Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/831 E. 2022/664 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/831
KARAR NO: 2022/664
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 25/03/2022
NUMARASI: 2022/47 Esas
DAVA: Tespit
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılamasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, müvekkillerinin davalı şirketin yaklaşık %.44,0037 payına sahip ortağı olduklarını, … Tic. A.Ş.’nin 25.10.2007 tarihinde yapılan 2006 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında; şirketin 1.325.000 YTL olan sermayesi, beheri 0.01 Yeni Kuruş nominal değerde 1.500.000.000 adet hisseye bölünmüş 15.000.000,00 YTL’ye artırıldığını, artırılan kısım olan 13.675.000 YTL’nin 12.477.109.55 YTL’si Enflasyon Düzeltmesi Olumlu Farklarından, 1.197.890.45 YTL’si ise ortaklarca oluşturulan sermaye artırımı fonundan karşılandığını, yönetim kurulu, çıkarılacak hisse senetlerinin kupür değerini belirlemeye yetkili kılınmış, sermaye artırımı sonunda hissedarlara hisseleri oranında bedelsiz hisse senedi verilmesi karara bağlandığını, sermaye artış kararından sonra 04.12.2008 tarihinde yapılan 2007 Yılına Ait Olağan Genel Kurul Toplantısı Hazirun Cetveli uyarınca müvekkil …’in hisse adedi 194.350.000, sermaye miktarı ise 1.943.500 YTL, …’in şirketteki hisse adedi de 194.530.000, sermaye miktarı ise 1.943.500 YTL olduğunu, şirket nezdinde 31.03.2017 tarihinde yapılan 2016 Yılına Ait Olağan Genel Kurul Toplantısı hazirun cetvelinde, …’in 3.300.283 TL, …’in 3.300.283 TL sermaye payına sahip oldukları görünmekle 31.03.2017 tarihli hazirun cetvelinin tanzim tarihinde bugünkü sermaye pay oranlarına ulaştıklarını, bu tarihten sonra ve işbu dava tarihi itibari ile müvekkillerin herhangi bir pay devri söz konusu olmadığı halde, şirket nezdinde gerçekleşen 15.11.2021 tarihli 2019-2020 yıllarına İlişkin Genel Kurul Toplantısı kapsamında tanzim edilen hazirun cetvelinde de müvekkil müvekkil …’in 3.300.283 TL, …’in 3.300.283 TL sermaye payına sahip olduğu kabul edilmişken, TTK 420. Maddesi uyarınca erteleme talebimiz üzerine yapılan 16.12.2021 tarihli Ertelenen Olağan Genel Kurul Toplantısı kapsamında tanzim edilen hazirun cetvelinde ise bu defa müvekkil …’in sermaye payı 2.063.350 TL, …’in sermaye payı 2.063.350 TL olarak eksik gösterildiğini, ayrıca davalı şirketin, şirket pay defterinin tanzimi için ilgili pay devri evraklarının bulunamadığıdan bahisle, sermaye artış tarihi olan 2007 yılını baz alarak yeni bir pay defteri tanzim ettiğini ve pay defterine göre hisse senetlerini bastırdığını taraflarına bildirdiğini ileri sürerek müvekkillerine ait pay oranlarını düşük gösteren ve pay defterinin buna göre tanzim eden ve hisse senetlerini de basan davalı şirketin, müvekkillere ait hisseleri her an 3. Kişilere teslim veya ciro etmesi tehlikesi söz konusu olduğundan, şirketin pay defteri ve hisse senetleri üzerine teminatsız veya öngörülecek bir teminat karşılığı tedbir konulmasına ve yakın zamanda bastırılmış olup da henüz dağıtılmayan hisse senetlerinin tedbiren mahkeme kasasına alınması yönünde işlem yapılmasına, müvekkil hissedarların pay sahipliği oranın tespiti ile tespit edilen paylarının pay defterine kaydedilmesi ve ticaret sicil müdürlüğü nezdinde gerekli tescil ve ilanlarının sağlanmasına,tescil ve ilanlarının sağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacıların devam eden ortaklık ilişkisinde 2017 tarihinden bu yana yapılan olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarına ilişkin olarak düzenlenen hazirun cetvellerinde toplamda %44 oranında pay sahibi olarak göründüklerinde ihtilaf bulunmadığını, şirketin 1.325.000 YTL sermayesini temsil eden hamiline pay senetleri (1. Tertip) bastırılıp ortaklara dağıtıldığını, 25.10.2007 tarihli Genel Kurul Kararı ile iç kaynaklardan sermayeye ilave edilen 13.675.000 YTL tutarındaki sermayeyi temsil eden bedelsiz hamiline pay senetleri (2. Tertip) ise basılmadığını, şirketin payları hamiline yazılı olduğu için pay defteri de düzenlenmediğini, buna karşın 2007 yılından bu yana yapılan olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarında karşılıklı güvene ve beyana dayalı olarak davacıların devir aldıkları paylar doğru kabul olunarak hazirun cetvellerinde toplam % 44 oranında pay sahibi olarak gösterildiğini, oysa ki, hazirun cetvelleri şirketin pay sahipliğini ispata yeterli belgelerden olmadığını, şirketin 08.02.