Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/201 E. 2022/172 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/201
KARAR NO: 2022/172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 06/01/2021
NUMARASI: 2020/982 Esas
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Taraflar arasındaki tazminat davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar (ihtiyati haciz isteyen) vekili, davacı şirketlerin, FETÖ/PDY ceza soruşturması/davası kapsamında CMK 133 uyarınca, kayyımlık yetkisini haiz tasarruf mevduatı sigorta fonu’nun atadığı yöneticiler tarafından yönetildiğini, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde 2018/82 Esas ile kayıtlı iddianameden anlaşılacağı üzere; 17.11.2015 tarihinde kayyım ataması yapıldığı … A.Ş ve bağlı şirketlerine ilişkin ceza soruşturması 2014 yılı ilk çeyreğinde başladığını, … A.Ş ve bağlı şirketlerin mali mevzuata uymayan hesap hareketleri, FETÖ/PDY suç örgütünün elde ettiği gelirlerin … A.Ş ve bağlı şirketleri tarafından aklandığını, aklanan paraların yasa dışı yollardan yine … A.Ş ve bağlı şirketler tarafından terör örgütünün kasasına temizlenmiş şekilde geri aktarıldığını, … A.Ş’nin yasa dışı yöntemlerle FETÖ/PDY suç örgütüne büyük miktarlarda finansal kaynak sağladığını, örgütün bu şekilde finansal devamlılığının sağlandığını, … ve grup şirketlerinde ortaklık yapısı hâkim ortak ve bağlı şirket modeline uygun olarak kurgulanmış, şirketlerin üst yönetimi de buna göre şekillendirilip, doğrudan ya da dolaylı şekilde son durumda aynı kişilerden oluşan yöneticiler tarafından şirketlerin tek merkez talimatı altında ortak alınan kararlara uygun eylem ve faaliyette bulunması temin edildiğini, işbu tek merkez yönetimi altında, ceza soruşturmasının başlamasıyla kayyım atamasının yapıldığı tarihe kadar muvazaalı işlemlerle şirketlerin içleri boşaltıldığını, davalıların şirketi zarara uğratan işlemleri davacı şirketin ulaşılabilen resmi kayıtları ile mali kayıtları üzerinde yapılabilmiş inceleme neticesinde ekli Mali İşlemler İnceleme Raporuyla ortaya konduğunu, ekli 24.08.2020 tarihli … Rapor Numaralı Mali İşlemler İnceleme Raporuna konu tespitler çerçevesinde davacı … A.Ş.’nin zararının tazmini talebiyle huzurdaki davanın açılması zarureti hâsıl olduğunu, tam bağlı şirket durumundaki davacı … A.Ş.’nin zararını, gerek hâkim şirket olan gerekse bağlı şirketin tüzel kişi yönetim kurulu üyesi olan … A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyelerinin TTK ve TBK hükümleri uyarınca, TTK md.202, md.553, md.555 ve ilgili sair hükümler çerçevesinde tazmin yükümlülükleri bulunduğunu, davacı …Ticaret A.Ş.’nin dava konusu zararlarının tazmini kapsamında, şirketin 01.01.2013- 17.11.2015 tarihleri arası ortaklık ve yönetim yapısının; Yönetim Kurulu Başkanının: 1-… (Ocak 2013- Kasım 2014) ,2-… (Aralık2014-Temmuz 2015),3- … Holding A.Ş. temsilcisi … (Temmuz 2015 – Kasım 2015), Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısının 1-… Tic. A.Ş , temsilcisi …(Ocak 2013- Kasım 2015), Yönetim Kurulu üyesinin ; 1-… Holding A.Ş. (Ocak 2013-Temmuz 2015) Temsilcisi … ,2-… A.Ş. (Temmuz 2015-Kasım 2015) Temsilcisi …, Tüzel kişi Yönetim Kurulu Üyelerinden … Holding A.Ş % 97 hisseyle davacı şirketin hâkim ortağı olduğunu, diğer tüzel kişi yönetim kurulu üyelerinin … A.Ş. (% 99,996 hisseyle hâkim şirket … Holding A.Ş) ile … A.Ş. (% 99,20 hisseyle hâkim şirket … Holding A.Ş) ise %1 ’er hisse ile davacı şirketin diğer ortakları olduğunu, davacının Yönetim Kurulu Üyeleri ile davacının aynı zamanda hissedarı olan tüzel kişi yönetim kurulu üyeleri … Holding A.Ş ve diğer ortak şirketlerin kendi yönetim kurulu üyelerinin tablo halinde gösterildiğini, TTK 195.maddesi gereğince;İşbu yasal düzenleme tahtında, … Holding A.Ş %97 hissesiyle hâkim şirket ve … Ticaret A.Ş. ise bağlı şirket durumunda olduğunu, Hakim şirket … Holding A.Ş.’nin 01.01.2013-17.11.2015 tarihleri arasındaki yönetim kurulu üyelerinin davalılar olup, bağlı şirket … Ticaret A.