Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/558 E. 2022/603 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/558
KARAR NO: 2022/603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2019/130 Esas – 2021/1181 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 31.08.2018 tarihinde davalıdan ithal kayın su kontrası olarak bilinen 25 plaka malzeme ile birlikte 30 plaka … bambu malzeme 2 plaka MDF malzeme ve 1800 metre PVC kenar bandı satın aldığı; davalıdan sipariş edilen marin su kontrası olarak bilinen malzemenin niteliği ve kullanılış amacı gereği suya dayanıklı mukavemeti yüksek, yağmur vb. temas durumunda kabarma, çatlama, bozulma gibi durumların meydana gelmemesinin gerektiği; davalıdan alınan malzemenin monte edildiği; ancak rnalzemelerde monte edildikten kısa bir süre sonra yağmur suyunun temas etmesi ile birlikte bozulmalar ve kabarmalar meydana geldiği; niteliğine göre kendisinden beklenen faydayı göstermeyen malzemelerin gizli ayıplı olduğu ve taşıması gereken ozellikleri taşımadığının anlaşıldığı; ürünlerde ortaya çıkan ayıbın müvekkili tarafından öğrenilir öğrenilmez davalı tarafa ihbar edildiği; Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/110 D.İş dosyasından delil tespiti yaptırıldığı; delil tespiti dosyasında alınan raporda ürünlerin kendisinden beklenen faydayı sağlamadığı, gerekli nitelikleri taşımadığı, bu nedenle ürünlerin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiği ve zarar miktarının 29.375,00 TL olarak hesaplandığı; davalı satıcıdan alınan ürünlerin bedellerinin iadesi ile birlikte, ürünlerde ortaya çıkan ayıp nedeniyle uğramış oldukları zararın fazlaya dair tüm talep ye dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tutarındaki zararlar ile yapılan giderlerin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil şirketten 31.08.2018 tarihli fatura ile uyuşmazlık konusu malları satın aldığı; Müvekkilinin malları satış sözleşmesine uygun olarak davacıya teslim ettiğini, davacı tarafından müvekkiline bildirilen ürünlerde meydana gelen deformasyonun sebebinin ancak malın kötü ve yanlış kullanımından kaynaklanabileceği; müvekkili tarafından satış sözleşmesine uygun olarak malların davacıya teslim edildiği; açıklanan nedenlerle davanın usul ve esastan reddine, davanın ihbarı talebimizin kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacı tarafından huzurda görülen dava açılmadan önce satış sözleşmesine konu ürünler nedeni ile uğradığını iddia ettiği zararın tespiti için Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/110 D. İş dosyasından delil tespiti yaptırıldığı; delil tespiti dosyasında alınan raporda ürünlerin kendisinden beklenen faydayı sağlamadığı, gerekli nitelikleri taşımadığı, bu nedenle ürünlerin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiği ve zarar miktarının 29.375,00 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davacının talep edebileceği zarar miktarı 29.375,00 TL olarak belirlenmiştir. Gerek dava dilekçesinde davanın açık bir şekilde belirsiz alacak davası olduğunun belirtilmesi gerek davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 01/011/2021 tarihli dilekçede talep arttırımında bulunduğunu belirtmesi karşısında huzurda görülen davanın HMK’nın 107. maddesi uyarınca açılmış belirsiz alacak davası olduğu açıktır. Davacı tarafından her ne kadar huzurda görülen dava belirsiz alacak davası olarak açılmış ise de yukarıda belirtilen ilkeler ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda davacı tarafından huzurda görülen dava açılmadan önce mahkeme aracılığıyla yapılan tespit dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu ile zararın artık belirlenebilir hale gelmiş olması nedeniyle artık belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar dava açılmadan önce uğranılan zarara ilişkin delil tespiti yaptırılmışsa da, söz konusu delil tespiti dosyasından tespit edilen miktara Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada alınan 30.09.2021 tarihli son bilirkişi raporunda ulaşıldığını, Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/110 D. İş sayılı dosyasından alınan raporda 29.375,00 TL bedel tespit edildiğini, İlk derece mahkemesi olan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/130 Esas, 2021/1181 Karar sayılı dosyasından alınan 18.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin 6.128,77 TL zararı olduğu, 30.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise 31.697,64 TL zararı olduğunun belirlendiğini, ilk derece mahkemesi tarafından huzurdaki dava ikame edilmeden önce delil tespiti yapılarak zararın artık belirlenebilir hale geldiğinin kabulü ile belirsiz alacak davası açılamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmesinin, kanunun amacına, ruhuna ve hukuka aykırı olduğunu, kabul edilmemekle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından şayet huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmemesi görüşü benimsense dahi en azından dava dilekçesinde belirtilen asgari miktar olan 10.000,00 TL üzerinden karar verilmesi gerekirken, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmesinin hukuk düzenince korunmayacağını, müvekkilinin alacağını tazmin amacıyla yargı mercine başvurması dışında bir yol kalmamış olup bu durumun başlı başına davayı açmakta hukuki yararının olduğunun göstergesi olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan ürünler nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı noktasındadır. Davacı, 31/08/2018 tarih ve … nolu faturaya konu ürünleri davalıdan satın almıştır. Davacı tarafça, satın alınan ürünlerin ayıplı olduğu ve bu nedenle zarara uğradığı iddiası ile zararın tazmini istemiyle eldeki belirsiz alacak davası açılmıştır. İlk derece mahkemesince davacının, dava açmadan önce delil tespiti yaptırmak suretiyle zararın miktarını öğrendiği kabul edilerek davanın, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından bahisle reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 107/1. Maddesinde, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği düzenlenmiştir. Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez. Davacı taraf, ayıplı ifa nedeniyle uğradığı zararı talep etmektedir. Davada zarar kalemleri olarak da delil tespiti dosyasında belirlenen yeniden imalat, işçilik, söküm ve nakliye vs. gibi zarar kalemleri gösterilmiş ve davacı 01/11/2021 tarihinde harçlandırdığı talep arttırım dilekçesiyle talebini 31.697,64 TL’ye arttırarak davasını tam eda davasına çevirmiştir. HMK’nın 114/1-h maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK’nın 115/3. Maddesinde ise, dava şartı noksanlığının, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği düzenlenmiştir. Davacı taraf hükümden önce talebini arttırmak suretiyle davasını tam eda davasına çevirdiğine göre, karardan önce davada hukuki yarar şartı gerçekleşmiş olup, buna rağmen mahkemece başlangıçtaki hukuki yarar eksikliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi yerinde olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.10/05/2022