Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/888 E. 2022/815 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/888
KARAR NO: 2022/815
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2022
NUMARASI: 2021/363 Esas – 2022/217 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirketten gömlek ambalajında kullanılan metal klipslerin satın alındığını, söz konusu klipslerin tedarikçi olarak ihbar olunan … isimli firmaya satıldığını, klipslerin kullanıldığı gömleklerde paslanmadan dolayı lekeler oluştuğunu, söz konusu lekelerin temizlenmesi ve gömleklerin tekrar satışa sunulması için muhtelif masraflar yapıldığını, meydana gelen zararın tamamen davalı tarafından üretilen klipslerden kaynaklandığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 1.000-TL maddi tazminat ile müvekkili şirketin bu eylem nedeniyle uğramış olduğu ticari itibar kaybından dolayı 150.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ncelikle davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, müvekkili şirket tarafından üretilen klipslerin paslanmasının mümkün olamayacağını, kaldı ki paslanma olayı gerçekleşse bile davacı tarafın TTK 23/1-c maddesi gereğince süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, ayrıca var olduğu iddia edilen paslanmanın müvekkiline ait klipslerden kaynaklandığının sabit olmadığını, ayrıca talep edilen zararın olayla ilgili gerçek zarar olup olmadığının belirlenmediğini, bu kapsamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonunda, davacı tarafın belgelendirilen ve dava konusu olayla ilgili talep edebileceği tazminat miktarının toplam 102.402,84-TL olduğu tespit edilerek maddi tazminat davasının bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizce kararın eksik inceleme ile verildiğinden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bunun üzerine, dava dosyası yukarıda belirtilen esasına kaydedilip, yeniden yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından davacıya satılan ve gömleklerde kullanılan metal klipslerin gizli ayıplı olması ve ayıp neticesinde ihbar olunan şirket tarafından üretilen gömleklerde klipslerin bulunduğu bölgede paslanma nedeniyle zarar oluştuğu, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda da belirtildiği üzere toplam 165.200-TL zararın ihbar olunan firma tarafından davacıya yansıtıldığı, bu kapsamda ilk hükümde belirlenen maddi tazminatın davalıdan tahsiline, davacı tarafın manevi tazminat talebinin ise koşulları oluşmaması nedeniyle reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu müvekkili tarafından ‘sözde’ ayıplı mal satımı ve bundan doğan zarar iddiasıyla açılan davanın yargılamasında, ayıplı olduğu iddia edilen malların(klipsler) davalı müvekkili ‘….’ firması tarafından üretilen mallar olmadığını, ayıbın ve zararın ispatlanamadığını, yine sözde ayıp ile sözde zarar arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin de kanıtlanamadığını, yerel mahkeme kararının B.A.M.’nin kaldırma kararına da aykırı olup bu kararın müvekkili lehine olan gerek ve yönlerini karşılamadığını, davacının iddia ettiği hususlar ile ilgili olarak müvekkili …San. Tic. A.Ş.’nin bir kusur veya ihmalinden, bir zarar tazminini gerektirecek bir sorumluluğundan söz edilebilmesinin, dosya kapsamı itibarı ile hiçbir açıdan mümkün olmadığını, bu hususlar dosya kapsamı ile sabit halde iken, aksi yönünde, verilen kararın, açıkça hukuka aykırı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2020/ 182 E. , 2021/ 236 K. sayılı ‘ kaldırma’ kararında işaret ettiği hususların mahkeme kararında ve yerel mahkeme’nin içeriğini uygun bulup kararına esas aldığı 15.12.2021 bilirkişi raporunda da karşılanmadığını, müvekkili şirketin şu ana kadar, ne davacıya ne de başka bir firmaya, davacının iddia ettiği gibi, gömlekte paslanmaya yol açabilecek herhangi bir klips ürünü satmadığını, davacının iddialarının hiçbir biçimde net olarak ispatlanmadığını, davacının iddiları ile ilgili dosyadaki somut olay tablosunda ispatlanamamış çok sayıda belirsiz hususun söz konusu olması, -ve daha ötesi bu belirsiz hususların ve iddia konusu olayın birçok yönünün davalı müvekkili lehine yoruma ve sonuca götüren türden müteaddit yön dahi arz etmekte olması hususları da ele alınacak olduğunda, davaya konu satım sürecine ilişkin sözde kusur ve zarar