Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/930 E. 2022/697 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/930
KARAR NO: 2022/697
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2022
NUMARASI: 2021/93 Esas – 2022/92 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine bonolara dayalı olarak icra takibine girişildiğini, icra takibine konu bonoların ölümle tehdit altında, müvekkili … tarafından şahsı adına tanzim tarihi olmaksızın düzenlendiğini, buna rağmen bono bedellerinin fazlasıyla banka yoluyla ödendiğini, ancak bedelsiz kalan bonoların iade edilmeyerek icra takibine konu yapıldığını, ayrıca diğer müvekkili şirketin kaşesinin sahtesi kullanılarak bonolarda borçlu durumuna getirildiğini ileri sürerek icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespitine, takibin iptaline ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, ödeme iddiası yönünden ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı … tarafından bizzat yatırılan bir makbuz olmadığı gibi, miktar ve tarih bakımından da bonolarla ilişkilendirilmediğini, müvekkili ile davacı … arasında tek bir ilişki mevcut olmadığını, ödeme iddiası olarak sunulan makbuz dışında müvekkiline yapılan ödemelerin de bulunduğunu, başka bir borca yapılan ödemenin davaya konu bonolara mahsup edilemeyeceğini, dava konusu bonoların, ciro yoluyla müvekkiline geçtiğini, bonoların şirket kaşeli olarak verildiğini, şirket kaşesinin sahte bir kaşe mi olup olmadığını müvekkilinin bilme olanağının olmadığını, kaşe altındaki imzaya itiraz edilmediğinden davacı şirketi bağladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesinin 27.09.2018 tarihli 2017/817-2018/1070 E.K sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 24.12.2020 tarih 2020/187-484 E.K sayılı ilamıyla “Somut olayda, davacılarca, ödeme iddiasına dayanak olarak dosyaya banka havale dekontu sunulmuş, davalı ise, davacının bu ödemesini kabul etmekle beraber, ödemenin dava konusu bonolara yönelik olmadığını savunmuştur. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, dosyaya sunulan ödeme dekontunun okunaklı suretini veya aslını getirterek ödemenin dava konusu bonoların tanzim veya vade tarihlerinden sonra olduğunun tespiti durumunda, bu ödemelerin dava konusu bonolara yapıldığına karine teşkil edeceğinden aksini iddia eden davalının bu ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu ispatla yükümlü olduğu gözetilerek ve savcılık dosyasının akıbeti sorularak toplanacak tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme..” sonucunda ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince istinaf kararı doğrultusunda yapılan inceleme ve yargılama sonucunda, ödeme dekontunda alıcının davalı … olduğu ve 08/09/2016 tarihinde davalıya 50.000 Euro’luk havale yapılmış olduğu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/68213 soruşturma sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu senet tarihleri, miktarları ve dekont tarih ve miktarı göz önüne alındığında, ödeme dekont tarihinin senet tarihlerinden sonra olduğu anlaşıldığından istinaf ilamı doğrultusunda … Bankası aracılığıyla yapılan ödemenin dava konusu bonolara yapıldığına karine teşkil edeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ödeme belgesindeki … firmasından gelen 50.000,00 Euro’luk ödemenin dava konusu bonolara yapıldığı ileri sürülmüşse de, bu ödemelerin … ve … tişörtlerine ilişkin olduğunu, bu ödemeler karşılığında hazırladığı tekstil ürünlerini teslim ettiğini, bununla ilgili tanıkların dinlenmediğini, eksik incelemeyle karar verildiğini, dolayısıyla taraflar arasındaki bu ticari ilişkinin ayrı olup, dava konusu bonoların ise bu ticari işten dolayı değil ciro yoluyla müvekkilinin eline geçtiğini, ayrıca bu borçlara istinaden ödeme yaptıklarını iddia ettikleri şirketin yabancı bir şirket olup davanın tarafı olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu edilen bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda, davalı tarafından davacılar aleyhine girişilen icra takibine dayanak bonoların ölümle tehdit altında