Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/577 E. 2022/442 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/577
KARAR NO: 2022/442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ASIL DAVA TARİHİ: 21/10/2021
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ:16/11/2021
ARA KARAR TARİHİ:26/08/2021
NUMARASI: 2021/673 Esas
ASIL DAVA:Kayyım Atanması
BİRLEŞEN DAVA:Müdürlükten Azil
TALEP:İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen ara karara karşı davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacılar vekili, müvekkillerin ortağı olduğu davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin en son ortaklar kurulunun 05.03.2015 tarihinde yapıldığını, o günden beri herhangi bir ortaklar kurulu toplantısının yapılmadığını, şirketin işleyişi konusunda kararlar alınamadığını, davalı şirket tarafından muhtelif şirketlere karşı bir kısım davalar açıldığını, söz konusu davaların şirketi temsil ve ilzam için vekaletname verilen şirketin 3. ortağı davalı …’nın eşi … tarafından takip edilmediğinden davaların açılmamış sayılmasına karar verildiğini, söz konusu davalara konu alacaklar için 10 yıllık genel borç zamanaşımına tabi olup zamanaşımı süresinin 30.11.2021 tarihi itibariyle dolacağını, mevcut durumun görüşülüp davaların yeniden açılması, şirketin 3. ortağına verilen vekaletnamenin sonlandırılması ve ortaklar kurulu toplantısı yapılması için müvekkiller tarafından diğer ortak … ve şirketten her türlü temsil ve ilzam için vekaletname alan eşi …’ya Kartal … Noterliği’nden 06.09.2021 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, ancak ihtarnameden sonuç alınmadığını, davalı şirket ortaklarının …’nın imzası olmadan şirket adına herhangi bir işlem yapamadığını ileri sürerek dava zamanaşımı süreleri 30.11.2021 tarihinde dolacağından öncelikle tedbiren talepte bulunan ortaklara şirket adına dava açma konusunda yetki verilmesini, ortaklar arasında muhtelif dava dosyaları nedeniyle husumet bulunduğundan ve şirketin yönetimi imkansız hale geldiğinden ve esasen taraf menfaatleri de gerektirdiğinden davaların açılması ve takibi için şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacılar vekili, müvekkillerinin, davalı … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, şirketin ana faaliyet konusunun insan kaynakları ve iş gücü desteği olduğunu, … Holding bünyesinde bulunan dava dışı … A.Ş. ile ticari faaliyete başladığını, 2011 yılı başında ise, … A.Ş’nin … Holding firmaları arasında koordinasyonu sağlama işinden çekildiğini, davalı şirketin anılan firmalarla doğrudan sözleşme yapması gerektiğinin belirtildiğini, … grubu firmalarla sözleşme yapabilmek için üstlenilen işin teminatını teşkil etmek üzere “Banka Teminat Mektubu” istendiğini, şirketein içinde bulunduğu kısa süreli bir maddi sıkıntıdan dolayı teminat mektuplarının temininin zorlaştığını, bunun üzerine mutabakat neticesinde o tarihte şirketin büyük ortağı olan davacı …’ün bir kısım hissesini 2011 yılında davalı …’ya devredildiğini ve yine aynı tarihli ortaklar kurulu kararına göre de; “Şirket Müdürlüğüne aksi kararlaştırılıncaya kadar görev yapmak üzere, şirket ortaklarından …, …, … seçilmiştir. Şirketin temsil, ilzam ve idaresinde şirket müdürlerinden …’nın imzası yanında diğer müdürler … veya …’nin herhangi birinin şirket unvanı veya kaşesi altına atacakları müşterek imzaları ile şirketi her hususta ve en geniş şekilde temsil, ilzam ve idare etmelerine ” karar verildiğini, hisse devrinden sonra …’nın eşi …’ya Kartal … Noterliği’nin 15 Şubat 2011 tarih ve .. yevmiye numaralı vekaletnamesi verildiğini ve şirketin her anlamda temsil ve ilzamı bu şahsa bırakıldığını, fakat vekaletnamenin şirket menfaatlerini koruma maksadıyla verilmesine rağmen tam tersi bir şekilde davalı ortak … ve vekil edilen eşi … tarafından şirket aleyhine kullanıldığını ve halen de kullanılmaya devam edildiğini, şirket hesaplarında bulunan 2.400,000,00 TL, nin şirket muhasebecisi … tarafından şahsi hesaplarına geçirildiğini, konunun öğrenilmesi ve ilgili şahıs hakkında suç duyurusu ile sair hakların kullanılacağının söylenmesi üzerine 1.000,000,00 TL kısmı elden Kadıköy Kızıltoprak’ta mukim Kadıköy … Noterliği’ne getirildiğini ve 23.02.2011 tarihinde burada 2.400.000,00 TL üzerinden ibraname düzenlendiğini ve elden getirilen 1.000.000,00 TL … vekili Av. … tarafından ortak …’nın eşi …’ya … Bankası Kızıltoprak Şubesinde ibranamede imzası bulunan herkesin huzurunda teslim edildiğini, … bu parayı şirket ortağı …’nın şahsi hesabına yatırdığını, yine aynı parayı şirket hesaplarına borç olarak gönderdiğini, bu şekilde şirketi …’ya borçlandırmış gibi gösterildiğini, 01.03.2011 tarihli sermaye artışı kararı alındığını ve …’nın alacaklı olduğu iddia edilen miktardan sermaye