Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/472 E. 2022/545 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/472
KARAR NO: 2022/545
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2021
NUMARASI: 2020/639 Esas – 2021/850 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari alım satım ilişkisi bulunduğunu, müvekkil ile davalı arasındaki ticari ilişkiye istinaden; takibe konu faturalarda yer alan malların davalıya satıldığını ve teslim edildiğini, davalının, söz konusu faturaların bedelini ödemediği için müvekkiline borçlu olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki alışverişi ve davalının son borç bakiyesini gösterir cari hesap ilişkisi bulunduğunu, bu borcun tahsil edilmesi amacıyla taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emrine kötü niyetli olarak itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın, müvekkilinin alacağını sürüncemede bıraktığını, söz konusu faturalara konu malların, davalıya teslim edildiğini, ayrıca taraflar arasındaki alışverişi ve davalının son borç bakiyesini gösterir cari hesap ilişkisi bulunduğunu, buna ilişkin faturaların, sevk irsaliyeleri ve cari hesap ekstrelerinin dilekçeleri ekinde sunulduğunu, söz konusu faturaların; davacı ve davalı ticari defterlerine mukayyet olup, davalı tarafından TTK.m.21 de düzenlenen “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” ibaresi gereğince herhangi bir itiraza da uğramadığını, tarafların tacir oluşu da gözetilerek taraf ticari defter ve kayıtları üzerinden HMK. 222 ve TTK. 83 maddeleri çerçevesinde yaptırılacak hesap/bilirkişi incelemesinin, davalı borçlunun itirazının haksızlığını ve kötü niyetli olduğunu ortaya koyacağını, davalı borçlunun dava konusu icra takibine kötü niyetli olarak ve alacağı sürüncemede bırakmak için itiraz ettiğinin ortada olduğunu iddia ederek, fazlaya dair talepleri saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile alacaklarının faiziyle birlikte tahsili amacıyla takibin devamına, haksız ve kötü niyetli suretle yapılan itiraz nedeniyle, davalının en az %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Karşı yanın hangi faturaya istinaden veyahut varlığını ve dava dilekçesi ekinde sunduğu hangi teslim belgesine istinaden iş bu davayı ikame ettiğini bilemediklerini, bunun gibi dava dilekçesi ekinde sunulan diğer evrakları inceleme ve bunlara karşı cevap verme, delil ileri sürme hakkının taraflarına tanınmadığını, bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle her ne kadar dava dilekçesine karşı iş bu dilekçelerini mahkememize sunmakta idilerse de; iş bu dilekçeleri ile HMK’da öngörülen ve davalıya tanınan davaya cevap verme hakkının tam ve usule uygun şekilde taraflarına tanınmadığından dava dilekçesinin ekindeki evraklara karşı cevap verme delil ileri sürme haklarının saklı kalmak üzere söz konusu evrakların taraflarına tebliğ edilmesi gerektiğini, Söz konusu malların müvekkili şirkete ya teslim edilmediğini ya da gönderilen ürünlerin eksik olarak teslim edildiğini, bu noktada hiç teslim edilmeyen veya eksik teslim edilen mallar yönünden söz konusu takibe itiraz etme zaruretleri hasıl olduğunu ileri sürerek, haksız ve kötü niyetli olarak açılan itirazın iptali davasının reddine, davalının %20 den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “İtirazın iptali davalarında, mahkemenin yetkisiyle birlikte, İcra Dairesi’nin yetkisine de itiraz edilmiş olması halinde öncelikle İcra Dairesi’nin yetkisine ilişkin itirazın incelenip değerlendirilmesi Yargıtay içtihatları gereğidir. İcra Dairesi’nin yetkisiz olması halinde de usulüne uygun bir icra takibinden bahsedilemeyeceğinden bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik mercinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır. (H.G.K. 28.03.