Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/2046 E. 2023/23 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2046
KARAR NO: 2023/23
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/470 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; davacı şirketin, … sicil numaralı … A.Ş’nde hissedar olan … Tic.Ltd. Şti’ye ait 29.999.698.000 adet … Holding hissesini 08/02/2008 tarihli sözleşme ile devralmak suretiyle hissedar olduğunu, davacı şirketin hissedar olduğu hususunun da 08/02/2008 tarihinde davalı şirketin pay defterine işlendiğini, davalı şirketin 17/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda düzenlenen hazır bulunanlar listesinde davacı şirketin adının bulunmadığını, hisselerini devraldığı … Tic. Ltd. Şti.’nin bulunduğunu, davacı şirketin davalı … AŞ. de hissedar olmasına rağmen davetiye gönderilmeden ve davacının katılımı sağlamadan genel kurul gerçekleştirilmiş olduğundan da genel kurul tutanaklarına ihtirazı kayıt düşülemediğini, bu nedenle davacı şirketin davalı … A.Ş.’nde hissedar olduğunun tespitine karar verilmesini istemek gerektiğini, davalı şirket tarafından en son 17/ 03/2022 tarihinde genel kurul toplantısı gerçekleştirtmiş olup davacı şirkete herhangi bir tebligat yapılmadığını, anonim şirket yönetim kurulu kararlarının butlanının, TTK’nın 391. maddesinde düzenlendiğini ve sınırlı sayıda olmamak üzere, özellikle birkaç hal gösterilmek suretiyle, bu hallerde yönetim kurulu kararlarının batıl olacağı açıkça ifade edildiğini, davacı şirketin yapılan Genel Kurullara davet etmeyerek oy kullanma hakkını ve genel kurula katılma hakkını ihlal eden YK kararlarının batıl olduğunun tespitinin gerektiğini, davacı şirketin Genel Kurula çağrılmaması, davalı şirket paydaşları yönünden eşit işlem ilkesine aykırı olduğu gibi, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki yönetime katılma haklarını ihlal edip, bunların kullanılmasını kısıtlayan nitelik taşıdığından kararların batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini beyanla genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ara kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir/Tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “HMK’nın 390. Maddesinin 3. fıkrasında “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü bulunmaktadır. Anılan madde hükmü gereğince davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir Mevcut davada davacının sunduğu belgeler ve beyanlardan ve karşı tarafın sunduğu beyanlardan dava konusu olan genel kurul kararının yürütmesinin tedbiren geri bırakılmasının gerektiğine dair yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı anlaşılmış olup, talebin yargılamayı gerektirmesi de dikkate alınarak talebin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket 2008 yılından 2016 yılına kadar kayyum denetiminde olup, 2016 yılında ilk genel kurul yapılmış olup bu genel kurul çağrısının paydaş olmayan kişilerin davet edilerek gerçekleştirildiğini, davacı şirketin pay defterinde paydaş olarak işlenmiş olmasına rağmen hiç bir genel kurula çağrılmadığını ve genel kurul toplantılarının da tüm paydaşların katılımı sağlanmaksızın gerçekleştirildiğini, davalının pay defteri aslını sunmuş olup, dava dilekçesi ekinde sunulan pay defteri sureti ile desteklediğini, pay defterine göre davacı tarafın davalı şirketin paydaşı olduğunu, davalı şirket Yönetim kurulu tarafından düzenlenen hazirun cetvelinde davacı şirkete yer verilmemiş olması ve toplantıya davet edilmemiş olmasının başlı başına yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olduğunu açıkça göstermekte olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun, davacı şirketi genel kurul toplantısına davet etmeyerek, davacının oy kullanım hakkını engellediğini, 25/05/2016, 05/01/2017, 04/04/2019 ve 17/03/2022 tarihli genel kurul çağrısına ilişkin alınan tüm yönetim kurulu kararları ve işlemlerin batıl olduğunu, TTK md. 391’e göre 2016 yılından sonra Olağanüstü genel kurul çağrısına ilişkin 26/04/2016 tarihli YK kararı, 06/12/2016 tarihli YK kararı, 12/03/2019 tarihinden ilan edilen YK kararı, 22/02/2022 tarihinde ilan edilen YK kararının batıl olduğundan 25/05/2016, 05/01/2017, 04/04/2019 ve 17/03/2022 tarihli genel kurulların da batıl olduğunu, anonim şirket yönetim kurulu kararlarının butlanı, Davacı şirketin Genel Kurula çağrılmaması, davalı şirket paydaşları yönünden eşit işlem ilkesine aykırı olduğu gibi, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki yönetime katılma haklarını ihlal edip, bunların kullanılmasını kısıtlayan nitelik taşıdığı anlaşıldığından kararların batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini, yine davalı şirket yönetimi her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantısı yapmayarak, sorumluluk davasından kaçınmak için 3 yılda bir sadece yönetim kurulu seçim gündem maddesi ile olağan üstü genel kurul yaparak davalı şirketteki pay çoğunluğunu kötüye kullandığının da sabit olduğunu, bu şekilde davacı taraf davalı şirkette paydaş iken, davalı şirket hakkında yani payının nasıl yönetildiğine ilişkin hiç bir bilgi alamamakta olup haklarını da kullanamadığını beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve 17/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, anonim şirket ortağı olduğunun tespiti ve yönetim kurulu kararlarının butlanı davasında şirket genel kurul kararının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 449. Maddesine göre, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, şirket ortağı olunduğunun tespiti ve yönetim kurulu kararlarının butlanı talep edilmiş olup, tedbir talep edilen genel kurul kararlarının iptali dava konusu değildir. Dava konusu olmayan bir hususta ise ihtiyati tedbir verilmesi mümkün değildir. Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilecek olup, şirket ortağı olunduğunun tespiti ve yönetim kurulu kararlarının butlanı istemli davada genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/01/2023