Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/589 E. 2022/438 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/589
KARAR NO: 2022/438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2019
NUMARASI: 2016/928 Esas – 2019/166 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı banka ve temlik alan varlık yönetimi vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafça bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, müvekkilinin davaya konu bononun keşidecisi olup, dava dışı lehtar … Ltd Şti tarafından ciro edilerek, borcuna karşılık davalı bankaya verildiğini, davalı bankanın, kendinden önceki ciranta olan dava dışı… Ltd. Şti’nden ise icra takibi ile talep edilen kadar alacaklı olduğu başkaca alacağının bulunmadığını, 25.06.2013 tanzim ve 24.04.2015 vade tarihli 500.000 TL bedelli bonodan kaynaklı alacağının 105.740,55 TL’si için kısmi icra takibi başlattığını, bonodan kaynaklı bakiye alacağına yönelik talep haklarını saklı tuttuğunu, başka bir ifadeyle bakiye 394.259,45 TL için icra takibi yapma hakkını saklı tutarak müvekkili aleyhine bakiye kısım kadar icra tehdidini devam ettirdiğini ileri sürerek müvekkilinin dava konusu 25.06.2013 tanzim ve 24.04.2015 vadeli 500.000 TL bonodan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 12.09.2018 tarihli ısşah dilekçesi ile, dava değerini artırarak dava konusu 500.000 TL bedelli bonodan 394.259,45 TL’ye kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı (temlik alan varlık yönetimi) vekili, davaya konu bonoya dayalı icra dosyasındaki hak ve alacakların tamamının Beşiktaş … Noterliği’nin 24.06.2016 tarihli devir sözleşmesi ile müvekkili varlık yönetimi tarafından …bank AŞ’den temlik alındığını, banka ile dava dışı … Ltd. Şti arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeler gereğince kredi kullandırıldığını, davacının da akdedilen sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi geri ödemelerin aksaması üzerine hesabın kat edildiğini, borçlular aleyhine ilamsız icra takibine girişildiğini, ayrıca, borçluların kredi borcunu ödememeleri üzerine, borca karşılık olarak alınan dava konusu bonoya dayalı olarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 105.740,55 TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibine girişildiğini, nitekim banka tarafınan keşide edilen ihtarnamede ve başlatılan icra takibinde davacının ne kadar borcunun bulunduğunun açıkça görüldüğünü, dava konusu bononun 394.259,45 TL’lik kısmı için bugüne kadar gerek banka gerekse müvekkili temlik alan tarafından herhangi bir talepte bulunulmadığını, ihtarname keşide edilmediğini, davacı tarafın, müvekkili şirkete borcunu ödemediği gibi, icra tehdidi altında olmamasına ve dava konusu kısımla ilgili olarak kendisinden herhangi bir talepte bulunulmamasına rağmen bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, temlik eden banka ile dava dışı … Ticaret Ltd Şti arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında şirkete kullandırılan kredi nedeniyle borcun doğduğu ve davacının da sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, bu borç kapsamında tanzim edilen ve yukarıda belirtilen bonoya istinaden temlik eden banka tarafından alınan ihtiyati haciz kararıyla … ve … ile … Ltd Şti aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlatıldığı, alacağın banka tarafından davalı … Şirketine temlik edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı, … Esas sayılı takip dosyasında bono dayanak gösterilmek suretiyle 105.470,55 TL asıl alacak, 1.338,41 TL işlemiş faiz ve 165,60 TL protesto gideri olmak üzere toplam 107.244,56 TL alacağın asıl alacağa işleyecek %10,50 reeskont faizi ve icra giderleriyle birlikte tahsili için takip başlatıldığı ve kambiyo senetlerine mahsus yolla takibin kesinleştiği, alınan bilirkişi raporunda davalının 09/06/2015 takip tarihi itibariyle ve Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında toplam alacak miktarının takip talebinde yer aldığı gibi 105.470,55 TL asıl alacak, 1.338,41 TL işlemiş faiz ve 165,60 TL protesto gideri olmak üzere toplam 107.244,56 TL olduğu, bu miktar bakımından da taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakla birlikte takibe konu edilen bono bedeli 500.000,00 TL olup anılan