Ş.’nin dava konusu dönem içerisindeki muvazaalı işlemlerle uğratıldığı tüm kayıp ve zararlardan hâkim şirket yönetim kurulu üyeleri TTK 202/1-a maddesi gereğince sorumlu olduklarını, bağlı şirketin malvarlığında bir azalmaya sebebiyet verecek, malvarlığının artmasını önleyecek, kârlılığı azaltacak, malvarlığını riske sokacak türden işlemler hukuka aykırı kabul edileceğini, hâkim şirketin etki ve/veva yönlendirmesi ile ihmali hareketlerinin de yine hukuka aykırılık kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğini, hâkimiyetin kötü kullanılması ve esasen ortak amaca hizmet etmek kastıyla kullanılması neticesinde, bağlı şirket zarara uğratıldığını, kaybın o faaliyet yılı içinde fiilen delikleştirilmemesi veya kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna kadar bağlı şirkete denk bir istem hakkı tanınmamış olması halinde, şirketin zararının tazmini sorumluluğu doğduğunu, davacının zararının TBK Md.49, TTK Md.195, Md.202, Md.553, Md.555 ve ilgili yasal düzenlemeler uyarınca tazmini gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nda md.549 ve devamı hükümlerde hukuki sorumluluk başlığı altında getirilmiş düzenlemeler çerçevesinde, ortakların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin sorumluluk halleri düzenlendiğini, TTK madde 553 uyarınca ortaklar, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, kanundan, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarını,TTK madde 555 uyarınca şirket, uğradığı zararın tazminini isteyebileceğini, TTK md.202/l’de bağlı şirketin pay sahipleri ile alacaklılarının şirketin zararının tazminini talep hakları düzenlendiğini, bağlı şirketin zararının doğrudan tarafı olmayan ve ancak dolaylı zararı olabilecek pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına, şirketin zararının tazminini talep edebilmeleri yönünde, özel düzenlemeyle dava hakkı tanındığını, zarar kendi uhdesinde doğan bağlı şirket ise, dava hakkı anayasal bir hak olmakla, genel hükümler kapsamında TBK 49, TTK md.553, md.555 ve ilgili hükümler gereği uğradığı zararın tazminini talep hakkını haiz olduğunu, davacının hakim ortağı … Holding A.Ş., davacının aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi olduğunu, hâkim ortak şirketin hissedarları, aynı zamanda hâkim ortak şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, davacının diğer yönetim kurulu üyeleri de yönetim şablonunda yukarıda gösterilmiş olup, şirketin yönetiminde aynı kişiler yer aldığını, tüzel kişinin yönetim kurulu üyeliğinin geri planında tüzel kişinin organı olan gerçek kişi yönetim kurulunun iradesi bulunduğunu, işbu iç içe geçmiş yapılanmada, davacı şirketin tüm yönetimi, … Holding A.Ş.’nin o tarihteki yönetim kurulunun uhdesinde olduğunu, bu bağlamda davalılar, davacının zararını tazmin etmekle yükümlü olduklarını, mali işlemler inceleme raporu konusu işlemlerle davacının uğratıldığı zararın tazminini talep ettiklerini, … Ticaret A.Ş.2013-2015 yılı yasal defterleri ve banka kayıtlan üzerinde yapılan incelemelerde, davacı şirket hesaplanndan İngiltere’de kurulu ve FETÖ/PDY ilişkili … ve yine FETÖ/PDY ilişkisi nedeniyle kapatılan eğitim kurumları ve vakıflar olan Süleyman Şah Üniversitesi, Turgut Özal Üniversitesi, Şifa Üniversitesi, … Demeği, … Vakfına ve diğer demek ve vakıflara “bağış adı altında” yapılmış ödemelerle muvazaalı nakdi fon aktarımı yapıldığını, gösterilerek şirket dışına çıkartıldığı anlaşıldığını, yurt dışı iştirak şirketlerin muvazaalı bedelsiz devri nedeniyle davacıların zarara uğradığını yine yurtdışı gayrimenkul satışı nedeniyle şirketin zarara uğradığını, 24.7.2012 tarihli 8118 sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan olunan şirketin 2011 yılma ilişkin 11.6.2012 tarihinde yapılmış Olağan Genel Kurul toplantısında, kar dağıtımı kararı alındığını, şirketin 2010-2011 yıllarına ait temettü ödemeleri 2013 yılında yapıldığını, ancak, 2010-2011 yıllarının karı dışında diğer yıllar şirket karının dağıtılması yönünde alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, aksine müteakip yıllar genel kurullarında ilgili faaliyet yılı karının dağıtılmaması yönünde karar alındığı anlaşıldığını, 24.09.2013 tarihli 8411 sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan olunan şirketin 2012 yılına ilişkin 04.09.2013 tarihinde yapılmış Olağan Genel Kurul toplantısında, “şirketin 2012 faaliyet dönemi karının dağıtılmamasına” oybirliği ile karar verilmiş olmasına rağmen; ekli Mali Raporda, 30.05.2013 tarihinde “2012 yılı kar dağıtım avans ödemesi” adı altında … Holding A.