Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/263 E. 2022/233 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/263
KARAR NO: 2022/233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2020/994 Esas-2021/893 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne dair hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine ait kafenin 21/06/2008 tarihli ve 30/07/2008 tarihli protokollerle davalıya devredildiği, satım bedelinin 560.000-TL olduğu, davalının 30/07/2008 tarihli protokolde yazılı olduğu üzere toplam 415.000-TL ödeyip, geri kalan 145.000-TL yi ödemediğini belirterek ödenmeyen 145.000- TL nin 30/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf süresi içinde cevap dilekçesi sunmamakla beraber davalı vekilinin duruşmadaki beyanlarında, davacıların daha önce icra takibi yaptıkları, itiraz üzerine durdurulan takibin üzerinden 6 yıl geçtiği bu haliyle davanın zamanaşımına uğradığı, 30/07/2008 tarihli protokolün ıslak imzalı aslında, davacı vekilinin dava dilekçesinde bildirdiği ödemeler dışında 165.000,00 TL bedelli senedin de davacılara verildiğinin yazılı olduğu, bu senedin müvekkilince ödendiği ve davacılar tarafından üzeri çizilip iptal edilerek müvekkiline iade edildiği, protokol aslının davacılarda olup dosyaya ibraz edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ve 165.000,00TL bedelli iptal edilmiş senet fotokopisinin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı tarafından sunulan fotokopi 21.06.2008 ve 30.07.2008 tarihli belgelere göre, taraflar arasında iş yerinin 560.000,00 TL karşılığı devredildiği ve davalı tarafından 415.000,00 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafça davacının sunduğu fotokopi belge kabul edilmemekle beraber davalı taraf böyle bir belge olmadığını inkar etmemekte sadece kabul edilen ödemelerde 165.000,00 TL senet de olduğunu beyan ettiği, davalının 165.000,00 TL bedelli fotokopi senet sunduğu ve senet bedelini ödediğinin asıl belgede yazdığını ileri sürdüğü, böylece davalı esasen davacıya senet miktarı kadar borçlu olduğunu kabullendiği ancak bunu ödediğini ve asıl belgede ödemenin yazdığını belirttiği, ödeme iddiasında bulunan tarafın bunu ispat etmesi gerektiği ve davalı tarafça senet bedelini ödediğine dair delil sunulmadığı ve davacının talebinin senet miktarını aşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; davacı tarafından fotokopi belge olarak sunulan 30.07.2008 tarihli protokole dayanarak Bakırköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/89 sayılı dosyasında açılan davada 01.11.2016 tarihli 5.celsede davacı vekilinin bu protokolün aslını dosyaya ibraz edeceğini beyan ettiği, 18.04.2017 tarihli 7.celsede ise 30.07.2008 tarihli protokolün aslını bulma ihtimali olmadığını beyan ettiği, davacının protokolün aslını mahkemeye ibraz etmekten kaçındığı zira evrak aslında, müvekkilinin borcuna karşılık olarak 165.000.-TL İik bono verdiği ve iş bu bono bedelinin elden davacılara ödenmesi nedeni ile protokolde borcun tamamının ödendiğinin yazılı olduğu, davacının yemin teklifi ile mahkemenin yemin davetine icabet ederek 13.09.2018 tarihli 12.celsede davacıya borcunun olmadığına dair yemin ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacıların istinaf başvuruları nedeni ile İstanbul BAM 43.Hukuk Dairesi 2020/114 Esas sayılı dosyasında davanın ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak işin esasını incelemeden,davanın mutlak ticari dava olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu yönünde karar vermesi üzerine mahkemece davanın kabulü yönünde hüküm kurulduğu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu zira davanın 26.03.2021 tarihli celsesinde, tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi üzerine sadece dosya üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı, bilirkişinin öncelikle, davacı tarafından ticari defter ve belgelerin ibraz edilmediğini raporunda açıklamadığı görevi ve mesleği icabı öncelikle incelemesi gerekli olan, alacak iddiasında bulunan davacının ticari defterleri olması gerektiği. 