Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/2015 E. 2022/1459 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2015
KARAR NO: 2022/1459
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2022
NUMARASI: 2021/299 Esas – 2022/535 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 03/05/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı … A.Ş ile 2012 yılında imzaladığı sözleşme uyarınca belirlenen makinenin tedariki, kurulması ve test çalıştırması işlerini üstlendiğini, makinenin 2012 -2019 yılları arasında 5 defa kaynak doldurmak sureti ile revziyon edildiği ve 2019 yılına kadar sorunsuz kullanıldığını, makineye takılan rolenin sert dolgu kaynaklarında çatlak belirlendiğini, kalıcı kısmi onarım imkanı bulunmayan 1 yaşındaki rolede meydana gelen çatlamanın imalat ve malzeme kusuru olduğu bu sebeple bu parçanın değişiminin bedelsiz olarak davalı tarafından yapılması talep edilmiş davalının bu talebi haksız olarak reddettiğini, müvekkili sigortalısı şirketin bu parçanın değişi için davalı yana ihtarname yolladığını ancak olumlu bir cevap alamadığını, parçanın imalat ayıbı olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin müşterek sigortada kendi payına düşen 15.958,79 USD yi sigortalısına ödediğini, bu sebeple ödenen bu tutarın davalıdan tahsili amacı ile huzurdaki davayı açtıklarını, davanın kabulüne karar verilerek, 15.958,79 USD alacağın ödeme tarihi olan 14/12/2020 den itibaren işleyecek USD cinsinden en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, aynı zamanda müvekkili ile davacı arasında ticari bir ilişki bulunmadığını davanın husumet yokluğundan ve Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisi yönünden reddine karar verilmesi gerekeceğini, genel yetki kuralı bakımından Almanya Köln mahkemelerinin yetkili olmasının gerektiğini, satış sözleşmenin Almanya teslim yerinde yapıldığını bu bakımdan da yetkili mahkemelerin Alman mahkemeleri olduğunu, arıza verdiği iddia edilen roller parçasının garanti dışı olduğunu, davada Alman hukukunun uygulanmasının gerektiğini, husumet yokluğu ve yetkisizlik kararı ile aksi takdirde davanın esastan reddini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Satış sözleşmesi içerisinde atıf yöntemiyle yetki anlaşması yapılmıştır. Teklif formundaki ilgili ifadenin Türkçe tercümesi şu şekildedir: “Tarafımızdan temin edebileceğiniz veya www…com/… adresinden PDF dosyası olarak indirebileceğiniz Genel İşlem Şartlarımız geçerlidir.” Atıfta bulunulan Genel İşlem Şartları’nın “Uygulanacak Hukuk ve Yer” başlıklı madde X”in 2.paragrafının Türkçe tercümesi şu şekildedir: “Yargı yeri tedarikçinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, tedarikçi Sipariş Verenin merkezinin bulunduğu yerde dava açabilir.” Yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucu; davalı tedarikçinin iş merkezinin Almanya’nın Köln şehrinde olması ve sözleşmenin açık hükmü karşısında davacının davasını Türk mahkemeleri nezdinde açmasının mümkün olmadığı, Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaklaktadır. Davanın dava dışı sigortalı adına rücuen davacı şirket tarafından açıldığı, davalı ile sigortalı şirket arasındaki yetki anlaşmasının HMK m.17 gereğince geçerli olduğu ve yetki sözleşmesinin taraflardan başka tarafların cüzi ve külli haleflerini de bağladığı, bu nedenle sözleşmenin tarafı olan sigortalının adına rücuan açılan bu davada davacı sigorta şirketini bağlayacağı anlaşılmakla, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile HMK, m.114/l-a-ç ve m.115 gereğince yetki yönünden davanın usulden reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK’nın 14. maddesi uyarınca bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu, bu nedenle davalının haksız yetki itirazının reddedilmesi gerektiğini, davalı ile davacı müvekkilinin sigortalısı arasındaki davaya konu makinenin tedariki ve sair işlemleri için yapılan sözleşmenin geçerli olduğunu, fakat davalının tek taraflı olarak düzenlediği, davacı müvekkilinin sigortalısına ibraz etmediği, ona bunları inceleme, yorumlama, değerlendirme, müzakere etme, kabul veya reddetme imkânlarını tanımadığı genel işlem koşulları ve içinde var olduğu ileri sürülen yetki şartının ise geçersiz olduğunu, davalının ileri sürdüğü yetki şartını içeren genel işlem koşullarının yabancı dilde olması ve davalının İstanbul Şubesi olması