davacı … tarafından düzendiği, daha sonradan davacı şirketin sahte kaşesi kullanılmak suretiyle şirketin bonolarda borçlu durumuna sokulduğunu, ayrıca bonolara karşılık olarak banka yoluyla ödeme bulunulduğu halde bedelsiz kalan bonoların icra takibine konu edildiği iddia edilerek dava konusu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istenmiş, davalı ise, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bonoların ciro yoluyla edinildiğini, bonolardaki imzaların inkar edilmediğini, ödemlerde bonolara yönelik açıklamanın olmadığını, ayrıca bu ödemeler dışında da davacının başka borçlarında dolayı davalıya ödemelerin olduğunu, dolayısıyla yapılan ödemelerin dava konusu bonolara ilişkin olduğunun ispat edilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Dava ve icra takibine dayanak keşidecisi davacı …, aval vereni davacı … Ltd Şti., lehtarı … olan herbiri 26.02.2016 tanzim, 30.04.2016 vadeli 10.000 Euro; 30.05.2016 vadeli 15.000 Euro; 30.06.2016 vadeli 15.000 Euro ve 30.07.2016 vadeli 9.560 Euro bedelli bonoların, lehtarın beyaz cirosuyla davalıya geçtiği görülmüştür. Davacı …’ün şikayetçi ve davalının şüpheli olduğu ölümle tehdit ve bedelsiz senetleri icraya koymak suçlarından, Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/68213 sor. sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği görülmüştür. Davacı tarafça ödeme iddiasına dayanak olarak sunulan banka havale dekontunda, alıcının davalı …, havale tutarının 50.000 Euro olduğu, açıklama kısmında “…” olduğu görülmüştür. Somut olayda, davacılar tarafından dava konusu bonoların ölümle tehdit altında düzenlendiği ve tanzim tarihinin sonradan eklendiği iddia edilmiş ise de, bu iddialarının dosya kapsamı itibariyle kanıtlanamadığı sabit olup, esasen uyuşmazlık dava konusu bonoların ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda, davacılarca, ödeme iddiasına dayanak olarak dosyaya banka havale dekontu sunulmuş, davalı ise, davacının bu ödemesini kabul etmekle beraber, ödemenin dava konusu bonolara yönelik olmadığını savunmuştur. Bu durumda, ispat yükü üzerinde olan davalının dava konusu bonoların tanzim ve vade tarihlerinden sonra yapıldığı tespit edilen ve bono bedelleri ile örtüşen uyuşmazlığa konu ödemenin başka bir hukuki ilişkiye istinaden yapıldığını yazılı delillerle ispatla yükümlüdür. Davalı tarafça, banka havale dekontunda ödemenin dava konusu bonolara ilişkin bir ödeme olduğuna dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, bu ödemenin davalının ticari ilişkide bulunduğu ve Almanya’da mukim “…” şirketi tarafından sipariş edilen tekstil ürünleri karşılığında gönderildiği belirtilmiştir. Davacı asil 27.01.2022 tarihli duruşmada; “Ben … Şirketinin tek ortağıyım, davalı taraf ile yaptığım ticari iş sebebiyle kendisinden … Şirketi adına alacaklı olduğum mallara karşılık şirket hesabında kendisine 50.000 Euro’luk ödeme yaptım zaten kendi adıma ödeme yapmam farklı ülkede olmam sebebiyle mümkün değildir, ben ödeme yapmış olmama rağmen aramızdaki ticari ilişkiye konu ürünler tarafıma gönderilmemiştir, bu sebeple dolandırıldım, ayrıca şunu da belirtmek istiyorum … Şirketi Türkiye ‘de bulunan … Şirketinin alt kuruluşudur, onun adına ödeme yapması doğaldır, her iki şirketin de %100 yetkilisiyim” şeklinde beyanda bulunmuştur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığa konu ödemenin Almanya’da mukim ve davacı …’ün sahibi olduğu anlaşılan “…” firmasının davalı ile aralarındaki tekstil ürünleri imalatı ve satımına ilişkin hukuki ilişkiye istinaden yapıldığının ve dolayısıyla dava konusu bonolara yönelik bir ödeme olmadığının kabulü gerektiğinden bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 3.713,57 TL peşin harçtan 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 3.632,87 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 23.671,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan 3.714,00 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 220,70 TL, posta gideri 78,60 TL olmak üzere toplam 299,30-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022