Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/398 E. 2022/283 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/398
KARAR NO: 2022/283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2021 (Ek karar)
NUMARASI: 2021/638 D.iş – 2021/619 Karar
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün karşı taraf … Bankası Anonim Şirketi vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; Kat ihtarnamesinde bahse konu 546.340,26 TL olan borcun hangi tarihte çekildiği açıkça beyan edilmediğini, ve yazılı bir delil sunulmadığını, alacaklı tarafın iddiasına göre borçlu …, … Ltd. Şti. için 18.03.2016 tarihli sözleşmeye dayanarak işbu krediyi çektiğini, borç miktarı bu denli yüksek iken ve ödenmemişken akabinde ayrıca borçlu … ile 29.04.2020 tarihli genel kredi sözleşmesi imzaladığını, bu denli yüksek bir krediyi çeken kişinin daha sonradan 1.000.000,00-TL (bir milyon türk lirası) TL’lik krediyi çakır asansör için, 1.200.000,00-TL (bir milyon iki yüz bin türk lirası) TL’nin ise …’ın kefil sıfatıyla imza atması ticari hayat açısından mümkün olmadığını, eğer böyle bir kredi 18.03.2016 tarihli sözleşmeye dayanarak çekilmiş olsaydı banka tarafından 29.04.2020 tarihinde tekrardan bir genel kredi sözleşmesi imzalatmasının hukuki yararı ve amacı mevcut olamayacağını, dolayısıyla bankanın yüksek miktardaki borca rağmen tekrardan genel kredi sözleşmesi imzalatması tarafımızca anlaşılamadığını, ayrıca müvekkiline gönderilen kat ihtarnamesinde çekilen kredinin 24.08.2021 tarihinde kat edildiği belirtmiştir fakat hangi tarihte çekildiği, vadesi belirtilmediğini, dolayısıyla mahkemenin bu hususu dikkate alarak alacaklı vekilinin her ne kadar mahkemeniz 29.04.2020 tarihli … müşteri numaralı genel kredi sözleşmesini talep etmişse de , ihtiyati haciz 18.03.2016 tarihli … müşteri numaralı genel kredi sözleşmesine dayanarak talep edilmiş” şeklindeki muğlak beyanları ile ihtiyati haciz kararı vermesi kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, alacaklı tarafı müvekkilin 18.03.2016 tarihli Genel Kredi sözleşmesine binaen borçlu olduğuna ilişkin beyanda bulunsa da bu husus gerçeği yansıtmadığını, borçlu … yukarıda belirtmiş olduğumuz 2020 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine binaen kredi çektiğini, müvekkilin işbu borç ile hiçbir ilgisi olmadığını, ayrıca … Bankası A.Ş müvekkiline göndermiş olduğu kat ihtarnamesinde işbu kredinin hangi tarihte, hangi sözleşmeye dayanarak çektiğini açıkça belirtmediğini, hatta ve hatta 29.04.2020 tarihli sözleşmeden hiç bahsetmeden, müvekkile gerekli bilgileri vermekten kaçınarak haksız ve kötü niyetli olarak 18.03.2016 tarihindeki sözleşmeye dayanarak ihtiyati haciz kararı almış ve müvekkil aleyhine icra takibi başlatıldığını, alacaklı taraf borcun ne zaman, hangi tarihte, kim tarafından çekildiğini açıkça bildirmediğini, hangi sözleşmeye dayalı olarak gizlemeye çalışarak işbu ihtiyati haciz kararını mahkemeden talep ettiğini, özellikle belirtmek gerekir ki 18.03.2016-29.04.2020 tarihleri arasında çekilen bir miktar varsa dahi ödenmiş olma ihtimali dahi söz konusu olduğunu, tarafımızca bankaya bu husus sorulduğunda cevap verilmeyeceğini, mahkemeden talep edilirse bir ihtimal vereceklerini beyan ettiklerini, görülüğü üzere … Bankası A.Ş tarafımıza hiçbir açıklama yapmadan ve gerçeğe uygun belge ve delilleri sayın mahkemenize sunmadan kötü niyetli olarak ihtiyati haciz kararını adığını, Sayın mahkemece banka kayıtları ve defterleri celp ediliğinde haklılığımız ortaya çıkacağını, tüm bunlara ilaveten, celp edilen sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere ortada limit artıran ek sözleşme bile söz konusu olmadığını, emsal yargıtay kararları uyarınca müvekkilin imzasını içermeyen sözleşmeden müvekkile sorumluluk yükletilemeyeceğini, davaya konu kredinin hayatın olağan akışında celp edilen sözleşmeye binaen çekileceğinin kabulü gerekmekle birlikte, aksinin ispat yükü