Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/287 E. 2022/184 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/287
KARAR NO: 2022/184
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2020/764 Esas – 2021/820 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın, dava şartı yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin, müvekkili şirkete aralarındaki ticari ilişkiden doğan cari hesaptan kaynaklı borcunu ödememesi sebebiyle, taraflarınca 02.10.2020 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas numaralı dosyası ile davalı borçluya karşı icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine borçlu vekili itirazda bulunmuş ve takip durdurulduğu, taraflarınca 04.11.2020 tarihinde arabulucuya başvurulmuş, anlaşma sağlanamadığı, davalı borçlu şirket ile müvekkil şirket arasında ticari iş ilişkisi bulunduğu, davalının bu kapsamda müvekkili şirkete cari hesaptan kaynaklı borcu bulunduğu ve vadesi gelmiş olmasına rağmen borç ödenmemiş, bunun üzerine borçlu tarafından maddi ve hukuki gerekçeden yoksun olarak, haklı alacaklarının geciktirmeye yönelik icra dosyasına itiraz edildiği, itiraz içeriğinde; müvekkiline borcunun bulunmadığı ileri sürüldüğü, bu mesnetsiz itirazın iptali gerektiği, bu nedenle davalarının kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacaklarının likit olması ve itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile 26.233,98 TL’nin avans faizi ile birlikte ve %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı müvekkili şirket ile davacı şirket arasında davacı lehine bir borç ilişkisi bulunmadığı, yanlar arasında bir takım ticari ilişki ve işlemler gerçekleştiği ve bu taraflarınca da kabul edildiği, toplamda 93.600,00 bedelinde bir ticaret gerçekleşmiş, bundan kalan borcun bir kısmı 3 adet çek ile, kalan kısmı da elden verilip tediye makbuzu kesilmek suretiyle kapatıldığı, müvekkili şirkete tebliğ edilmiş bir fatura da bulunmadığı, davacı şirket icra takibini faturaya dayanak başlattığı, ancak dayanak fatura göstermmediği, dava dilekçesinde de ekte fatura bulunduğundan bahsedilmişse de, ne uyap veritabanında ne de dosyanın fiziksel formunda mevcut bir faturaya rastlanmadığı, öncelikle icra dairesine de sunmuş oldukları itirazla mahkemenin yetkisine ilişkin itirazlarında gözetilerek yetki itirazlarımızın kabulüne ve yetkisizlik kararı verilmesine, bu taleplerinin yerinde görülmediği takdirde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Davaya konu alacağın cari hesaptan kaynaklanan alacak olduğu, Borçlar Kanununun 89. maddesi gereğince götürülecek borçlardan olması sebebiyle alacaklının ikametgahının da yetkili olduğu ancak gerek alacaklının gerekse borçlunun yerleşim yerinin Gaziosmanpaşa olduğu, dolayısıyla icra dairesinin yetkisiz olduğu ,takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması sebebiyle ortada geçerli bir icra takibinden bahsedilemeyeceği, itirazın iptali davalarında geçerli bir icra takibinin dava şartı olduğu bu halde dava şartının sağlanamadığı anlaşılmakla davacının davasının dava şartı yokluğundan reddine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekil tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece borçlunun yapmış olduğu yetki itirazının usulüne uygun olup olmadığının incelenmediğini, itirazın usulüne uygun bir itiraz olmadığını, yetki itirazının açık bir şekilde yapılmasını ve yetkili yer icra dairesinin de açık bir şekilde gösterilmesi gerektiğini, aksi halde yetkiye itiraz edilmemiş sayılacağını, borçlunun yetki itirazında bulunurken yetkili yer icra dairesini göstermediğinden itirazın yapılmamış sayılması gerekirken mahkemece bu durumun dikkate alınmadığını ve davada icra dairesinin artık yetkili hale geldiğini, borçlu tarafından yapılan yetki itirazının usulüne uygun olmadığından icra dairesinin yetkisi kesinleşmesine rağmen mahkemece dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddi yönünde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, hukuka aykırı ilamının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkeme takibin yetkili icra dairesinde yapılması özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İİK. 67. maddesi uyarınca; İtirazın iptali davasında takibin yetkili İcra Dairesinde yapılması dava şartı olup icra dairesinin yetkisini itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikli olarak İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre icra dairesinin yetkisini değerlendilerek karar verilmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK 10. maddesi uyarınca Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilecektir. HMK 6. maddesi uyarınca genel yetkili icra dairesi dışında taraflar arasında ihtilafsız olan ticari ilişki uyarınca para borcu haline dönüşen alacak yönünden HMK 10 ve TBK 89. Maddesi hükümleri uyarınca alacaklınin ikametgahı icra dairesi de yetkili hale gelecektir.İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazda; itiraz eden borçlunun yetkili icra dairesini bildirmesi gereklidir. Davalı borçlu itirazında; yetkili icra dairesinin bildirilmediği takdirde ortada usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından taraflar yönünden takip yapılan icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Somut olayda davalı borçlu vekili borçlunun yerleşim yetkili olduğu belirterek icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Ancak hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunu açıklamamıştır. Davalı borçlu vekili itirazında borçlunun yerleşim yerinin hangi yer icra dairesi olduğunu açıkca belirtmemiş olmasına göre borçlunun yetki itirazının usulüne uygun olmadığının kabulü gerekmiştir.( HGK 16/04/2014 tarih ve E: 2013/19-1520 -K: 2014/524) Bu durumda mahkemece icra dairesinin yetkisine usulüne ilişkin bir itiraz bulunmadığı gözetilerek işin esasına girilip soncuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022