Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/706 E. 2022/602 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/706
KARAR NO: 2022/602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2021/33 Esas – 2021/1180 Karar
DAVA: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı müşterilerinden … lehine 02/02/2015 tarihinde 70.000,00 TL konut kredisi kullandırarak krediye istinaden müşterinin maliki bulunduğu İstanbul İli Avcılar İlçesinde bulunan … parsel sayılı … numaralı bağımsız bölüm üzerine ipotek tesis edildiğini, dava dışı …’nun müvekkilinin şubesinden söz konusu taşınmazı satın almak için konut kredisi başvurusunda bulunduğunu, müvekkili bankanın davalının 06/02/2017 tarihli ipotek fek taahhüdüne istinaden müvekkili adına borçlu … ile imzalanan sözleşme uyarınca 110.000,00 TL konut kredisi kullandırarak, taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, davalının fek yazısında konut kredi borcunun ödenmesi halinde ipoteğin 5 iş günü içerisinde kayıtsız ve şartsız olarak kaldırılacağının taahhüt edildiğini, bankanın taahhüt yazısına istinaden 110.000,00 TL tutarın 17/02/2017 tarihinde ödendiğini, tutarın fazlasıyla ödenmesine rağmen davalının taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını belirterek söz konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkilinin şubesine yönelik açıldığını, ancak şubeye husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davaya konu ipoteğin tesis edildiği taşınmazın malikinin dava dışı … olması nedeniyle davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacı tarafından taahhütnameye uygun hareket edilmediğinden müvekkiline yapılan ödemelerin önemli bir bölümünün dava dışı müşteri tarafınan hesaptan çekildiğini, bu nedenle kredi kapatılmadığından müvekkilinin riskinin devam ettiğini, davacı banka tarafından ödemenin 17/02/2017 tarihinde müvekkilinden teyit alınmadan yapıldığını, dekont açıklamasında krediye ilişkin olduğuna dair ve kredi kapamasına ilişkin olduğuna dair açıklama bulunmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından rutin bir ödeme kabul edilerek kredi kapamaya ilişkin işlem yapılmadığını, davacının kusurlu eylemleri nedeniyle dava dışı … tarafından davacının yatırdığı tutarın büyük kısmının internet üzerinden farklı hesaplara transfer edildiğini, bir kısmının ise hesaptan çekildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “yapılan havale dekontu üzerinde …’ın konut kredisi borcunun kapatılması amacıyla gönderildiğine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, davalı bankadan kredi borçlusu …’ın tüm kredi borçları ödenip sıfırlanıncaya kadar ipoteği fek etmesinin istenemeyeceği, davalı bankaya bir kusur isnat ettirilemeyeceği anlaşılarak, davacı bankanın ipotek fek talebinin yerinde olmadığına kanaat getirilerek davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İpotek fek yazısına binaen, müvekkili banka tarafından 17.02.2017 tarihinde ”…- Konut alım bedeli” kaydıyla 110.000,00-TL’nin davalıya usulüne uygun olarak ödendiğini, ipoteğin fek edilmesi amacıyla söz konusu borç bakiyesinden daha fazla bir bedelin davalı hesabına taahhütnameye uygun olarak müvekkili banka tarafından yatırıldığını, müvekkili bankanın ipoteğin fekki için yapılması gereken tüm işlemleri yapmış olduğunu, davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, usulünce işlem yapmadığını, davalı bankanın yatırılan paranın kredinin kapatılmasına tahsil etmediğini, Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere, E.F.T. işleminde açıklama bulunmaması durumunda vadesiz hesaba alınmasının normal olarak değerlendirirken, E.F.T işleminde açıklamanın yazılmış olması halinde ise ilgili kredi kapatma işleminin yapılması gerektiği sonucunun ortaya çıkaracağını, müvekkili Banka müşterisi tarafından davalı Banka nezdinde bulunan dava dışı müşteri hesabına yapılmış olunan transfer işleminin açıklama bölümünün yazılı bir talimat niteliğine sahip olduğu açık olup, işbu bedelin davalı Banka’nın hakimiyet alanına girmiş olduğunun kabulü ile rutin bir ödeme gibi kabul edilerek kredi kapamaya ilişkin işlem yapılmamış olması hususunda müvekkili Banka’ya kusur yüklenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte zararın gerçekleşmesine dava dışı müşterinin eyleminin de katkı sağladığından hareketle tüm sorumluluğun müvekkili Banka’ya atfedilmesinin düşünülemeyeceğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, dava dışı …’ın müvekkil banka nezdinde riski devam ettiğini, gerek sözleşme gerekse yargıtay kararları gereğince müvekkil bankanın ipoteği fek etmeme hakkı bulunduğunu, beyan ederek haksız istinaf başvurusunun reddi ile lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 2. sırada yer alan ipotek alacaklısının 1.sırada yer alan ipotek alacaklısına karşı açmış olduğu ipoteğin fekki davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, 2. sırada yer alan ipotek alacaklısı … T.A.