Ş.’ye 1.046.000 TL ödendiği tespit edildiğini, yapılmış avans temettü ödemesinin yasal dayanağı bulunmadığını, şirketin zararına olarak yüksek tutardaki nakdi, hakim şirkete aktarıldığını, şirketin “…, …, …” Dergilerinin, piyasanın çok üzerinde dağıtım bedeli ödenerek FETÖ illiyetli … A.Ş. firmasına dağıtımının yaptırıldığını , hatta bir yıllık ücretin … Medya’ya peşinen ödendiğini; …Derneği İktisadi İşletmesine yüksek tutarlarda telif hakkı, reklam bedeli, hizmet bedeli adı altında ödemeler yapıldığını, yine … hesabına yurt dışı telif ve tercüme giderleri adı altında ödemeler yapıldığı yönünde tespitler bulunduğunu, öte yandan şirketin VUK mevzuatına aykırı mali işlemleri nedeniyle Vergi Denetim Kurulunun Vergi İncelemeleri neticesinde vergi cezaları ödenmek zorunda kalındığını, davacının zararına sebebiyet veren işlemler ayrıntılı şekilde tespit edildiğini, ekli mali rapordaki tespitlere yönelik yapılacak kapsamlı incelemeyle, davacının nihai zararı hesaplanabileceğini, bu çerçevede zararın bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını takiben talep artırımında bulunmak üzere, yukarıda açıklanan ve ekli mali rapor konusu tüm şüpheli işlemler sonucu davacının uğratıldığı zararın davalılardan tahsil edilmesini , bu nedenlerle 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyannca açtıkları belirsiz alacak davasında, tahkikat sona ermeden talep ve tazmin konusu zarar tutarında artırım yapmak üzere, harçtan muafiyet tahtında, huzurdaki davada davacı şirketten harç alınmamasını, HMK md.406/2, İİK md.257, md.264, vd. hükümleri uyannca davalıların malvarlıklannın ihtiyaten haczini, davada davacı… A.Ş.’nin zararının tam ve kesin olarak hesaplanmasıyla birlikte bedel artınmında bulunmak üzere, davacının 4.123.989,27 TL kayıp ve zararının davalılardan, TTK 557. Maddesi uyannca mahkemece tespit olunacak kusur oranlarına göre hesaplanacak tazminat tutarlan üzerinden, zarar tarihinden itibaren en yüksek ticari temerrüt faizi oranı üzerinden işlemiş ve işleyecek gecikme faiziyle birlikte tahsiline ve davacı … Ticaret A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, davacı şirketlerin yöneticisi olan davalıların yetkilisi oldukları şirketlere verdikleri zarar nedeniyle davalılara ait mallarının dava değeri kadarının ihtiyaten haczedilmesini talep etmiş ise de;davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemede kanaat uyandırmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.Bu ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin Denetim Koordinatörlüğü tarafından yapılan incelemeler neticesinde, kayyım ve TMSF’nin yönetime gelmesinden önce 2013-2015 yılları arasında müvekkil şirket nezdinde, o dönem yöneticilerinin yaptığı işlemler sebebiyle şirketin zarara uğradığının tespit edildiğini, davalıların arabuluculuk sürecinde görüleceği üzere herhangi bir iletişimde ve katılımında bulunmaması, mal kaçırma durumlarının olabileceği konusunda şüpheye mahal verdiğini, ayrıca denetim raporunda tespit edilebilen tüm vakalar belirtilmiş olup net şekilde ifade edidiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Talep,tazminat davasında ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, UYAP üzerinden gönderilen 16.04.2021 tarihli dilekçesiyle 06.01.2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusundan vazgeçildiğini beyan edilmiş ise de, dosyaya sunulan vekaletnamenin kanun yolundan vazgeçmeye ilişkin özel yetkiyi ihtiva etmediği gibi bu hususta yeni bir vekaletnamenin de dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından işin esasına yönelik incelemede; İhtiyati hacze kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2.cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Somut olayda, davalıların yöneticisi olduğu şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı TTK’nın 553 ve devamı maddelerine dayalı sorumluluk davasında, davalıların zarardan sorumlu olup olmadıkları ve varsa kusur durumları, alacağın varlığı ve miktarı konusunda dosyanın bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusunun bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022