Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/470 E. 2022/736 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/470
KARAR NO: 2022/736
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2021
NUMARASI: 2021/489 Esas-2021/883 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece mahkemesince verilen hak düşürücü süre nedeniyle reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; … Tic Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıtlı bir şirket olup 18/12/2015 tarihinde resen terkin edildiğini ve sicil kaydının kapatıldığını, şirket sigortalılarından …’nin 05/07/2006 tarihinde maruz kaldığı iş kazası sonucu iş göremez duruma girmesi sebebiyle 108.377,02-TL tutarında peşin değerli gelir bağlandığını, 20/05/2021 tarihinde BAM 34. Hukuk Dairesi’nin 2019/1252 Esas sayılı istinaf kararı ile kaldırıldığını, davanın 2021/152 esasını alarak derdest hale geldiğini, ayrıca uğranılan SGK zararının tahsilinin infazının teminen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi de başlatıldığını, BAM kararının kaldırma gerekçesinin şirketin ihya edilerek taraf teşkilinin sağlanması olduğunu, Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2021/152 Esas derdest dosyasında … Tic Ltd. Şti.’nin davalı konumunda olduğunu ve 2021/152 Esas dosyada 09/06/2021 tarihinden itibaren 2 hafta içinde ihya davası açmak üzere taraflarına süre verildiğini, şuan derdest olan davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi ve SGK kurum zararının bundan sonraki infaz işlemlerine yönelik 6100 sayılı HMK’nın 52. ve 54. maddeleri hükmünün yerine getirilmesine gerek kalmaksızın … San. ve Tic Ltd. Şti’nin ihyası amacıyla bu davayı açmak zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek anılan şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 6102 Sayılı TTK’nın 32. ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkilinin vergi kaydının terkin edildiğini ve son beş yıla ait genel kurul toplantılarının gerçekleştirilmediği hususunun belirlenmesinin ardından 18/02/2015 tarihinde yapıldığını, müvekkilince şirkete verilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerinin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmesi ya da tasfiye memurunun bildirilmesi hususunda tebligat yapıldığını, şirketin verilen süre içerisinde söz konusu yükümlülükleri yerine getirmediğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrasının, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haiz olduğunu, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın şirketi sicile yeniden tescil etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafın ihyası talep edilen şirkete karşı açmış olduğu rücuen tazminat davasının, şirketin davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sicilden terkin edildiği 18/02/2015 tarihinden sonra açıldığı, terkin tarihi itibariyle şirket hakkında devam eden dava bulunmadığı, dolayısıyla davalı tarafından yapılan terkin işleminin geçici 7. madde kapsamında olduğu ve hak düşürücü sürenin uygulanması gerektiği, davacı tarafça ihya davasının terkin tarihinden itibaren beş yıl dolduktan sonra 08/07/2021 tarihinde açıldığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; … Ticaret Limited Şirketi aleyhine derdest davalar olduğu halde şirketin terkin edilmesinin TTK’nın geçici 7-(2) maddesine aykırı olduğunu, TTK’nın geçici 7. (2) hükmü varken 7. (15) maddesinin red kararına gerekçe gösterilmesinin mümkün olmadığını, şirketin bir davada davalı olarak bulunması ve aleyhine icra takibi yapılması söz konusu ise şirket adına veya şirkete karşı açılmış veya devam eden bir davanın yahut icra takibinin mevcudiyeti halinde şirketin sicilden terkin edilmesinin mümkün olmadığını, kurum tarafından şirketten tahsili istenen tazminatın gelir onay tarihi, yani zamanaşımı başlangıç tarihinin 02/07/2016 olduğunu, Borçlar Kanunu’na göre zaman aşımı dolmamışken TTK’nın 7.(15) maddesine göre şirketin ihyasının reddedilmesinin hak aramanın önünü kapattığından hatalı olduğunu, şirketin bir davada davalı olarak bulunması ve aleyhine icra takibi yapılması söz konusu ise şirket adına veya şirkete karşı açılmış veya devam eden bir davanın yahut icra takibinin mevcudiyeti halinde şirketin sicilden terkin edilmesinin mümkün olmadığını, alacaklıların ek tasfiyeye başvurabilmesi için TTK’nın 541. maddesi uyarınca alacaklarını bildirip bildirmemesinin herhangi bir önemi olmadığını, hatta alacaklıların tasfiye sırasında alacaklarını bildirmesi gerekmesine rağmen 6 aylık sürede alacaklarını bildirmemeleri halinde bu 6 aylık sürenin alacağın varlığına bir etkisi bulunmadığından ek tasfiyeye gidilebilmesinin mümkün olduğunu, dava konusu olayın kamu düzenini ilgilendirir nitelikte olduğundan ve Yargıtay incelemesinden geçmeden uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden kararın icrasının geri bırakılması gerektiğini, kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın geçici 7. maddesine göre terkin edilen şirketin derdest dava dosyası nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece davanın Hak düşürücü süre nedeniyle davanı reddine karar verilmiş ,karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca , 