Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/2012 E. 2022/1446 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2012
KARAR NO: 2022/1446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/677 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati tedbire itiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı dilekçesinde özetle; mahkemenin, davacı tarafça ileri sürülen tümüyle gerçek dışı, kişisel çekişmeye dayalı, mesnetsiz ve pür kötü niyetli iddiaları esas alınarak verdiği 04.10.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı; bütün yönetim organları ile başarılı bir ticari faaliyet yürüten ve yükselen bir kar grafiği çizen müvekkili şirketin yatırım yapmasını, üretim kapasitesini arttırmasını, büyümesini ve devamlılığını ortadan kaldırır nitelikte sonuçlar doğuracağını, dosyaya sunulu, uzman görüşü, mali tablolar ve ymm tam tasdik raporu ile durum sabit olduğunu, şirket yöneticilerinin görüş ve beyanları da bu yönde olup, dosya içerisine mevcut olduğunu, yasa, usul ve mevzuata uygun olarak alınan genel kurul kararları, HMK. 389/1 maddesi kapsamında davacının herhangi bir hakkı elde etmesini zorlaştırmamakta olduğunu, HMK. md.390 hükmüne göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için talepte bulunanın “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını” yaklaşık olarak ispat etmesi zorunluluğu olduğunu, tüm dosya içeriği, genel kurul evrakları, mali tablolar, uzman görüşü ve ymm tam tasdik raporu karşısında davacının herhangi bir seviyede haklılığı söz konusu olmadığını, verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanması ile davalı şirketin yatırım yapamaz, üretim kapasitesini arttıramaz, büyümesini ve devamlılığını sürdüremez hale gelmesi söz konusu olduğunu, bu durumda oluşacak menfi/müspet maddi zarar çok büyük ve telafisi imkansız olacağını, sonu. olarak haksız ve dayanaksız 04.10.2022 tarihli İhtiyati Tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İhtiyati tedbir talep eden vekili tarafından, ileride telafisi güç ve imkansız zararların doğmasını önlemek gerekçesiyle genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması talep edilmiş, Mahkemece talep kabul edilerek ihtiyati tedbiren genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması kararı verilmesinin ardından aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen vekilince karara itiraz edilmesi üzerine, istinaf incelemesine konu ara kararı veren ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbire itiraz hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “davacının telafisi zor zararının oluşacağına dair yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği, tedbir kararının kaldırılmasını gerektiren yeni bir durum meydana gelmediği anlaşılmakla tedbire itirazın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbire itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK. Md. 390 hükmüne göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için talepte bulunanın “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını” yaklaşık olarak ispat etmesinin zorunlu olduğunu, gerçekte ve dosya kapsamında, davanın esası yönünden davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat eden tek bir husus dahi bulunmadığını, mahkemenin ‘tedbir kararı’nda tek bir olgusal tespit dahi bulunmadığını, ihtiyati tedbir kararının hangi ‘yaklaşık ispat edilmiş’ olguya dayandırıldığının açıklanmadığını, davalı şirket açısından çok ağır mali sonuçlar doğuracak, şirketin ticari devamlılığını ortadan kaldırıp, menfi/müspet zararlara uğramasına neden olacak, haksız ve dayanaksız 04.10.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının ivedilikle kaldırılmasına, aksi takdirde, verdiği/vereceği zararlar karşısında çok düşük bir meblağ olarak takdir edilen teminat miktarının en az 2.000.000,00-TL. olarak belirlenmesine, yasa, usul ve mevzuatta uygun bir şekilde yapılan 11.08.2022 tarihli çağrılı olağan genel kurul’unda alınan kararlara karşı, tamamen kötü niyetle iptal davası açan, ihtiyati tedbir kararı talep edip, çıkartan davacının bu sebeple şirketin uğradığı / uğrayacağı menfi / müspet zararlardan sorumlu olduğunu, tazminat haklarınını saklılığına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, genel kurul kararının iptali istemli açılan davada genel kurul kararların yürütmesinin durdurulması suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ilgili genel kurulda alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davalı … Tic. A.Ş.’nin 11/08/2022 tarihinde yapılan olağan genel kurulunun, 3 nolu maddesi ile şirketin bilanço ve kar/zarar hesabının tasdikine; 4 maddesi ile yönetim kurulunun ibrasına; 5 nolu madde ile kar payı dağıtılmamasına; 6 nolu madde ile sermaye arttırılmasına; 7 nolu madde ile yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkına karar verilmiştir. TTK’nın 449. Maddesine göre, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, 11.08.2022 tarihli genel kurulun gerçeğe aykırı pay defteri ve hazirun cetveli tanzimi ve bu sebeple yetkisiz kişilerin genel kurul’a katılması nedeniyle genel kurul’un yok hükmünde olduğu, genel kurul 3. gündem maddesi “2021 yılına ilişkin finansal tabloların okunması, müzakeresi ve onaylanmasına” ilişkin olup, dürüst resim ilkesine uygun olmadığı, genel kurul 4. gündem maddesi “Yönetim Kurulu üyelerinin 2021 yılı faaliyet ve hesaplarından dolayı ayrı ayrı ibra edilmesi” ilişkin olup, görevin gereklerini yerine getirmeyen, şirketi, kamuyu ve ortakların zarara uğratan, vergi dairesine çelişkili beyannameler düzenleyen, yönetim kurulu üyelerini ibra eden kararın usule ve yasaya aykırı olduğu, genel kurul 5. gündem maddesi “Yönetim Kurulunun 2021 Yılına ilişkin kâr dağıtımı teklifinin kabulü, değiştirilerek kabulü veya reddi” ilişkin olup, kâr payı dağıtılmaması yönünde alınan kararın “şirket esas sözleşmesine ve kanun açık hükmüne aykırı olduğu, Genel Kurul’un 6. Gündem maddesi “Şirket sermayesinin 8.100.000,00 TL arttırılması ve Sermayenin 5.659.549,00 TL lik kısmının %25’i sermaye arttırımının tescilinden önce, gerisi de izleyen 6 ay içerisinde ödenmesine” ilişkin olup, Şirketin sermaye artırımına ihtiyacı olmadığı gibi, artırılan sermaye tutarının da fahiş olduğu, sermaye artırımına ihtiyaç duyan şirket’in çelişkili davranışlarıyla fahiş huzur hakkı talebinin iyiniyetten yoksun olduğu iddialarıyla genel kurulun 3., 4., 5., 6. ve 7. maddelerinin iptali istenmiştir. Davacı tarafça anılan genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması ileride telafisi güç ve imkansız zararların doğmasını önlemek gerekçesiyle talep edilmiş olmakla birlikte ne tür bir zararın doğacağı somut olarak açıklanmış değildir. İhtiyati tedbir talebine dayanak olarak sunulan deliller davacının iddialarını yaklaşık olarak ispata elverişli değildir. Bunun yanı sıra HMK’nın 389. Maddesinde düzenlenen “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi” sebeplerinin varlığı da yaklaşık olarak ispatlanamamıştır. Yaklaşık ispat şartının gerçekleşmemesi nedeniyle tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davacının telafisi zor zararının oluşacağına dair yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği ve tedbir kararının kaldırılmasını gerektiren yeni bir durum meydana gelmediğinden bahisle eldeki dosyada ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/677 Esas sayılı dosyasında 27/10/2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine ilişkin ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-İhtiyati tedbir kararına vaki itirazın KABULÜ İLE; Mahkemece 2022/677 Esas sayılı dosyası üzerinden 04/10/2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,3-İstinaf yargılama giderlerinin verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022