Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/604 E. 2022/501 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/604
KARAR NO: 2022/501
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2019/847 Esas – 2021/957 Karar
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükümden sonra verilen 08/02/2022 tarihli ek kararın süresi içinde asıl ve birleşen davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Asıl ve birleşen davanın davacı vekili, taraflar arasında uzun yıllardan beri süregelen ticari ilişkinin olduğunu, bu kapsamda, müvekkil şirketin, davalı borçluya ilaç sektöründe ve benzeri sektörlerde kullanılmak üzere çeşitli ürünler satıp teslim ettiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takiplerinin itiraz sonucu durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu, icra takibine konu edilen faturalarda gösterilen ürünlerin davalıya satılarak teslim edildiğini, ayrıca, davaya konu alacağın taraflarca imzalı mutabakat formunda da teyit edildiğini, faturaların davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında da yer aldığını ileri sürerek asıl ve birleşen davaya konu icra takiplerine vaki itirazların asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl ve birleşen davanın davalı vekili, müvekkili firmanın faaliyet konusu ilaç imalatı olup, bu kapsamda 2014 yılının başından itibaren davalı ile çalışmaya başladığını, müvekkilinin “…” hammaddesini temininde güçlük yaşadığını, bu nedenle bu ürünü davacıdan onun dayattığı fahiş bedellerle ve piyasa koşullarına uyarlanacağı taahhüdüne istinaden satın aldığını, müvekkilinin ödeme konusundaki yaşadığı ciddi sıkıntılar nedeniyle davacıdan sözleşme bedelini piyasa koşullarına uyarlayacağı konusundaki taahhütlerini yerine getirmesinin istendiğini, ancak davacının buna yanaşmadığını, müvekkilin ticari anlamda sömürüldüğünü ve gabin hükümleri gereği sözleşmenin bedelinin uyarlanması gerektiğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Asıl davada İlk derece mahkemesinin 25/11/2020 tarihli ara kararı ile; davacı alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile İİK.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince, 790.732-USD alacak üzerinden davalı boçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş, davalı/borçlunun asıl davada verilen ihtiyati hacze itiraz etmesi üzerine, ilk derece mahkemesince açılan duruşma sonucunda, 10/02/2021 tarihli ek kararıyla davalı/borçlunun ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiştir. Birleşen davada ise, ilk derece mahkemesinin 23/10/2020 tarihli ara kararı ile; davacı alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile İİK.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince, 82.687,80 TL alacak üzerinden davalı boçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş, davalı/borçlunun ihtiyati hacze itiraz etmesine üzerine, 10/11/2020 tarihli duruşmanın 4 nolu bendinde, “İhtiyati hacze itiraz eden davalı vekilinin talebinin kabulü ile; İİK’nın 266. maddesi gereğince davalı tarafından 82.687,80 TL tutarında kesin, süresiz banka teminat mektubu sunulması ya da teminat miktarının nakit olarak yatırılması şartı ile 23/10/2020 tarihli ara kararı verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına” denilmiş, bunun üzerine 10/11/2020 tarihli ve 4 nolu ara kararda belirtilen 82.687,80 TL nakdin davalı şirket adına 12/11/2020 tarihli tahsilat makbuzu ile İstanbul Anadolu Mahkemeler Veznesine yatırıldığı görülmüştür. Davalı vekili tarafından ibraz edilen dilekçe ile birleşen davaya konu paranın Euro cinsinden olması nedeniyle Euro cinsi gözetilerek söz konusu 82.687,80 TL bedelli teminatın Euro üzerinden nemalandırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesinin 18/03/2021 tarihli ara kararıyla; “1-Birleşen 2019/848 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 23/10/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının teminata kaydırılmasına ilişkin 10/11/2020 tarihli duruşmada alınan 4 nolu ara karar gereğince davalı şirket adına 12/11/2020 tarih, … seri no, … sıra no ve … özel no’lu tahsilat makbuzu ile İstanbul Anadolu Mahkemeler Veznesine yatırılan 82.687,80 TL bedelin dayanağı olan dava değeri