iddiasının, yaşamın ve ticari hayatın da olağan uygulama ve seyrine dahi aykırı olduğunu, müvekkili şirkete süresi içerisinde bir ayıp ihbarı olmadığını, işbu dava ile, davacı şirketin ve ihbar olunan ‘…’ firmasının, kendileri arasındaki ticari ilişkideki bir kısım kusur ve basiretsizliklerinden doğan belirsiz hususları, müvekili şirkete yöneltmeye çalıştıklarını, beyana dayalı olarak rapor düzenlenemeyeceğini, müvekkili şirketle ilişkilendirilebilecek bir zararın, söz konusu olmayıp, esasında herhangi bir zararın da ispat edilemediğini, BAM’ın kaldırma kararında ispat anlamında eksikliği belitilen konulara yerel mahkemece uyulmadığını, müvekkilinin bu sertifikalı ürüne dayalı olarak üretimde bulunduğu klipslerin alaşımının oranlarını; c:0,058 – si: 0,563 – mn: 14,5 ni: 0.324 – cr:13,162 cu :2,031 fe:68,86 – diğer: 0,5 şeklinde olduğunu, bu oranlar ile davacının davasına dayanak olarak gösterdiği … firmasının ve davasında dayanak olarak göstermediği ancak … firması tarafından keşide edilen ihtarnamenin ekinde yer alan İntertek firmasından alınan inceleme raporunda teste tabi edilen metal klipslerin alaşımlarının %70,8 demir , % 9,8 krom ve %11 manganez olduğunun görülmekte olduğunu, ihbar olunan … firması’nın davacı … ‘na kestiği iki adet faturaların toplam miktarına davacının zararı denilerek yer verilen miktardan, müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hiçbir şartta mümkün olmadığını, ihbar olunan … ile müvekkili firma arasında hiçbir ticari ilişki olmayıp ve iddia olunan ‘sözde’ ayıplı ürünler – müvekkili firmanın -gerçekte değildir ama- olsaydı dahi davacı firmaya ve ondan ihbar olunan firmaya geçene kadar olan süreçte, ürünün kendisinden bağımsız olarak sorun yaşanabilecek onlarca süreç ve ihtimal varken, müvekkilinin ürünlerinin satışında ürünlerinin üzerine bilirkişinin de raporunda ”davalının adresinde yapılan inceleme sırasında ürünlerin paketlerine ‘ürünlerimiz en 10088-3 standartlarına uygun paslanmaz telden yapılmıştır . paslanmama garantisi vardır. ancak gömlek üretim prosesinde tuzlu su, asidik bazlı boya ile boyanmış kumaş, boyama prosesinden sonra iyi durulanmamış kumaş kimyasal madde ihtiva eden kolalama işlemi buna benzer paslanmaz teli etkileyebilecek maddeler kullanıldığında ürün garanti kapsamı dışındadır’ ‘ibaresinin yer aldığı etiketlerin” şeklinde belirttiği uyarıları yazıyorken ve de davacı ve ihbar olunan firmalar arasındaki ticari ilişkide bu iki firmanında bilirkişi raporunda da belirtilen kusurları söz konusu iken, B.A.M. kaldırma kararının yerel mahkeme kararında karşılanmadığından, davaya konu taleplerden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, mahkemece uygun bulunmak suretiyle karara esas alınan bilirkişi raporunda klips ve krom maddesi ile ilgili genel, soyut, subjektif ve farazi nitelikte yorumlar yapıldığını, klipslerin neden olduğu yönünde görüş hatalı olup, çelişkiler içerdiğini, diğer yandan hükme esas alınan raporda, … firmasından alındığı söylenen numüne gömlekler üzerinde oluştuğu söylenen paslanmalara gömlek kumaşı ve boyasının veya başka bir sebebin neden olduğu kuvvetli ihtimali üzerinde gereğince ve yeterince durulmadığını, raporda herhangi bir klipsin gömlekte nasıl böyle bir zarara, sözde paslanmaya yol açacağı hususunun da deneyimlenmediğini, gömlekte söz konusu olmaması gerektiği halde olan kimyasal maddenin bulunmasının, raporda denildiği gibi, klipslerin temas ettiği tüm alanda paslanma görülmüş olmasını gerektirmediğini, kimyasal maddenin olumsuz etkisinin sadece, çapraz ayakların kesişme noktasında, -kimyasal maddelerin gömleğin, normal dışı olmayan yani ayıplı olmayan klipslerin normal bir şekilde temas ettiği yerlerinde bulunduğu yerlerde – kırılma noktalarının daha hassas olması sebebiyle olabileceğini, davacı yanın davaya konu mesnetsiz maddi ve manevi taleplerinin tümü haksız olmakla davanın tümünün reddi gerekireken, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olup, kararın kaldırılması ile davanın tümü ile reddinin gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan emtia nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, zarara neden olan ürünlerin davalı tarafından satılan ürünler olup olmadığı, bu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, zararın ispatlanıp ispatlanamadığı