Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/507 E. 2022/415 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/507
KARAR NO: 2022/415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 06/01/2022
NUMARASI: 2021/792 Esas
DAVA: Sözleşmenin İptali – Tespit
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali-tespit davasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararlara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, müvekkilinin davalılardan …’ün eşi olduğunu davalı …’ün davalılardan … A.Ş.’nin %50 ortağı olduğunu, bu şirket ortağı davalı …’nın kendisine 01.07.2015 tarihli sözleşmeyi imzalatarak kendisinin unutkanlığından faydalanmak suretiyle tüm malvarlığını bedelsiz olarak üzerine geçirdiğini, sözleşmelerle borçlandırdığını, hastalık derecesinde unutkanlık problemi çektiği gerekçesi ile müvekkilinin iradesini fesada uğratıp kendisi hakkında vesayet davası açarak imza yetkisinin kısıtlanması yolu ile daha evvel imza ettiği sözleşme ve taahütlerden bu yolla kurtulmayı amaçladığını, bu bağlamda eski ortağı davalı … ve … A.Ş. aleyhine onlarca dava ve icra takibi açtığını, müvekkilinin eşi hakkında İstanbul Anadolu 2.Sulh Hukuk Mahkemesinde vesayet davası açtığını, hemen akabinde aynı dava dosyasına davalı …’ün ilk eşinden olan çocukları …, … ve … müdahale talebinde bulunarak babalarına vasi tayin edilmek istediklerini, davalı …’in ise avukat olup davalıların bir çok davasında vekili olarak yer aldığını, davaya konu muvazaalı işlemleri planlayan ve diğer davalıları yönlendiren asıl kişinin davalı … olduğunu, vesayet davası devam ederken, davalı …’in davalı …’e yapmış olduğu teklif üzerine, davalılar aralarında davaya konu 19.01.2017 tarihli protokolün imzalandığını, bu protokol imzalanmadan evvel davalı …’ün müvekkili eşinden 18.01.2017 tarihli “Muvafakatname” isimli belge aldığını, bu protokol gereği, davalı …’ün diğer davalılar aleyhine açtığı tüm dava ve icra dosyalarından feragat ettiğini, karşılığında davalı … A.Ş.’nin %50 ortağı olup, şirketin o dönemki malvarlığının yarısının zaten sahibi olmasına karşın protokol gereği sadece … A.Ş. üzerinde kayıtlı … A.Ş. hastane binasının yarısının mülkiyetini alarak diğer tüm haklarından ve malvarlığından tek taraflı olarak feragat ettiğini, aynı Protokol’ün 3.5 maddesi ile aynı zamanda diğer başkaca şirketlerde (… A.Ş. İle … Anonim Şirketi ) sahip olduğu tüm hisseler ve haklarından karşılıksız feragat ettiğini, davalı …’ün müvekkilinden mal ve para kaçırma kastı ile diğer davalılarla ortak hareket ettiğinin sabit olduğunu, davalı …’ün ise, davaya konu sözleşmeyi imza ettikten hemen sonra 24.03.2017 tarihinde … Ltd. Şti.’yi kurarak, müvekkili eşini %90 ortak yapmış ve üzerine kayıt edilen Hastane Binasının yarısının kira bedelinin bu şirket üzerinden tahsilini sağladığını, şirket adına ve hesabına gelen kira bedellerini ise şirket elemanlarına elden nakten çektirip daha evvel taahhüt ettiği sözlü ve yazılı borçlanmalarına ödediğini belirttiğini, şirket vergi ve kamu borçlarını ödenmemiş bu borçların da şirket dolayısıyla %90 ortak eşi üzerinde kalmasını sağladığını, İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1137E. Sayılı dava dosyası ile davalı … bir şekilde 19.03.2020 tarihinde davalı …’ün kısıtlanmasını sağlayarak kendi müvekkili …’in vasi olmasını sağladığını, daha sonra müvekkili aleyhine davalı … tarafından (kızı … eliyle), gerçekte ise davalı … tarafından planlanarak müvekkilin eşini dolandırdığı gerekçesi ve (Akıl zayıflığı olan kişinin nitelikli dolandırılması) şikayeti ile dava açmış ve hızla açılan dava neticesinde müvekkilinin İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/ 318 E. sayılı dosyası ile eşini dolandıran kişi olarak kabulünün sağlandığını, halen mahkeme kararının kesinleşmediğini, ayrıca müvekkile karşı boşanma davası açılmasının sağlandığını, sonuç olarak davalıların birlikte; fikir ve inanç bütünlüğü ile bir araya gelerek davalı …’ün müvekkilden mal ve para kaçırma iradesi ile dava konusu 19.01.2017 tarihli protokolün imza edildiğinin sabit olduğunu, davaya konu 19.01.2017 tarihli protokolün esaslı maddesi olan 3.9 sırasında “Şu kadarla ki, … A.Ş. hisselerinin %50’sinin …’ya devri ile buna mukabil Binanın %50 Mülkiyetinin …’e devri hususları bu Sulh Protokolünün esaslı unsurlarını teşkil etmekte olup” denilmekle, bahse konu bina devrine esas değer 30.665.522 Türk Lirası gösterilerek gerçek değerinin çok çok altında devir bedeli ile gerçekleştirilmiş olduğunun açık olduğundan taraflar arasındaki muvazaayı yazılı bir şekilde ispat ettiğini, ayrıca davalı …’ün sözde devrettiği … A.Ş. hisse senetlerini yapılması gereken resmi şekilde devretmediğini ileri sürerek davalılar tarafından imza edilen 19.01.2017 tarihli sözleşmenin iptaline, protokol gereği devri yapılan tüm bedel, taşınır ve taşınmaz malların sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği haksahiplerine iadesi gerekeceğinden sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında Şişli Tapu Sicil Müdürlüğü’nde, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel, … cilt no, … sahifede kayıtlı, İnönü, … Cad. No:…, Şişli/İstanbul adresindeki taşınmazın tapu iptali ile eski malike tesciline, … A.