kadar teminatın aşağıdaki şekilde nemalandırılmasına, 2-Yukarıdaki karara bağlı olarak birleşen 2019/848 Esas sayılı dava değeri olan 13.000 Euro’ nun aylık vadeli hesapta en yüksek döviz faizi üzerinden nemalandırılmak suretiyle ve bu konuda Mahkememizce verilecek karara göre hak edene ödenmek üzere yatıran adına … Bankası Anadolu Adliye Şubesi’ nde açılacak Vadeli Mevduat Hesabı’na yatırılarak nemalandırılmasına, 3-Mahkememizin talimatı olmadan adına hesap açtırılan davalı-talepte bulunan da dahil olmak üzere bu hesaptan hiç kimseye ödeme yapılmaması konusunda hesap üzerine şerh konulması ve ödeme yapılıncaya kadar aynı vade ile nemalandırılmaya devam edilmesi için söz konusu banka şube müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, 4-Karar gereğinin talepte bulunan-davalı vekili ile Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce güvenli bir şekilde sürecin tamamlanması gözetilmek suretiyle yerine getirilmesine, 5-Yukarıdaki kararlara göre belirtilen şekilde hesap açıldığına ilişkin söz konusu banka şubesinin cevabi yazısı ve dayanak evrak dosyaya sunulduktan ve teyidi Yazı İşleri Müdürlüğünce sağlandıktan sonra yerine getirilmek üzere davalı şirket adına 12/11/2020 tarih, … seri no, … sıra no ve … özel no’lu tahsilat makbuzu ile İstanbul Anadolu Mahkemeler Veznesine yatırılmış olan 82.687,80 TL’nin yatırana ve/veya vekiline iadesine,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 24/09/2021 tarihli ara kararıyla; davalı tarafça birleşen dava yönünden verilen ve ihtiyati haciz yerine geçen teminatın döviz üzerinden nemalandırılmasına ilişkin 18/03/2021 tarihli ara karar gibi bu kez asıl dava olan 2019/847 Esas sayılı dava yönünden de işlem yapılması için bu kez icra dosyası üzerinden işletilen prosedüre bağlı olarak icra müdürlüğünce talebin kısmen kabul edilmesi üzerine kısmen red yönünden şikayet yoluna başvurulduğu ve icra hukuk mahkemesince şikayetin görev yönünden reddine karar verilmesi nedeniyle söz konusu talebin mahkememizce karşılanması gerektiğinin anlaşıldığı ileri sürülerek asıl dava yönünden de birleşen davada olduğu gibi teminatın döviz üzerinden nemalandırılmasının sağlanması için icra müdürlüğünün söz konusu kısmen red kararının kaldırılması ve buna bağlı olarak nakdi teminatın USD cinsinden icra dosyasına depo edilmesi üzerine TL cinsinden yatırılmış olan nakdi teminatın icra müdürlüğü tarafından nemalandırılmasıyla oluşan son bakiyenin de iadesinin sağlanması talep edildiği, sonuçta bu talebin 2019/847 Esas sayılı asıl dava yönünden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına talep eden tarafından TL cinsinden yatırılan nakdi teminatın USD cinsinden nemalandırılması ve TL cinsinden teminatın nemasıyla birlikte iadesine yönelik olup, birleşen dava hakkında verilen emsal ara karar gibi işlem talebine yönelik olduğu, talebe konu teminatın talep eden tarafından TL cinsinden söz konusu icra dosyası hesabına yatırılmış olduğu ve şikayete konu icra müdürlük kararına bağlı olarak da nemalandırıldığı anlaşıldığından söz konusu talebin karşılanmayan kısmı USD’ ye çevrilmesi ve buna bağlı olarak da TL cinsinden yatan teminatın nemasıyla iadesine münhasır olup emsal olan ve birleşen dava hakkında verilen kararda da belirtildiği şekilde yargılama aşaması, muhtemel yargılama süresi, takibin USD üzerinden açılmış olması, paranın satın alma gücünün enflasyona ve döviz kurlarına bağlı olarak etkileşimi, talebin karşılanmasında iki tarafın da hukuki yararının bulunması, icra hukuk mahkemesinin kararında da belirtilen şekilde ihtiyati haczin uygulanmasına yönelik olması, engel bir yasal düzenleme olmadığı gibi ihtiyati hacze ve teminata ilişkin yasal düzenlemelerin amacına ve hakkaniyete uygun olması hususları birlikte değerlendirildiğinde talebin bütünüyle karşılanması gerektiği ve bunu sağlamak üzere şikayete konu “kısmen red” kararının kaldırılması ve teminatın icra dosyasına yatmış olması, söz konusu şikayete konu kısmen kabul-kısmen red kararı, irade birliği, işletilen şikayet prosedürü, süreçlerin güvenli bir şekilde takip edilebilip daha kolay anlaşılabilir olmasının sağlanması yönünden talebin bütünüyle karşılanması icra müdürlüğünce gözetilmek üzere