Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1991 E. 2022/1469 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1991
KARAR NO: 2022/1469
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 02/08/2022
NUMARASI: 2022/506 Esas (Derdest)
İHTİYATİ HACİZ
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın ihtiyati haciz talep eden taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
DAVA: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; davalıların müvekkili şirketi zarara uğrattığı sabit olduğunu, dava bedelinin yüksek olması nedeniyle ve davanın kabulü halinde dahi müvekkil şirketin alacağına kavuşamama ihtimali bulunması nedeniyle, davalıların mal varlıkları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketi zarara uğratan davalıların kötü niyetli olduğunu, davalıların malvarlıklarını kaçırması, tüzel kişiliklerin içinin boşaltılması ve neticede müvekkilin davayı kazandığı halde dahi zararını tazmin edememesi ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, İİK 257 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiğini, dava konusu bedelin davalıların hak edişinde olmamasına rağmen ödenmiş olduğunu, karşılığında hiçbir mal, hizmet ve/veya emtia alımı olmamış olduğunu ve ödenen bedelin iade alınamamasının müvekkilinin mahvına sebep verebilecek büyüklükte olduğunu, davalıların ise bu borcu ödeme gayesi bulunmamakla birlikte, mal kaçırması kuvvetle muhtemel olduğunu, davalıların dava dışı kişilerle iş birliği içerisinde hareket ederek, bir diğer deyişle şirketlerini paravan olarak kullanarak müvekkil şirketi suç teşkil eden eylemlerle zarara uğrattığını sabit olduğunu, dava neticesinde müvekkili şirketin alacağına kavuşabilmesi adına davalılar aleyhine dava bedeliyle sınırlı olmak üzere teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmekte olduğunu, İİK m.257. maddesi uyarınca talep edilen ihtiyati haciz talebinin kabulü ile teminatsız şekilde fazlaya dair tüm talep, dava, alacak ve sair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik talep edilen 54.401.879,37TL (Faiz, Masraflar ve Ferileri Hariç) tutarlı alacak için davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak, alacak ve istihkaklarının İhtiyaten haczedilmesine, mahkemece bu talepleri kabul görmez ise Mahkemece uygun görülecek makul bir teminat karşılığında davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak, alacak ve istihkaklarının ihtiyaten haczedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ikame etmiş olduğu işbu davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, zira davalı müvekkilinin görev süresi boyunca yaptığı iş ve işlemler doğrultusunda büyük başarılar elde ettiğini, davalı müvekkilinin yakın arkadaşı olduğu iddia edilen davalı şirket yetkilisinin müvekkil tarafından iş dünyasında sadece ismen bilindiğini, davacının iddialarının aksine davalı müvekkilinin diğer davalılar ile herhangi bir yakınlığı bulunmadığını, davacı tarafın dilekçesinde iddia etmiş olduğu sözleşmelerden şirket içi departmanların haberinin olmaması, sözleşme konusu hizmetlerin zaten şirket bünyesindeki departmanlar tarafından yerine getirildiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının ispata dayanak sunduğı söz konusu haber içeriklerinin de tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, huzurda görülen davanın ispatlanamadığı da yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, davacı şirketin tüm iddialarının soyut, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, herhangi bir dayanağı olmayan tüm taleplerin davalı müvekkil bakımından reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Davalı… Hizmetleri A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ve diğer davalıların kötü niyetli bir davranışının söz konusu olmayıp alacaklılardan mal kaçırma gayesinin de kesinlikle bulunmadığını. Üçüncü kişilere verilen bir zararın da söz konusu olmadığını, aksine davalıların iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde şirketi iyileştirdiklerini, dava konusunun şartların gerçekleşmediğini, davanın da ispatlanamadığını, derdest olan işbu davada tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, somut durumda tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, İTO kayıtlarına bakıldığında davacı şirketin 15-Eğitim meslek kolunda faaliyet gösterdiği, müvekkilili şirketin ise …-Basım-Yayın meslek kolunda faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanında aynı/benzer ibarenin yer alması organik bağ ilkesine karine oluşturamayacağını, davalı müvekkili … Yayınları aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine karar verilmesini ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin davacının iddialarının aksine diğer davalılar ile herhangi bir yakınlığı bulunmadığını, yakın arkadaşı olduğu iddia edilen davalı şirket yetkilisi müvekkil tarafından iş dünyasından sadece ismen bilindiğini, davacı şirketin dava konusu yapılan hizmetlerin şirket bünyesindeki departmanlar tarafından yerine getirildiği dolayısıyla dışarıdan üçüncü bir şirket tarafından hizmet alınmasına gerek olmadığına ve şirket içi departmanların imzalanan sözleşmelerden haberdar olmadığına dair iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, 2018 yılında dava dışı … A.