takipte davalı tarafça “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere ve fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı tutulmak kaydıyla” takip başlatıldığı, bono bedeli 500.000,00 TL olup yukarıda belirtilen bu kayıt karşısında davacının menfi tespit talepli dava açmakta hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının davaya konu 500.000,00 TL bedelli ( 25/06/2013 tanzim tarihli 21/04/2015 vade tarihli davacının ve …’ün tanzim eden sıfatıyla yer aldığı ve … Ticaret Ltd. Şti’nin lehtarı olduğu) bonodan dolayı davalı yana 394.259,45 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı banka ve temlik alan varlık yönetimi vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı temlik eden banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bononun lehtar … Tic. Ltd. Şti. tarafından ciro edilerek ödeme amacıyla müvekkili bankaya verildiğini, ödenmeyen kredi borcunun tahsili için hem ilamsız hem de tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, dosyaya ilişkin hak ve alacakların tamamının … A.Ş.’ye devredildiğini, bu işlemle birlikte varlık yönetimi de davada davalı sıfatını haiz olduğunu, ”fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması” ibaresi tek başına bir icra tehdidi oluşturmayıp takip ya da dava ile takip aşamalarında da ortaya çıkabilecek hakların talep eden lehine korunması amacını taşıdığını, davacı taraf sırf vekalet ücretine hak kazanmak amacıyla dava şartları oluşmamışken müvekkili bankaya karşı dava ikame ettiğini, davada hukuki yararının bulunmadığını, bununla birlikte yukarıda belirtilen davaya ilişkin tüm hak ve alacakların devir işlemi dava tarihinden önce gerçekleştiğini, davacı borçlu bu devri, dava açmadan önce öğrenebilecek durumdayken, hatalı olarak husumeti müvekkil bankaya yönelttiğini, dava devam ederken HMK 124’e göre iradi taraf değişikliği hakkını kullanma ihtimali varken bu hakkını kullanmadığını, davayı müvekkiline karşı devam ettirdiğini, gerekçeli karar başlığında tek davalı olarak müvekkilinin göründüğünü belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davalı temlik alan varlık yönetimi vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının gerekçeden yoksun olduğunu, temlik eden banka tarafından gönderilen ihtarda ve başlatılan takipte ne kadar borcun bulunduğunun açıkça görüldüğünü, tahsilde tekerrür olmamak üzere ve fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı tutulmak kaydıyla’ takip başlatıldığını, bono bedeli 500.000,00 TL olup yukarıda belirtilen bu kayıt karşısında davacının menfi tespit talepli dava açmakta hukuki yararının bulunduğu sonucuna varılmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki bononun takibe konulmayan kısmı bakımından herhangi bir talepte bulunulmadığını, ihtarname keşide edilmediğini, ayrıca takibe konu edilmeyen kısım bakımından zamanaşımı söz konusu olduğundan icra takibi başlatılmasının da mümkün olmadığını müvekkili şirket aleyhine yargılama gideri, vekalet ücreti, vs. hükmedilmemesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu edilen bonodan dolayı kısmen borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, keşidecisi olduğu 25.06.2013 tanzim ve 24.04.2015 vade tarihli 500.000 TL bedelli bononun lehtarı dava dılı … Tic. Ltd. Şti. tarafından ciro edilerek, borcuna karşılık davalı bankaya verildiğini, davalı bankanın bonodan dolayı 105.740,55 TL’si için kısmi icra takibi başlattığını, bonodan kaynaklı bakiye alacağına yönelik talep haklarını saklı tuttuğunu, oysa ki icra takibi ile talep edilen kadar alacaklı olduğu başkaca alacağının bulunmadığını belirterek bonodan dolayı davalıya 394.259,45 TL borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı temlik alan varlık yönetimi vekili ise, dava konusu bononun kredi lehtarı şirketin borcuna karşılık alındığını, bonoya dayalı olarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 105.740,55 TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibine girişildiğini, bononun 394.259,45 TL’lik kısmı için herhangi bir talepte bulunulmadığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı temlik eden banka ve temlik alan varlık yönetimi vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, istinaf edenin istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili nedenlerle sınırlı olmak üzere istinaf incelemesi yapılmıştır. Uyuşmazlık davacının dava açmakta hukuki yararının mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Borçlunun icra takibinden sonra menfi tespit davası açabilmesi için de, borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Somut olaya gelince, dava konusu 25.06.2013 tanzim ve 21.04.2015 vadeli 500.000 TL bedelli bononun keşidecileri davacı …, dava dışı …, lehtarı … Tic. Ltd. Şti olup, davalı bankanın bonoyu ciro yoluyla temlik aldığı, dava konusu bononun temlik eden davalı bankaya davacı keşidecinin aynı zamanda kefili olduğu kredi sözleşmesine dayalı dava dışı kredi lehtar şirketin kredi borcuna karşılık verildiği ve kredi borcunun tahsili için başlatılan ilamsız icra takibi yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konu edildiği, davalının kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak tutarının takipte istenen tutar olan 105.740,55 TL olduğu, dava konusu bononun bu kısım dışında kalan kısmının bedelsiz olduğunun davalı tarafın kabulünde ise de, dava konusu bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere ve fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı tutulmak kaydıyla” denilmek suretiyle, davalı alacaklının bononun tahsile konmayan kısım bakımından fazlaya ilişkin haklarını koruduğu görülmüştür. Dolayısıyla dava konusu bono davalı alacaklı yedinde olduğu müddetçe davacı borçlu ödeme tehdidi altındadır ve işbu davayı açmakta hukuki yararı vardır. Davalı temlik eden banka vekilince davadan önce dava konusu bonoya dayalı icra dosyasında hak ve alacaklarını varlık yönetimine temlik ettiği ileri sürülmüş ise de, icra dosyasında temliknameye rastlanılmadığı gibi davacı borçlunun temlikten haberdar edildiğinin ispat edilememiş bulunmasına göre, davanın davalı bankaya karşı açılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Ne var ki, Beşiktaş …. Noterliğinin 24.06.2016 tarihli ve … yevmiye nolu temliknamesine dosya kapsamında rastlanılmamış ise de, söz konusu temliknameye istinaden dava konusu bonoya dayalı icra dosyasına ilişkin hak ve alacakların tamamının temlik alan varlık yönetimine temlik edildiği davalı temlik eden bankanın ve temlik alan varlık yönetiminin kabulünde olduğu gibi, ilk derece mahkemesinin de kabulünün bu şekilde olmasına karşın gerekçeli karar başlığında bunun gösterilmemiş olması ve hükümde yargılama harç ve giderlerinden davalı temlik eden bankanın sorumlu tutulması doğru olmadığından hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalı banka ve temlik alan varlık yönetimi vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı banka ve temlik alan varlık yönetimi vekillerinin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-Davanın kabulü ile, davacının davaya konu 500.000,00 TL bedelli ( 25/06/2013 tanzim tarihli 21/04/2015 vade tarihli davacının ve …’ün tanzim eden sıfatıyla yer aldığı ve … Ticaret Ltd. Şti’nin lehtarı olduğu) bonodan dolayı davalı yana 394.259,45 TL borçlu olmadığının tespitine,2-Alınması gereken 26.931,86-TL harçtan peşin ve ıslah olarak alınan toplam 6.732,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.198,89-TL harcın davalı temlik alandan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacının peşin ve ıslah olarak yatırdığı 6.732,97- TL harç giderinin davalı temlik alandan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 29.605,57 TL ücreti vekaletin davalı temlik alandan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacının yaptığı ilk masraf 41,05 TL, bilirkişi ücreti 700 TL, posta gideri 155,00 TL olmak üzere toplam 896,05 TL’nin davalı temlik alandan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider/delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 7-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı banka ve temlik alan varlık yönetimi vekilleri tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendilerine iadesine, b-Davalı banka ve temlik alan varlık yönetimi vekilleri tarafından istinaf aşamasında sarf edilen (121,30 TL + 220,70 TL) 342,00 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 170,65-TL olmak üzere toplam 512,650-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.