söz konusu kısmen red kararının kaldırılması yöntemine bağlı olarak talebin kabulü ile, “mahkemenin 2018/847 Esas sayılı dosyası üzerinden işlem gören dava nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ihtiyati haciz kararının teminatı olarak talep eden-davalı-takip borçlusu tarafından yatırılan teminatın karşılığının USD cinsinden depo edilmesine bağlı olarak TL cinsinden yatırılmış olan teminatın nemasıyla birlikte yatırana iadesi ile USD cinsinden yatırılacak teminatın USD için açılmış mevduata uygulanan en yüksek döviz faizi üzerinden nemalandırılmasına yönelik talep hakkında söz konusu icra dosyası üzerinden İcra Müdürlüğü tarafından verilen 05/01/2021 tarihli kararın “borçlu vekilinin teminat olarak yatırdığı TL miktarın USD para cinsinden çevrilmesi talebinin REDDİNE,” şeklindeki kısmının kaldırılmasına ve SONUÇTA İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE yukarıya aynen alınan emsal karardan da yararlanılarak: 2019/847 Esas sayılı dava yönünden söz konusu icra dosyasına ihtiyati haciz kararının teminatı olarak talep eden-davalı-takip borçlusu tarafından yatırılan teminatın karşılığının USD cinsinden depo edilmesine bağlı olarak TL cinsinden yatırılmış olan teminatın nemasıyla birlikte yatırana iadesi ile USD cinsinden yatırılacak teminatın USD için açılmış mevduata uygulanan en yüksek döviz faizi üzerinden nemalandırılmasına, ilişkin talebin bütünüyle karşılanmasının sağlanmasına, 2-Mahkememizin talimatı olmadan adına hesap açtırılan davalı-talepte bulunan da dahil olmak üzere bu hesaptan hiç kimseye ödeme yapılmaması konusunda hesap üzerine şerh konulması ve ödeme yapılıncaya kadar aynı vade ile nemalandırılmaya devam edilmesi için söz konusu banka şube müdürlüğüne müzekkere yazılmasının icra müdürlüğünce gözetilmesine, 3-Karar gereğinin talepte bulunan-davalı vekili ile İcra Müdürlüğünce güvenli bir şekilde sürecin tamamlanması gözetilmek suretiyle yerine getirilmesine, 4-Yukarıdaki kararlara göre belirtilen şekilde hesap açıldığına ilişkin söz konusu banka şubesinin cevabi yazısı ve dayanak evrak dosyaya sunulduktan ve teyidi İcra Müdürlüğünce sağlandıktan sonra yerine getirilmek üzere davalı şirket adına icra dosyasına yatırılmış olan söz konusu TL cinsinden teminatın nemasıyla birlikte yatırana ve/veya vekiline iadesinin icra müdürlüğünce sağlanmasına,..” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 15/12/2021 tarihli, 2019/847 E., 2021/957 K. sayılı kararıyla asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, karardan sonra ilgili icra müdürlüğünce mahkemeye gönderilen 04/02/2022 tarihli yazısında: “Mahkemenizce 24.09.2021 tarih 2019/847 E. Sayılı ara kararı gereğince dosyada borçlu tarafından yatırılan paranın ödenmemesi hususunda karar verildiği, daha sonra 15.12.2021 tarih ve 2019/847 E. 2021/957 K. Sayılı gerekçeli karar ile takibin asıl alacak yönünden devamına şeklinde karar verilmiş olup bu nedenle devam eden asıl alacak yönünden paranın alacaklıya ödendiği, bu miktarın alacaklıya ödenmesinde bir sakıncanın bulunup bulunmadığının Müdürlüğümüze bildirilmesi arz olunur.” Şeklinde görüş istenmiş, davalı vekili mehkemenin gerekçeli kararında 24/09/2021 tarihli ara kararın aksine bir karar olmadığını, HMK. madde 397/2 düzenlemesine göre ihtiyati tedbir kararının etkisinin aksi belirtilmediği takdirde nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğini, icra dairesinin buna aykırı işlem yaptığını, mahkemenin talimatı olmadan ödememe kararının halen devam ettiğini, esasa ilişkin kararın kesinleşmediğini ve tehiri icra talepli olarak istinaf yoluna başvurulduğunu belirterek icra dairesinin söz konusu 04/02/2022 tarihli müzekkeresine cevap verilirken 24/09/2021 tarihli kararda yer alan 2 nolu kararın gözetilmesini talep etmiş, davacı vekili ise, ihtiyati haciz kararının itirazın iptali kararı ile birlikte İİK. madde 264/son uyarınca kendiliğinden icrai hacze dönüşmesi nedeniyle dosya mevcudunun davacı tarafa ödenmesi önünde herhangi bir hukuki engel bulunmadığını, ödemenin talep edildiği tarihte herhangi bir istinaf başvurusunun veyahut tehiri icra talebinin de söz konusu olmadığını, dosyada ihtiyati tedbir kararı verilmediğini ve ödenen para üzerine