borcu ödenmiş gibi gösterildiğini, diğer ortakların şirkete sermaye olarak borçlu kalmasının sağlandığını, … tarafından sermaye artışında kullanılan paranın esasen, şirketin muhasebecileri tarafından şirketten alınan ve 23.02.2011 tarihinde bir kısmı iade edilen para olduğunu, hisse devriyle beraber imza yetkisi değişmesine ve ortaklardan …’nın imzasının olmazsa olmaz kuvveti taşımasına rağmen yine 18.02.2011 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanmış yeni imza sirkülerine rağmen, şirketin eski imza sirküleri bankalara ibraz edilerek ve ortaklar … ve …’nin imza kaşeleri kullanılmak suretiyle şirketin … Bankası Altunizade … Caddesi Şubesindeki … numaralı hesabından; 47.269,40 TL, 60.000,00 TL, 5.900,00 TL, 6.900,00 TL, 47.976,00 TL, 60.000,00 TL, 23.200,00 TL, 37.600,00 TL, 4.300,00 TL gibi tutarların … hesabına aktarıldığını, aynı şekilde … Maltepe Şubesi, … Cadde Bostan Şubesi, …, … Bankası Dudullu Sanayi Şubesi ve … Koşuyolu şubesinden şirket işlerinde kullanılmak üzere … Ltd. Şti. adına çekilen ve davacının da kefil olduğu nakdi kredilerin yine aynı yöntemle şirket ortağı …’nın şahsi hesaplarına aktarılarak şirketin sürekli borçlandırıldığını, ayrıca, tarafların ortağı olduğu … Ltd. Şti. tarafından … A. Ş. aleyhine İstanbul (Kapatılan) 25. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/449 Esas 2014/33 Karar sayılıyla ilamıyla kazandığı 8.250.000,00 TL de yine …’ya verilen vekaletnameye istinaden şirket avukatı Sayın Av. …’a verilen yazılı talimatlarla … Bankası Koşuyolu Şubesi ve … Koşuyolu Şubesindeki şirket hesaplarına aktarıldığını, buradan da şirketle hiçbir ilgili olmayan ve yine şirketten hiçbir alacağı olmayan …’nın yıllardan beri yanında çalıştırdığı …’ın ev hanımı olan eşi üzerine aktarıldığını, 25 Şubat 2015 tarihinde 4.710.000.00 TL bu yolla şirketten alındığını, tüm bu hususların daha önce … aleyhine vekaletten azil için açılan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1259 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, hisse devrinden ve vekaletten önce … Ltd. Şti.’nin hiçbir şekilde sosyal güvenlik prim ve vergi borcu bulunmamasına rağmen, devirden sonra verilen vekaletname ile şirket yönetimi davalıya geçtikten sonra vergiler ve sigortalar ödenmediğini, davalı ortağın eşi ile birlikte davalı şirketi sürekli zarara soktuğunu beyan ederek müdürlük yetkisinin kaldırılması gerektiğini, dava zamanaşımı süreleri 30.11.2021 tarihinde dolacağından öncelikle tedbiren talepte bulunan ortaklara şirket adına dava açma konusunda yetki verilmesini, ortaklar arasında muhtelif dava dosyaları nedeniyle husumet bulunduğundan ve şirketin yönetimi imkansız hale geldiğinden ve esasen taraf menfaatleri de gerektirdiğinden davaların açılması ve takibi için şirkete kayyım atanmasını, şirket zararına hareket etmeye devam eden davalı …’nın müdürlükten azlini ve imza yetkisinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 28.10.2021 Tarihli Ara Kararında; davalı şirketin sicil kayıtlarının incelenmesinden 3 ortağının bulunduğu, davacılar ve dava dışı …’nın şirket yetkilileri olup 2011 yılında alınan ortaklar kurulu kararı ile aksi karar alınıncaya kadar davacılar ve …’nın şirket müdürü olarak atandığı, …’nın imzası yanında diğer müdürlerden herhangi birinin imzası ile müşterek imza ile temsilin kabul edildiği, tüzel kişiliğe sahip bir şirkete kayyım atanması için kural olarak tüzel kişiliğin organsız kalmasının gerektiği, bu kapsamda tüzel kişiler için kayyım atanması ancak organ boşluğu veya eksikliği ile belli bir işle sınırlı olmak üzere mümkün olup şirket ortak ve yöneticileri arasındaki sorunların şirkete kayyım atanmasına gerekçe yapılmasının olanaksız olduğu, şirketin kötü yönetilmesi halinde şartları mevcut ise yöneticilerin sorumlu olduğu, davalı şirket yönünden organ boşluğunun söz konusu olmadığı, işbu davada yöneticilerin görevinden alınması, azli, yönetim yetkisinin kısıtlanması gibi TTK 630/2 maddesinde düzenlenen taleplerde bulunulmadığından koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 21.12.2021 Tarihli Ara Kararında; davacıların …’nın hiç bir işlem yapmaması nedeniyle şirket hakkında görülen davalarda şirketin temsil edilemediğini, açılması gereken davaların açılamadığını, bu nedenle şirket alacaklarının zamanaşımına uğrayacağını belirterek davaların açılması ve takibi için kayyım tayini talep edildiği, getirtilen dava dosyaların incelenmesinden şirketin taraf olduğu dava dosyalarının çoğunun takipsiz bırakıldığı, açılmamış sayılması kararı verildiği görüldüğü gerekçesiyle mahkemece temsil kayyımı olarak atanan …’a ihtiyati tedbiren davalı şirket adına dava açma ve takip etme ve bu işlemler için yapılması gerekli diğer usuli işlemleri yapma yetkisi tanınmasına karar verilmiştir.
