Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/510 E. 2022/422 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/510
KARAR NO: 2022/422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2021
NUMARASI: 2021/958 D.iş – 2021/963 Karar
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın incelenmesi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kabulüne yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati haciz isteyen (karşı taraf) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP :İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili ile borçlu …’ın 2001 yılının sonuna kadar … A.Ş.’nin temsile yetkili yönetici ortaklarından olduğunu, müvekkilin 2001 yılından beri şirketle herhangi bir bağlantısının kalmadığını, borçlunun hala şirket ortağı ve yetkilisi olduğunu, TMSF’nin şirketin borcundan dolayı şirket hakkında 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereği takip başlatıldığını ve 18.12.2015 tarihili 2015/303 sayılı kararı ile de “…amme alacağının, borçlunun mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması nedeniyle 5411 sayılı Bankacılık Kanununun geçici 26ncı maddesi ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Alacaklılarının Takip ve Tahsiline İlişkin Esas ve Usuller hakkında Yönetmeliğin 27nci maddesi uyarınca, takip ve tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydıyla … A.Ş. (yeni … A.Ş.) hesabına virman yapılan toplam 5.859.052,40 TL ve 1.793.545-USD tutarlı kredinin edinildiği ve ödenmesi gerektiği dönemde amme borçlusu firmada A grubu imza yetkilisi kanuni temsilci olarak görev yapan …, …, … ve … hakkında 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi kapsamında 51.997.462TL Fon alacağından sorumlu tutularak ihtiyati haciz kararı da dahil olmak üzere takibe başlanmasına…” karar verdiğini, bu karar gereğince, alacaklı müvekkili ve borçlu …’ın şirketin TMSF’ye olan mezkur borcundan dolayı müteselsil sorumlu hale geldiğini, bu kararının iptali için açılan davada idare mahkemesince davanın reddine karar verildiğini, kararın Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiğini, nihayetinde 26.10.2021 günü, müvekkilin … Bankası A.Ş. hesabındaki 6.223.580,83USD hacizli parası; TMSF’nin talebi üzerine takip kapsamında 59.248.489,49TL(elli dokuz milyon iki yüz kırk sekiz bin dört yüz seksen dokuz türk lirası kırk dokuz kuruş)’ye çevrilerek TMSF hesabına aktarıldığını, borcun tamamının müvekkilden tahsil edilmesi neticesinde, teselsüle ilişkin TBK 162 ve devamı maddeleri gereği; borçlu …’ın payına düşen 14.812.122,37 TL’lik kısmın ödenmesi için borçluya ihtarname keşide edildiğini, fakat borçlu tarafından bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek 15.002.447,94 TL ((14.812.122,37 TL asıl alacak + 190.325,63 TL işlemiş faiz) alacağa binaen, tayin edilecek uygun bir teminat miktarı karşılığında, İİK 257. Madde gereği borçlunun menkul/gayrimenkul malları ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 09/12/2021 tarihli kararıyla, talep uygun görülerek ihtiyati hacze karar verilmiştir.
İTİRAZ: İtiraz eden borçlu vekili, müvekkilinin ikametgahının İstanbul / Beşiktaş olması nedeni ile İstanbul Mahkemelerinin ihtiyati hacizde yetkili olduğunu, bu kapsamda yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, TMSF”nun tahsilatı kesinleşen idare mahkemesi kararı üzerine değil ihtiyati haciz talep eden tarafın TMSF’ye bizzat yazılı olarak başvuruda bulunması üzerine yaptığını, oysa ki, TMSF’nin gerekli görüşmeler ve derdest olan davalar sebebi ile bugüne dek hiç bir işlem yapmadığını ve davaların sonuçlanmasını beklediğini ancak alacaklı tarafın başvurusu üzerine tüm borcun hacizli banka hesabından tahsil ettiğini, TMSF’nin haksız çıkma zammı uyguladığını, bununla ilgili hukuki süreç sona ermeden ödenmiş olduğunu, şayet ödenmediyse bundan ihtiyati haciz isteyen …’in sorumlu olduğunu, alacağın muaccel olmadığı gibi likit de olmadığını belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
İTİRAZA CEVAP: Talep eden alacaklı vekili, müvekkilinin, borçlu ve dava dışı iki kişi ile … şirketinin, borcun doğduğu tarihte imzaya yetkili ortakları olduğunu, borcun bankalardan kullanılan krediler olduğunu ve … Şirketi’nin merkezi İstanbul / Kadıköy adresinde olması sebebi ile Mahkememizin iş bu davada yetkili olduğunu, müvekkilinin banka hesaplarında yeterli miktar olması sebebi ile TMSF müvekkilinin banka hesabından tahsilatı yaptığını, müvekkilinin TMSF’ye herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, TMSF’nin müvekkili hakkında %10 haksız çıkma zammı nedeniyle ayrı bir takip başlattığını, borç tahsil edildiğinde bu takip TMSF nezdinde sonlandığını, müvekkilinin rücu hakkının doğduğunu, ihtiyati hacze alacağın likit bir alacak olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddini karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, İİK’nun 50.maddesi uyarınca yetkili mahkeme borçlunun ikametgah mahkemesi olup, borçlunun mernis adresinin Beşiktaş adresinde olduğundan, İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki yönünden itirazın kabulüne, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı talep eden alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin TMSF’nin tüm alacağını kendisinden tahsil etmesi nedeniyle müteselsil borçlu olan diğer ortaklara rücu ettiğini, bu nedenle yetkili ve görevli mahkeme belirlenirken rücu hakkını doğuran kök ilişkiye bakılarak uygulanması gereken hukuk kurallarına göre belirlenmesi gerektiğini, kök ilişkisinin dayanağı da TMSF’nin 18.12.2015 tarihli 2015/303 sayılı kararı olup, müvekkil …, borçlu … ve dava dışı iki ortak, bu kararla birlikte … şirketinin TMSF’ye olan borcundan dolayı şahsen ve birlikte sorumlu tutması olduğunu, şirketin