Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/564 E. 2022/589 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/564
KARAR NO: 2022/589
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2021
NUMARASI: 2019/794 Esas – 2021/1188 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ: 16/10/2019
Birleşen Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/834 E.sayılı Dosyası
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ: 28/09/2021
ARA KARAR TARİHİ: 11/01/2022
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)|Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Asıl ve birleşen dava davacısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.şirket müşterek yetkili müdürü ve hissedarı olduğunu, diğer şirket ortağı ve müşterek yetkili müdürü olan … isimli şahıs bu yetki ve hisse durumunu yaptığı iki adet hukuksuz genel kurul toplantısı ile elde ettiğini, bu iki genel kuruldan 29/05/2014 – tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlar ile ilgili Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/595 sayılı “Genel Kurulda alınan kararların Butlanı” davası karar aşamasında olduğunu, imza incelemesi sonuçları gelmiş olup, bu genel kurulda atılan imzaların …’ın eli ürünü olmadığı tesbıt edildiğini, 29/07/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlarla ilgili olarak İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi (2015/873–2017/1134 sayılı “Genel kurulda alınan kararların İptali” davası sonuçlanmış ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 2018/908 Esas ve 2019/172 Karar sayılı İlamı ile 29/07/2015 tarihli genel kurulda alınan kararlar yok hükmünde kabul edildiğini, bu genel kurul toplantısında iptal edilen şirket müdürlüğünün kendisine geri verildiğini ve …’nun aldığı münferit temsil yetkinin kaldırıldığını, 15/01/2016 tarihli genel kurulda alınan kararların YOK hükmünde olduğunun tesbiti davasında İstanbul Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/220 esas sayılı davada 15/01/2016 tarihli genel kurul toplantısı ile …’ya verilen 10 yıl süre ile münferit temsil yetkisinin kaldırıldığını ve kendisine müşterek temsil yetkisi verildiğini, … isimli şahıs hileli bir şekilde elde ettiği yetki ile şirkete ve ortaklarına sürekli zarar vermekte, şirketin mal varlıklarını ve demirbaşlarını satarak TTK nın ilgili maddeleri gereği suç işlediğinden öncelikle …’nun şirket müdürlüğünden azlini, hukuksuz genel kurul toplantilari ile ilgili süren davalarımız ve açmış olduğumuz bu dava kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir olarak şirketi diğer müdür …’ın temsil etmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça açılan işbu davada zorunlu dava şartı olan arabuluculuk başvurusu yapılmadan davanın açılmış olması doğru olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı …’a tebliğ edilen İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/ 315 E, 2015/414 K. Sayılı karar ve işbu davanın dava dilekçesine konu edilen taleplerde %50 hissenin şirketin diğer hissedarı adına ticaret sicile tescil edildiği ve çift imza yetkili olduklarına dair resmi belgeler ve dava dosyası içeriği ile sabit olup, işbu davanın (2015/315 E ) açılmasına sebebiyet veren de davacının menfi tutumu olduğunu, davanın arabuluculuk şartı yerine getirilmeden açılmış olması nedeniyle usulden reddini, taraflar arasında devam eden ve kesinleşmeyen derdest davalar nedeniyle de usulden reddini, şirketin iki ortağı arasındaki temsil yetkisinin genel kurul yapılarak aşılması gerçeği ve sayılan sebeplerin hiç birinin davanın konusuyla alakasının olmaması karşısında açılan davanın esas yönden reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: İl derece mahkemesince 11/12/2019 tarihli ara karar ile davalı şirkete mali müşavir …’nın denetim kayyımı olarak atanmasına, 06/07/2021 tarihli ara karar ile şirket yöneticilerinin arasındaki husumet nedeniyle bir araya gelip ortak karar almaları imkansız hale geldiği gerekçesiyle şirket yöneticilerinin yönetim yetkisi kaldırılarak denetim kayımı mali müşavir …nın yönetim kayımım olarak atanmasına ve 04/11/2021 tarihli ara karar ile denetim ve yönetim kayyımı …’nın görevden azli ile yönetici kayyımı olarak …’i atanmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır. 17/02/2022 TARİHLİ EK KARAR :İlk derece mahkemesi 04/11/2021 tarihli ara karar ile atanan kayyımın değiştirilmesine ilişkin asıl ve birleşen dava davacısının dilekçesinde belirttiği kayyımın görevinin ihmal, savsaklama, basiretli davranmama, şirketin alacaklarını tahsil yoluna gitmeme, işgale göz yumma vb.iddialarının tevsik edilmediği gibi kayyımın görevlerinin mahkemece verilen 04/11/2021 tarihli ara karar ile belirlendiği, kayyımın değiştirilmesine ilişkin yeterli somut delil olmadığı gerekçesiyle davacının kayyımın değiştirilmesi talebinin reddine kesin olarak karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen dava davacısı … istinaf dilekçesinde özetle; 15/02/2022 tarihli talebininin nedenlerini belirtmiş olduğunu, mahkemenin bu iddialarla ilgili somut belge olmadığından talebini reddettiğini, yapılmayan, savsaklanan işin belegesinin tarafından belgelenmesinin beklenemeyeceğini, yapılmayan işlerin yapıldığının ispatı sorumluluğu bu görevleri yapmadığını iddia ettiğimiz kayyım …’e ait olduğunu, mahkemenin bu iddialarını sorgulamadan ve kayyıma bir ihtar çekme ihtiyacı bile görmeden bu talebini reddettiğini, esasen kayyım değişikliği talebine esas olan konularda mahkemeye 27/10/2021, 08/11/2021, 12/11/2021, 17/11/2021, 10/12/2021, 19/01/2022 tarihlerinde de beyan ve taleplerde bulunduklarını, bu talepleri hakkında hiç bir işlem yapılmamış ve kayyım …’in bilgisine dahi başvurulmadığını, 04/11/2022 tarihli kayyım değişikliği kararında talep sahibi …’nun talebinden mahkemece aranmayan somut ispat ve iddiaların tevsikinin kendisinden istenmesinin kabul edilemeyeceğini, Kayyım değişikliği talebinin tarihi olan 15/02/2022 tarihine kadar; Mülk sahibi Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yasal kiracı olmadıkları belgelenen işgalci …(…), … ile Şirketi … Ltd.