2008 yılında bahse konu yapılan satış-devir konusu alacağın yüksek bir bedel olduğu gibi devir yapılan yerin ticari bir işletme olması nedeniyle ticari defter kayıtlarında gösterilmesinin zorunlu olduğu ve fotokopi olan bir evrakı resmi belge niteliğine haiz gibi değerlendirerek mahkemeyi yanıltma yoluna gittiği, davacının alacak iddiasında bulunduğu belgenin fotokopi olduğu, belge aslını mahkemeye ibraz etmekten kaçındığı, müvekkili tarafından 165.000 TL ödemesi yapılan bononun ve ödendiğinin asıl protokol belgesinde yazılı olduğu ve bono, davacılara teslim edilmeden önce ellerinde bulunan fotokopiye göre bu davanın açıldığı, davacıların , alacaklarını resmi belge niteliğinde sayılabilecek herhangi bir belgeye istinaden dava açmaları gerekirken, raporda, iddia edilen borcu bahse konu senetle ödendiğinin ispata muhtaç olduğunu belirtmesinin kötü niyetli olduğu, 30.07.2008 tarihli protokol içeriğinin müvekkili tarafından kabul edilmediği ve asıl belgede borcun tamamının ödendiğinin yazılı olduğunun ileri sürüldüğü, eksik bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğu, Genel kural olarak, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerektiği, (HMK.md. 190), bu nedenle ispat külfetinin öncelikle davacı olduğu, davacının ise hukuki ilişkinin değeri itibarıyla iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebileceği, bu yazılı delilin ise tarafların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği, yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa satış sözleşmesinin ikrar (HUMK. md.236-HMK.md.188) yemin (HUMK.md.344-HMK.md227) gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu, davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerektiği, Bakırköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/89 Esas sayılı dosyada müvekkilinin borcu olmadığını beyan ettiği ve borcunu ödediğine dair yemininin eda ettiği, protokol aslında borcun ödendiğinin de yazılı olduğu, bu nedenle davadaki tek delilin fotokopi belge olması nedeni ile davacının da belge aslını mahkemeye sunmamasına göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının bu yönde olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 216. maddesinde, belgenin yalnızca örneğinin mahkemeye sunulduğu durumlarda izlenecek usulün düzenlendiği, maddenin birinci fıkrasına göre; mahkeme, belgenin fotokopisini sunan taraftan belgenin aslını getirmesini re’sen isteyebileceği gibi davanın taraflarından birinin talebiyle de buna karar verebileceği, özellikle tereddütlü olan belge aslının görülmesi ve incelenmesi gereken durumlarda belgenin örneği ile yetinilemeyeceği ve aslının ibra edilmesinin zorunlu olduğu, aslı sunulmadığı zaman ise suretine itibar edilemeyeceği, Kanunun 219.maddesi taraflara kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmeleri zorunluluğunu getirdiği, 220. maddesinde ise belgeyi ibraz etmeme halinde ne tür bir işlem yapılacağının hüküm altına alındığı, HMK’nın 220. maddesi; “(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı İçin zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmüne amir olduğu, mahkemece bu hükümlere aykırı karar verildiği, mahkeme gerekçesinin hukuki karşılığının olmadığı, protokolde, daha önce ödenen 159.000.-TL nın elden nakit olarak ödendiği nasıl yazılı ise verilen ve belge aslında yazılı olan 165.000.-TL senet karşılığı ödemenin de yazılı olduğu, bunun ispatı ise protokolün aslı olduğu,nu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir. İlk derece mahkemesi istinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin 04.01.2022 tarihli ek kararında; Mahkemenin 12/10/2021 tarih 2020/994 Esas 2021/893 sayılı karar hakkında davalı vekili tarafından 18/11/2021 tarihli dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulmuş ise de, istinaf defterine kayıt yapılan dilekçenin istinaf karar harcının eksik yatırıldığı, yatırılması gereken harç hususunda 29/11/2021 tarihli muhtırasının davalı vekiline 06/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihinden itibaren muhtıra gereği bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması gereken istinaf karar harcının yatırılmadığı gerekçesiyle HMK’nun 344/1 maddesi uyarınca davalı vekili tarafından istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 07.01.2022 tarihli istinaf dilekçesiyle; 18.11.2021 tarihinde henüz gerekçeli karar tebliğ edilmeden UYAP üzerinde yüklü olan kararın incelenerek istinaf edildiği, dilekçenin aynı tarihte ön büroya sunulduğu gibi ön büroda hesaplanan istinaf avansı, karar harcı(maktu) ve başvurma harcının yatırıldığı, mahkemece daha sonra gerekçeli karar ve muhtıranın gönderildiği ve