TALEP: Davacılar vekilinin 21.01.2022 tarihli dilekçesinde, davalı …’nın eşi …’ya verilen vekaletten azil talebi için İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1259 Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini, 3. şahıs … vekili marifetiyle İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu dilekçe ile tedbirin kararın kesinleşmesiyle beraber ortadan kalktığından kararın uygulandığı icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep edildiğini, tarafların ortağı bulunduğu … Ltd. Şti.’nin Bozüyük Sosyal Güvenlik Merkezi’nden 300.000 TL alacağının bulunduğunu, davalının ve davacılardan …’nin vermiş olduğu vekaletname üzerindeki tedbir kararı kalktığından iş bu paranın davacının eşi tarafından alınması için girişimde bulunulduğunu belirterek davalı … ve davacı müvekkil …’nin birlikte verdikleri vekaletnamenin kullanımının engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 02.02.2022 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, asıl davanın konusunu davalı şirkete kayyım tayini, birleşen davanın konusunu ise müdürlükten azil ve kayyım tayinine ilişkin olduğu, ihtiyati tedbire konu edilen hususun daha önce görülüp sonuçlandırılan davada reddine karar verildiği, eldeki davanın konusunu teşkil etmediği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; derdest davanın konusu ile İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dava konusu birbirinden tamamen farklı olduğunu, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde vekaletnameden azil istenmişken, derdest davada ortak müdürün imza yetkisi kaldırılarak müdürlükten azli istendiğini, vekaletnamenin kötüye kullanılarak şirketin boşaltıldığı hususunun sabit olduğunu, elindeki vekaletnameye istinaden sürekli suistimal eden …’nın şirket malvarlığını daha fazla eksiltmemesi için ve tüm taraf menfaatleri ve özellikle şirketin devamlılığı için gerekli olan sermayenin kaybedilmemesi maksadıyla tedbirin istendiğini, yaklaşık ispatın da gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl davada, davalı şirketin ortakları davacılar ve davalı …’nın şirket yetkilileri olup, şirketin davalı …’nın imzası yanında diğer davacı müdürlerden herhangi birinin imzası ile müşterek imza ile temsilin kabul edildiği, şirket hakkında görülen davalarda şirketin temsil edilemediği, açılması gereken davaların açılamadığı, şirket alacaklarının zamanaşımına uğrayacağını belirterek davaların açılması ve takibi için kayyım tayini talep edildiği, birleşen davada ise, şirketin yönetimi imkansız hale geldiğinden şirket zararına hareket etmeye devam eden davalı …’nın müdürlükten azli istendiği, yargılama sırasında, davacılar tarafından davalı … ve davacı …’nin şirket adına dava dışı …’ya verilen vekaletnamenin kullanımının engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini ve tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Somut olayda, eldeki asıl davada şirket adına davaların açılması ve takibi için kayyım tayini, birleşen davada ise, davalı …’nın müdürlükten azlinin istendiği, istinafa konu tedbir talebinin ise, davalı … ve davacı …’nin şirket adına dava dışı …’ya verilen vekaletnamenin kullanımının tedbiren engellenmesi olduğu, vekâlet verenin davalı şirket tüzel kişiliği olup, şirket ortaklarının bu tedbir talebininde bulunamayacağı gibi tedbir talebinin bu davanın konusunu teşkil etmediği gözetildiğinde davacıların yerinde olmayan istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022