Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/950 E. 2022/702 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/950
KARAR NO: 2022/702
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/216 Esas
TALEP: İhtiyati tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; davalı şirketin diğer ortaklarının hileli davranışlarda bulunduğunu ve şirketi zarara uğrattıklarını, şirkette ortaklığın devamının davacı açısından çekilmez hale geldiğini, bu nedenle davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini ve tedbir olarak şirkete denetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Somut dava dilekçesinde ve ihtiyati tedbir talebinde davacı vekili tarafından davalı şirketin diğer ortaklarının hileli davranışlar ile şirkete zarar verildiği, haklarında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/61223 soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduklarını ve ortaklığın devamının çekilmez hal aldığını, haklı neden ile davacı ortağın ortaklıktan çıkarılmasına ve şirkete tedbiren denetim kayyımı atanması talep edilmiştir.Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/61223 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde davacı ortak tarafından diğer ortakların şirkete zarar verdiği ve hileli davranışlarda bulunduğu ve şirketi dolandırdığı iddiası ile şikayette bulunulduğu, şirket ortakları hakkında dolandırıcılık suçundan ve Türk Ticaret Kanunu 62/1 maddesinde muhalefet suçundan soruşturma yürütüldüğü, ifadesi alınan diğer şirket ortaklarının suçlamayı kabul etmediği ve davacı hakkında isnatlarda bulunduğu ve soruşturma dosyasında bunun dışında henüz başka bir işlem yapılmadığı görülmüştür. Davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki iddialarını yaklaşık olarak ispatlar bir delil dosyaya sunulmamış ve soruşturma dosyası da henüz gelinen aşama itibariyle davacı iddialarını ispatlar nitelikte olmadığı, şirketin kayıtları incelenerek bir rapor alınmadığı ve davacı vekili tarafından somut bir tehlikenin varlığı da ispatlanmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından TTK m. 638/2 hükmü gözetilmeden verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığını, bu kapsamda, huzurdaki davanın açılması ile birlikte müvekkili ortağa, aynı zamanda müdür olan ve şirketi temsil yetkisi bulunan davalı şirket diğer ortağının vereceği zararları önlemeye yarar en makul ve ölçülü tedbir olan “denetim kayyımı atanmasını talebinin, Mahkeme tarafından anılan kanun hükmü hiç gözetilmeden, yalnızca “yaklaşık ispat kuralına” ve “yakın zarar tehlikesine” dayanılarak reddedilmesinin kabul edilebilir olmadığını, diğer yandan “yaklaşık ispat kuralı”nın yerine getirildiği gibi, “yakın zarar tehlikesi”nin bulunduğunu, davalı şirket temsilcisi ve diğer ortağı ile bazı şirket çalışanları hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dolandırıcılık ve haksız rekabet suçlarının işlendiği yönünde yeterli şüphe görülmüş ve akabinde iddianame düzenlenmek üzere dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiğini, davalı Şirketin diğer ortağının suç teşkil eden ve şirketi doğrudan zarara uğratan söz konusu eylemlerinin devam etmesi, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmasından dolayı her zaman mümkün olduğundan, şirkete, dolayısıyla ortağı olan müvekkiline verilen zararın artmaması için Şirket’in işlemlerinin, en makul ve ölçülü önlem olan denetim kayyımı ile kontrol ettirilmesinin önünde hiçbir engel bulunmadığını, müvekkilinin bu talebinde yüksek menfaati bulunduğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını, şirkete tedbiren denetim kayyımı atanmasını ve denetim kayyımı ücretinin, zaten zarar görmekte olan müvekkile daha fazla külfet yüklememek adına şirkete yüklenmesine talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, limited şirket ortaklığından haklı nedene dayalı olarak çıkma davasında şirkete denetim kayyım atanması yönünde ihtiyati Tedbir kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep edilen ihtiyati tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Ticaret sicil kayıtlarına göre davacı, davalı şirketin ortağıdır. TTK’nın 638/2. maddesinde, Her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, mahkemece istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği, düzenlenmiştir. Bu haliyle davacı tarafça talep edilen ihtiyati tedbir, anılan düzenleme kapsamında değildir. Kaldı ki hangi tedbirlere başvuralacağı özel olarak belirlenmemiştir. Bu özel tedbir hükmünün, HMK’nın 389 vd maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanun’un 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. İhtiyati tedbir yasada geçici hukuki korumalardan olup, Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Dosya kapsamı ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın verildiği tarih itibariyle, davacının davada haklılığı yönünde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Davacı taraf savcılık soruşturma dosyasına delil olarak dayanmış ise de, savcılık soruşturma dosyası bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispat şartını sağlamaya elverişli değildir. Kaldı ki mahkemece değişen delil durumuna göre talep halinde her zaman tedbir talebi yönünden karar da verilebilecektir. Bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden-davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022