Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/732 E. 2022/571 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/732
KARAR NO: 2022/571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2021/814 Esas – 2021/1065 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 27/08/2020 tarihli imzalanan sözleşme gereği davalı markası … dondurmalarının … ve … bölgesinde satış yetkisinin müvekkili şirkete verildiğini, 2020 yılı için 2 aylık süre için anlaşıldığını, 2021 yılı için 15.04.2021-14-09-2021 tarih aralığı için taahhütte bulunulduğunu, 2021 yılında faaliyetlerine devam etme iradesinin ortaya konulması için noter ihtarnemeleri ile bildirimde bulunduklarını ancak somut bir sonuca ulaşamadıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı şirketin davacı tarafa yatırmış olduğu güvenin boşa çıkarılmasından kaynaklanan, iş bu sözleşmenin ifasına yönelik olarak şimdilik 15.396,17-TL’lik harcamaların, kaçırılan sözleşme fırsatları bağlamında yoksun kalınan kar olarak şimdilik 1.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın talebinin anlaşılır olmadığını, taraflarca akdedilen sözleşmede öngörülen sürenin bitimi ile sözleşmenin sona erdiğini, davacının 2021 yılı için taahhüt verildiğine ilişkin iddiaları gerçeği yansıtmadığını, tazminat taleplerinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, iş bu dava dosyasına konu ilişkinin mahkemenin esasına kayıtlı esas dava dosyası olan 2021/483 E ilişkili olduğundan dolayı 14.ATM tarafından birleştirilmek suretiyle mahkeme esasına kaydolduğu, birlikte yürütülen yargılama da esas dosya olan 2021/483E sayılı dosyasının bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden dolayı usul ekonomisi ilkesi gereğince tefrik edilerek 2021/814 esasına kaydedildiği, davacı tarafça asıl dosya yönünden yapılan arabuluculuk anlaşamama tutanağının mahkememizin tefrik edilen 2021/814 dosyasını da kapsadığı ifade edilse de, taleplerin birbirinden farklı olduğu, arabuluculuk tutanağına göre arabuluculuk sürecinde bu konuların tartışılmadığı ve tutanağa geçirilmediği, uyuşmazlık konusu ve taleplerin aynı olmadığı, somut olayda arabuluculuk kurumunun doğru olarak işletilmediği anlaşıldığından bu durumun 6325 Sayılı arabuluculuk yasasın zorunlu arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi ile getirilen özel dava şartını ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 15.04.2021-15.09.2021 tarihleri arasında sözleşme kurulması için görüştüklerini, davalı tarafı sözleşme kurulacağına ilişkin güven oluşturduğunu, buna dayanarak da davacı müvekkil şirketin bir takım masraflar yaptığını ancak davalı şirketin sözleşme yapmaya yanaşmayarak zarara uğrattığını beyan ederek sözleşme öncesi sorumluluk (culpa ın contrahendo) hükümlerine dayalı olarak tazminat talep ettiğini, mahkemece bu talebe ilişkin arabuluculuk başvurusu yapılmadığından usulden red kararı vermesinin yasaya aykırı olduğunu, nitekim esas dosyaya ibraz edilen son arabuluculuk tutanağının bu talebi de kapsadığını, ha keza noter masraflarını talep ettiği asıl davanın da sözleşme öncesi sorumluluk hükümlerinden kaynaklandığı ancak o dava ki taleplerin arabuluculuk kapsamında kalmadığına ilişkin bir itirazın bulunmadığını, arabulucunun genel bir kavram kullanmasına ilişkin hatanın davacı tarafa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında kurulması öngörülen tek satıcılık sözleşmesine duyulan güvenin boşa çıkması neticesinde uğranılan zararın tazminine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, kurulması öngörülen tek satıcılık sözleşmesine duyulan güvenin boşa çıkması neticesinde uğranılan zararın tazmini talebinin arabuluculuk tutanağında yer alan akde aykırılık nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini talebi kapsamında yer alıp almadığı, bu doğrultuda zorunlu arabuluculuk