Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/913 E. 2022/924 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/913
KARAR NO: 2022/924
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2021
NUMARASI: 2021/858 Esas – 2021/1126 Karar
DAVA: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Taraflar arasındaki Tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmüne karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin sermaye yapısı itibari ile bir “Aile Şirketi” olduğu, müvekkillerinin değişik pay oranları ile davalı şirketin ortaklarından olduğu, müvekkillerinden … ve … aynı zamanda Yönetim Kurulu üyesi olduğu, … Anonim Şirketinin 25.10.2021 tarihinde yapılacak Olağan Genel Kurul Toplantısında davalı şirketi temsil etmek üzere … isimli şahsın temsilci atanmasına dair Yönetim Kurulu kararı alındığı, ancak söz konusu kararın şirket Ana Sözleşmesi ve davalı şirketin 23.02.2017 tarihli ve 2017/05 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile onaylanarak yürürlüğe konulan Şirket İç Yönetmeliği hükümlerine açıkça aykırılık taşımakta olduğundan ve TTK 391. maddesi amir hükmüne de aykırılık teşkil ettiğinden, söz konusu kararların alındığı tarihten itibaren butlan ve yokluk nedeniyle geçersizliğinin tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin … ailesine ait grup şirketlerinden birisi olup, aynı zamanda yine grup şirketlerinden birisi olan … Anonim Şirketinin ortaklarından olduğu, davacıların iptalini istedikleri yönetim kurulu kararının … Anonim Şirketinin 25.10.2021 tarihindeki genel kurul toplantısına katılmak üzere temsilci atanmasına ilişkin karar olduğu, davacıların “temsilci olarak atanan kişi” şeklindeki bir ifade ile itiraz ettikleri …’nun başta müvekkil şirket olmak üzere birçok grup şirketinin ortağı olduğu gibi, birçok grup şirketin de yönetim kurulu üyesi olduğu, bu arada en önemli grup şirketi olan … Anonim Şirketinin yönetim kurulu üyesi olarak özellikle şirketin finans işlerini yönettiği için, kendisinin atanmasının son derece doğal ve isabetli olduğu, davacıların itirazları …’nun şahsından ziyade, şirkette huzursuzluk çıkarmak suretiyle … ve … aile üyelerini bezdirmek ve şirketi işlemez hale getirmekten başka bir şey olmadığı, davacıların itirazları üzerine, müvekkil şirket yönetim kurulunun tekrar toplanarak …’nun müvekkil şirketi temsilen … Sanayi A.Ş. genel kuruluna temsilci olarak atanması kararından sarfınazar ederek, yerine davacıların avukatı olan ve işbu davada da onlara vekaleten dava açan Av. …’nın temsilci olarak atandığı, bu haliyle davanın konusuz kaldığı, haksız ve hukuki temelden yoksun, dürüstlük kuralına aykırı açılmış olan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Her ne kadar davacı vekili tarafından şirket yönergesi uyarınca temsilci atanması için yönergenin 3/1. maddesi uyarınca şirket sermayesinin en az %80’ini temsil eden yönetim kurulu üyelerinin oy birliği ile karar alması gerektiği iddia edilmiş ise de söz konusu yönergenin 3/I. maddesi incelendiğinde dava konusu yönetim kurulu kararının söz konusu maddede belirtilen hallerden biri olmaması nedeniyle (ağır karar nisabı gerektiren hallerin iç yönergede yoruma gerek kalmaksızın açık bir şekilde belirtilmesi gerektiğinden) %80 oranında kabul oyunun gerekmediği kanaati ile bu sebeple yönetim kurulu kararının yokluğuna ya da geçersizliğine karar verilemeyeceğinden HMK’nın 331. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacıların sorumlu olacağına karar verilerek …” davanın konusuz kalması nedeni ile dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 23.02.2017 tarihli şirket iç yönergesinin 3/ı maddesinin mahkeme tarafından yanlış anlaşıldığını, mahkemenin, davalı lehine vekalet ücretine hükmederken, dava konusu iştirak şirket genel kuruluna temsilci atanmasına ilişkin yönetim kurulu kararının, 23.02.2017 tarihli şirket iç yönergesinin 3/ı maddesinde açıkça belirtilen hallerden biri olmaması nedeniyle yönetim kurulu kararının geçersizliğine karar verilmeyeceğine ilişkin gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İç yönergenin 3/1 maddesinde temsil ve ilzam yetkisinin devrine yönelik ve özel nisap gerektiren durumlardan daha fazlası için olduğu aşikar yetki devri bakımından alınacak kararlarda da, söz konusu nisaptan daha azının düşünülemeyeceği ancak