Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/796 E. 2022/836 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/796
KARAR NO: 2022/836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2022
NUMARASI: 2021/171 Esas – 2022/40 Karar
DAVA: Ticari Defterlerin Teslimi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şirket ortağı … A.Ş.’nin tek ortağı ve yetkilisi olan … davalılardan … ile bazı şirketlerde ortaklık yaptığını, müvekkili şirketin hisselerinin … tarafından devir alınması sürecinde davalı …’nin yönlendirmesi sonucu adı geçen davalının diğer şirketlerinin faaliyet merkezi olan … Mah. … sokak, No:… Kadıköy/İstanbul adresi müvekkili şirketin merkezi olarak gösterildiğini, davalının yönlendirmesi sonucu müvekkili şirketin ticari defterleri davalı …’nin diğer şirketlerinin Mali Müşavirliğini yapan diğer davalı SMMM … tarafından tutulduğunu, davalı … 2018/Ocak ayı sonunda … ile çalışmayı bıraktığını ve davacı şirketin defter tutma işini davalılardan … Ltd. Şti’ye devrettiğini bildirdiğini, müvekkili şirketin,… firması olarak kurulduğunu, sadece … San. ve Tic. A.Ş’ nin %72 payını iktisap ettiğini, hiçbir ticari faaliyeti olmadığını, ticari faaliyeti olmadığı için kayda değer ticari belgesi bulunmayan müvekkili şirketin Ticari Defterlerinin ise davalı … gözetiminde olduğu için herhangi bir kontrol ve araştırmaya gerek görülmediğini, yapılan vergi incelemesi nedeni ile Vergi Müfettişi tarafından müvekkili şirkete ait 2018 yılı Ticari defter ve belgelerinin istenmesi üzerine bu talep şirketin mali müşaviri olan … Ltd. Şti’ ye iletildiğini, davalı … Ltd. Şti yetkilileri ticari defterler ve belgelerin kendilerine olmadığını beyan ettiğini, Mali Müşavirlik görevini üstlenen … Ltd. Şti ile geçmiş dönemde işi yürütmüş olan davalı …’a gönderilen ihtarname ile ellerinde bulunan tüm ticari defter ve belgeleri müvekkili şirkete teslim etmeleri istendiğini, Beyoğlu … Noterliği aracılığı ile keşide edilen 21.07.2021 Tarih ve … Y.sayılı ihtarname tebliğ edilmesine rağmen davalı … Ltd. Şti. Tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, ihtarname tebliğ edilen diğer davalı … ise Kadıköy … Noterliği aracılığı ile göndermiş olduğu 11.11.2020 Tarih ve … Y. Sayılı cevabi ihtarnamede firmaya ait defterleri hiçbir zaman teslim almadığını, ticari defter ve belgelerin …’nin ofisi olan … Mah. … sokak, No:… Kadıköy/İstanbul adresinde muhafaza edildiğini, davalı …’un beyanı üzerine Bakırköy … Noterliği aracılığı ile davalı …’ye gönderilen 09.12.2020 Tarih ve … Y.sayılı ihtarname ile şirkete ait ticari defter ve belgeleri ibraz etmesini talep ettiğini, ihtarname davalı …’ye tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir cevap verilmediğini, davalıların kendilerinde bulunan ticari defter ve belgeleri müvekkili şirkete vermemesi sonucu Vergi Müfettişine defter ve belgeler ibraz edilemediğini, davalılardan … ve … Ltd. Şti., müvekkili şirketin Mali müşaviri olarak görev üstlendiğini, müvekkili şirketin beyannamelerin onaylayarak ilgili Vergi Dairesi’ne verdiğini, mali müşavirlerin ticari defterler ellerinde olmaksızın beyanname verdiğini, müvekkli şirkete ait 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı Envanter, Yevmiye ve Kebir defterleri ile aynı yıllara ait Gelir-Gider belgelerinin davalılar nezdinde olduğunun tespitine ve davacı şirkete iadesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin de davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davalılardan … ve … Ltd. Şti.’nin bir süre davacı şirketin mali müşavirliklerini yaptıkları, davalılardan …’nin ise söz konusu davacı şirketle hiçbir bağının olmadığı, bir süre davacı şirketin mali müşavirliklerini yapan davalıların dava konusu ticari defterleri ellerinde bulundurmadıklarının ilgili vergi dairesine yazılan müzekkere cevaplarından anlaşılması, davacı şirketin yönetim kurulu değişikliğinden sonra defterleri ve dava dilekçesinde belirtilen belgeleri davalılardan istediği, aksi sabit olmayan iddiaya göre defter ve belgelerin davalılar tarafından davacıya teslim edilmediği ve yine dosya kapsamında dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına göre söz konusu davacı şirket faal bir şirket olmadığı için ticari defterlerinin dava dışı başka bir şirketin ticari defterleri ile bir tutulduğunu ancak ticari defterlerin teslimine ilişkin herhangi bir tutanak düzenlenmediğini, ticari defterlerin bir çok kez farklı farklı vergi dairelerin bağlı bulunduğu adreslere taşındığını, sonuç olarak defterlerin nerede kimin elinde bulundurulduğunun bilinmediği bu haliyle davacı şirketin ticari defterlerin tutulmasında basiretli bir tacir gibi davranmadığı, her tacirin ticari muamelelerinin genişlik, mahiyet ve sonuçlarını yakinen bilmek ve defterler sayesinde ticari işletmenin sevk ve idaresini buna göre yapmak zorunda olduğu ve ayrıca on yıl süre ile saklanması gereken evrakın saklanmaması halinde tacirin sorumluluğunun bulunduğu , davacı şirketin TTK 82 ve devamı yükümlülükleri yerine getirmediği, bu belgelerin