noktasındadır. Dosyaya sunulan faturalara göre, davalı tarafından davacıya 03/01/2014-29/12/2014 tarih aralığında “star gömlek klipsi”, “gömlek klipsi(prinç malzeme)” ve “gömlek klipsi pres baskılı(paslanmaz malzeme)” ürünlerinin satışının yapıldığı, davacı tarafından ise dava dışı … Ltd. Şti’ye 30/06/2014 tarihli faturaya istinaden 300.000 adet “gömlek klipsi(… )” ürünü ve 25/07/2014 tarihli faturaya istinaden 120.000 adet “gömlek klipsi(prinç malzeme)” ürününün satıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı … Ltd. Şti davacıdan aldığı ürünlerin oksitlenerek gömleklere zarar verdiği iddiası ile davacıya 17/11/2014 ve 28/11/2014 tarihlerinde iki adet 82.600,00 TL’den toplam 165.200,00 TL tutarında fatura kesmiştir. Dosya kapsamına göre bu faturalar davacının alacağından mahsup edilmek suretiyle ödenmiştir. Ayrıca davanın ihbar edildiği … Ltd. Şti. tarafından ihbara cevap dilekçesinde gömleklerde meydana gelen paslanmanın giderilmesi için yapılan temizlik ve navlun bedeli olarak 52.188,26 Euro ve temizleme işlemi ile dahi kullanılacak hale getirilemeyen müşteri tarafından iade edilmiş ürünler tamamen telef olduğundan reklamasyon bedeli 65.588,94 Euro zararın bulunduğu, ürün iadelerin devam etmesi nedeniyle zararın ne kadar olduğunun belli olmadığı beyan edilmiştir. İhbar olunan … firmasının müracaatı üzerine … firması tarafından hazırlanan teknik raporda, altı klipsten 3 tanesine yapılan mikroskobik incelemede iki uzun tarafın kesişme noktasının yanında küçük oksidasyon varlığının tespit edildiği raporlanmıştır. Yine ihbar olunan … firmasının müracaatı üzerine hazırlanan İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesinin 10/06/2014 tarihli raporunda, gönderilen klips örneklerinin lekelenmiş gömleklerin kumaşları ile beraber 3 farklı kumaş numunesine takılarak nemli ortamda 3 gün süreyle bekletilmesi neticesinde sadece gömlek kumaşı üzerinde şikayete konu hatanın oluştuğu, lekelenme şeklendeki hatanın gömleklere takılan klipsler ile gömlek kumaşının etkileşiminden kaynaklandığı rapor edilmiştir. Davalı tarafından davacıya gönderilen 31/07/2017 tarihli faksta klipslerin üzerinde oluşan tortunun metal kaynaklı olmayıp, davacı tarafça kullanılan kimyasalların tortusu olduğunu, halen alımı yapılan prinç malzeme nikel kaplı klipler üzerinde de aynı deneyin aynı neticeyi vereceğini bildirilmiştir. Dava dışı … Ltd. Şti. Davacı ve davalıya 17/09/2014 tarihinde zararının tazmin edilmesi için noter ihtarnamesi çekmiştir. Davalı tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ye çekilen 02/10/2014 tarihli cevabi ihtarnamede ayıp iddiası kabul edilmemiştir. Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanlığı’nın 27/10/2014 tarihli raporunda gömleklerdeki pas lekelerinin kumaş kaynaklı değil gömleklere temas eden metal parçalarından kaynaklanabileceği kanaati bildirilmiştir. İTÜ Malzeme Bilimleri ve Üretim Teknolojileri Araştırma Merkezinin 11/12/2014 tarihli raporunda, gömleklerde oluşan lekelerin oyuklama korozyonu nedeniyle metal klipslerden meydana geldiği rapor edilmiştir. İhtarların sonuçsuz kalması üzerine davacı taraf, satılanın ayıplı olması nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Ayrıca maddenin 2. fıkrasında alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur. Alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanabilmesi için muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması gerekir. TTK’nın 23/1-c maddesine göre de ticari satımlarda muayene süresi sekiz gündür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 31/07/2017 tarihli faksta klipslerin üzerinde oluşan tortunun metal kaynaklı olmayıp, davacı tarafça kullanılan kimyasalların tortusu olduğunu, halen alımı yapılan prinç malzeme nikel kaplı klipler üzerinde de aynı deneyin aynı neticeyi vereceğinin cevaben bildirilmiş olması ve davalı tarafça da ürünlerin teste tabi tutulması karşısında ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Dosyaya sunulan faturalara göre, davalı tarafından davacıya 25/07/2014 tarihli fatura ile 120.000 adet, 30/06/2014 tarihli fatura ile 300.000 adet, 26/06/2014 tarihli fatura ile 300.000 adet “gömlek klipsi(prinç malzeme)” ürünlerinin satışını yapmıştır. davacı tarafından ise dava dışı … Ltd. Şti’ye 30/06/2014 tarihli faturaya istinaden 