ise alacaklı taraf üzerinde olduğunu, şöyle ki; ortada bir kredi sözleşmesi varken ve ona binaen kredi çekilebilecekken, yeni sözleşme yapılmasının sebebini davalı taraf akıl ve iyi niyet çerçevesinde açıklaması gerektiğini, kaldı ki, her halde alacaklı taraf öncelikle söz konusu kredinin hangi sözleşmeye ilişkin kullanıldığını yazılı belge ile ortaya koyması gerektiğini, müvekkilin borcu olmamasına rağmen kötü niyetli olarak ihtiyati haciz kararı alınmış olmakla birlikte, borcun esasına ve doğumuna, nihayetinde müvekkilin işbu borçtan sorumlu olup olmayacağını ortaya çıkarak evraklar dahi sunulmadan davaya konu ihtiyati haciz kararı alındığını, şu aşamada dahi, davalı taraf sözleşmeyi sunmuş olmakla birlikte söz konusu kredinin hangi sözleşmeye ilişkin çekildiğini gösterecek bilgi ve belgeyi dosyaya sunmadığını, mahkemece davaya konu ihtiyati haciz kararını aldıran borca ilişkin tüm evrakların, bilhassa hangi sözleşmeye binaen çekildiğini gösterecek bilgi ve belgelerin celp edilmesini talep ettiklerini, anılan sebeplerle, İstanbul … İcra Dairesi … esas numaralı icra dosyası ile ihtiyati haciz kararı müvekkil aleyhine uygulandığını, borçlu olmamasına rağmen hakkında ihtiyati haciz kararı verilen müvekkil lehine ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, yukarıda açıkladığımız sebeplerle; kredinin hangi sözleşmeye binaen çekildiğini gösterecek bilgi ve belgelerin celp edilmesini ve müvekkil hakkında verilen ihtiyati haciz kararına itirazımızın kabulüne karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP: İhtiyati haciz isteyen vekili itiraza karşı cevap dilekçesinde özetle: borçlu tarafından yapılan itiraz yasaya aykırı olduğunu, borçlu vekili, mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemede verildiği iddiasıyla huzurdaki davayı açtığını, uyuşmazlık konusu ihtiyati haciz kararı dosyadaki diğer borçlu … Limited Şirketi ile müvekkili banka arasında imzalanan ve itiraz eden borçlunun kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmesine dayanmakta olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 18. sayfasındaki ‘Yetkili Mahkeme ve İcra Müdürlükleri’ başlıklı maddesine göre uyuşmazlık halinde taraflar yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu konusunda anlaştıklarını, borçlu vekili, borçlunun … Limited Şirketi ile olan ilişiğini 21.11.2016 tarihinde sonlandırdığını beyan etmişse de müvekkili bankayla diğer borçlu … Limited Şirketi arasında imzalanan sözleşme 18.03.2016 tarihine ilişkin olduğunu, borçlunun da 18.03.2016 tarihli sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, yani borçlunun kefil sıfatı devam etmekte ve şirketle ilişiğini kesmesi huzurdaki dosyadaki taleplerimiz açısından önem arz etmediğini, yine borçlu vekili huzurdaki davaya konu 29.04.2020 tarihinde … sözleşme numaralı Genel Kredi Sözleşmesi’nde imzası bulunmadığı ve bu sebeple borçlunun kefil sıfatı olmadığını iddia ettiğini, fakat huzurdaki davaya konu sözleşme 18.03.2016 tarihli … sözleşme numaralı Genel Kredi Sözleşmesi’ne ilişkin olduğunu, davaya konu sözleşmede de borçlunun müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, bu nedenle yapılan itiraz mesnetsizdir ve reddedilmesi gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin borçlu taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından, GKS uyarınca kullandırılan kredinin geri ödenmediğinden bahisle, ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş, Mahkemece talep kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verilmesinin ardından aleyhine ihtiyati haciz talep edilen kefil … vekilince karara itiraz edilmesi üzerine, istinaf incelemesine konu ek kararı veren ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati hacze itiraz hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “18.03.2016 tarihili Genel Kredi Sözleşmesi’nde …’ın kefaleti mevcut olup, 20.04.2020 tarihli genel kredi sözleşmesinde imzası yoktur. Kat ihtarının hangi genel kredi sözleşmesi için keşide edildiği anlaşılamadığından, ihtiyati haciz talebi itiraz edenin imzasının bulunduğu sözleşmeden mi, yoksa sonradan düzenlenen sözleşmeden mi kaynaklandığı anlaşılamadığından ihtiyati haciz isteyenin bu hususta yetkili bilgi ve belge sunmadığından ihtiyati hacze itirazın kabulü ile, mahkememizin 29/09/2021 tarihli 2021/638 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz isteyen banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararda borçlunun imzası bulunan 18.03.