Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/841 E. 2022/665 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/841
KARAR NO: 2022/665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ:11/01/2022 -01/03/2022
NUMARASI: 2021/778 Esas
DAVA: Alacak
TALEP:İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılamasında ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik olarak 01/03/2022 tarihli ek karara karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı (ihtiyati haciz isteyen) vekili, müvekkili banka tarafından Arnavutluk Cumhuriyeti Tiran Noterler Odası huzurunda … kütük numaralı … sıra numaralı 12/06/2014 tarihli Kredi Sözleşmesi ve … kütük numaralı … sıra numaralı 25/05/2015 tarihli Kredi Sözleşmesi kapsamında “… Limited Şirketi” ile kredi sözleşmesi akdedildiğini, bu krediler kapsamında kredi kullandırıldığını, söz konusu işbu kredi sözleşmelerinde davalı …’nun müşterek ve müteselsil sorumlu kefil diğer davalı …’nin de garantör olduğunu, akabinde taraflar arasında … kütük numaralı … sıra numaraları 06/07/2016 tarihli kefalet sözleşmesi ile birlikte … tarafından temsil edilen … Sanayi A.Ş’de müşterek ve müteselsil sorumlu kefil olarak belirlendiğini, borcun ödenmemesi üzerine Arnavutluk Cumhuriyetinin Skhoder Adli İl Mahkemesince 20/09/2018 tescil tarihli … (…-…) tescil numaralı, 24/09/2018 karar tarihli ve … (…) karar nolu yukarıda bahsi geçen ve noter huzurunda akdedilen kredi sözleşmelerinin icra edilmesine ilişkin karar verildiğini, 09/10/2018 tarihinde müvekkili banka tarafından … Limited Şirketinin hissedarı niteliğinde olan … Sanayi A.Ş’ye sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi ve kesin haczin başlatılması hakkında noter huzurunda hazırlanan ve noterlikçe tasdik edilen uyarı mektubu gönderildiğini, sözleşmede adın geçen dava dışı borçlu … Limited Şirketinin almış olduğu krediden kaynaklanan toplam borcun 12/04/2019 tarihinde 99.484.038,55 Leke (Arnavutluk para birimi) olduğunun tasdik edildiğini, söz konusu borcun dayanağı olan belgelerde asıl borçlu olarak adı geçen dava dışı … Limited Şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, daha sonra kredi sözleşmelerinde müteselsil ve müşterek borçlu olarak kefil sıfatı taşıyan … ile kefalet sözleşmesi ile müşterek ve müteselsil olarak borcun tamamından sorumlu olan … A.Ş adına noter huzurunda tasdik edilen tüm sözleşmeler ve tasdikname uyarınca alacağın tahsilini talep etme gereğinin hasıl olduğunu, işbu davanın görülmesinde Türk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca Arnavutluk ile Türkiye arasında imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti arasında hukuki, ticari ve cezai konularda adli yardımlaşma sözleşmesi kapsamında mütekabiliyet ilkesi gereği teminat muafiyeti bulunduğunu, Arnavutluk’ta tüm hukuki yollarının tüketildiğini, Arnavutluk Cumhuriyetinin Skhoder Adli İl Mahkemesinden alınan icra emri kararının Türkiye ‘de tenfiz imkanının bulunmaması, adli yardım sözleşmesi ile doktrindeki açıklamalar, davalı borçlunun malvarlığının ve yerleşim yerinin İstanbul/Ataşehir olduğundan İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerin Arnavutluk Cumhuriyeti Tiran Noterler Odası huzurunda ve sözleşmelerin akdedildiği Arnavutluk Cumhuriyeti kanunlarına uygun olduğunu ve geçerli olduğunu, TTK 5/A maddesi gereğince dava şartı olan zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirildiğini, bu nedenlerle öncelikle ihtiyati haciz talebinin kabulü ile önce teminatsız aksi halde mahkemenin uygun göreceği bir teminat miktarı karşılığında davalıların mal varlığına ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulü ile 5.849.000,00-ALL’in fiili ödeme günündeki TL karşılığı 760.3701,00-TL ile 24/09/2018 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek merkez bankası kamu bankalarınca mevduatlara fiilen uygulanan azami faizi ve tüm ferileriyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, arabuluculuk