Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/350 E. 2022/539 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/350
KARAR NO: 2022/539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2021
NUMARASI: 2021/252 Esas – 2021/895 Karar
DAVA: Alacak(Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20/08/2020 ile 24/08/2020 tarihleri arasında davalı banka nezdinde bulunan hesabından toplam 40.000,00 TL’nin kendisinin kusuru olmaksızın 3. şahıslar tarafından çekilmesi nedeniyle oluşan 40,000,00 TL maddi zararının 24/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber davalı bankadan tahsili ve müvekkilinin EURO hesabından 18/11/2020 tarihinde 845 EURO’nun talimatı olmaksızın TL’ye çevrilmesi nedeniyle oluşan 7.748,65 TL’ maddi zararının, 18/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini, açıklanan nedenlerden dolayı; müvekkilinin 20/08/2020 ile 24/08/2020 tarihleri arasında davalı banka nezdinde bulunan hesabından toplam 40.000,00 TL’nin kendisinin kusuru olmaksızın 3. şahıslar tarafından çekilmesi nedeniyle oluşan 40.000,00 TL maddi zararının 24/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber davalı bankadan tahsiline, müvekkilinin, EURO hesabından 18/11/2020 tarihinde 845 EURO’nun talimatı olmaksızın TL’ye çevrilmesi nedeniyle oluşan 7.748,65 TL’ maddi zararının, 18/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; banka müşterileri, bankalardan aldıkları banka kartı ve kredi kartları ile kendilerine verilen özel ve gizli şifreleri kullanmak suretiyle işlemlerin yapabilmekte olduğunu, dava konusu banka kartı da, müvekkil banka tarafından münhasıran davacı’nın kullanımına tahsis edilmiş bir kart olduğunu, mezkur karttan yapılan tüm işlemler münhasıran davacının kullanımında olması gereken özel ve gizli kalması gereken şifrelerin, üstelik tek seferde girilmesi suretiyle gerçekleştiğini, müvekkili bankaya herhangi bir kusur ve sorumluluk atfedilmesinin mümkün olmadığından, huzurdaki davanın öncelikle bu nedenle reddine karar verilmesine, fazlaya ilişkin hakları ile diğer sebep ve ilişkilerden doğmuş ve doğacak her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, arz ve izah edilen nedenlere binaen, haksız ve hukuka aykırı davanın tüm talepler yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanları nazara alınarak davacının tacir statüsünde olup olmadığının araştırılması amacıyla Fatih Vergi Dairesine ve İstanbul Ticaret Odasına müzekkere yazılarak, … vergi numaralı …’in tacir olup olmadığı sorulmuş olup, Fatih Vergi Dairesi ve İstanbul Ticaret Odasının mahkememizi muhatap cevabi yazılarından davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalar ışığında, somut olay incelendiğinde; davacı ile davalı banka arasında, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi bulunduğu, ancak davacının tacir sıfatının bulunmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve davalının da 6502 sayılı yasa kapsamında, ”tüketici” tanımına uyduğu açık olup, olayda 6502 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisindedir. Sonuç olarak, HMK 1 maddesi gereğince görev kamu düzeninden olup, yine HMK 114 maddesine göre dava şartı hakimin re’sen incelemesi gereken hususlardan olduğundan ve yine HMK 115 maddesine göre mahkememizin her aşamada görevi resen göz önüne alması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının ihtilafa konu etmiş olduğu para transferlerinin döviz ve Türk Lirası cinsinden açılan katılma hesaplarından aktarılan paralarla yapıldığını, müvekkili Banka ile kâr – zarar ortaklığına girerek elde edilen kârdan pay almak amacıyla davacının iddiaya konu edilen hesapları açtığı ve davacının tüketici olmak amacıyla hareket etmeyerek işlemlerini yaptığı hususları bir arada değerlendirildiğinde mahkeme’nin görevsizlik kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunun ortaya çıktığını, davacı tüketici olmadığından, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülmesinin mümkün olmadığını, davacının gerek dava öncesinde ticari uyuşmazlıklarda dava şartı niteliğinde arabuluculuk müessesine müracaat etmesi, gerekse işbu davanın ticaret mahkemesinde açılması karşısında esasında davacının da hesaplarını kar elde amacına yönelik olduğuna dair ikrarının var olduğunu, söz konusu hesapların niteliği gereği bu hesaplardan doğan ihtilafların da ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bankacılık hizmetleri sözleşmesi gereğince açılan katılım hesaplarındaki paranın yetkisiz kişilerce çekilmesi ve döviz hesabının Türk Lirasına çevrilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. Bu aşamada istinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkeme noktasındadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun(TKHK)’un 3/1 maddesinin (k) bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, tüketici; (l) bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. TKHK’un 73/1. Maddesinde de, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Davacının ticaret sicil ve vergi kaydının bulunmadığı gerekçesiyle Tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak davacı taraf dava dilekçesinde “…, İstanbul da yaşamakta olup Sudan asıllıdır. İstanbul da ticaret yapmakta ve … A.Ş Fatih Kocamustafapaşa Şubesinde döviz ve TL hesabı mevcuttur.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Buna göre dava konusu hesapların davacının ticareti ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, davacının mesleki amaçla hareket etmediğinin ve tüketici olduğunun kabulü mümkün değildir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-a. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın (…) bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Somut olaya konu dava, temelde bankacılık işleminden kaynaklanmakta olup ticari dava niteliğindedir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Dolayısıyla Mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-3-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022