Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/216
KARAR NO: 2022/185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021 (Ek Karar)
NUMARASI: 2021/657 Esas-2021/660 Karar
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati hacze itirazların reddine dair 25/11/2021 tarihli ek kararın ihtiyati hacze itiraz edenler vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Alacaklı vekili, iki ayrı genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarlarına dayalı olarak 1.443.842,22 TL alacağın tahsilini teminen borçlular aleyhine ihtiyati haciz verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ HACİZ: Mahkemece 0610.2021 tarihli karar ile, alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile talebe konu alacağı karşılayacak oranda borçluların malvarlığının ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İHTİYATİ HACZE İTİRAZ: Borçlular vekili, ihtiyati haczin infazı ile müvekkillerinin iflası eşiğine geldiği, alacaklının ihtiyati haciz başvurusunda bulunduğu 05.10.2021 tarihinde icra takibine geçtiği, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının 4 no’lu bendinde, takip devam ederken ihtiyati haciz verildiğinden yeni bir takip talebinde bulunmadan borçluya örnek 10 ödeme emri gönderilmesine denildiği, bu kararla iki ayrı ödeme emri çıkarılmasına yol açıldığı gibi takibin mahiyetinin değiştirildiği, oysa alacaklı bankanın başlattığı takibin ilamsız icra takibi olduğu ve gönderilen 7 örnek ödeme emrine itiraz edildiği, itiraz üzerine itirazın iptali açılması gerekirken verilen ihtiyati haciz kararı ile icra takibinin tüm mahiyetinin ortadan kaldırıldığı,Müvekkilleri tarafından alacaklı bankadan kullanılan bir kredi olmadığı, buna rağmen hileli bir şekilde genel kredi sözleşmesinin alacağa dayanak gösterildiği, genel kredi sözleşmesi çerçeve sözleşme olup, tarafları kredi kullanma borcu altına sokmadığı gibi sözleşmenin varlığının kredi kullanıldığı anlamına da gelmediği, kullanılmayan krediden kaynaklanan bir alacağın da olamayacağı, ihtiyati haciz kararının diğer bankaların hesaplarını kat etmesine neden olacağı, İİK 257. maddesindeki koşulların oluşmadığı, müvekkili … A.Ş’nin 2019 yılında bölünme ile satıldığı ve ticaret sicile tescil ve ilan edildiği, yeni sahiplerinin ihtiyati haciz ile karşı karşıya kalarak zarara uğradıkları ayrıca … A.Ş dışındaki müvekkillerinin kefil olduğuna ilişkin belge bulunmadığı gibi ayrı bir kefalet sözleşmesinin de olmadığı, ihtarnamelerde hangi alacağın hangi dayanakla talep edildiğinin açıklanmadığı ve cevabi ihtarla alacaklı ihtarlarının kabul edilmediğinin bildirildiği, İcra takibindeki alacağın dayanağının ihtiyati hacze esas teşkil eden ihtarnamede talep edilen alacakla aynı olmadığı, yapılan haczin taşkın haciz olduğu alacak miktarından fazla olacak şekilde malvarlıklarının haczedildiğini belirterek itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
EK KARAR: Mahkemece 25.11.2021 tarihli ek kararla; borçlular …, … A.Ş’nin, ihtiyati hacze konu GKS’de …, …, …, … müteselsil kefil konumunda olduğu, 6098 sayılı yeni TBK’nuna uygun olarak tanzim edildiği, borçlu …’un kredi lehdarı … şirketinin yetkilisi olup, kefalet açısından eş rızasına da gerek olmadığı, taşkın haciz, iki icra emri düzenlendiği, alacak miktarını karşılayacak şekilde haciz yapmalıydı iddialarının ihtiyati haciz kararı ile ilgisi olmayıp, ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında da bulunmadığı, icra prosedürüne ilişkin olup, icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği, ibraz edilen GKS, hesap katına ilişkin belgeler dikkate alındığında yaklaşık ispatın yerine getirilmiş olduğu, bu nedenle borcun bulunmadığı iddiasının yargılamayı gerektirdiği, alacağın muaccel olup, ihtiyati haciz koşulunun oluştuğu, … A.Ş’nin, kredi lehdarı şirketin bölünerek kurulduğu ve chargeback mutabakatına ilişkin itirazların yargılamayı gerektirdiği, ileri sürülen nedenlerin İİK 265. maddesinde belirtilen nedenlerden olmadığından itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlular vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Borçlular …, …, …, … vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkili … A.