ve defterlerin teslimi için görülen davanın açıldığı, TTK nun 64. ve devamı maddelerinde düzenlenen ticari defterler faslında bu nevi evrakların ancak mahkemelerce veya resmi kurumlarca istenmesi durumunda teslim zorunluluğunun bulunduğu, ticari defterleri elinde bulundurduğunu iddia ettiği davalılar hakkında davacı şirketin Cumhuriyet Savcılığına TCK nun 155. maddesi gereğince suç duyurusunda bulunma imkanına sahip olduğu, ticari defterlerle ispatlanacak bir dava ile muhattap kalması durumunda davacının dilekçede bahsettiği olayları mahkemeye bildirip mahkemeden defterlerin zorla alınmasını talep etme imkanına sahip olduğu, bu itibarla davacının bu davayı açmakta hukuki bir yararının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dosyadaki delilerin yeterince incelenmediğini, gerekçeli kararda, davalıların dava konusu ticari defterleri ellerinde bulundurmadıklarının ilgili vergi dairesine yazılan müzekkere cevaplarından anlaşıldığı belirtilmesine rağmen dosyada mübrez 03/05/2021 tarihli Göztepe Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından verilen müzekkere cevabında 2016-2017 yıllarına ait beyannamelerin davalı … , 2018-2019 yıllarına ait beyannamelerin davalı … tarafından verildiğini, davanın iadenin yanı sıra davacıya ait defterlerin davalılarda olduğunun tespitine yönelik olduğunu, ancak dosyada bu yönde kesin delil bulunmasına rağmen mahkemece defterlerin davalılarda olduğu yönünde kanaate varamamasının da açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, vergi dairelerinden gelen kayıtlar ve tanık anlatımları bir bütün olarak değerlendirildiğinde müvekkil şirketin her ne kadar tacir sorumluluğu bulunduğu gerekçe gösterilse de davalıların ellerinde olan defterlerin iade edilmemesi nedeni ile 2020 yılına ait beyannamelerin sunulamaması ve bu nedenle davacı şirket yetkilisi hakkında ceza davası bulunması işbu davanın açılmasında hukuki yararı olduğunu ortaya koymakla, TCK m. 155 uyarınca suç duyurusunda bulunma imkanı gerekçe gösterilerek de somut davanın açılmasında hukuki yarar olmadığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, nitekim yerleşmiş içtihatlar ve doktrindeki görüşler uyarınca dava dilekçesinde de belirtildiği üzere tacirin defterleri elinde bulunduran kişiye iade davası açma hakkı bulunduğunu, kaldı ki ceza davasındaki yaptırım ile hukuk davasındaki yaptırımın aynı olmadığını, zira ceza davasında zorla alma konusunda talep hakkının olduğu kabul edilse dahi bu yönde bir tespit yapılmadan defterlere yönelik zorla iade sağlanamayacağını, diğer taraftan, davalılar yararına tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da yerinde olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, tacirin tutmakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin davalılarda olduğunun tespiti ve şirkete iadesi davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacı şirketen ticari defterlerinin davalı tarafta olup olmadığı noktasındadır. Davacı tarafça, davacı şirketin ticari defterlerinin davalılarda bulunmasına rağmen kendisine teslim edilmediğinden bahisle ticari defterlerin teslimi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/1. Maddesine göre, her tacir, ticari defter tutmak ve bunları gerektiğinde ibraz edecek şekilde uhdesinde bulundurmak zorundadır. Bu kapsamda ticari defterlerin üçüncü kişi nezdinde bulunması halinde şirketin ticari defterlerin kendisine teslimini istemesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Davacı taraf dava dilekçesinde defterlerin muhasebe işlemleri nedeniyle davalılardan … ve … … Ltd. Şti.’nde olduğunu, ayrıca şirketin ticari faaliyeti olmadığı için kayda değer ticari belgesi bulunmayan davacı şirketin ticari defterlerinin ise davalı … gözetiminde olduğu düşüncesiyle herhangi bir kontrol ve araştırmaya gerek görülmediği ifade etmiştir. Ancak davalılar, ticari defterlerin kendileri tarafından teslim alındığını ve defterlerin kendilerinde bulunduğunu kabul etmemişlerdir. Ticari defterlerin davalılarda bulunduğuna dair dosyada herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Şirketin muhasebe işlemlerinin yürütülmesi için davalılardan … ve … … Ltd. Şti.’nce vergi dairesine bir takım beyannameler verilmiş ise de bu husus defterlerin davalılarda olduğunu ispata elverişli değildir. Bu durumda, davalıların davacıya ait ticari defterleri uhdelerinde bulundurduğu iddiası ispatlanabilmiş değildir. Bu nedenle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Karar harcı 80,70 TL den peşin alınan 59,30 TL nin düşümü ile 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafınca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar tarafınca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … ve davalı … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin ayrı ayrı davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafın istinaf istemi kabul edilmekle birlikte davanın reddine karar verilmesi nedeniyle istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
30/06/2022