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen şirketlerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine uyarınca yapılan terkin işlemine karşı açılan davalarda husumetin yasal hasım olmayan sicil müdürlüğü yöneltilmesi yeterli olup,ayrıca tasfiye memuruna yöneltilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Davacı tarafından 05/07/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle yapılan ödeme nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili için Sicilden terkin edilen şirket hakkında11/08/2017 tarihinde açılan Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2020/255 Esas -2019/128 Karar sayılı dosyası ile açılan rücu davasında verilen kararın İstanbul BAM 34 Hukuk Dairesi’nin 2019/1252 E-2021/912 K. Sayılı kararı ile davalı şirketi ihyası edilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırılması üzerine 2022/152 esas sayılı dosyaı ile derdest olduğu ve taraf teşkilinin sağlanması yönünden için eldeki davanın 08/07/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından davaya konu şirketin TTK geçici 7. /1-b Madde kapsamında; 30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 5.(1-b) Maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde münfesih olmaların nedeniyle ticaret sicil gazetesinde gerekli ilan yapılarak süresi içerisinde bir başvuru yapılmadığından sicil kaydı resen terkin edilmiştir. Terkin edilen şirketin münfesih olma sebebinesomulaştırmaya elverişli her hangi bir kayıt bulunmasa da davalı Ticaret sicil Müdürlüğü tarafından dosyaya sunulan ;yasanın amir hükmu uyarınca terkin edilen şirketin kayıtlı son adresine ve şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere yapılan ihtarın tebliğine ilişkin tebligatların iade edildiğine ilişkin sicil müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeyi destekleyecek mahiyette herhangi bir mazbata / belge sunulmadığı gibi sicil dosyasında da rastlanılmamıştır. Buna göre yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun yerine getirildiği hususu, davalı tarafça ispat edilememiştir. Hak düşürücü ancak yasa da düzenlenen geçerli bir terkin işlemine yönelik açılacak davalarda öngörülmüş olup somut olayda olduğu gibi geçerli bir terkin işlemi bulunmayan haller TTK nın gecici 7 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii değildir. Davacının devam eden dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki yararı mevcut olup, terkin edilen şirket yönünden ihya koşulları oluştuğunun kabulü gerekmiştir. Davada İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. madde çerçevesinde yapılan terkin işleminin hatalı olup,davalı tarafından davaya karşı konularak müdürlük işleminin yerinde olduğundan bahisle davanın reddinin istendiği de nazara alındığında; somut olayda HMK’nın 312/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmayıp, HMK’nın 326. maddesi uyarınca davalı sicil müdürlüğü yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacaktır.(Y.11 H.D 31/05/2021tarih ve E: 2021/3311-K: 2021/4580) Re’sen sicilden terkin edilmiş şirketler bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketlerin tasfiye haline gireceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından bu şirketlere tasfiye memuru atanması da gerekli değildir.(Y11H.D 04/12/2014 tarih ve E:2014/12860 -K:2014/19016/) Buna göre mahkemece davanın hak düşürücü süreye tabii olmadığı ve yapılan terkin işleminin de usulüne uygun olmadığı hususu gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın yazılı gerekce ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından,kararın kaldırılmasına derdest dava dosyasındaki işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline ve ilanına davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı sicil müdürlüğünden tahsiline karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; istinafa konu ilkderece mahkemesi kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA; 2-Davanın Kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nüns … sicil numarasında sicile kayıtlı … Sanayi Ltd.Şti ‘nin derdest Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2022/152 esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması(taraf teşkilinin sağlanması ve kararın infazının temini) işlemleri ile sınırlı olarak resen terkin kararının iptali ile tüzel kişiliğinin ihyasına, yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline, 3-Kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına, masrafın davacı tarafından karşılanmasına, 4-Alınması gereken 80,70-TL harcın davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden tahsili ile alınarak Hazineye irad kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan toplam 30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından masraf yapılmadığı anlaşıldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 5.100- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Karar kesinleştiğinde ve kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları a-Davacı SGK harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, b-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 74,50-TL posta ve tebligat giderinin Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/06/2022