Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/606 E. 2022/575 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/606
KARAR NO: 2022/575
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/06/2021
NUMARASI: 2021/322 Esas-2021/369 Karar
DAVA: İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın usulden reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili üniversite ile davalı taraf arasında 01/07/2019 tarihinde … Üniversitesi Temsilcilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 2. maddesinin 2 bendinde ”Acentenin, masrafları kendisine ait olmak üzere, her bir öğrenciyi … Üniversitesi programlarına kayıt yaptırmak üzere yönlendirmesi amacıyla, aktif olarak … Üniversitesi’nin reklamını ve tanıtımını yapması hususunda anlaşma sağlanmıştır.” hükmü 5. maddesinin 2 bendinde ”Üniversite komisyon ücretlerini, kesin kayıtların tamamlanmasından sonra acente ile yapacağı mutabakata istinaden düzenlenecek faturanın tebliğinden itibaren 30 gün içinde Uluslararası Banka Ödeme Emri ile yapacaktır.” hükmü 5 inci maddesinin 3 bendinde ”Komisyon ücretleri sadece ilk kayıt yılı ücreti üzerinden hesaplanacak ve ilgili güz ve bahar yarıyıllarında defaten ödenecek olup, merkezi yurt içinde olan firmalara Türk Lirası olarak, merkezi yurtdışında olan firmalara Amerikan Doları olarak ödeme yapılacaktır.” hükmü ve 5. maddesinin (3/a) bendinde ”1 ile 10 öğrencinin kaydolması halinde %10…” hükmü düzenlenmiştir. 2019-2020 akademik eğitim öğretim yılı’nda müvekkil üniversite’nin eczacılık fakültesi eczacılık bölümüne davalı tarafından sadece ”…” isimli öğrencinin kesin kaydı için aracılık edildiğini, komisyon hesaplamaları öğrencinin kesin kayıt işlemini tamamladıktan sonraki statüsü üzerinden yapıldığını, ilgili öğrenci ilk yıl gerekli dil yeterliliğini sağlayamadığı için “İngilizce Hazırlık” eğitimi aldığını, bu eğitimin ise yıllık ücreti 4.750- USD olduğunu davalı taraf ile müvekkil üniversite arasında imzalanan temscilik sözleşmesine istinaden, davalı tarafça 475-USD tutarında komisyon hak edişine istinaden fatura düzenlemesi ve en geç 31/01/2020 tarihine kadar müvekkili üniversiteye tebliğ ettirmesi gerektiğini, ancak davalı tarafın sözleşmede belirtilen sürede faturayı düzenlemediğini ve müvekkil üniversiteye göndermediğini, davalı tarafından kesin kaydı yapılmayan öğrenciler için müvekkili üniversiteye karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esasına kayden başlatılan ödeme emri ile müvekkile ilgili kanunlar aleyhine borç yükletildiğini ve cebri icra tehdidi ile ödeme alındığını, yukarıda açıkça arz ve izah edildiği üzere, davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığı halde cebri icra takibi neticesinde ödemek zorunda kaldığı 12.171,50-TL’nin haksız olarak tahsil edilen miktarın ödeme tarihindeki döviz kuru dikkate alınarak USD değeri üzerinden 1.000-TL’nin ödeme tarihi olan 16/02/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya tebligat yapılamamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava dilekçesinin incelenmesinde bir miktar paranın talep konusu olduğu, bu dava bakımından zorunlu arabuluculuk dava şartı bulunduğu, davacının davadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurmadığı gerekçesiyle 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 maddesi ile 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; dava konusu alacağın zaten davalının haksız olarak başlattığı icra takibi sonucunda ödenmek zorunda kalınan bir meblağa ilişkin olup, bu safhada arabulucuya başvurmanın durumda değişiklik yaratmayacağı, söz konusu paranın davalıya icra takibi neticesinde ödendiği, nitekim, doktrinde “İcra ve İflâs Kanunu’nun 72’nci maddesinin son fıkrasında öngörülmüş bulunan istirdat davasına, şartları tek tek sayılmak suretiyle belirlenmiş yalnızca ilamsız icra bağlamında uygulanma alanı bulacak özel bir dava konumunda bulunması sebebiyle, alelâde bir alacak davası, bir eda davası gibi yaklaşılıp, dava şartı arabuluculuk kurumuna işlerlik kazandırılmasının, sağlıklı ve doğru bir yaklaşım biçimi oluşturmayacağı” görüşünün ağırlık kazandığı, öte yandan, işbu dava UYAP üzerinden açılmış olup; arabuluculuğun dava şartı olduğu davalarda UYAP, arabuluculuk tutanak bilgilerini girmeden dava açılmasına olanak vermez iken, işbu davada herhangi bir uyarı vermediği dolayısıyla, UYAP’ın işleyişi nazara alındığında arabuluculuğun dava şartı olmadığının değerlendirildiği, aksi halde tutanakların