Şti. arasında bir kira sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden şirkete yapılmış bir ödeme olmadığını, Bakırköy 5.ATM 2019/925 ve 2021/366 Karar sayılı sözleşmenin iptali davası kesinleşmiş olup kesinleşme tarihi olan 18/11/2021 tarihi itibarı ile bu alacaklar tekrar şirket alacağına dönüştüğünü, bu alacaklar ile açılmış bir dava ve icra dosyası olmadığını, Tarım ve Orman Bakanlığınca şirketimiz aleyhine açılmış olan “alacağın tahsili ve Tahliye” konulu Bursa 6.Sulh Hukuk 2021/1054 sayılı ödenmeyen kira borçlarına istinaden daha önceki kayyım …’nın Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde başlattığı “borçların yapılandırılması ve sözleşmenin ihyası” talepli başvuru ile ilgili hiç bir takip yapılmadığını, Şirket uhdesindeki Aksaray Valiliği İl Özel İdaresinden 35 yıllığına üst hakkı kazanılmış olan ve %80 i bitmiş olan 5 yıldızlı … yatırımı 2014 yılından sonra yatırıma devam edilmediği için idarece tek taraflı fesih yoluna gidilmiş olup dava Danıştay 10.Daire 2018/1593 Esas dosya numarası ile Temyiz aşamasında olduğunu, bu dosyaya herhangi bir hukuki müdahale başvurusu yapılmamış olup İlgili idareye yapılmış bir sulh başvurusu da olmadığını, bu yatırımın mevcut aşamasındaki güncellenmiş bedelinin 50.000.000.-Tl olduğunu, Vakıflar Genel Müdürlünden Yap-İşlet-Devret modeli ile 29 yıllığına üst hakkı kazanılan Balıkesir İli Altınoluk taki 5 yıldızlı sahil oteli projesi yatırım tamamlanmadığından ilgili idare tarafından tek taraflı fesih yoluna gidildiği , şirketi uhdesinde bulunan bu proje alanında başka şahışlarca kamping işletmesi yapıldığını, bu yatırıma da acil hukuki müdahale gerekmekte iken hiç bir hukuki başvuru yapılmadığı ve ilgili idare ile sulh yoluna başvurulmadığı , şirketin bahsedilen kurumlar nezdinde edinilmiş haklarının kayba uğramaması gerektiğini beyanla, 04.11.2021 ve 17.02.2022 tarihinde ilk derece mahkemesince alınan ara kararların kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Asılve birleşen dava, TTK 630/2.maddesi uyarınca, haklı sebeplerle limited şirket müdürünün yönetim ve temsil haklarının kaldırılması (azli) ve davalının müdürlük yetkisinin kısıtlanması için dava kesinlesinceye kadar tedbiren davalı şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi şirket aleyhine açılan asıl davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,birleşen davanın kabulü ile davalı şirket müdür …’nun azline,yetkili organlar tarafından yeni bir şirket müdürü seçilene kadar yönetici kayyımı atanan …’in atanmasına karar verilmiştir. Nihai karar dan sonra ilk derece mahkemesi 17/02/2022 tarihli ek karar ile davacının kayyım değişikliği talebinin reddine kesin olarak karar vermiş,bu ek karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Mahkemece ek kararlar yönünden yapılan istinaf başvurusunun ayrı bir istinaf esas numarası ile gönderilmesi gerekirken nihai karara yönelik istinaf başvurusu ile birlikte istinaf incelemesine gönderilmiştir. 11/12/2019 tarihli ara karar ile ilk derece mahkemesince davalı şirkete mali müşavir …’nın denetim kayyımı olarak atanmasına, 06/07/2021 tarihli ara karar ile şirket yöneticilerinin arasındaki husumet nedeniyle bir araya gelip ortak karar almaları imkansız hale geldiği gerekçesiyle şirket yöneticilerinin yönetim yetkisi kaldırılarak denetim kayımı mali müşavir …’nın yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verildiği ve taraflarca bu kararlara karşı da istinaf yasa yoluna başvurulmadığı ve kararının kesinleştiği görülmüştür. 04/11/2021 tarihli ara karar ile ilk derece mahkemesi denetim ve yönetim kayyımı olarak atanan mali müşavir …’nın görevden azli ile yönetici kayyımı olarak …’i atanmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 341/1. maddesine, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilineceği şeklindeki açık düzenleme karşısında, ara kararların istisnalar hariç olmak üzere istinafı mümkün değildir. İlk derece mahkemesinin davacının ihtiyati tedbir talebi kabul edilerek şirkete yönetim kayyımı atanmasına yönelik verilen ihtiyati tedbir kararı istinaf yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş olup, ihtiyati tedbir talep eden davacının atanan kayyımının değiştirilmesi talebinin reddine ilişkin ek kararın (HMK 396/2 maddesi kapsamında ara karar niteliğinde olup) istinaf edilebileceğine ilişkin Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamasına ve HMK 341 maddesinde sayılan kararlardan olmamasına göre talebe konu ek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/1 ve 346/1. Maddesi uyarınca REDDİNE, 2-İstinaf yoluna başvuru sırasında alınan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemi halinde yatırana iadesine, 3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/05/2022