TMSF’ye olan mezkur borcunun sebebi de finans kuruluşu olan bankalardan kullanılan krediler olduğunu, taraflar arasındaki husumet, bir tüzel kişiliğin borcundan, o tüzel kişiliğin ortakları olmaları sebebiyle birlikte sorumlu olmalarından kaynaklandığını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 14. Maddede kesin yetki kuralı bulunmakta olup mezkur şirketin merkezinin bulunduğu yer Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olduğunu, şirket merkezi de mahkemenin yetki sınırları içinde kaldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda ihtiyati hacze yönelik itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına dair ek karar verilmiş; bu ek karara karşı, talep eden alacaklı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. Maddesine göre de ihtiyati hacze İİK’nın 50. maddesi atfı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümlerine göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Borçlu tarafından kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati hacze karşı İİK’nın 265/1. maddesine uyarınca, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzurunda yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edilebilir. İİK’nın 265/3. Maddesinde ise, Mahkemenin, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedeceği, düzenlenmiştir. İhtiyati hacizde hangi mahkemenin yetkili olduğunun İİK’nın 258. maddesinin yollamasıyla aynı Kanun’un 50. maddesi gereğince belirlenmesi gerekir. İİK’nın 50. maddesi uyarınca yetkili mahkeme, HMK’da mahkemelerin yetkisini düzenleyen kurallara göre belirlenir. Somut olayda, her iki tarafın … A.Ş.’nin temsile yetkili yönetici ortaklarından olduğu, şirketin TMSF’ye olan borcundan dolayı şirket hakkında TMSF tarafından 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereği takip başlatıldığı, amme alacağının, borçlunun mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun geçici 26ncı maddesi ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Alacaklılarının Takip ve Tahsiline İlişkin Esas ve Usuller hakkında Yönetmeliğin 27nci maddesi uyarınca, takip ve tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydıyla amme borçlusu firmada A grubu imza yetkilisi kanuni temsilci olarak görev yapan …, …, … ve … hakkında 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi kapsamında fon alacağından sorumlu tutularak ihtiyati haciz kararı da dahil olmak üzere takibe başlanmasına karar verildiği, bu kapsamda talep eden alacaklının hesabından borcun tamamen tahsil edildiği, teselsüle dayalı olarak borçlunun hissesine düşen tutar bakımından ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. HMK’nın 14/2. maddesinde, “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü mevcuttur. Bu durumda, TMSF’ye borcu olan şirketin borcun doğduğu tarihte şirketin imzaya yetkili yönetici ortaklarından olan talep eden alacaklı ile karşı taraf borçlunun bu borçtan şahsen birlikte sorumlu oldukları, bu nedenle talebin borcun tamamını ödeyen ortağın borçlu diğer ortağa karşı rücu isteminden kaynaklanmakta olup, tarafların ortağı olduğu şirketin kurulu bulunduğu adresin Kozyatağı/Kadıköy’de bulunmasına göre, kesin yetki şartı gereğince, İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkili olduğundan itiraz eden borçlunun yetkiye yönelik itirazlarının reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. İhtiyati hacze kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2.cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Bu açıklamalar ışığında, iddia, savunma ve dosyaya sunulan bilgi ve belgeler doğrultusunda, TMSF’nin 18.12.2015 tarihli 2015/303 sayılı kararı gereğince, şirketin imzaya yetkili ortaklarının şirketin TMSF’ye olan borcundan dolayı müteselsil sorumlu hale getirildiği ve bu borcunun tamamının 26.10.2021 tarihinde talep edenin banka hesabından tahsil edildiği, borçlunun kendi hissesine düşen ve ödemekle yükümlü olduğu tutar bakımından yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, borçlunun diğer itiraz nedenlerinin İİK m.265’de sayılan nedenler kapsamında kalmadığı gözetildiğinde, borçlunun tüm itirazlarının reddine karar vemek gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle yetki yönünden ihtiyati hacze itirazının kabulüne ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetli görülmediğinden ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle yerinde olmayan ihtiyati hacze vaki itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu 19/01/2022 tarihli İlk Derece Mahkemesi ek kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-İhtiyati hacze itiraz edenin, Mahkemenin 09/12/2021 tarih, 2021/958 D.iş, 2021/963 K. sayılı kararı ile verilen ihtiyati hacze vaki itirazının REDDİNE, 2-İhtiyati hacze itiraz aşamasında, ihtiyati haciz talep eden tarafından yapılan tebligat gideri 11,00 TL yargılama masrafının ihtiyati hacze itiraz edenden alınarak, ihtiyati haciz talep edene verilmesine, 3-İhtiyati haciz talep eden kendini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.405,00 TL vekalet ücretinin ihtiyati hacze itiraz edenden alınarak, ihtiyati haciz isteyene verilmesine, 4-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-İhtiyati haciz talep eden vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-İhtiyati haciz talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 220,70 TL, posta ve tebligat gideri 96,10 TL olmak üzere toplam 316,8‬0 TL yargılama masrafının ihtiyati hacze itiraz edenden alınarak, ihtiyati haciz talep edene verilmesine, c-Karardan sonra ihtiyati hacze itiraz eden tarafından yatırılan avanstan harcanan 30,00 TL’nin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1.b.2.ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06/04/2022