muhtırada istinaf karar harcının dosyaya yatırılması gerektiğinin ifade edildiği oysa harcın mahkeme veznesine yatırılacağı bu nedenle muhtıranını hataen gönderildiği izleniminin oluştuğu, içeriği itibarı ile yanıltmaya matuf olması nedeniyle geçersiz olup, usulüne uygun olmadığı, bu nedenle harcın süresinde yatırılmadığından bahisle mahkemece verilen 04.01.2022 tarihli “istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına” dair kararın kaldırılarak harcın 07.01.2022 tarihinde tamamlandığı da gözönüne alınıp, işin esasının incelenerek davanın kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, işyeri devir protokolü kapsamında devir bedelinin ödenmeyen kısmın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, isitnaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK 344. maddesi gereğince, eksik harç veya masrafın tamamlanması için gönderilen muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğunun açıkça gösterilmesi gerektiği gibi ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak bir biçimde belirtilmesi gerekmekte olup, mahkemece davalı vekiline gönderilen 29.11.2021 tarihli muhtırada, tamamlanması gereken harcın ” mahkeme veznesi” yerine “dosyaya yatırılması” ifadesi yanıltıcı nitelikte olduğundan HMK 344. maddesine uygun bulunmayan muhtıranın geçersiz olmasına ve davalı vekili tarafından eksik istinaf harcının 07.02.2022 tarihinde yatırılmasına göre; ilk derece mahkemesinin yerinde olmayan 04.01.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve istinaf başvurusunun esastan incelenmesine geçilmiştir. Davacı taraf, işletmenin, davalıya devredilmesine rağmen devir bedelinin tamamen ödenmediğini ileri sürerek ödenmeyen kısmın tahsilini istemiş, davalı ise işletmeyi devraldığını kabul etmekle birlikte bedelin tamamını ödediğini savunmuştur. Davacılar tarafından ibraz edilen 21/06/2008 ve 30/07/2008 tarihli protokollere göre, davacılar tarafından işletilen … adlı işyerinin 560.000 TL bedel karşılığında davalıya devredildiği ve bu bedelin 6.000TL’sinin kapora, 147.000,00 TL’sinin nakit ve 12.000 TL’sinin elden, davalıya ait 250.000 TL değerindeki taşınmazın ise davacılardan … ‘a tapuda devredilerek satım bedelinden toplam 415.000,00 TL’nin ödendiği dosya kapsamı ile sabit olup, taraflar arasında da ihtilafsızdır. Davalı taraf, 415.000 TL ödeme dışında, bakiye 165.000 TL’nin, davacılar lehine düzenlenen 05.03.2009 keşide, 05.12.2009 vade tarihli 165.000 TL bedelli senetle ödendiğini böylece davacılara borcunun kalmadığını, 30.07.2008 tarihli protokol aslı sunulduğunda senet bedelinin ödendiğinin yazılı olduğunun görüleceğini ileri sürmüş ve keşidecisi davalı olan üzeri çizili senet fotokopisini ibraz etmiştir. 6100 sayılı HMK 190 ve TMK 6. maddelerine göre, bir vakıadan kendi lehine sonuç çıkaran taraf o vakıayı ispat etmekle yükümlüdür. Somut olayda, davalı taraf 30.07.2008 tarihli devir protokolünü inkar etmemiş aksine devir bedelinin tamamının ödendiğini savunmuştur. Bu durumda, devir bedelinden ihtilafa konu 145.000 TL’nin ödenmiş olduğunu yazılı belge ile ispat yükü davalıya aittir. Davalı tarafından 165.000 TL tutarlı senedin davacılara teslim edildiği ve bedelinin ödendiği konusunda yazılı bir belge sunulmuş değildir. Her ne kadar 30.07.2008 tarihli protokol aslı üzerinde bu senedin ve bedelinin ödendiğinin yazılı olduğu ve belge aslının davacılar tarafından ibrazı halinde ödemenin ispatlanacağı ileri sürülmüşse de; davacı tarafından sunulan fotokopi belge içeriğinde yazılı iş yeri devir işlemi ve devir bedelinin davalının kabulünde olmasına, ödeme savunmasını ispat yükünün davalı üzerinde bulunmasına ve davalı tarafından bu yönde yazılı bir delil sunulamamasına göre ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin yerine olmayan tüm istinaf nedenlerinin esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalının İlk Derece Mahkemesinin ek kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereğince kabulü ile ek kararın KALDIRILMASINA, 2- Davalının İlk Derece Mahkemesinin asıl kararına yönelik istinaf başvurusunun ise HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca, ESASTAN REDDİNE, 3- Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 9.904,95‬-TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.476,64-TL’den mahsubu ile 7.428,31‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/02/2022