tedbir konulmadığını ileri sürülerek söz konusu paranın davacıya ödenmesinde hukuken bir engel bulunmadığına ve iade koşullarının oluşmadığına dair cevap verilmesi istemiştir. İlk Derece Mahkemesinin 08/02/2022 Tarihli Ek Kararında; asıl ve birleşen dava yönünden teminatın nemalandırılmasına ilişkin 18/03/2021 tarihli ve 24/09/2021 tarihli ara kararlarında, “Mahkememizin talimatı olmadan adına hesap açtırılan davalı-talepte bulunan da dahil olmak üzere bu hesaptan hiç kimseye ödeme yapılmaması konusunda hesap üzerine şerh konulması ve ödeme yapılıncaya kadar aynı vade ile nemalandırılmaya devam edilmesi için söz konusu banka şube müdürlüğüne müzekkere yazılması …” şeklinde ara karar oluşturulduğu ve esas hakkında verilen söz konusu 15/12/2021 tarihli gerekçeli kararda ise bu konuda herhangi bir hüküm fıkrası oluşturulmadığı, ancak nemalandırılan bedel üzerinde tedbir söz konusu olup, ödeme hususu mahkemenin bu konudaki talimatına bağlandığı, HMK. madde 397/2 düzenlemesine göre de gerekçeli kararda aksine bir hüküm olmadığı takdirde tedbir kararının etkisi esas hakkındaki kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğini, İİK. madde 264/son düzenlemesi ise ihtiyati haczin icrai hacze dönüşmesine yönelik olup ödeme yönünden veya herhangi bir tedbiri etkisiz kılma yönünden bir düzenleme içermediği gerekçesiyle teminatın nemalandırılmasına ilişkin olup birleşen 2019/848 Esas yönünden 18/03/2021 tarihli ve 2019/847 Esas yönünden ise 24/09/2021 tarihli ara kararlarda yer alan: “…Mahkememizin talimatı olmadan adına hesap açtırılan davalı-talepte bulunan da dahil olmak üzere bu hesaptan hiç kimseye ödeme yapılmaması konusunda hesap üzerine şerh konulması ve ödeme yapılıncaya kadar aynı vade ile nemalandırılmaya devam edilmesi için söz konusu banka şube müdürlüğüne müzekkere yazılması …” şeklindeki ara karar maddesinin tedbir niteliğinde olduğuna ve esas hakkında verilen 15/12/2021 tarihli gerekçeli kararda bunun aksine bir hüküm fıkrası olmadığından bu tedbirin etkisinin 15/12/2021 tarihli gerekçeli kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğine, söz konusu icra müdürlüğünün yazıları ilgi tutularak cevap mahiyetinde bu ek karar örneğinin gönderilmesine..” karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin hükümden ve icra müdürlüğünün alacaklıya ödeme yapıldığını bildirmesinden sonra, dosya mevcudunun dövize çevrilmesine ilişkin kararının ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğunu açıklar mahiyette ihtiyati tedbir kararı verdiğini, mahkemenin gerekçeli kararından sonra ek kararla, üstelik davanın kabulü kararından sonra ve talep olmaksızın davalı lehine ihtiyati tedbir kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, takibin devamına dair karardan sonra icra işlemleri ihtiyati tedbir kararı ile değil de tehir-i icra kararı ile durdurulabileceğini belirterek ilk derece mahkemesinin ek kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Asıl ve birleşen davada, davacı tarafça davalıya satılıp teslim edilen ürünler karşılığı düzenlenen faturalara dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takiplerine girişildiği, takiplerin itiraz sonucu durması üzerine açılan eldeki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarında davacı tarafça talep edilen ihtiyati haciz istemlerinin kabulüne karar verildiği, yargılama sırasında davalı tarafça ihtiyati haczin teminat karşılığında kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece bu talebin uygun görüldüğü, bu kez davalı tarafça her iki davada teminatın TL cinsinden yatırılmış ise de, teminatın ABD Doları cinsinden değiştirilmesini ve vadeli hesapta nemalandırılmasını talep edildiği, bunun üzerine mahkemenin 18.03.2021 ve 24.09.2021 tarihli ara kararları ile TL cinsi yatırılan teminatın iadesine ve teminatın bu defa yabancı para (ABD Doları) üzerinden yatırılarak vadeli mevduatta nemalandırılmasına hükmedilmiş ve kararda ayrıca teminat olarak yatırılan paranın ödenmemesi için “Mahkememizin talimatı olmadan adına hesap açtırılan davalı-talepte bulunan da dahil olmak üzere bu hesaptan hiç kimseye ödeme yapılmaması konusunda hesap üzerine şerh konulması” denildiği, yargılama sonucunda eldeki