Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/71 E. 2022/26 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/71
KARAR NO: 2022/26
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 08/07/2021
NUMARASI: 2021/368 Esas
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasında 08/07/2021 tarihli ihtiyati tedbirin kabulüne yönelik ara kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA :Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkilinin, davalı şirketin dava dışı … ile kurucu ortağı olup halihazırda da ortaklığı devam ettiğini, davalı şirketin pay defterinde her ne kadar … %33,00 oranında pay sahibi olarak görünüyorsa da, müvekkilinden devralmış göründüğü %16,50 pay ile ilgili kayıt işlemi hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.09.2020 tarih, 2019/562 E. ve 2020/455 K. sayılı kararı ile davalı şirketin pay defterinde … adına kayıtlı görünen %16,50 oranındaki payın müvekkiline ait olduğunun tespiti ile müvekkili adına kaydına karar verildiğini, davalı şirket yönetim kurulunun çağrısı ile, davalı şirketin 2019 yılı genel kurul toplantısı, 12.01.2021 tarihinde şirket merkezinde yapılmış, TTK m.420 hükmü kapsamında müvekkilimiz tarafından finansal tabloların okunması, müzakere ve tasdiki gündemi ve bu gündem ile ilgili diğer gündemlerin görüşülmesinin ertelenmesinin talep edilmesi üzerine toplantının 12.02.2021 tarihine ertelenmesine karar verildiğini, ancak sermaye artışı hususunda erteleme talebinin kabul görmeyerek hukuka aykırı bir şekilde 12.01.2021 tarihinde karar alındığını, ertelenen davalı şirket 2019 yılı genel kurul toplantısı 12.02.2021 tarihinde gerçekleştirilmiş olup müvekkili vekili aracılığıyla toplantıya iştirak etmiş ve gündem maddeleri ile ilgili alınan kararlar ve toplantı hakkında muhalefet şerhlerini yazılı olarak sunmuş, ayrıca sözlü beyan ve itirazlarını tutanağa yazdırdığını, dava konusu 12.01.2021 tarihli genel kurul kararları bakımından; Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.09.2020 tarih, 2019/562 E., 2020/455 K. sayılı hükmü davalı şirket tarafından yok sayılarak davaya konu olan genel kurul kararlarında müvekkilin hissesi doğru bir şekilde kayda geçilmeyerek, oy hakkı yok sayıldığını, buna göre, müvekkilinin toplantı tarihi itibariyle şirketteki hissesi %50 olup, ancak hissesi %33,50 olarak gösterildiğini, bu çerçede dava konusu genel kurullarda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunu, TTK m.420 doğrultusunda finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların ertelenmesi talep edildiği halde, gündemin 5.maddesinde düzenlen sermaye artışı hususunun görüşülmesine geçilmiş ve iç kaynaklar aracılığıyla sermaye artışı kararı alınarak, yine gerekli nisaba ve paylara aykırı olarak, esas sözleşmenin 6. maddesinin tadiline karar verildiğini ancak söz konusu karar aleni bir şekilde TTK m.420’ye aykırılık teşkil ettiğini, TTK m.420 uyarınca erteleme talep edilen finansal tabloların görüşülmesi maddesi ile iç kaynaklardan sermaye artışı maddesi birbirine sıkı sıkıya bağlı konular olup sermaye artışı gündemi yönünden de görüşmenin ertelenmesi gerekirken aksi şekilde karar alınmasının doğru olmadığını, ayrıca sermaye artışına dair alınan genel kurul kararının asıl gayesinin iç kaynakları tüketerek nakdi sermaye artışına kanuni olarak zemin hazırlamak olduğunu, bu nakdi sermaye artışı ile de müvekkilinin hisselerini semeresiz bırakılmak istendiğini, bu sebeple de sermaye artış kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından gereklilik hali doğrultusunda bir sermaye artışı yapılmadığını, 12.02.2021 tarihinde yapılan genel kurula ilişkin olarak ise, bu genel kurulda da davalı şirket tarafından Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.09.2020 tarih, 2019/562 E., 2020/455 K. sayılı hükmünün hukuka aykırı şekilde yok sayıldığını, dolayısıyla genel kurulda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunu, dava konusu genel kuurulda oylanan 2019 yılına ilişkin faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığını, şirketin 2019 yılına ait bilançosu gerçeği yansıtmamakta olup kar/zarar hesapları da doğru olmadığıdan (4) numaralı kararın da iptali gerektiğini, yönetim kurulu üyelerini TTK m.436’ya aykırı bir şekilde birbirlerinin ibrası için oy kullandıklarını, her ne kadar yönetim kurulu üyeleri ibra edilmemişlerse de birbirlerinin ibralarında oy kullanmalarının hukuka aykırı olduğunu, kar dağıtılmamasına ilişkin olarak verilen genel kurul kararı müvekkilinin müktesep hakkı olan kar payı alma hakkına ve anonim şirketin özüne aykırılık teşkil ettiğinden (6) numaralı kararın da iptali gerektiğini, özel denetçi talebinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, ayrıca, özel denetçi tayini için