süreci tamamlanmadan dava açıldığını, yetkisiz mahkemede dava açıldığını, uyuşmazlığın çözümünde Arnavutluk Cumhuriyeti / Tiran Mahkemeleri yetkili olduğunu, davacı tarafça dava konusu alacakla ilgili başlattığı icra takibinin itiraz sonucu durduğunu, itirazın kaldırılması davasında icra tetkik merciince davanın reddine karar verildiğini, dolayısıyla kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, kefalet ve kredi sözleşmeleri Türk Hukukuna göre geçersiz olduğunu, alacağın rehin ile teminat altına alındığını, davacının talep ettiği tutarda bir alacağının olmadığını, ödemelere ilişkin makbuz ve delillerin … sh.p.k şirketinden temin edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesinin 11/02/2022 Tarihli İhtiyati Haciz Kararında Özetle; İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşıdığı, yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası sözleşmelerde de bu anlayışın, yerel hukuki korumanın gerektirdiği hallerde geçerli olacağının şüphesiz olduğu, adaletin ve toplumsal barışın menfaatin doğrultusunda alınacak geçici hukuki koruma önlemleri, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın herkese eşit şekilde uygulanması gerektiği, yetki sözleşmesi ile Türk Mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olması, Türk Mahkemesinin geçici hukuki himaye tedbiri olan ihtiyati haciz kararı vermesine engel teşkil etmediği, aksi bir görüşün kabulü halinde, yabancıların etkin hukuki korumadan yoksun kalmaları gibi kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç doğacağı, şahıs veya malvarlığı tehdit edilen kişilerin hukuki korumadan yararlanmamaları medeni milletlerin temel hukuk anlayışlarına aykırı olduğu, toplum hayatının temel kuralları ve yabancıların haklarına saygı, esas davada yetkisiz olsalar bile geçici hukuki koruma tedbirleri söz konusu olduğunda mahkemeleri bu konuda yetkili kıldığı (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2008/4848 E., 2008/6506 K. sayılı ilamı), borcun ödenmemesi üzerine Arnavutluk Cumhuriyetinin Skhoder Adli İl Mahkemesince 20/09/2018 tescil tarihli …(…-…) tescil numaralı, 24/09/2018 karar tarihli ve …(…) karar nolu yukarıda bahsi geçen ve noter huzurunda akdedilen kredi sözleşmelerinin icra edilmesine ilişkin karar verildiği, 09/10/2018 tarihinde … Bankası A.Ş tarafından … Limited Şirketinin hissedarı niteliğinde olan … Sanayi A.Ş’ye sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi ve kesin haczin başlatılması hakkında noter huzurunda hazırlanan ve noterlikçe tasdik edilen uyarı mektubu gönderildiği, sözleşmede adı geçen dava dışı borçlu … Limited Şirketinin … Bankasından almış olduğu krediden kaynaklanan toplam borcun 12/04/2019 tarihinde 99.484.038,55 Leki (Arnavutluk para birimi) olduğunun tasdik edildiğin dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile sabit olduğu, talep edilen alacak ise 5.849.000,00-ALL ‘ın dava tarihi 08/12/2021 tarihindeki TL karşılığı olan 760.370,00-TL olduğu, 1954 tarihli Lahey Sözleşmesinin 17. Maddesi gereğince akit devler vatandaşı ve tabiiyetindeki şirketler her ne altında olursa olsun diğer akit devletin ülkesinde bulunan mahkemelerde açtıkları davalarda yabancılık teminat veya depozito istemlerinden muaf olacağı düzenlenmiş olup, Türkiye Cumhuriyeti Devleti işbu sözleşmeye taraf olduğu gibi Arnavutluk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hukuki, ticari ve adli yardımlaşma sözleşmesi 17/07/1997 tarih ve 4288 sayılı Kanun ile onaylanarak , 09/11/1997 tarih ve 23165 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, 22/03/1998 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği, bu nedenle davacı bankasının yabancılık teminatından, Arnavutluk’ta kurulmuş şirket olması sebebiyle muaf olduğu, alacaklı bankanın hesap kat ihtarını borçlulara gönderdiği ve ilgili Arnavutluk Tiran İl Mahkemesinin icra edilebilirlik kararı verdiği, taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi de gözetilerek yapılan değerlendirmede, mevcut bilgi ve belgelere göre kredi sözleşmeleri kapsamındaki borcun ödenmemesi, davaya konu alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispat ve ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin dava değeriyle sınırlı olmak üzere takdiren dava değerinin yaklaşık % 20’sine tekabül eden 152.074,00-TL teminat mukabilinde kabulü ile, 2004 Sayılı İİK.nın 257 vd maddeleri gereğince davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, 5.849.000,00-ALL ‘ın dava tarihi 08/12/2021 tarihindeki TL karşılığı olan 760.370,00-TL alacak miktarına yetecek kadar kısmının ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalılar vekili, dava konusu alacağın rehin ile teminat altına alındığını, rehinle temin edilen para alacağı için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, davacının sunduğu kredi sözleşmeleri ve kefalet sözleşmesinde davacı bankanın alacağını teminat altına almak adına … Limited Şirketine ait olan makinelerin, ekipmanların ve araçların üzerine rehin tesis edildiğini, sözleşme hükümleri ve MÖHUK 24/m. 47 uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın Türk Mahkemelerinde görülmesi, uyuşmazlığa Türk Hukukunun uygulanmasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi ve yasal düzenlemeler uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Arnavutluk Cumhuriyeti/Tiran Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve Arnavutluk Cumhuriyeti kanunlarının geçerli olduğunu, davacının beyan ettiği kredi sözleşmelerinin asıl borçlusunun … Limited Şirketi olduğunu, müvekkillerinin bu kredi sözleşmesine kefil olarak kabul edilemeyeceğini, adi kefalette alacaklı tarafın öncelikle asıl borçluya başvurmak zorunda olduğunu, davacı tarafın asıl borçluya başvurmaksızın müvekkilleri aleyhine hukuki yollara başvurduğunu, müvekkillerinin kefil olarak kabul edilmeleri durumunda ise sıfatlarının müteselsil kefil olamayacağını, davacının yatırdığı teminatın müvekkillerinin zararlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
İTİRAZA CEVAP: Davacı vekili, dava dışı kredi alan asıl borçlu ifada gecikmiş ve açıkça ödeme güçsüzlüğü içine düştüğünü, dava dışı kredi alan ve diğer davalılar aleyhine Arnavutlukta mümkün olan hukuki süreç başlatıldığını, ihtaratın yapıldığını, mahkeme kararı alındığını, ancak başvurulardan sonuç alınamadığını, ayrıca rehin sözleşmesi uyarınca rehin edilen menkullerin paraya çevrilmesi üzerine değeri tüm alacak kalemleri toplamından tenkis edildiğini, işbu davanın görülmesinde Türk Mahkemeleri yetkili olduğu gibi ihtiyati haciz hususunda her halükarda Türk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, sözleşmelerim Arnavutluk Cumhuriyeti Tiran Noterler Odası huzurunda ve Arnavutluk Cumhuriyeti kanunlarına göre akdedildiğini, gerek MÖHUK 24.madde ve 32. Madde kapsamında sözleşmede belirlenen Arnavutluk Cumhuriyeti hukukunun uygulanması gerektiği ve MÖHUK 7. Madde kapsamında sözleşmelerin geçerli olduğunu belirterek ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 01/03/2022 TARİHLİ EK KARARINDA ÖZETLE; geçici önlem niteliğinde bulunan ihtiyati haciz kararlarının verilmesi yönünden, MÖHUK 2/1. Maddesi gereğince, “Hakim Türk Kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku resen uygular. Yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklarda 5718 sayılı MÖHUK 40. Maddesinde, “Türk Mahkemelerinin Milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükümleri gereğince geçici koruma karar vermeye yetki olan Türk Mahkemeleri, iç hukuktaki yer itibariyle yetki, İİK.nın 258. Maddesinin atfi ile İİK.nın 50. maddesine göre 6100 sayılı HMK.nın yetkiye ilişkin 5 ve devamı düzenlenmiş olup yetki kuralları gereğince yetkili Mahkemenin tayini gerektiği, Türkiye de davalıların Türk olması sebebiyle, Türkler aleyhine açılan davalarda Mahkemenin davanın görülmesi bakımından görevli olup, davaya bakmadan kaçınamayacağı, davalıların