300.000 adet “gömlek klipsi(KBL KSL Mal 03270)” ürünü ve 25/07/2014 tarihli faturaya istinaden 120.000 adet “gömlek klipsi(prinç malzeme)” ürünü satılmıştır. Gerek tarafların incelenen ticari defterlerine göre ticari ilişkilerinin kapsamı, gerekse anılan fatura silsilesi nazara alındığında davaya konu klipslerin davalı tarafından satıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında, satış sözleşmesine konu klipslerin niteliği konusunda bir teknik şartname mevcut değildir. Fakat davalı vekilince, dava dışı şirketin gömleklerinden ve bu gömleklerde kullanılan boyadan kaynaklandığı, gömleklerin üretiminin her aşamasında kimyevi madde ihtiva eden sıvı ile ütüleme yapılması veya asit bazlı buna benzer kola veya boya ile boyanmış kumaşların kullanılmasının garanti harici olduğu beyan edildiğinden bu haller dışında klipslerin paslanmaya neden olmaması gerekir. Ancak dosyada alınan tüm raporlarda, pas lekesinin klipslerin kesişim noktasında meydana geldiği ve kumaş kaynaklı olmadığı rapor edilmiştir. İTÜ Tekstil Mühendisliği öğretim üyelerince hazırlanan heyet raporunda, İTÜ Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuvarı’ndan alınan ve rapor ekinde arz edilen 18.01.2018 tarih ve 27/20170613 sayılı raporda davalı ve davacı taraflardan alınan klipsler ile yapılan çalışmalarda, davalı tarafa ait klipslerin hem mavi hem beyaz gömleklerde dosya ile birlikte sunulan ayıplı gömleklerdekilere benzer pas lekeleri oluşturduğunun tespit edildiğini belirttikten sonra Davalı ve davacı tarafa ait metal klips numunelerin mikroskobik incelenmesi neticesinde davalıya ait klipslerin kaplamalarında yer yer süreksizlikler olduğu, gömlek kumaşının benzer pas lekelenmelerine sebebiyet verecek ortamı oluşturmadığı, mikroskobik görüntülerden anlaşılacağı üzere söz konusu klipsler üzerinde bulunan kaplamanın süreksizlik arz ettiği ve yeterli nem ortamı oluştuğunda oksitlenmeye hazır metal yüzeyi sağladığı için kolaylıkla paslanabileceği ve temas ettiği yüzeyi lekeleyebileceği rapor edilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından sonra 15/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ürünlerinin niteliğine ilişkin bildirdiği değerlere göre, Nikel’in yok denecek kadar az olduğu, Nikelin paslanmaya karşı kullanılan en önemli malzemenin Krom ve Nikel olduğu ve İ.T.Ü’nün yaptığı kimyasal kompozisyon analizinde de Kos’tan alınan telde Krom %14 ve Mangan %15 çıktığı, Nikel yerine konulan Mangan’ın Nikelin görevini yapamayacağı ifade edilmiştir. Zaten davalı tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ye çekilen 02/10/2014 tarihli cevabi ihtarnamede kendilerine ait klipslerde nikel kaplama bulunmadığı da ifade edilmiştir. Gömleklerde oluşan pas lekesinin, bilirkişi raporlarının aksine kumaş kaynaklı olduğunun ispatlanamaması ve klipslerin paslanmaz olduğunun taahhüt edilmesi karşısında, klipslerin kesişim noktasında oluşan pas lekelerinin klips kaynaklı olduğu ve bu nedenle klipslerin ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, davalı taraf, davacının zararını tazminle yükümlüdür. Davacınını zararı, ihbar olunan firmanın davacıya kestiği zararın giderilmesine ilişkin yaptığı masraflara ilişkin olarak davacıya düzenlediği 2 adet faturadan kaynaklanmaktadır. Davacı bu iki fatura tutarını alacağından mahsup etmek suretiyle ödemiştir. Mahkemece bu iki faturaya konu masrafların denetlenmesi için bilirkişi raporu alınmış ve 25/09/2018 tarihli raporda ayıplı ifa ile ilgili masraf toplamı 145.670,28 TL olarak tespit edilmiş ve mahkemece çizmeci tekstil tarafından ihbar olunana fatura edilen kimyasal malzeme gideri 30.158,10 TL, demirbaş niteliğinde olan 4 adet ütü bedeli 360,00 TL ve yurtdışı seyahat masrafları adı altındaki 12.389,34 TL’nin ayıp nedeniyle yapıldığı ispatlanamadığından bilirkişinin tespit ettiği tutardan tenzili ile 102.402.84 TL üzerinden karar verilmiştir. Mahkemenin hüküm altına aldığı tutar, bilirkişi raporunda dökümü yer aldığı şekli ile ayıplı ifa ile ilgili olup, davacının zararıdır. Bu nedenle Mahkemece, davanın bu miktar üzerinden kabul edilerek sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.748,77 TL harcın, alınması gerekli olan 6.995,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.246,31‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022