ayrıca dava açılacak olup bu hususa ilişkin olarak tüm yasal haklarının saklı olduğunu, bu sebeple aksi yönde alınan kararın da iptalinin istendiğini ileri sürerek davalı şirketin 12.01.2021 ve 12.02.2021 tarihinde yapılan genel kurullarında alınan tüm kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, şirket yönetimine kayyım atanmasına, dava konusu davalı şirketin 12.01.2021 ve 12.02.2021 tarihli genel kurullarında alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, aksi kanaat hâsıl olduğu takdirde, 12.02.2021 tarihinde alınan 5 nolu karar hariç, 12.01.2021 ve 12.02.2021 tarihlerinde alınan diğer tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirket organsız kalmadığından tedbiren kayyum atanması isteminin reddi gerektiğini, diğer tedbir talebi bakımından da yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, butlan koşullarının bulunmadığını, … ile davacı arasında akdedilmiş olan hisse devri sözleşmesi ile davacı şirket hissesini bu kişiye devrettiğini, dolayısıyla dava konusu genel kurul toplantı ve karar nisaplarının tamamen hukuka uygun olduğunu, sermaye artırımına ilişkin alınan karar ile bu karara dayanak teşkil eden tüm finansal tabloların, mizanların, bilançoların ve raporların gereçeği yansıttığını, dava konusu genel kurulda alınmış kararların tamamı usul ve yasaya uygun olup; davacının iddialarının soyut ve dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 08/07/2021 TARİHLİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, dava konusu yapılan 12/01/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan sermaye arttırımına ilişkin 5 nolu kararın TTK’nun 420.maddesi kapsamında değerlendirilebileceği, talep edildiği halde kanunda ön görülen şekilde görüşülmesinin ertelenmediği, davalı şirket tarafından 09/07/2021 tarihinde yapılacak olağan genel kurul toplantısında sermaye arttırışının görüşülmesinin gündem maddesi olarak belirlendiği, davacı tarafın sermaye artışına katılamaması halinde şirketteki payının değişeceği, anonim şirketlerde bir kısım ortaklık haklarının kullanılmasının pay oranına bağlı olduğu dikkate alındığında HMK 389/1 maddesi gereğince davacı yönünden ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğu dikkate alınarak davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalı şirkete ait 12/01/2021 tarihinde yapılan 2019 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan “Sermaye Arttırımına İlişkin” 5 nolu kararın yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararının hukuken gerekçelendirilmediğini, sermaye artırımı finansalların görüşülmesine bağlı bir husus olmadığını, anonim şirketlerde şirketin yaşaması ve ticari hayatına devam edebilmesi için ayrı bir konu iken şirketin finansal tabloları ile yapısı ayrı bir konu olduğunu, kaldı ki yürütmeyi durdurma kararı alınan sermaye artışı, iç kaynaklardan sağlanan ve hiçbir ortağın; ortaklık yüzdelerini değiştirmeyen bir sermaye artışı olduğunu tedbir koşullarının bulunmadığını, ayrıca müvekkili şirket yönetim kurulu üyelerine tebligat çıkarılarak görüşlerinin sorulmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, genel kurul kararın butlanla malul olduğunun tespiti olmadığı takdirde iptali davasında TTK’nın 449.maddesi uyarınca, 12.01.2021 ve 12.02.2021 tarihli genel kurullarında alınan kararların uygulanmasının tedbiren geriye bırakılması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 08.07.2021 tarihli ara kararında yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, dava konusu 12.01.2021 tarihli 2019 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan “Sermaye Arttırımına İlişkin” 5 nolu kararın yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş, davalı vekili sözkonusu ara karara karşı doğrudan istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 341/1. maddesinde istinafa tabi kararlar açıkça sayılmıştır. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarıyla, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ayrıca, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine tedbir kararı verilen tarafın, HMK’nın 394/1. maddesi uyarınca öncelikle kararı veren mahkeme nezdinde itiraz yoluna başvurulması gerekir. Somut olayda istinaf başvurusuna konu ara kararı, dosya üzerinden yani, karşı tarafın yokluğunda verildiğinden, davalının öncelikle itiraz yoluna başvurması gerekir. Doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olmadığından ve böylece başvuru koşulları gerçekleşmediğinden, başvurunun usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/1 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-İstinaf yoluna başvuru sırasında alınan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemi halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/01/2022