ikametgahı ve merkezi Mahkemenin yetki alanında kalması sebebiyle 6100 sayılı HMK.nın 6. Maddesi gereğince, davalıların merkez ve ikametgahının bulunduğu yer mahkememiz olması sebebiyle, geçici önlemlerin alınmasına ilişkin talepler yönünden de mahkemenin yetkili olduğu, ayrıca ihtiyati haciz talebi ve ihtiyati tedbir talepleri davanın açıldığı mahkemece dava açıldıktan sonra değerlendirilmesi gerektiği, esas yönünden alacağın varlığı ve miktarının tespiti hiç şüphesiz yargılamayı gerektirdiği, mahkemece kredi sözleşmesi ve borca ilişkin olarak davacı … tarafından sunulan ve yaklaşık ispat koşuluna göre başlangıçta alacağın varlığını gösteren belge ve bilgilere göre değerlendirme yapılarak karar verildiği, alacağın varlığını gösteren apostilli banka kayıtları ve delilleri yaklaşık ispat koşulunu karşıladığı, kaldı ki davacı tarafın davalının ihtiyati haciz yönelik itirazlarına yönelik verdiği beyanda talebin rehin konusu malların değeri mahsup edildikten sonra yapıldığını ve asıl borçlu hakkında da hukuki takip sürecinin başlatılmış olduğunu beyan ettiği, takdir edilen ve davacı tarafça yatırılan teminatın, davalının zararı karşılamayacağına ilişkin iddialarını doğrular nitelikte herhangi bir delil sunulmadığı gerekçeleriyle ihtiyati hacze yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekilinin istinaf dilekçelerinde özetle; dava konusu alacak rehin ile teminat altına alındığını, davacı bankanın alacağını teminat altına almak adına … Limited Şirketine ait olan makinelerin, ekipmanların ve araçların üzerine rehin tesis edildiğini anlaşıldığını, salt davacının beyanına dayalı olarak, rehinle temin edilen alacağı aşıp aşmadığı hususuna dahi bakmaksızın ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacının rehine başvurup başvurmadığı, başvurduysa borcun ne kadarının tahsil edildiğinin belli olmadığını, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi ve yasal düzenlemeler uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Arnavutluk Cumhuriyeti / Tiran Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve Arnavutluk Cumhuriyeti kanunlarının geçerli olduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin uyuşmazlığı çözmekte yetkili olmadığı gibi ihtiyati haciz kararı vermeye de yetkili olmadığını, davacının sunduğu belgeler yaklaşık ispatı sağlamaya yeterli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesininin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, davalıların kefili olduğu kredi sözleşmesine dayalı olarak kredi lehtarı … Ltd. firmasına kullandırılan kredilerden dolayı açılan işbu alacak davasında ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince talep uygun görülerek verilen ihtiyati hacze davalıların itirazının reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede, Arnavutluk hukukunun uygulanacağı ve Arnavutluk/Tiran Mahkemelerinin yetkili olacağı açık ise de, kredi veren bankanın cebri icrayi düzenleyen İİK da yer alan düzenlemelere dayandığı, bu düzenlemeler çerçevesinde İİK m.257 vd. hükümleri çerçevesinde bu kanuna özgü geçici hukuki koruma talep ettiği dahi açıktır. Buna göre alacaklının dayanmış olduğu bu sözleşme çerçevesinde ilgili sözleşme hükmünün ihtiyati haciz istemine engel olup olmadığı öncelikle ele alınacaktır. “İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1.) Türk hukuku açısından etkin hukukî himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa’nın bir emri olduğunu kabul etmek gerekir. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m.125,V) olduğu gibi Anayasada doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukukî himaye sağlama ödevini vermiş olduğu kuşkusuzdur. