Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/675 E. 2022/486 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/675
KARAR NO: 2022/486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MA
TARİHİ: 18/03/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/80 Esas
İHTİYATİ TEDBİR
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili; taraflar arasında noterden 31.03.2021 tarihli araç satım sözleşmesi imzalandığı, satım bedelinin 1.220,000,00 TL olup, müvekkili tarafından satım konusu aracın trafik kaydı ve zilyetliği davalıya geçirildiği halde davalı tarafından satım bedelinin ödenmediği, sözleşmede araç bedelinin nakten alındığı ibaresinin matbu olarak yazılı olduğu oysa bedelin alınmadığının kayıtlar üzerinde yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını belirterek satım bedeli olan 1.220.000 TL’nin ve şimdilik 1.500.000,00 TL munzam zararın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkının kullanılarak aracın aynen iadesine ve 500.000 TL menfi ve munzam zararın tazminine karar verilmesini talep etmiş, 17.03.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle; dava dilekçesindeki terditli taleplerinin yerine değiştirerek öncelikle aracın aynen iadesi ile menfi zararının tespiti ile tahsili olmadığı takdirde satım bedelinin ve munzam zararının tazminine ve aracın TMSF tarafından ihale yoluyla satılacak araçların ilanı listesinde yer aldığı ve satış tarihinin 31.03.2022 olarak belirlendiği, satışı halinde telafisi imkansız zararın doğacağını belirterek uygun görülecek teminat karşılığında; dava konusu aracın ihale ile yapılacak satışının tedbiren durdurulmasına ve üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece 18.03.2022 tarihli ara kararı ile ; ihtiyati tedbir kararın verilebilmesi için en azından yaklaşık ispat gerçekleşmesi gerektiği, dosya kapsamına göre ihtiyati tedbirin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesiyle; mahkemece verilen ara kararının karar haksız ve hukuka aykırı olup, ihalenin yakın olması ve dava konusu aracın satış neticesi elden çıkarılması halinde telafisi imkansız zararların oluşmasına sebebiyet verileceği, ihale tarihinin 31.03.2022 olduğu, davada; öncelikle aracın aynen iadesinin istendiği böylece aracın dava konusu olduğu ve HMK 389.maddesindeki koşulların oluştuğu,Aracın satım bedelinin ödenmediğinin tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağı ancak hali hazırda yaklaşık ispat koşulunun bulunduğunun kabulü gerektiği, dava dilekçesi içeriğinde yer alan ve ekinde ibraz edilen Prof.Dr…’in makalesinde, noter huzurunda gerçekleşen araç satışlarında maktu form formatında sözleşmede yer alan tarafların gerçek irdelerini yansıtmayan ‘’nakit olarak bedeli alınmıştır’’ ifadesinin yol açtığı sıkıntılar gerçek alıcı olmayan dolandırıcılara bu yolla uygun ortam yaratıldığı, para ödemesinin resmi şeklin içeriğinde esaslı nokta olarak yer alması gerektiğine yönelik sonuçlar hukuki açıdan bir cahillik örneği olarak değerlendirilmiş ve geçerlilik şekline tabi bir sözleşmede sözleşmeye vücut veren esaslı noktaların sözleşmede yer almasının başka bu esaslı noktaların taraflara yüklediği edimin ifasının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun başka olduğunun ifade edildiği ve tam da dava konusu olaya değinildiği, noter sözleşmesinde yer alan bedeli nakden tahsil edildiğine ilişkin ifadenin gerçeği yansıtmadığı öte yandan Vergi Usul Kanunu Tebliğine ilişkin 24 .12.2015 tarih ve … sayılı tevsik zorunluluğu kapsamında noter satışlarında yapılan ödemelerin finansal kurumlar aracılığı ile gerçekleştrildiğinin belgelendirilmesi gerektiği, yargılamanın ilerleyen aşamasında davalı yanca bu ödemenin varlığı hiçbir şekilde bu anlamda da ispat edilmeyeceği, zira satış bedelinin ödenmediği, araç tescil ve teslim edildiği halde müvekkilinin davalı tarafından oyalandığı ve bu süre zarfında ödeme güçlüğü içerisinde tasfiye sürecine girildiği, davalı tasfiye sürecindeki yanın talebi üzerine davaya cevap verme süresinin mahkemece 01.03.2022 tarihli karar uyarınca HMK 127/1 maddesi uyarınca 1 ay uzatıldığı, davalı yan esasen araç satış bedelini ödemediği için usulüne uygun ticari defter ve kayıtları üzerinden ve ayrıca banka hesap hareketleri ile ödendiğini ortaya koyamayacağı, bu durumda dava konusu aracın 31.03.2022 satış tarihinde üçüncü şahsılara devir ve temliki halinde müvekkilinin menfaat dengesi hiçbir şekilde korunmamış adeta yargılamanın usule ilişkin sürecine feda edilmiş olacağı ve neticede hakkın aranmasında korumasında, temininde ihtiyati tedbir müessesinin varlığından hiçbir hukuki yarar sağlanamamış olacağını belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin 18.03.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati tedbire hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satış sözleşmesine konu aracın teslim edilmesine ve trafik kaydının da devredilmesine rağmen satım bedelinin ödenmediği iddiasıyla aracın aynen iadesine ve munzam zararının tazminine olmadığı takdirde bedelinin zararlarının tazmini istemine ilişkindir.Talep, aracın TMSF tarafından ihale yoluyla yapılacak satışının durdurulması ve üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir istemini kapsamaktadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Dava dilekçesi ve davalının ara karardan sonra sunduğu cevap dilekçesi içeriğinden, davalı şirketin TMSF bünyesinde tasfiye sürecinde olduğu ve tasfiyesinin TMSF tarafından oluşturulan tasfiye komisyonunca gerçekleştirildiği anlaşıldığı gibi aracın mülkiyetinin davalıya devrine ilişkin satım sözleşmesinin, yasanın aradığı şekle uygun olarak noterden yapıldığı ve sözleşmede satım bedelinin nakden alındığı ibaresinin yer alması karşısında; davacının aksi yöndeki iddialarının yapılacak yargılama ile aydınlığa kavuşabileceği, dosyanın bulunduğu aşama itibarıyla HMK 390/3 maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun bulunmadığı kanaatine varılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde tedbir isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.21/04/2022