dar bir yorumla genel kurula atanacak kurumsal temsilci meselesinin, iç yönergenin 3/1 maddesi kapsamında sayılan yetki devri hallerinden olmadığı düşünülecek olsa dahi, burada sayılanlardan daha geniş anlamda bir yetkinin devrine dair olduğu gerçeği karşında; bu kere de; 03.10.2019 tarih 2019/06 numaralı Yönetim Kurulu kararı gereği …, …, …‘ın birlikte atacakları imza ile gerçekleştirilebilecek işlerden olduğu göz ardı edilmek suretiyle kurulan hükmün kaldırılması için istinaf yoluna gitme zorunluluğu doğduğunu, hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile önce iş bu huzurdaki davanın açılmasına neden olan; dava açıldıktan sonra da hatalı işlemi geri almak suretiyle konusuz bırakan davalının; yargılama giderleri ve vekalet ücretine mahkum edilmesi gerekirken, dar ve hatalı bir yoruma dayalı olarak kurulan, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.11.2021 tarih ve 2021/852 E.,2021/1126 K. sayılı kararının hüküm kısmının 6. maddesi ile ”5.100,00 TL vekalet ücretinin müvekkil davacılardan alınarak davalıya verilmesine” kısmının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılarak, söz konusu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Anonim şirket yönetim kurulu kararının yokluk ile malul olduğunun tespiti davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, yargılama aşamasında konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararda; davalı tarafça dava açılmasına sebebiyet verilip verilmediği, başlangıçtaki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasındadır. TTK 374. Maddesinde “yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir” düzenlemesi mevcuttur. TTK ‘nın 390 maddesi uyarınca esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde ,yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulanan üyelerin çoğunluğu ile alacağı karar alacaktır. Dosyaya sunulan şirket ana sözleşmesine göre; şirketin sermayesi 25.000.0000 TL olup her biri 1 TL değerinde 25.000.000 paya ayrılmıştır. Bu paylar A,B,C ve D grubu olarak gruplanmıştır. Yönetim Kurulu’nun beşte ikisinin A grubu, beşte ikisinin B grubu, beşte birinin C grubu hissedarlar içinden ve onlar tarafından seçileceği düzenlenmiştir. Şirket ana sözleşmesinin 7. maddesine göre; yönetim kurulunun 5 veya 10 kişiden oluşacağı düzenlenmiş olup dosyada bulunan yönetim kurulu karar defterinden yönetim kurulunun 5 kişiden oluştuğu anlaşılmaktadır. Dava konusu edilen karar 5 yönetim kurulu üyesinden 3 kişinin kabul oyu ile ve oy çokluğu ile alınmış olup diğer 2 yönetim kurulu üyesi karara muhalefet etmişlerdir. Dava konusu olaya uygulanacak şirket İç yönerge 3. Maddesine göre 1.bentte sayılan hallerde şirketin temsil ve ilzam edilebilmesi için en az %80 üyenin oy birliği ile yönetim kurulu kararı alınması gerekmektedir. Bu karar alındıktan sonra da bu iş ve işlemler ile ilgili belgeler A1 grubu imza yetkilisi bir yönetim kurulu üyesi ile A2 grubu imza yetkilisi bir üyenin müşterek imzası ile temsil ve ilzam olunacağı düzenlenmiştir. Anılan madde de düzenlenen işlemler kazuistik yöntem ile tek tek bentler halinde sayılmıştır. Sayılan bu bentler içinde şirketin başka bir şirketin genel kurulunda temsilinin bahsi geçen nitelikli yönetim kurulu kararı ile alınması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu maddede kazuistik olarak sayılan iş ve işlemelerin dışındaki işlerde yönetim kurulunun nitelikli karar alacağına dair bir düzenleme de yoktur. Şirket yönetim kurulunun yetkilerini belirleyen kanun ve ana sözleşme hükümlerini sınırlayan yönergenin açık, net ve belirli hükümler içermesi gerekmektedir. Bahsi geçen yönergede sayılmayan bir durumun benzetme yolu ile yönetim kurulunun yetkilerini sınırlayan bu düzenleme kapsamında olduğunu kabul etmek şirket ana sözleşmesinin 7. maddesindeki genel düzenleme olan şirketin işleri ve idaresinin yönetim kurulu tarafından yürütüleceğine ilişkin düzenlemeye ve Anonim şirketlerde yönetim kurulunun görev ve yetkilerini belirleyen TTK 374.maddesi ve TTK 390 maddesi uyarınca YK kurulu kararları özel nisap gerektirmeyen ve oy çokluğu ile alınabilecek kararlarda olduğuna ilişkin düzenlemelere aykırılık teşkil edeceğinden mahkemece davacıların dava açmakta haklı olmadığı ve davalının hakkında dava açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi 08/09/2022