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşme dikkate alınmadığını, müvekkili banka tarafından 18.03.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşme için ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, bu sözleşmeye ilişkin kat ihtarnamesinin de mahkemeye sunulduğunu, kat ihtarnamesinin yine borçlunun müteselsil kefil sıfatıyla imzasının olduğu 18.03.2016 tarihli sözleşme için gönderildiğini, ihtiyati haciz talebine konu olan 18.03.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ne göre borçlu …’ın 500.000,00 TL tutarındaki limitle sınırlı olarak kefil olduğunu, yeni tarihli 29.04.2020 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nde borçlunun imzasının bulunmadığını, borçlunun imzasının olmadığı sözleşme için ihtiyati haciz talebinde bulunmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ihtiyati hacze konu borcun itiraz eden …’ın kefil olduğu 18.03.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklandığını, mahkemenin hatalı gerekçe ile karar verdiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve itirazın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak verilen ihtiyati haczin itirazen kaldırılması, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haczin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İhtiyati haciz isteyen banka ile … Ltd. Şti. Arasında 18/03/2016 tarihinde 500.000,00 TL limitli; 29/04/2020 tarihinde 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşmelerden 18/03/2016 tarihli sözleşmeye İbrahim Kahraman 500.000,00 TL limitle müteselsil kefil olmuştur. Banka tarafından hesap kat edilerek 25/08/2021 tarihli hesap kat ihtarı muhataplara gönderilmiştir. İhtiyati haciz isteyen tarafından kredi ödenmediğinden bahisle ihtiyati haciz talep edilmiş, mahkemece talebin kabul edilmesi üzerine ihtiyati haczin şartlarının bulunmadığı iddiasıyla ihtiyati haczin kaldırılması istemiyle incelemeye konu itiraz yapılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Banka tarafından yeni bir sözleşme düzenlenerek kredi kullandırılması halinde, şayet yeni sözleşmede ilk sözlemeye kefalet eden kefilin imzası bulunmaz ve ilk sözleşmede yeni imzalanan sözleşmeye atıfta bulunulmaması halinde, bu yeni kullandırılan krediden dolayı ilk sözleşmeye kefalet eden davalının sorumluluğundan söz edilemez. İhtiyati haciz isteyen taraf hesap kat ihtarının kefilin imzasını içeren 18/03/2016 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin olarak düzenlendiğini iddia etmiş ise de, banka tarafından çekilen ihtarnamede alacağın hangi krediden kaynaklandığına ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Ayrıca dosyaya hesap kat ihtarına konu kredi alacağına esas hesap ekstresi de sunulmuş değildir. Hal böyle olunca dosyadaki belgelere göre ihtiyati hacze konu alacağın 18/03/2016 tarihle genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı yaklaşık olarak ispatlanabilmiş değildir. Bu halde ihtiyati haczin koşulları oluşmamış olup mahkemece ihtiyati hacze vaki itirazın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından İhtiyati Haciz İsteyen … Bankası Anonim Şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati Haciz İsteyen … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati Haciz İsteyen tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati Haciz İsteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2022