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında Şirket Esas Sözleşmesi’nin Şirket paylarının itibari değeri 1,-TL olmasına ve pay senetlerinin nama yazılı olacak şekilde tadil edilmesine oy çoğunluğu ile karar verilerek sicile tescil edildiğini, Yönetim Kurulu’nun 24.11.2021 tarih ve 2021/10 sayılı kararı ile tescil edilen esas sözleşme hükmü uyarınca nama yazılı payların ihracına ve pay defterinin oluşturulmasına karar verildiğini, pay defterinin oluşturulması aşamasında şirket kayıtlarında pay devirlerine ilişkin yazılı hiçbir bilgi ve belgenin bulunmadığını, davacılar dahil pay devir alan veya eden hiçbir pay sahibi durumu şirkete bildirmediğini, davacılar tarafından sonradan sunulan ve sonradan düzenlendiği anlaşılan belgelere itibar edilemeyeceğinden pay defterine davacılar adına toplam %27,51 pay kaydının 2007 yılındaki %25,91 oranındaki payları ile buna karşılık gelen bedelsiz paylar toplamı ve davacı elinde bulunan ve ibraz ettikleri hamiline pay senetleri toplamına göre belirlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, davacıların, davalı şirketteki hisse oranlarının dava dışı diğer hissedarlar ile yapmış oldukları pay devirleri ile arttığını iddia ettikleri, payını devir aldıklarını beyan ettikleri dava dışı şirket hissedarları; …, …, …, …, …, … varisleri, … ve …’in davada taraf olarak yer almadıkları, yapılacak yargılama sonucunda pay tespitine karar verilmesi durumunda bu kişilerin hukuki menfaatlerinin etkileneceği, davacılar ile bu kişiler arasındaki pay devirlerinin TTK hükümlerine uygun şekilde yapılıp yapılmadığının öncelikli olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı şirketin pay senetlerinin maliki durumunda bulunmadığı, pay senetlerinin 3. kişilere devir ve teslimine engel olunmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi durumunda dava dışı pay sahibi olan kişilerin hukuki durumları etkileneceğinden davacıların davalı şirketteki pay oranının tespiti yapılacak yargılama sonucunda belirleneceğinden HMK.nun 389. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; şirket nezdinde 2007 yılında gerçekleşen sermaye artışından sonra basılan ve müvekkillere teslim edilen bir hamiline pay senedi söz konusu olmadığını, davalı tarafından, 2007 yılından bu yana 15 sene boyunca esas aldığı pay defteri ve pay devir bildirimlerine ilişkin evrak ortadan kaldırılarak, sahte bir pay defteri tanzim edilmiş ve hak iddiası bulunmayan kişiler pay sahibi gibi gösterilmeye çalışıldığını, zira müvekkillere paylarını devretmiş olduğunu beyan eden eski hissedarları sanki hissedarmış gibi gösteren sahte bir pay defteri söz konusu iken, mahkemenin hisselerini müvekkillere devrettiğini beyan eden ve bu hususta bir talebi bulunmayan kişilere karşı dava açmamız gerektiğinden bahisle tedbir talebini reddetmesinin doğru olmadığını, davalı tarafın, usulsüz pay defterinin tanzimi aşamasında, kendilerine bildirilen devirlere dair sözleşme, bilgi-belgeleri kasten ortadan kaldırmış veya bunları kaybetmiş olmasının sonuçlarından müvekkil hissedarların sorumlu tutulmasının mümkün görülmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, davacı hissedarların pay sahipliği oranının tespiti ile tespit edilen paylarının pay defterine kaydedilmesi istemli davada, şirket hisselerinin 3. Kişilere teslimi veya ciro edilmesi yoluyla devrinin önlemesi amacıyla pay defteri ve hisse senetleri üzerine tedbir konulmasına ve bastırılmış olup da henüz dağıtılmayan hisse senetlerinin tedbiren mahkeme kasasına alınmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, talebin reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacılar, davalı şirkette toplamda %44 oranında 3.300.283-TL itibari değerde pay sahibi olduklarını, 2017 yılından sonra gerçekleşen tüm genel kurullarda 3.300.283-TL itibari değerde paya sahip oldukları kabul edilmesine ve hazirun cetveline bu şekilde düzenlenmesine rağmen 16/12/2021 tarihli ertelenen olağan genel kurul toplantısının hazirun cetvelinde pay oranlarının 2.063.350-TL düşürüldüğünü, oysa ki diğer hissedarlardan devir alınan paylar ile birlikte pay oranının %44’e yükseldiğini, bu durumun davalı şirket tarafından kabul edilerek hazirun cetvellerinde pay oranının bu şekilde gösterildiğini iddia ederek paylarının tespiti ile bu doğrultuda pay defterinin düzeltilmesini istemiş, davalı şirket ise, davacının iddia ettiği pay devirlerine ilişkin yazılı bilgi ve belgenin bulunmadığını, daha sonradan sunulan ve düzenlendiği anlaşılan belgelere de itibar edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Bu açıklamalar ışığında, eldeki davada davacı ortakların diğer hissedarlardan hisselerini devralmak suretiyle sahibi oldukları sermaye pay oranlarının pay defterinde düşük gösterildiği iddia edilerek pay oranlarının tespiti ile pay defterine kaydedilmesinin istendiği, ihtilafın geçerli hisse devrinin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, bu hisselerin diğer pay sahipleri adına kayıtlı olduğu, payları devralındığı iddia edilen pay sahiplerinin davada taraf olmadıkları gözetildiğinde ilk derece mahkemesince yazılı şekilde ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar vekili tarafından harç peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2022