Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/613 E. 2022/440 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/613
KARAR NO: 2022/440
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2021
NUMARASI: 2021/793 Esas – 2021/978 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 63.493,97 TL alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini, icra takibine dayanak 28.04.2010 tanzim ve 01.04.2016 vade tarihli 500.000 TL bedelli bononun keşidecisi … Ltd Şti, lehtarı alacaklı davalı banka olup, bonoda müvekkilinin diğer borçlular …, … ile birlikte aval verenler olarak yer aldığını, bonoda ihdas nedeninin nakden olarak gösterildiğini, davalı bankanın bonoda yazılı olan tutarı nakden ödediğini ispatla yükümlü olduğunu ileri sürerek dava konusu icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davaya cevap vermemiş, 19.09.2017 tarihli duruşmada, dava konusu bononun kambiyo senedi vasfına haiz olduğunu, bonoda borçlu gözükenlere sadece 60.000 TL verildiğini, dolayısıyla 60.000 TL ve işleyen faiz ve komisyonu için takip yaptıklarını, dava konusu bakımından fazla bedelde açılmış bir dava olduğunu, davalılara sadece 60.000 TL’nin genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, kambiyo senetleri kural olarak sebepten mücerret iseler de, tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, bononun hangi alacak sebebiyle verildiği ve dayanağı davalı tarafça kanıtlanması gerektiği, ispat yükü üzerinde olan davalı bankanın bononun hangi alacak sebebiyle verildiği ve dayanağını kanıtlanması gerektiği, bu kapsamda dosyada davalı tarafından ibraz edilmiş kredi işlemleri talep formu sureti, asıl ve kefil borçlulara gönderilen Beyoğlu … Noterliğinin 07.04.2016 tarihli ihtarnamesi (ekleri hesap özeti ve tebliğ şerhi yoktur) ve bono aslı mevcut ise de, verilen uzun süreli kesin mehillere rağmen davalı bankanın ön rapor doğrultusunda istenilen ve davanın ispatı için zorunlu belgeleri ibraz etmediği, davalının ispat yükünü yerine getirmediği, takip konusu bononun gerçek bir borcu temsil ettiğinin ve dava konusu bonoya dayalı olarak davalı bankanın alacaklı olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne icra takip dosyasına dayanak edilen; 01.04.2016 ödeme günlü, 500.000-TL bedelli, 28.04.2010 tanzim tarihli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka ve … Ltd. Şti. ile arasında 28.04.2010 düzenleme ve 01.04.2016 ödeme tarihli bono düzenlendiğini, bu alacak, kredi sözleşmesi borcundan kaynaklandığını, davacının bono üzerinde açıkça gösterildiği gibi müteselsil kefil yani aval olduğunu, bono üzerindeki ödeme günü geçmesine rağmen borçlu tarafından ödeme yapılmadığı için müvekkilinin kambiyo senedi yollarına mahsus takip başlattığını, bono her ne kadar 500.000,00 TL değerinde bir bono olsa da, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esaslı dosyası ile 11.10.2016 tarihinde başlatılan takipte yer alan takip talebinde asıl alacak miktarı 60.000,00 TL olmakla beraber, faizlerle beraber takibin toplam değeri 63.493,97 TL olduğunu, müvekkili banka, defter ve kayıtları üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takip tarihi itibariyle takip talebindeki miktar kadar kredi alacağının olup olmadığının tespiti yapılabilecekken ilk derece mahkemesince, delil toplama görevi yerine getirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, aval vereni olduğu bonoya dayalı olarak davalı bankaca icra takibine girişildiğini, bononun bedeli tutarınca davalı bankanın nakden ödeme yaptığını ispatla yükümlü olduğunu belirterek icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı banka ise, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiştir. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava konusu 28.04.2010 tanzim ve 01.04.2016 vade tarihli 500.000 TL bedelli ihdas nedeni “nakden” olan bononun keşidecisi … Ltd Şti, lehtarı davalı banka, aval verenleri …, … ve davacı … olduğu, görülmüştür. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Yani lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (TTK m.702/2). Dolayısıyla aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerli olup, aval veren tarafından şekle ait noksanlıklar dışında itirazda bulunulması mümkün değildir. Bu durumda, dava konusu bononun avalisti olan davacının bononun keşidecisi ve lehtarı arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklı kişisel defilere yönelik olarak, kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süremeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 1.085,00 TL harçtan mahsubu ile kalan bakiye 1.004,30 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-HMK 333. md. uyarınca davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde taraflara iadesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 42.050,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı tarafından yatırılan 8.538,75 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 50 TL olmak üzere toplam 270,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08/04/2022