bulunmadığından ortaklar kurulu kararının iptalini talep etmiştir. İptali talep edilen ortaklar kurulu kararında ortak olarak … ve …’nın imzalarının bulunduğu davacının herhangi bir imzasının bulunmadığı, şirket ortağı da olmadığı anlaşılmaktadır. Müdürlük yetkisi, istifa, azil, ölüm ve görev süresinin sona ermesi gibi nedenlerle kaldırılabilmektedir( Yargıtay 11. …nin 30/05/2016 tarih ve 2015/11129 Esas 2016/5941 karar sayılı bozma ilamında belirtiği üzere). Davacı kendisinin katılmadığı ortaklar kurulu kararı ile müdür olarak atanmıştır. İstifa etmesi ile bu görev sona erecektir. İstifa iradesinin ortaya konulması ve karşı tarafa ulaşması ile görevi sona ermiş olacaktır. Bu nedenle bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. HMK nın 114/1-h maddesi gereğince davacının dava açmaktan hukuki yararının bulunması gerekmektedir. Hukuki yarar dava şartıdır. Ve resen dikkate alınması gerekir. Davacının müdürlüğünün sona erdirilmesi için de ortaklar kurulunun kararının mahkeme kanalıyla iptaline gerek bulunmamaktadır. Müflis şirkete istifa iradesinin bildirilmesi yeterli olup bu iradenin ulaşması ile görev sona ermiş olacaktır. Bu yönüyle bu davanın açılmasında hukuki bir yarar bulunmamaktadır. Davacının ortaklar kurulu kararının iptali dışında, kararın alındığı tarihten bu tarihe kadar müdür olarak bulunmadığının tespitinde hukuki yarar bulunabileceği değerlendirilebilecektir ancak davacının bu yönde bir talebi bulunmamaktadır. Davacının talebi ortaklar kurulu kararının iptaline ilişkindir. Yukarıda belirtildiği gibi ortaklar kurulu kararının iptali davasında davacının hukuki bir yararı bulunmamaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi hukuki yarar dava şartı olup açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine, ” oy çokluğu ile karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu ortaklar kurulu kararı tarihi itibarıyla uygulanması gereken 6762 sayılı ticaret kanununun 279 ile 378 maddeleri uyarınca Limited şirketlerde Ortaklar kurulu kararının geçerli olabilmesi için tutanağın oy kullan Ortaklar tarafından imzalanmasının şart olduğunu, birleşen davada davacıların dava konusu Ortaklar kurulu kararında ki imzaların kendilerine ait olmadığını açıkça beyan ettiklerini, bu durum karşısında karar tarihi olan 31/01/2012 tarihi itibariyle ortada geçerli bir ortaklık kurulu kararı bulunmadığını, davacının müdür ve şirket yetkilisi olarak seçilmesinin hukuken mümkün olmayacak olup TTK uyarınca davacı hakkında müdürlerin ve şirket temsilcilerinin sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, istifanın karşı tarafa ulaşması gerekli tek taraflı bir işlem olduğunu, istifanın karşı tarafa ulaşacağı tarihe kadar müdür olarak yapılan işlemlerin geçerli olacağını, sonuç olarak davacının da bu tarihe kadar yapılan işlemlerden haberi olmasa dahi sorumlu kabul edileceğini, kararın geçersiz olacağının kabulü halinde ise Ortaklar Kurulu kararının 31/01/2012 tarihinden itibaren geçersiz sayılacak olmasından dolayı davacının anılan tarihten itibaren şirket müdürü olarak herhangi bir sorumluluğunun olmayacağını, davacının müdür olarak atandığı Ortaklar Kurulu kararından hiçbir surette haberi olmadığı gibi bu vazifeyi kabul ettiğine dair hiçbir beyanında bulunmadığını, davacının şirkete müdür olarak atandığını öğrendiği tarihe kadarki işlemlerden sorumlu olmadığının anlaşılabilmesi amacıyla eldeki davayı ikame etmesinde hukuki yararının bulunduğunu, açmış oldukları asıl dava yönünden davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının müdür olarak tayin edildiği ortaklar kurulu kararının iptali, davasıdır. … Limited Şirketi ortaklar kurulunca, 31/01/2012 tarih ve 21 sayılı kararı ile şirket Müdürlüğü’ne şirket ortaklarından … ile şirket dışından … ve …’ın 10 yıl süreyle seçilmelerine karar verilmiştir. Davacı tarafça, müdür olarak atanmasına ilişkin ortaklar kurulu kararından haberi bulunmadığı ve bu görevi kabul ettiğine dair hiçbir beyanı bulunmadığı iddiasıyla ortaklar kurulu kararının iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, “Davacı kendisinin katılmadığı ortaklar kurulu kararı ile müdür olarak atanmıştır. İstifa etmesi ile bu görev sona erecektir. İstifa iradesinin ortaya konulması ve karşı tarafa ulaşması ile görevi sona ermiş olacaktır. Bu nedenle bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Bu kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 08/10/2020 tarih ve 2020/100 Esas – 2020/124 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak; Eldeki davada iptal istemine konu ortaklar kurulu kararının 31/01/2012 tarihinde alındığı ve iptal davasının ise 27/11/2014 tarihinde açıldığı, şirket ortağı olmadığı nazara alındığında davacının ancak yönetici sıfatına sahip olması halinde açabileceği ortaklar kurulu kararının iptali davasının açılabilmesi için tanınan sürenin davanın açıldığı tarih itibariyle geçmiş bulunduğu, bu haliyle süresi içerisinde usulünce açılan bir dava bulunmadığı, ayrıca asıl dosyada görülen davanın, davalı şirketin ortaklar kurulu kararının iptali davası olmasına ve bu davanın sadece şirkete yöneltilebilecek olmasına göre, diğer davalılar hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemizce uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/09/2022 tarih ve 2021/1874 Esas – 2022/6351 Karar sayılı bozma ilamı ile; atama kararının, müdür olarak atanan kişinin açık veya zımmi onayına kadar askıda hükümsüz olacağı ve buna göre, müdür olarak atanan kişinin karara açık veya zımmi bir şekilde onay verirse karar alındığı tarihten itibaren geçerli olacak ancak belirtilen şekilde bir onay bulunmazsa karar en başından itibaren geçersiz kabul edileceği, somut olayda, davacı, müdür olarak atanmasına ilişkin ortaklar kurulu kararına açık veya zımmi bir şekilde onay vermediğini iddia ettiğine göre anılan kararın hükümsüzlüğünün tespiti için herhangi bir süreye bağlı olmadan dava açabileceği, bu nedenle, bölge adliye mahkemesince bu husus gözden kaçırılmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli görülmediği, bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının kararın alınmasından sonra kararı kabul ettiğine ilişkin açık veya zımmi bir onayının olup olmadığının araştırılması, bu bağlamda, davalı şirketin defter ve kayıtları incelenerek davacının şirket adına hareket edip etmediğinin tespit edilmesi, keza ticaret sicilden davaya konu ortaklar kurulu kararının ilanının kim tarafından talep edildiğinin belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle Dairemiz kararın bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı üzerine Dairemizce HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca duruşma açılarak taraf beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Yargıtay bozma kararına uyulması halinde, bozma ilamı kapsamında inceleme yapılması ve karar verilmesi gerekir. Yargıtay bozma ilamından sonra Dairemizce, davalı şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasına yazılan müzekkere cevabında, şirketin ticari defterlerinin şirket yetkilisi …’nın yed’i eminliğine bırakıldığı bildirilmiştir. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celbedilen kayıtlara göre, davaya konu ortaklar kurulu kararının tescil ve ilanı, davalı şirketin yetkilisi … tarafından talep edilmiştir. Bunun yanı sıra davacı tarafça, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne hitaben yazılan ve Büyükçekmece … Noterliği’nin 07/02/2012 tarih ve … YN’lu işlemle tasdik edilen belgede, davalı şirkete müdür olarak seçilmesi nedeniyle şirket adına yapacağı işlemlerde tatbiki örneği bulunan imzasını kullanacağını beyan ettikten sonra tatbiki örnek imzalarını atmıştır. Davacı tarafa, gelen yazı cevaplarına karşı beyanda bulunulması için süre verilmiştir. Davacı tarafça sunulan 05/06/2023 tarihli dilekçede, ticaret sicil gazetesinde yer alan ilanın tesciline dair yazılı talep formundaki imzanın davacı imzasına benzemediği, davacının hiçbir yerde şirket yetkilisi sıfatıyla hareket etmediği ve şirket adına hiçbir işlem tesis etmediği, 31/02/2012 tarih ve 21 Karar nolu ortaklar kurulu kararında asıl davalılar-birleşen davacılar … ile …’nın ortak sıfatıyla isim ve imzalarının kendilerine ait olmadığın açıkça ikrar edilmesi nedeniyle davaya konu ortaklar kurulu kararının yok hükmünde sayılarak davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne hitaben yazılan ve Büyükçekmece … Noterliği’nin 07/02/2012 tarih ve … YN’lu işlemle tasdik edilen belgeye karşı ise bir beyanda bulunulmamıştır. Davacı tarafça, Büyükçekmece … Noterliği’nin 07/02/2012 tarih ve … YN’lu işlemle tasdik edilen belgeyle davalı şirkete müdür seçildiği hususu açıkça kabul edilmiş durumdadır. Bunun yanı sıra, davaya konu ortaklar kurulu kararının aynı kararla müdür seçilen ortak … tarafından tescilinin ve ilanının istenmiş olması ve iflas halinde olan davalı şirketin ticari defterlerinin de şirket yetkilisi sıfatıyla yedi emin olarak …’ya bırakılması nedeniyle ortaklar kurulu kararının benimsenerek uygulandığı görülmektedir. Bu halde, dava konusu ortaklar kurulu kararındaki imzaların … ve …’ya ait olmadığı iddiası, bu kişiler tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği de nazara alındığında dinlenebilir değildir. Davacı tarafça, ortaklar kurulu kararından haberdar olunmadığı iddiasıyla eldeki dava açılmış ise de, tatbiki örnek imza sunulması ve buradaki davacı beyanı nazara alındığında davacının ortaklar kurulu kararından haberdar olduğu ve müdür olarak seçilmesini kabul ettiği anlaşılmış olup, bu haliyle dava konusu ortaklar kurulu kararında bir usulsüzlük görülmemiştir.Yargıtay bozma kararı kapsamında yapılan yargılama sonunda, dosyada mevcut deliller, yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya mündericatı değerlendirildiğinde; dava konusu ortaklar kurulu kararına ilişkin olarak davacının iddialarını ispatlayamadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;I- Asıl Dava Yönünden; 1-Davalı şirket hakkında açılan davanın REDDİNE, davalılar … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,2-Alınması gerekli 31,40-TL red harcının peşin yatırılan 25,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 6,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,5-Davalı … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar yararına takdir olunan 1.980,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, II- Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Birleşen) 2015/56 Esas Sayılı Dava Dosyası Yönünden; 1-Davanın, 05/10/2016 tarih itibariyle işlemden kaldırıldığı, işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aylık yasal süresi içerisinde yenilenmediği anlaşıldığından AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, 2-Alınması gereken 31,40-TL harçtan, peşin alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 3,70-TL eksik harcın birleşen dosya davacılarından tahsili ile hazineye irat kaydına 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, III- Kanun Yolu Aşamasına İlişkin Olarak; 1-Davacı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 2-Davacı tarafından kanun yolu aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 3-Kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2023