Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1995 E. 2022/1471 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1995
KARAR NO: 2022/1471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2022
NUMARASI: 2022/188 Esas – 2022/528 Karar
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 16/03/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … aleyhine 10/07/2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası kapsamında davalı .. Bank A.Ş. Tarafından genel banka kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmet sözleşmelerine dayanarak icra takibi başlatıldığı, borçlular vekili tarafından icra takibinde borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi neticesinde icra takibi durduğu, buna karşılık kötü niyetli alacaklı tarafından 28/09/2018 tarihinde İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/900 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, müvekkili bakımından bu davanın henüz kesinleşmediği, genel kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmet sözleşmesi üzerinde müteselsil kefil sıfatıyla yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığının tespiti ile bu sebeple müvekkilinin ilgili kredi borcunun ve bu borç nedeniyle başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra takibinde borçlu olamayacağının tespitini ve sözleşmesinin icra dosyasının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … Ticaret Limited Şirketi’nin müvekkili bankaya başvurusu üzerine müvekkili banka ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında “Genel Kredi Sözleşmesi” ve “Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiği, söz konusu sözleşmeler gereğince de müvekkili banka tarafından dava dışı şirkete Ticari Kredili Mevduat Hesabı açıldığı, Çek Taahhüt Kredisi ve Nakdi Krediler kullandırıldığı ve Çek Taahhüt Kredisi kapsamında çek yaprakları verildiği, davacı … ile dava dışı …, … ve … da akdedilen sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduklarını, tüm uyarılara rağmen, borçluların, sözleşmelerden doğan borçlarını ödememesi üzerine borçlulara Kahramanmaraş … Noterliği’nin 30.09.2016 tarihli, … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edildiği, borçluların, kendilerine tebliğ edilen hesap kat ihtarnamesine rağmen, borçlarını ödememeleri üzerine; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı taraf, birtakım asılsız ve mesnetsiz iddialar ileri sürerek huzurdaki menfi tespit davasını ikame ettiği, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davalı bankaca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında genel kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmet sözleşmelerine dayanarak icra takibi başlatıldığı, borçlular vekili tarafından icra takibinde borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi neticesinde icra takibinin durduğu ve akabinde İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/900 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/900 esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; iş bu davanın davacının, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/900 esas sayılı dosyasının davalısı olduğu, uyuşmazlık konusun aynı genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın henüz kesinleşmediği ve istinaf aşamasında olduğu, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla; davanın hukuki yarar yokluğundan HMK madde 114/1,h gereğince usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu aşamasında belgeler üzerinde yapılan incelemede davalının alacak iddiasına konu belgelerde yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığı yani müvekkili bakımından sahte oldukları kendilerince tespit edildiğini, ancak İlk Derece Mahkemesinin bu hususta ortada son derece ciddi bir sahtelik iddiası ve delilleri mevcutken, bu durum kamu düzenini doğrudan ilgilendirmekteyken delil toplamaya dahi lüzum görmeyerek, HMK 211. maddesi hükümlerinde kanunun kendisine yüklediği yükümlülüklere aykırı hareket ettiğini, sunmuş oldukları delillere ilişkin hiçbir inceleme yapmaksızın derdest bir itirazın iptali davasının varlığını gerekçe göstererek, aynı olaya ilişkin yürütülen soruşturma dosyasını dahi celp etmeden yahut bekletici mesele yapmadan davayı “hukuki yarar yokluğundan reddettiğini, bu durumun kabulünün mümkün olamayacağını, itirazın iptali davasında davaya süresi içerisinde cevap veremeyen müvekkilinin aleyhinde borç doğuran belgeler üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını fark etmesi üzerine bu belgelerin sahteliğinin Mahkeme eliyle tespitini istemesinde hukuki yararı bulunduğunun açık olduğunu, Kanunun lafzından da açıkça görüleceği üzere, sahtelik iddiasına dayanan bir tespit davasının, ayrı bir davaya konu edilebileceğinin Kanun koyucu tarafından düzenlenmesi karşısında, derdest itirazın iptali davasına dayanılarak ve konu ile uyuşmayan Yargıtay kararları emsal gösterilerek reddedilmesi gerek usul gerekse de yasaya aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava davacı hakkında başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ki takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ile davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır İstinafa incelemesine konu uyuşmazlık, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itiraz üzerine açılan İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/900 Esas sayılı dosyası ile görülüp karara bağlanan itirazın iptali davası nedeniyle eldeki davada hukuki yararın bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı, davacı tarafça borca yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/900 Esas sayılı dosyası ile dava açılıp 16/03/2021 tarihli 2018/900 e. 2021/1111 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilerek itirazın iptaline karar verildiği, dosyanın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, eldeki davanın dava tarihinin ise 16.03.2022 olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde derdest itirazın iptali davası görüldüğü esnada aynı uyuşmazlığa ilişkin aynı taraflarca menfi tespit davasının açılmasında hukuki yararının olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Zira 6100 sayılı HMK 114.maddesinde hukuki yarar dava şartları arasında sayılmıştır. HMK 115. maddesi hükmü gereği dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmedir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)’nin 6.maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır. Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada ve devam eden süreçte halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez. (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297) ( Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2018/60E- 2020/3257 K sayılı 30.06.2020 tarihli kararı) Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için tek başına yeterli olmadığı gibi ideal veya ekonomik yarar da yalnız başına yeterli değildir. Davacının, hakkına kavuşmak için mahkeme kararına muhtaç olması gerekir. Aynı alacak ve takibe yönelik açılan itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebilecek hususlar yönünden,menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır Somut olayda, taraflar arasında aynı konudaki uyuşmazlıkla ilgili olarak davalı banka tarafından davacı aleyhine İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/900 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açılmıştır. Derdest bulunan bu davada davalı sıfatıyla bulunan davacının tüm savunmalarını ileri sürme imkanı bulunmaktadır. Eldeki menfi tespit davasının davacısının, görülüp karara bağlanan itirazın iptali davasında savunmasına dayanak yaptığı tüm vakıaları ileri savunma olarak ileri sürebilecek olup, süresinde bu vakıaların ileri sürülmemesi aynı yasanın 141. maddesi gereği savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kalacağından davacının itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceği hususlar yönünden, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/12856 Esas – 2012/18938 Karar sayılı İlamı) Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022