Ş.’nin %50 hisselerinin devrinin iptali ile davalı … adına kaydına, 19/01/2017 tarihinden itibaren davaya konu taşınmaz için ödenen tüm kira bedellerinin eski malikine iadesine, … Plaka nolu aracın devrinin iptali ile eski maliki … A.Ş. adına tesciline, dava ve icra dosyalarından yapılan feragat beyanlarının iptaline, davacının bu muvazaalı işlemler sebebiyle uğradığı maddi zararı şimdilik 100.000.-TL (Aslında müvekkilce kullanılan ve ödemesi yapılan kredi bedeli 8.162,462,06.-TL olup, bilirkişi incelemesi neticesinde hesaplanacak bedel üzerinde arttırılmak kaydı ile) davalılardan müteselsilen ve zincirleme olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, tedbiren ise, davalı … A.Ş. hisselerinin devrinin önlenmesine, İstanbul İli, Şişli İlçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parsel, … cilt no, … sahifede kayıtlı, İnönü, … Cad. No:…, Şişli/İstanbul adresinde bulunan ve toplam 20.000m2 lik kapalı alan kullanımlı, Bina’nın 1/2 hissesini yani ana taşınmazın yarı hissesine tekabül eden hissesi üzerine dava sonuna kadar tedbir şerhi işlenmesi, dava konusu protokolde yer alan İstanbul İli, Şişli İlçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parsel, … cilt no, … sahifede kayıtlı , İnönü, … Cad. No:…, Şişli/İstanbul adresinde bulunan … A.Ş. İle yapılan kira sözleşmesine istinaden ödenen kira bedelleri açısından … A.Ş.’ye yazı yazılarak taşınmaz kira bedellerinin dava sonuna kadar tedbiren mahkemece açtırılacak emanet banka hesabına yatırılmasına, … Plaka nolu aracın devrinin önlenmesi açısından tedbir kararı verilmesi ile taşıt sicil müdürlüğüne tedbir şerhi işlenmesine, davalı … adına yatırılan kira bedelinin toplandığı … Bankası A.Ş. Hasanpaşa Şubesindeki … T.C. Kimlik numaralı … adına kayıtlı hesaba dava sonuna kadar tedbir şerhi işlenmesini istemiştir.İlk derece mahkemesinin tek hakimli olarak vermiş olduğu 22.12.2021 tarihli ara kararında; Davalı …’ün dava konusu işlem tarihi itibariyle akıl hastalığı etkisinde bulunup bulunmadığı hususunun ancak yaptırılacak işlemler sonucunda anlaşılabileceği, ayrıca davalı …’e İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1137 Esas, 2020/289 Karar sayılı ilamı ile vasi atanmış olduğu, ilgili vesayet dosyasında davalının adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde vesayet şerhi işlenmiş olduğundan ve TMK 462. md. gereği vesayet makamının izni olmaksızın kısıtlı adına kayıtlı taşınmazların satışı yapılamayacağından kısıtlının taşınmazları ve aracına tedbir konulması istemlerinin reddine, davacının kira gelirleri hususunda tedbir talebi bakımından ise; vesayet makamı tarafından kira gelirlerinin kısıtlı hesabına yatırılması hususunda vasilik dosyasında karar oluşturulduğundan; kira bedellerinin toplandığı davalıya ait hesaba tedbir konulması talebinin reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 09.01.2022 TARİHLİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, davacı tarafça davalı … A.Ş’deki hisselerin devirlerinin önlenmesi amacıyla tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de; davalı …’ün hisse satış tarihinde fiil ehliyetinin olup olmadığı ancak aldırılacak rapor sonrasında ortaya çıkabileceğinden ve bu aşamada hisse devir tarihi itibariyle davalı …’ün fiil ehliyetinin bulunmadığına yönelik o tarihlerde alınmış herhangi bir rapor, ilaç listesi vesaire sunulmamış olduğundan davacının iddialarının yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanamadığından tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararlara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Talep eden davacı vekilinin 27.12.2021 ve 19.01.2022 tarihli istinaf dilekçelerinde özetle; tedbir talebnin tek dayanağı davalı …’ün akıl zayıflığı olup olmaması olmayıp, akıl zayıflığı varsa zaten bu işlem kendiliğinden hükümsüz olacağını, edbir talebinin muvazaa iddiasına göre değerlendirilmesi gerektiğini, taraflar arasında boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davası mevcut olduğunu, yaklaşık ispatın gerçekleştiğini, talep gibi tedbire hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, taraf muvazaası iddiasına dayalı olarak esasen anonim şirket hisse devrini konu alan 19.01.2017 tarihli protokolün hükümsüz olduğunun tespiti istemli davada tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden talebin reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini ve tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Somut olayda, davacı tarafça, eşi olan davalı …’ün diğer davalılar ile birlikte hareket ederek davacı eşinin zararına muvazaalı olarak davalı şirket hissesini davalı diğer ortağı …’ya bedelsiz devrettiği ve bu davalı hakkında açmış olduğu dava ve tüm haklardan karşılıksz feragat ettiği iddia edilmiş olup, iddia ve dosyaya sunulan deliller itibariyle yaklaşık ispat olgusunun mevcut aşamada gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.06/04/2022