şartının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Asliye Ticaret mahkemeleri her iki tarafın da ticari işletmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK ve diğer kanunlarda yer alan bir kısım uyuşmazlıklardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu kapsamda yer alan ticari uyuşmazlıklardan kaynaklanan ve konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur. Bu zorunluluk dava şartı olup yargılama sırasında eksikliği tamamlanamamaktadır. Bu kapsamda dava dilekçesi içeriğinden açıkça arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde derhal herhangi bir usuli işlem yapılmadan ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. Ancak davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmakla birlikte arabulucuk sonuçlandırılmadan önce dava açılması halinde mahkemece tarafa arabuluculuk son tutanağını sunması için bir haftalık kesin süre verilir. Bu süre içerisinde sunulmadığı takdirde davanın usulden reddedileceği ihtar edilir. Sözleşme öncesi sorumluluk (culpa ın contrahendo); sözleşmenin kurulmasından önceki safhada görüşenlerden birinin veya yardımcılarının diğer görüşmeciye veya onun koruma alanında bulunan kişilere aralarında dürüstlük kuralına dayalı olarak kurulmuş bulunan sözleşme benzeri güven ilişkisine aykırı davranılarak vermiş olduğu zarardan sorumlu tutulmasıdır. Bu sorumluluk türü kanunda düzenlenmemiş olmakla birlikte doktrinde ve yargıtay içtihatlarında kabul edilmiştir. Bu sorumluluk türünde henüz sözleşme kurulmamış olmakla birlikte gelecekte sözleşmenin kurulacağına ilişkin olarak tarafta bir güven ortamı oluşturulmuş olması gerekmektedir. Somut olayda davacı şirket ile davalı şirket arasında 27.08.2020 tarihinde düzenlenmiş olan tek satıcılık sözleşmesinde; dava dışı … tarafından tedarik edilen dondurma, külah, karton sunum kapları, külah kabı, dondurma kaşığı, ıslak mendil gibi markalı ürünlerin 29.08.2020-31.10.2020 tarihleri arasında davacının iş yerinde satışına yetki verileceği konusunda adi yazılı sözleşme yaptıkları anlaşılmıştır. Bu sözleşme kapsamında yer alan 5.1.a maddesinde; iş bu sözleşme kapsamında davacı …’ın, haftanın yedi günü sözleşmede belirtilen ürünlerin satışını yapacağını, tarafların karşılıklı anlaşması halinde 15.04.2021-15.09.2021 tarihleri arasında da … ve … bölgesin de bu ürünlerin satış yetkisinin davacıda olacağı, böyle bir durumda talebin 15.04.2021 tarihinden en az 30 gün öncesinde yazılı olarak …’ya iletileceği yönünde anlaşmışlardır. Bu madde ilerde kurulacak olup 15.04.2021-15.09.2021 tarihleri arasını kapsayan tek satıcılık sözleşmesi yönünden taraflar arasında güven ilişkisi oluşturmuştur. Davacı şirket tarafından da bu beklentiye dayalı güvenin boşa çıkmasından kaynaklı olarak uğranılan zararın tazmin edilmesi amacıyla 12.10.2021 tarihinde 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’de açılan ve birleştirme kararı sonrası tefrik kararı ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/814 E. kaydedilen eldeki dava ekinde 26.04.2021 tarihli arabuluculuk son tutanağı eklenmiştir. Bu tutanakta uyuşmazlık, akde aykırılık nedenine dayalı maddi ve manevi zararın tazmini olarak tespit edilmiştir. Bu tutanağa konu alacaklar yönünden de daha öncesinde İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/483 E. sayılı dosyasına konu dava açılmıştır. Bu dava yönünden bir arabuluculuk başvurusunun da bulunmadığı davacı tarafça da ikrar edilmiştir. Bu kapsamda akit öncesi oluşturulan güvene dayalı tazminat talebi yönünden usulüne uygun bir arabuluculuk başvurusunun bulunmadığından dolayı davanın usulden reddine karar verilmiş olması yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 340,00 TL karar harcının, alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 259,3‬0 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022