derdest asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının kabulüne karar verildiği, bunun üzerine icra dairesince teminat olarak yatırılan paranın davacı alacaklıya ödendiği, daha sonradan bu miktarın alacaklıya ödenmesinde bir sakıncanın bulunup bulunmadığı bakımından mahkemeden görüş istenmesi üzerine mahkemece istinafa konu 08/02/2022 tarihli ek kararın verildiği anlaşılmaktadır. Öncelikle davaya bakan mahkeme hükmünü verip dosyadan elini çektikten sonra hükmün eksik veya yanlış olduğunu tespit etse bile onu değiştiremez. Başka bir ifadeyle dava dosyasından el çektikten sonra daha önce verilen gerekçeli kararın değiştirilmesine veya açıklanmasına yönelik “ek karar” verilemez. Ancak hükmün tashihi (HMK m.304) veya tavzihi (HMK m.305-306) koşullarının bulunması hallerinde bu mümkündür. Bu bakımdan, istinafa konu edilen mahkeme kararının bu mahiyette bir “ek karar” olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu durumda, somut olayda, derdest dava içinde verilen ihtiyati haczin İİK m.266 hükmüne dayalı olarak yatırılan nakden karşılığı kaldırıldığı, derdest davanın kabulüne karar verildiği, karardan sonra icra dairesince teminat olarak yatırılan paranın davacı alacaklıya ödendiği sabit olup, sonradan icra dairesince davaya bakan mahkemeden teminat olarak yatan paranın davacı alacaklıya ödenmesinde bir sakıncanın bulunup bulunmadığı hususunda sormuş olduğu görüş doğrultusunda verilen mahkemenin istinafa konu kararı ek karar mahiyetinde olmadığı gibi ihtiyati tedbir olarak da görülemez. İİK.m.266 hükmü uyarınnca, davalı borçlunun talebi doğrultusunda teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmış olması durumunda, ihtiyati haciz hükümden düşmez; ihtiyati haciz teminat olarak gösterilen malvarlığı değeri üzerinde devam eder. Dolayısıyla somut olayda nakit para teminat olarak gösterilmiş olduğundan ihtiyati haciz nakit para üzerine kaydırılmış olur. İlk derece mahkemesince yargılama sonucunda, asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının kabulüne karar verilmiştir. İİK m.264/5 hükmü uyarınca, borçlunun itirazı mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder. Yani, bu durumda ihtiyati haciz kendiliğinden kesin hacze dönüşür. Üstelik bu sonucun ortaya çıkması için kararın keisnleşmesine gerek yoktur. Mahkemenin itirazın iptaline karar vermesi, ihtiyati haciz uygulanan malvarlığı değerinin bundan böyle kesin hacizli kabul edilmesi için yeterlidir. Borçlunun kanun yoluna başvurması ve hatta borçlu lehine tehir-i icra kararı verilmesi de (İİK m.36) ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi sonucunu engellemez. Böyle bir durumda alacaklıya ödeme yapılmaması ancak tehir-i icra kararıyla mümkündür. Tehir-i icra kararı verme görevi kanunda gösterilmiş olup, davaya bakan mahkemeye tehir-i icra verme yetkisi tanınmamıştır (İİK m.36). Dolayısıyla davaya bakan ilk derece mahkemesinin ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesini fiilen engelleyen ya da tehir-i icra mahiyetindeki ödeme yasağı kararları İcra İflas Kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. Öte yandan, somut olayda icra dairesince dava konusu icra dosyalarında “borçludan fazla tahsil edilen” ya da “bir tarafa yanlışlıkla verilen” paraların geri alınması konusunda İİK m.361 hükmüne dayalı olarak yaptığı işlemler takip hukukuna ilişkin olup, şikayete tabidir. Hal böyle olmakla birlikte, HMK’nın 341/1. maddesine, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilineceği şeklindeki açık düzenleme karşısında, ara kararların istisnalar hariç olmak üzere istinafı mümkün değildir. Bu durumda, her ne kadar ilk derece mahkemesinin 08/02/2022 tarihli ek kararına yönelik olarak istinaf yoluna başvurulmuş ise de; istinafa konu karar HMK m.341 mahiyetinde sayılan kararlardan olmayıp istinafa kabil değildir.Açıklanan bu nedenlerle asıl ve birleşen davacı vekilinin istinaf dilekçesinin usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun İİK 36 ve HMK.’nun 346. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Davacı tarafın istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK 36 ve HMK’nın 346. maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.21/04/2022