alınmasına yetecek ek süre verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, Davalı tarafından, müvekkiline karşı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esasına kayden başlatılan ödeme emrinin usule, kanuna ve dolayısıyla kamu düzenine açıkça aykırı olması sebebiyle iptali gerekirken İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin E.2021/15-K.2021/5 nolu kararında “Somut olayda; davacı borçlunun itirazlarının icra dairesine yapılmış bir borca itiraz olduğu, söz konusu itirazların, icra dairesi yerine icra mahkemesine yapılması doğru olmadığı, bu nedenle itirazın icra dairesi yerine mahkemeye bildirmiş olmasının fuzuli bir işlem olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden, davalı tarafın 2019-2020 Akademik Yılı için müvekkili üniversiteye kayıtlı sadece bir öğrencisi bulunmakta olup, kayıtlı olan bu öğrencisi dolayısıyla hak ettiği komisyon bedeli 475 USD olduğu, bu bedel için de kesin kayıtların tamamlandığı tarihten itibaren en geç 30 gün içinde müvekkili ile mutabakat sağlayarak faturayı tebliğ ettirmesi gerektiği, ancak, davalı taraf sözleşmede belirtilen süre içinde fatura düzenlemediği gibi daha sonra düzenlediği faturada da sözleşmede belirtilen şartlara uygun davranmadığı, mutabakat sağlamadan daha yüksek bir bedel üzerinden fatura düzenlediği, üstelik faturayı düzenlemesi gereken en son tarih olan 31/01/2020’de döviz kuru 1 USD=5,87 TL iken, faturanın düzenlendiği 15/07/2020 tarihinde 1 USD=6,86 TL olduğu, bu nedenle, müvekkilinin hem süresinde düzenlenmeyen faturadan dolayı kur artışı sebebiyle zarara uğradığı, tebliğ edilmeyen faturaya itiraz edilmesinin de mümkün olmadığı, davalı tarafa defalarca hatırlatma/uyarı yapılmasına rağmen hak edilen komisyon ödemeleri kapsamında gerekli belgelerin zamanında gönderilmediği, bu sebeple belgelerinin kabul edilemeyeceği hususlarında bilgilendirme yapıldığı, müvekkili tarafından her şey prosedürlere göre titizlikle takip edildiği ve davalı tarafa gecikmesine rağmen defalarca ek süre verildiği, davalı tarafın ısrarla sözleşmeye aykırı davranması sebebi ile de İstanbul … Noterliği marifetiyle keşide edilen 19/06/2020 tarihli … yevmiye nolu İhtarname vasıtasıyla taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin feshedildiği daha sonra davalı tarafından icra takibi başlatılmış ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinin müvekkili tarafından 22/12/2020 tarihinde tebellüğ edildiği, davalıya ödenmek zorunda kalınan 12.171,50 TL’nin kısmen haksız iktisap içermesi nedeniyle, haksız ödenen ve sebepsiz zenginleşme yaratan meblağın iade edilmesi için dava açıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibi nedeniyle ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. 6100 sayılı HMK. 114-(1)-c) maddesi uyarınca; görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. HMK. 1 maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında re’sen araştırılır. Dava şartının bulunmaması halinde, HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca; davanın usulden reddine, karar verilir. Ticari davalar TTK. 4. maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise; nispi ticari dava sözkoınusu olup, ticaret mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. TTK.’nın 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere bakmakla görevlidir. Somut olayda uyuşmazlık TTK 4. maddesinde düzenlenen hususlardan kaynaklanmamasına göre mutlak ticari dava niteliği bulunmamaktadır.Bu durumda dava da ticaret mahkemesinin görevli olup olmadığının belirlenebilmesi bakımından davanın nispi ticari yani uyuşmazlığın her iki tarafın ki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığının da tespiti önem arz edecektir.Davacı şirket tacir olup, davalı vakıf üniversitesi tacir olmadığından (YHGK’nın 13.05.2015 tarih ve E: 2014/13-566 -K: 2015/1339) davanın nispi ticari dava özeliği de bulunmamaktadır. Bu durumda davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olmayıp, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. Buna göre mahkemece öncelikle görev dava şartı değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile görevsiz mahkemece verilen kararının kaldırılmasına ve dairemizce görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 maddesi uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1- Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2- HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022