Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/598 E. 2023/492 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/598
KARAR NO: 2023/492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2021
NUMARASI: 2020/425 Esas – 2021/1220 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirket ile konkordato ilan etmiş olan davalı arasında Aralık/2019 tarihi itibari ile Personel Taşıma işlerine dair akit yapılmış olduğu, bu akdin davalı tarafça suiistimal edildiği, davalı taraf ile davacı şirket arasında anlaşma gereği davacı şirketin personel hizmeti vereceği ve vereceği hizmet gereği davacının da 15 günlük periyodlarla fatura keseceği ve davalı şirketin 5 gün içerisinde faturaları ödeyeceğini, davacı şirketin 15 günlük periyodlarla faturaları kestiklerini ancak tüm uyarılara rağmen davalı taraftan herhangi bir ödeme yapılmadığı; neticeten; davacının davalı şirketten olan 100.065,53 TL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacının 31/12/2019 tarih ve 15.585,79 TL, 29/01/2020 tarih ve 43.613,98 ve 40.865,76 TL bedelli 3 adet faturaya dayalı olarak alacak talebinde bulunduğu; mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesine karşın davalı tarafından yapılan usulüne tebligata rağmen defterlerin ibraz edilmemesi üzerine sadece davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmış olup, mahkememizce de denetime elverişli ve tekniğine uygun olarak düzenlendiği kabul edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 95.065,53 TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir. Dosyamız arasına celp edilen davalı şirketin BA formlarında dava konusu faturaların ilgili vergi dairesine bildirildiği tespit edilmiş olup davalı vekili tarafından 21/12/2021 tarihli celsede ana para konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı beyanı da dikkate alınarak söz konusu faturalardaki hizmetin davacı tarafça davalıya sunulduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı vekili tarafından dava konusu alacağa faiz işletilemeyeceği iddia edilmiş ise de dava konusu alacağın konkordato projesinde yer almaması ve alacağın konkordato talebinden sonraki dönemlere ait olması nedeni ile bu yöndeki savunmalarına mahkememizce itibar edilmemiştir. Dava konusu alacağın konkordato projesine dahil edilmemiş olması karşısında HMK’nın 223/3 maddesi de dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalından tahsiline, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 95.065,53 TL bakımından kabulü usul ve yasaya uygun ise de ilk derece mahkemesinin, alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesine karar verdiğini, davacı müvekkili şirketin, davalı şirkete personel taşımacılık hizmeti verdiğini, davaya konu alacağın bu hizmete dayalı olarak düzenlenen faturala konu ödemeler olup TTK m. 1530 kapsamında bulunduğunu, taraflarca aksi kararlaştırılmadığından, davaya konu alacağa TCMB’nin TTK m.1530 uyarınca mal ve hizmet tedariklerinden doğan para alacaklarına uygulayacağı temerrüt faizinin işletilmesi gerektiğini, bu sebeple ilk derece mahkemesinin, alacağa yasal faiz işletmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve faiz hususuna ilişkin olarak kararın düzeltilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin konkordato süreci halen devam etmekte olup faiz işletme yasağına rağmen dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1313 e. konkordato davası sebebi ile 31.12.2018 tarihi itibariyle hakkında geçici mühlet kararı verilen ve geçici komiserlerin atanması ile davalı müvekkili şirketin faaliyetine devam ettiğini, dosyada bulunan Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.09.2020 Tarihli ara kararının 8.maddenin e bendi gereği ; “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işletilmesinin duracağının belirtilmesi” karar altına alındığını, bu sebeple söz konusu alacaklar için talep edilen faizin davalı şirketten tahsiline karar verilemeyeceğini, mahkemece dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki kararının konkordato hukukuna ve kuralları ile konkordato kararını veren Mahkemenin kararına aykırı bulunduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, servis taşımacılığından kaynaklanan alacağın tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, dava konusu alacağa faiz işletilip işletilemeyeceği ve uygulanacak temerrüt faizi noktasındadır. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2021 Tarih ve 2018/1313 E. – 2021/582 K. Sayılı kararı ile davalı şirket hakkında konkordatonun adi ve rehinli alacaklar yönünden İİK’nın 306 nci maddesi uyarınca tasdikine karar verilmiştir. Davaya konu alacak konkordato talebinden sonra doğmuş olup, şirketin faaliyetlerini yürütebilmesi için yapılan olağan giderlere ilişkindir. İİK’nın 308/c-2 maddesine göre, bağlayıcı hale gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. Davaya konu alacağın dayanağı faturaların, davalı şirket tarafından B/A bildirimlerinin yapıldığı da nazara alındığında, yapılan bu giderlerin komiserin izni ile yapıldığının kabulü gerekir. Bu halde dava konusu alacak konkordato kapsamında bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 119/1-ğ maddesine göre, dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucu yer almalıdır. Bu kapsamda davacının talep sonucu bölümünde faiz talebini açıkça belirtmesi gerekir. Bir davada faiz istenmişse; faiz istendiğine dair açık irade, faiz oranı, faizin başlangıç tarihi açıkça belirtilmelidir. Ayrıca talep edilen faiz türü veya oranı açıkça gösterilmelidir. Davacı, dava dilekçesinde faiz talep etmiş ancak temerrüt tarihinden itibaren faiz istediğini bildirmemiş(faizin başlangıç tarihi gösterilmemiş) ise, davalı daha önce temerrüte düşmüş olsa bile mahkemece davanın açıldığı tarih itibariyle faize hükmedilir. 3095 sayılı Kanun’un 1. Maddesinde Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse yasal faiz uygulanacağı düzenlenmiştir. Buna göre, dava dilekçesinde faiz türü/oranı belirtilmediği halde yasal faize ilişkin hükümler uygulanmalıdır. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde faiz istemiş ancak faiz başlangıç tarihi ve faiz türü/oranına ilişkin bir talepte bulunmamıştır. O halde yukarıda açıklandığı üzere alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekir. İİK’nın 294/3. maddesinde, tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağı düzenlenmiştir. Ancak eldeki alacak, davalı şirketin olağan ve işletmesel giderlerine ilişkin olup, konkordato talebinden sonra doğduğundan anılan hüküm kapsamında değildir. Dolayısıyla mahkemece hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.623,48 TL harcın, işin hitamında alınması gerekli olan 6.493,93 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.870,45 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.11/05/2023