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı; H.G.K. 20.11.2002 gün ve 2002/19-900-994 sayılı kararları) İcra İflas Kanunu m.50 para ve teminat borçlarında yetkili dairenin belirlenmesinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın yetki hükümlerinin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 6/1. maddesi gereğince; kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her dava açıldığı tarihte davalının Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görüleceğinden, genel kural olarak davalarda davalının ikametgahı mahkemesi yetkilidir. Davalının adresi itibariyle icra takibinin Selçuk İcra Dairelerinde yapılması gerektiği halde yetkisiz İstanbul İcra Dairesinde yapıldığının anlaşılmasına göre, davalı tarafça süresinde ve usulünce yapmış olduğu yetkiye itirazının kabulü ile yetkisiz icra dairesinde takip yapılmış olduğunun anlaşılmasına göre usulüne uygun bir takipten de bahsedilemeyeceğinden davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebi bakımından ise itirazın iptali davasında, davanın reddine karar veren mahkeme, alacaklının haksız ve kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa, alacaklıyı, borçluya red olunan alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum eder. Somut olayda; davacının icra takibinde bulunurken ve dava açarken haksız ve kötüniyetli olduğuna dair bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı borçlunun, icra dosyasına yasal süresi içerisinde usulüne uygun bir yetki itirazında bulunmadığını, icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleştiğini, davalı/borçlunun, kendisine ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde icra dosyasına sunduğu itiraz evrakında; yetki itirazında bulunmuş ancak yetkili icra müdürlüğünü bildirmemiş olduğunu, bu sebeple; borçlunun usulüne uygun bir yetki itirazı söz konusu olmadığından; icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleşdiğini, dava aşamasında icra müdürlüğünün (kesinlemiş) yetkisine itirazın mümkün olmadığını, Yargıtay uygulaması da dikkate alındığında; davalı/borçlunun ödeme emrine karşı sunduğu itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğünü göstermediğini, dosyasıyla usulüne uygun bir yetki itirazının bulunmadığını, dolayısıyla icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleştiğini ve takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığından söz edilemeyeceğini, Mahkeme kararının, gerek İİK 50. maddesi göndermesi ile HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine, gerekse de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı ve son derece hatalı bir karar olduğunu, dosyada mevcut bilirkişi raporları ile müvekkilinin alacağının sabit hale geldiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, usulüne uygun icra takibi bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, faturalara dayalı alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, takibe borca ve ferilerin yanı sıra yetkiye de itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Mahkemece icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından bahisle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. İtirazı iptali davalarında usulüne uygun olarak başlatılmış bir icra takibi bulunması dava şartı olup, icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmış olmasının da takibin usulüne uygun olabilmesi için gerekli şatlardan bir tanesi olduğu açıktır. Davalı takip borçlusuna İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında çıkarılan ödeme emri üzerine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de yetkili icra dairesi gösterilmemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 50/1. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, ikinci fıkrada ise yetki itirazının esas hakkındaki itirazla birlikte yapılması gerektiği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 19/2. Maddesindeki düzenlemeye göre yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerekir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Davalı takip borçlusu tarafından icra takibine yetki yönünden de itiraz edilmiş ise de, yetkili icra dairesi bildirilmemiştir. Bu haliyle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın değerlendirilmesi mümkün değildir. İİK’nın 62/1. Maddesine göre ise, itiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Buna göre, itirazın iptali davası açıldıktan sonra cevap dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi mümkün değildir.Somut olayda davalı takip borçlusunun İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin yetkisine usulüne uygun bir itirazı bulunmadığına göre, takibinin yapıldığı yer icra dairesi yetkili hale gelmiştir. Bu halde takibin usulsüz olduğunun kabulü mümkün değildir. İcra dairesinin yetkisi yönünden takip usulüne uygun olup, bu bakımdan eldeki davada dava şartı mevcuttur. Bu nedenle mahkemece davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü yetki itirazını geçerli kabul ederek geçerli bir icra takibi bulunmadığından bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022