Ş. tarafından dava dışı … hesabına yapılan EFT işleminin davalıya ait 1.sırada yer alan ipoteğin kaldırılması amacıyla kredi borcunun kapatılmasına yönelik olup olmadığı noktasındadır. Davacı banka, davalı bankanın kredi müşterisi …’tan ipoteğe konu taşınmazı satın alan …’na kredi açmış ve bu kredi teminatı olarak davalının kredi müşterisinin devrettiği taşınmaz üzerine alt derecede ipotek tesis etmiştir. Bankalar arası yapılan yazışmalarda, davalı … A.Ş. 06.02.2017 tarihli yazısında “…’ın maliki olduğu taşınmazın konut kredisi borcu için 65.480-TL’nin bankaya 06.02.2017 tarihinden itibaren 5 iş günü içinde ödenmesi halinde kayıtsız şartsız ve çekincesiz olarak fekkedileceğini, ödeme tarihinin gecikmesi durumunda kapama bakiyesi değişeceğinden güncel tutar için bankadan teyit alınması gerektiği bildirilmiştir. Davacı banka tarafından … hesabından davalı Banka nezdindeki … hesabına 17.02.2017 tarihinde 110.000,00 TL’yi “konut alım bedeli” açıklaması ile göndermiştir. Davacı banka süreç içerisinde ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş ancak davalı Banka …’ın kredi riskinin devam ettiği gerekçesiyle dava konusu ipoteği kaldırmamıştır. Davacı taraf, ipoteğin fekki istemiyle eldeki davayı açmıştır. İpoteğin terkininin istenebilmesi için alacağın sona ermiş olması gereklidir. İfa borcu sona erdiren nedenlerden birisidir. Ancak ifanın usulüne uygun olarak yapılması lazımdır. Davacı, davalı bankanın ipoteği fek taahhüdü bulunmasına ve borç bakiyesinden daha fazla bir ödeme yapılmasına rağmen ipoteği kaldırmadığını iddia etmektedir. Ancak davalı banka tarafından, davacıya bakiye kredi alacağı olarak 65.480,00 TL bildirilmiştir. Buna karşın davalı Banka nezdindeki … hesabına 17.02.2017 tarihinde 110.000,00 TL “konut alım bedeli” açıklaması ile gönderilmiştir. Davalı Bankanın bildirdiği bakiye kredi tutarı ile konutu satan … hesabına gönderilen ve 2. Derecede tesis edilen 110.000,00 TL ipotekle uyumlu tutar arasında aşırı uyumsuzluk bulunmaktadır. Ayrıca Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı bankadan kredi kullanan …’nun gönderdiği 110.000,00 TL’lık konut alım bedeli havale tutarı 17.02.2017 tarihinde …’ın hesabına alacak kaydedilmiş ve bu hesaptan 17.02.2017 tarihinde 60.000,00 TL, yine 17.02.2017 tarihinde 10.000,00 TL’nin … hesabına havale edildiği, devamında 17.02.2017 tarihinde 28.000,00 TL hesap sahibi … tarafından nakden çekildiği, 21.02.2017 tarihinde 3.250,00 TL’nin hesap sahibine nakden ödendiği, yine aynı tarihte 5.000.00 TL’nin …’a havale yoluyla gönderildiği ve böylece toplam 105.250,00 TL’lik kısmın hesap sahibinin tasarrufunda kullanıldığı, bunun dışında kalan 3.750,00 TL’lik kısmın ise hesap sahibinin başta kredili mevduat hesabı ile konut kredisi taksiti ödemelerinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda söz konusu havale tutarının davalı bankanın tasarrufuna geçmediği anlaşılmaktadır. Bu halde, para gönderme dekontunda açıkça konut alım bedeli olarak gönderildiği yazılı olan ve dava dışı …’ın kredi borcunun kapatılması için ödeme yapıldığına dair hiçbir açıklama bulunmayan tutarın, davalı bankanın …’tan olan kredi alacağını kapatmak için gönderildiğinin kabulü mümkün değildir. Davalı bankadan, henüz vadesi gelmemiş kredi taksitleri bulunan kredi hesabına gelen parayı kendiliğinden erken kapama suretiyle kredi borcuna mahsup etmesi beklenemez. Davacı tarafça bahse konu 110.000,00 TL para gönderme işleminin davalı banka nezdindeki kredi alacağının kapatılması için gönderildiğinin davalı bankaya bildirildiği ve davalının bundan haberdar olduğu ispatlanamamış olup, bahse konu paranın kredi ödemesi olarak kabulü mümkün bulunmayıp davalı bankanın ipotekle teminat altına alınan kredi alacağı halen devam ettiğinden ipoteğin kaldırılmasına ilişkin şartlar oluşmamıştır. Bu nedenle Mahkemece davanın ispatlanamadığından bahisle reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.10/05/2022