Ş’nin bankaya borçlu olduğuna dair dosyada hiçbir delil bulunmadığı, her ne kadar mahkeme kararında, genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarına dayanılmış ise de müvekkilinin alacaklı bankadan kullandığı bir kredi bulunmadığından bu belgelerin borcun varlığına dayanak oluşturamayacağı, alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasındaki, dava dilekçesinde ihtiyati haciz dilekçelerinde yer alan …’e kredi kullandırılıp, finansman sağlandığı ifadesine yer verilmediği, bu durumun müvekkiline kredi kullandırılmadığının açık delili olduğu gibi ihtiyati haciz dilekçesinde yer alan iddiaların gerçek dışı olduğunun ve bankanın kötüniyetle hareket ettiğinin göstergesi olduğu zira alacaklı banka tarafından dosyaya bir kredi sözleşmesi, geri ödeme tablosu yada hesap özeti sunulmadığı, ibraz edilen genel kredi sözleşmesinin müşterinin ileride kullanılacağı kredilerin koşullarının tayin edildiği, kredi kullanılmadığı sürece bir borç meydana getirmeyen bir çatı sözleşme hükmünde olup, genel kredi sözleşmesinde borcun varlığı, ödeme zamanı veya miktarı konusunda bir ispat unsuru olmadığı, kat ihtarlarının da ancak mevcut bir kredinin varlığı halinde hüküm ifade edeceği, kaldı ki bu ihtarlara itiraz edildiği, Diğer müvekkileri yönünden sadece borcun ispatı yönünden değil, müteselsil kefil sıfatları bulunmaması sebebiyle de kararın kaldırılması gerektiği, zira dosyaya sunulan genel kredi sözleşmelerinin her ikisinde de müvekkil … A.Ş’nin müşteri olarak tanımlandığı ancak diğer müvekkillerinin hangi sıfatla sözleşmeyi imza ettiklerine dair bir açıklamaya yer verilmediği, ayrı bir belgede müşterek borçlu ve müteselsil kefiller başlığı altında, beyan ve imzalar alınmış ise de birbirinden bağımsız olan bu belgelerin, birbirleri ile olan ilişkisinin kurulamadığı genel kredi sözleşmesinin, kefalet belgesi ile aynı tarihte imzalandığının dahi belli olmadığı, kaldı ki salt kefalet beyanı ve imza alınması ortada geçerli bir kefalet sözlşemesi olduğu anlamına gelmeyeceğini belirterek itirazın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Borçlu … A.Ş vekili istinaf dilekçesiyle; kredi sözleşmesi ile kredinin türü, miktarı, ödeme vadeleri, hesap özetine dair açıklama veya belge ibraz edilmediği, buna karşılık mahkemece, kredi borcuna dayandırılan ihtiyati haciz başvurusunun münhasıran genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarlarına dayalı olarak kabul ettiği, genel kredi sözleşmesi bir çerçeve sözleşme olup, bu sözleşme ile kredi müşterisi bankadan kendisine sözleşmedeki koşullara uygun olarak kredi kullandırılmasını talep etme hakkına sahip olurken, banka da kredi müşterisine sözleşmede kararlaştırılan koşullara uygun olarak kredi kullandırma borcu altına girdiği, buna göre genel kredi sözleşmesinin borcun varlığını ve miktarını kanıtlayan bir belge olmadığı, ortada bir kredi bulunmaması karşısında kat ihtarlarının hiçbir ispat kuvveti bulanmayan bir belgeler olduğu, müvekkili tarafından kat ihtarlarına itiraz edilmiş edildiğinden, itiraza uğrayan bir hesap kat ihtarının banka lehine kesin delil olma fonksiyonunun bulunmadığı, bunun yanı sıra mahkeme kararında ifade edilen müvekkil firmanın genel kredi sözleşmesinden, müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğuna dair gerekçenin de hatalı olduğu, müvekkilinin ilk ve son sayfasında imzasının yer aldığı tarih içermeyen genel kredi sözleşmesinde hangi sıfatla sözleşmede yer aldığına dair bir açıklamanın bulunmadığı, her ne kadar alacaklı tarafça sunulan üç sayfalık ayrı bir belgede müşterek borçlu ve müteselsil kefiller başlığı altında, müvekkilinin unvan ve imzası yer alıyor ise de; bu belgenin diğer sözleşme ile bağlantısının kurulamadığı zira tarihin olmadığı, geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını ileri sürerek itirazın reddine ilişkin kararının ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, itiraz eden borçlular vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nun 257/1. maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. Somut olayda, ihtiyati hacze dayanak 01.08.2019 ve 18.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmelerinde … A.Ş’nin müşteri, diğer borçluların ise müteselsil kefil oldukları anlaşılmakta olup, borçluların iddiasının aksine kefalet beyanlarının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin düzenlemesine uygun olduğu tespit edilmektedir. Alacaklı banka tarafından, kredi ilişkisinin sonlandırılıp hesabın kat edildiğine göre alacak muaccel hale gelmiştir. Borçlular tarafından ileri sürülen diğer nedenlerin hiç biri İİK265. maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz nedenlerinden olmayıp, banka tarafından açılan itirazın iptali davasındaki yargılamada dayanılacak veya ileri sürülebilecek nedenlerden bulunmasına göre, ilk derece mahkemesince itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından itiraz eden borçlular vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular tarafından başvuru sırasında istinaf karar harçları peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022