karşısında yabancı bir devletin Mahkemesinin yetkili olduğunu ileri sürmesinin hem 805 sayılı Kanuna hem de 4721 sayılı TMK m. 2’ye aykırı olduğunu ve bu nedenlerle de reddinin gerektiğini, ayrıca dava yetkisizlik nedeniyle reddolunduğundan AAÜT md. 7 gereğince vekalet ücretinin, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirtilen vekalet ücretini aşmaması gerekirken, üçüncü kısma göre 16.533,51 TL vekalet ücreti takdir edilmesinin de yasaya aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE:Dava, makine kırılması, geniş kasko sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminatın tahsili amacıyla açılan alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince, davalının süresi içinde ileri sürdüğü milletlerarası yetki itirazı yerinde görülerek davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK.’nın 355. maddesi uyarınca, kararı istinaf eden davacı vekilinin istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme yapılmıştır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, dava konusu uyuşmazlıkta davalı şirketin İstanbul Şubesine husumet yöneltilmesinin yerinde olup olmadığı, Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde kalıp kalmadığı ve dava dışı sigortalı ile davalı arasında yapılan sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı noktasındadır. Dosyada dava dışı sigortalı ile davalı arasında düzenlenen bir satış sözleşmesi bulunmayıp, dava dışı sigortalı … A.Ş. ile davalı arasında yapılan satışa ait davalı şirketin Federal Almanya’nın Köln şehrinde bulunan, merkezi arasında siparişin onaylandığına dair 21/03/2018 tarihli “sipariş teyidi” ile satışa ilişkin faturanın tercümesi bulunmaktadır. Bu evraklar üzerinde yapılan incelemede dava dışı sigortalının verdiği siparişin bizzat şirketin merkezi tarafından onaylandığı, faturanın şirket merkezi tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça yapılan işlemin İstanbul Şubesi tarafından yapıldığı iddia edilmiş ise de sözleşmenin İstanbul Şubesi tarafından yapıldığına dair herhangi bir delil dosyaya ibraz edilmediği, davalı şirketin İstanbul Şubesi vekilinin cevap dilekçesinde de müvekkili şubenin anlaşmaya taraf olmadığını açıkça beyan ederek husumet itirazında bulunduğu görülmektedir. Dava … merkezi Almanya İstanbul Şubesi hasım gösterilerek açılmıştır. Husumetin doğru yöneltilip yöneltilmediğinin tespiti yönünden dava dışı sigortalı ile davalı arasında kurulan sözleşmenin İstanbul Şubesince yapılıp yapılmadığı hususu önem arz etmektedir. Bir önceki paragrafta açıklandığı üzere sözleşme İstanbul Şubesi tarafından yapılmamış, bizzat şirketin merkezi tarafından yapılmıştır. Bu durumda davanın davalı gösterilen İstanbul Şubesine husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça davalı şirketin İstanbul şubesini taraf göstermesi, cevaba cevap dilekçesinde yapılan işlemin davalı şube tarafından yapıldığı gerekçesiyle davalı şubeye yönelik husumet ve yetki itirazlarının rede mahkum olduğunu savunması karşısında, davalı şirketin İstanbul şubesinin bilerek taraf gösterildiği, 6100 sayılı HMK 124 maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bir maddi hata ve yanılgının bulunmadığı, zaten davalı tarafça da İstanbul şubesinin maddi hata sonucu gösterildiğinin iddia edilmemesi karşısında temsilcide yanılmanında söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yetki dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2006/13211 e. 2008/5487 K. ve 2010/7138 E. 2011/17247 K sayılı ilamları) Ayrıca mahkemece davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davalı yararına AAÜT 7. madde gereği maktu vekalet ücretini geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığından bahisle yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesi ve davalı yararına fazla vekalet ücreti takdir edilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Humboldt … merkezi Almanya İstanbul Şubesinin husumet ehliyeti bulunmadığından davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL karar harcının başlangıçta peşin alınan 2.262,06 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.181,36 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 6-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 220,70 TL, posta ve tebligat gideri 93,00 TL olmak üzere toplam 313,70 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/12/2022