Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/412 E. 2022/542 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/412
KARAR NO: 2022/542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2021
NUMARASI: 2018/695 Esas – 2021/363 Karar
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Sok. N.1 K…. D…. Kadıköy/İstanbul şirket merkezi adresli … Tic. Ltd.nin %50 hisseli ortağı olduğunu, müvekkilinin %50 hisse sahibi olduğu şirkette, diğer %50 hisse sahibi olan ortak …’ın şirket üzerinde bu meblağı karşılayacak hakkı veya alacağının bulunmamasına karşın sebepsiz yere eft/havale işlemi yaptığını, baldızı … ile muvazaalı işlemler yapmak sureti ile şirketi kambiyo borçlusu haline getirdiğini, bu hususta İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasından menfi tespit davası açıldığını, davayı müvekkilinin açmasına rağmen şirket lehine talepte bulunduğunu, şirket yetkilisi ve bonoların alacaklısı olarak gözüken …’in davalı olarak gösterildiğini, bu sebeple İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasında devam eden davanın 31.05.2018 tarihli ara kararına istinaden şirketin ortakları ve temsilcileri arasındaki husumet nedeniyle şirkete kayyım tayin edilmesi gerektiğinden iş bu davayı açma zaruriyetlerinin doğduğu belirterek, açtıkları davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava; hukuki niteliği itibari ile davacının ortağı olduğu davalı şirkete TMK 426/3 maddesi uyarınca temsil kayyımı atanması talebine ilişkindir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 05/07/2018 tarih ve … sayılı cevabi yazısının incelenmesinde; … sicile kayıtlı … Tic. Ltd. Şti’nin Kadıköy İstanbul adresinde bulunduğu, ortaklarının … ve … olduğu, son tescil tarihinin 25/12/2013 olduğunun bildirildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 E sayılı dosyasında davacının %50, dava dışı hissedar …’ın %50 hisse sahibi olduğu davalı … Ltd Şti hakkında açılan dava nedeniyle kayyım atanması talebidir. Bahse konu dava yönünden davalı …’ın şirket yetkilisi olması nedeniyle şirket ile aralarında menfaat çatışması olduğundan şirketi temsil etmek adına kayyım tayini gerekmiştir. İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1233 E 2018/927 K sayılı ilamında davacı …, davalı … aleyhine açılan dava dışı … Ltd. Şti’ne kayyım atanması talepli dava uyarınca; mahkeme tarafından kayyım olarak …’ın atandığı, ancak kendisinin çekilmesi üzerine mahkeme kararı ile bu defa tarafların beyanı ile …’in atandığı beyan edildiğinden mahkememiz tarafından da aynı şirketi TMK 426/3 maddesi uyarınca temsil etmek için aynı bilirkişinin atanmasına,” karar verilmiştir. Mahkeme tarafından 16.04.2021 tarihinde karar tavzih edilmiş,12.04.2021 tarihli ek karar ile de kayyım değiştirilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın dayandırıldığı hukuki nedenlerin dosya içeriği ile ilgisiz olduğunu, ilk derece mahkemesinin, yargılama sürecinde davacı tarafından müvekkili şirket yetkilisi … aleyhine ikame edilmiş olan İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/ 53 E.(Önceki no: 2016/1233 E.) sayılı dosyanın kesinleşmesinin beklendiğini ve işbu dosyanın bekletici mesele yapıldığı yönünde ara kararlar oluşturulduğunu, 24.03.2021 tarihli celsede ilk derece mahkemesinin, bu konuda herhangi bir hukuki gerekçe göstermeksizin bu yöndeki ara kararlardan rücu ederek, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/ 53 E sayılı , şirkete kayyım atanması konulu dava dosyasının kesinleşmesini beklemeksizin davanın kabulüne karar verdiğini, müvekkili şirket ile şirket yetkilisi … ile arasında herhangi bir menfaat çatışması bulunmadığını, müvekkili şirket ile şirket ortağı … arasında menfaat çatışması bulunduğuna dair herhangi bir delil mevcut olmadığını, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/889 E. sayılı dosyada, … ile müvekkili şirketin karşılıklı dahi yer almadıklarını, dolayısı ile davanın tamamen dayanaksız ve hukuka aykırı şekilde kabulüne karar verildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili tavzih kararına karşı istinaf dilekçesinde özetle; tavzih kararının esas karar ile doğrudan bağlantılı olması ve esas kararı etkileyecek mahiyette olması nedeniyle tavzih kararının kaldırılmaasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, muvazaa iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasında şirketin temsil edilmesi için temsil kayyımı atanması davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı şirkete temsil kayyımı atanmasının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı şirketin ortağı olup, dava dışı … ise şirketin ortağı ve münferiden yetkili şirket müdürüdür. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasında 31.05.2018 tarihli ara karar ile “Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2016/12266 Esas 2017/4549 sayılı içtihatı da nazara alınarak davacının şirket ortağı olduğu, senet borçlusununda dava dışı şirket olduğu nazara alınarak; bu davada temsil için kayyım atanmak üzere şirket hasım gösterilmek suretiyle şirkete kayyım atanılması yönünde yetkili Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmak üzere” davacı vekiline süre verilmiştir. Davacı tarafça, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasından verilen yetkiyle davada lehine borçlu olmadığı yönünde tespit talebinde bulunulan şirket temsil edilmez durumda olduğundan şirkete temsil kayyımı atanması istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davacının dava dilekçesindeki beyanlarından … ile muvazaalı işlemler yapılmak sureti ile şirketin kambiyo borçlusu haline getirildiği ve ortada kambiyo borç ilişkisi olmadığı halde usulsüz ve muvazaalı işlemlerle tanzim edilen senetler bulunduğu ve bu senetlerden şirketin borçlu olmadığı iddiasıyla İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nunda şirketlere temsil kayyımı atanmasına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte temsil kayyımı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK) hükümlerine göre atanmaktadır. TMK’nın 426/2-3 maddesine göre şirkete, temsil kayyımı atanması için yasal temsilcisi ile menfaatlerinin çatışıyor olması ya da yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunması gerekir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyası muvazaa iddiasına dayalıdır. Muvazaa iddiasını sözleşmenin tarafları ileri sürebileceği gibi hukuki yararı bulunan ayni veya şahsi hak sahibi üçüncü kişiler de ileri sürebilirler. Davanın üçüncü kişi tarafından açılması halinde bu dava, muvazaalı işlemin taraflarına yöneltilmelidir. Buna göre davacı dava dilekçesinde davanın şirket yararına açıldığını beyan etmiş ise de, muvazaa iddiasıyla açılan davada kendi hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı, şirket ortağı olması nedeniyle muvazaa davasının sonucuna göre durumu etkilenecek olup, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasında üçüncü kişi olarak hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyasında üçüncü kişi olarak yer aldığından davanın olumlu sonuçlanması halinde şirket dava konusu işlem bakımından borçtan kurtulacak olsa da bu durum esasen üçüncü kişinin haklarının korunmasına yönelik olup, şirketin davacı tarafta yer aldığını ve menfaat çatışması çıktığını kabul etmek mümkün değildir. Kaldı ki üçüncü kişi tarafından açılan muvazaa sebepli davalarda malvarlığını devreden ya da borçlanan kişiye temsil kayyımı atanması şeklinde bir uygulama yoktur. Bunun yanı sıra İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/889 Esas sayılı dosyası davalıları şirket ile yine bu davada davalı gösterilen … arasında bir menfaat çatışması bulunduğu da iddia ve ispat edilmemiştir. Hal böyleyken mahkemece davalı şirkete temsil kayyımı atanmasına gerektiren bir durum olmadığından davanın reddine karar vermek yerine davanın kabulü ile davalı şirkete temsil kayyımı atanması doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece …’ın şirket yetkilisi olması nedeniyle şirket ile aralarında menfaat çatışması olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Karar ve ilam harcı başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; davalının yatırdığı avanstan artan kısmın kendisine iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince nihai ve tavzih kararı yönünden yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine ayrı ayrı iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında nihai ve tavzih kararı için ayrı ayrı yatırılan istinaf başvuru harcı toplamı 324,20 TL ile posta ve tebligat gideri 51,00 TL olmak üzere toplam 375,20 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)ç. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022