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir. Geçici hukukî koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası sözleşmelerde de bu anlayışın, yerel hukukî korumanın gerektirdiği hâllerde geçerli olacağı şüphesizdir. Adaletin ve toplumsal barışın menfaati doğrultusunda alınacak geçici hukukî koruma önlemleri, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Yetki sözleşmesi ile Türk Mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olması Türk mahkemesinin geçici hukukî himaye tedbiri olan ihtiyati haciz kararı vermesine engel değildir. Aksi bir görüşün kabulü hâlinde yabancıların etkin hukukî korumadan yoksun kalmaları gibi kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç doğar. Şahıs veya malvarlığı tehdit edilen kişilerin hukukî korumadan yararlanmamaları medeni milletlerin temel hukuk anlayışlarına aykırıdır. Toplum hayatının temel kuralları ve yabancıların haklarına saygı, esas davada yetkisiz olsalar bile geçici hukukî koruma tedbirleri söz konusu olduğunda mahkemeleri bu konuda yetkili kılmaktadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Ekşi, N.: Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi, İstanbul 2000, s.229). 1982 Anayasasının 2’nci maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi ile güvence altına alınan, “bireylere etkin hukukî güvenlik sağlanması” esası, …’nin aradığı belli şartların gerçekleşmesi hâlinde esas davada yetkili olmayan Türk Mahkemesi tarafından da dikkate alınmak zorundadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Şanlı, C. Uluslararası Ticari Akitlerin Hazırlanması ve Çözüm Yolları, İstanbul 2005, s.179-183) Bu açıklamalar çerçevesinde yerel Ticaret Mahkemesinin, Bankanın Türkiye’de ihtiyati haciz talep etmeye hakkı olduğu ve söz konusu ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak İcra ve İflâs Kanunu’nun uygulanması yönündeki değerlendirmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur” (Yargıtay 19. HD. 2008/4717 E. 2008/6504 K.Sayılı İlamı). Bu durumda, yabancı mahkemenin münhasır yetkisi ve yabancı hukukunun uygulanması noktasındaki sözleşme hükmünün somut olayda olduğu üzere alacaklının ihtiyati haciz istemesine ve şartları oluştuğu takdirde ise ihtiyati haciz kararı verilmesine engel bir etkisi yoktur. Aksi düşünce, yukarıda açıklanan doktrin ve Yargıtay uygulamalarına aykırı olup kişilerin geçici hukuki koruma önlemlerinden yararlandırılmasına engel olan ve kurumun amacına aykırı olan sonuçlara yol açacaktır. İhtiyati hacze kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2.cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Dosyada bulunan türkçeye tercüme edilmiş, Arnavutluk Cumhuriyeti Tiran noterler Odası huzurunda … Kütük Numaralı … Sıra Numaralı 12.06.2014 Tarihli Kredi Sözleşmesi ve … Kütük Numaralı … Sıra Numaralı 25.05.2015 Tarihli Kredi Sözleşmesi, Arnavutluk Cumhuriyetinin Skhoder Adli İl Mahkemesince noter huzurunda akdedilen işbu kredi sözleşmelerinin icra edilmesine ilişkin 20.09.2018 Tescil tarihli, …(…-…) Tescil numaralı, 24.09.2018 Karar tarihli ve … (…) Karar Nolu ilamları birlikte değerlendirildiğinde, davacı … alacağının 12/04/2019 tarihi itibariyle 99.484.038,55 Leke (Arnavutluk para birimi) olduğu, bununla birlikte kredi lehtarı şirketin borcunun teminatını teşkil etmek üzere akdedilen teminat sözleşmesi doğrultusunda makine, techizat ve araç rehni konulduğu, dolayısıyla davacının alacağının rehinle teminat altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı, asıl borçlunun teminatı olan rehin konusu malların satıldığını, bu tutarın alacaktan mahsup edildiğini ve kalan tutar bakımından talepte bulunduğunu belirtmiştir. Davalı kefil, nakde çevrilen teminatların borcun tamamını karşıladığını ileri sürmüşse de, buna ilişkin herhangi bir delil sunmadığı gibi dava konusu talebin davalının kefalet limiti dahilinde kaldığı gözetildiğinde ilk derece mahkemesince yazılı şekilde ihtiyati haciz talebinin kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle davalılar vekilinin stinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati hacze itiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati hacze itiraz eden tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2022