Ş.’nin kurulmasından sonra 2020 yılında … Hizmetleri A.Ş.’nin kurulmasının şirketler ve gerçek kişiler arasındaki organik bağı ispatladığına yönelik iddiaların herhnagi bir hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının tüm beyanlarının gazetelerdeki haberlerle ispatlandığı yönündeki beyanları ve söz konusu haber içeriklerinin tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, davacı şirketin tüm iddialarının soyut, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, herhangi bir dayanağı olmayan tüm taleplerin davalı müvekkil bakımından reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından iddia edilen hususlara ilişkin olarak, asla kabul manasına gelmemesi kaydıyla, davacının taleplerinin dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın hiçbir dayanak ve belge olmaksızın ortaya attığı iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, iddiaları destekleyecek hiçbir delil olmaması nedeniyle de itibar edilebilir nitelikte olmadığını, davacı tarafından …’un … ve … ile yakın arkadaş olduğu belirtilmiş, …’un tüm şirketlerinin aynı adreste kurulu olduğunu ve bu hususun “… ve …’in yönetimde olduğu dönemde … ile birden fazla şirketi arasında sözleşme akdedildiği ve bu işlemlerin “şirketin içeriğini boşaltmak maksadı” ile hareket edildiğini, … ve yakın arkadaşları ile sözleşmeler akdedildiği iddiasının tamamen asılsız olduğunu, davacı tarafından hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak ikame edilen davanın usulden reddine karar verilmesini ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı … Ticaret A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından iddia edilen hususlara ilişkin olarak, taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkiler dikkate alındığında, asla kabul manasına gelmemesi kaydıyla, davacının taleplerinin dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın hiçbir dayanak ve belge olmaksızın ortaya attığı iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, iddiaları destekleyecek hiçbir delil olmaması nedeniyle itibar edilebilir nitelikte olmadığını, müvekkil … İle Davacı … arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca fatura içeriklerinde yer alan hizmetlerin ifa edildiğini, işbu hizmetlere yönelik düzenlenen faturaların da tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer alması nedeniyle davacı tarafın iddiaları asılsız ve mesnetsiz kaldığını, davacı tarafından …’un … ve … ile yakın arkadaş olduğu belirtilmiş, …’un tüm şirketlerinin aynı adreste kurulu olduğunu ve bu hususun “… ve …’in yönetimde olduğu dönemde … ile birden fazla şirketi arasında sözleşme akdedildiği ve bu işlemlerin “şirketin içeriğini boşaltmak maksadı” ile hareket edildiğini, … ve yakın arkadaşları ile sözleşmeler akdedildiği iddiasının tamamen asılsız olduğunu, davacı tarafından hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak ikame edilen davanın usulden reddine karar verilmesini ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “İhtiyati haciz talep eden dava dilekçesinde özetle paravan şirketler kurulmak suretiyle ve haksız fiiller neticesinde kendisinden tahsil edilen bedellerin paravan şirketler kurulmak suretiyle davalılara aktarıldığını, bu kişilerin sebepsiz olarak zenginleştiğini belirterek bu kişilerin asıl borçlu ile arasındaki organik bağın tespiti ile tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle alacağın tahsilini talep etmekte ve bu kapsamda 54.401.879,37TL tutarında ihtiyati haciz isteminde bulunmaktadır. Dava dilekçesinin açık anlatımından da anlaşılacağı üzere, alacağın varlığı ve muacceliyeti konusunda ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yeterli kanaat oluşabilmesi için yargılama yapılması gerekmektedir. Bu aşamada, İİK’nın 257. ve 258. maddelerinde öngörülen kanuni koşulların henüz oluşmadığı değerlendirilerek ihtiyati haciz talebinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair verilen kararın eksik ve hatalı olduğunu, dosya kapsamında sunmuş oldukları tüm deliller ile davalıların mal kaçırma amacıyla birlikte hareket ettiklerinin açıkça ortada olduğunu, mevcut delillerin bu hususu açık ve net bir şekilde ispatlar nitelikte olduğunu, bunun için Yargılama sonunun beklenmesi gerekmediğini, davalılar aleyhine açmış oldukları işbu dava ile alacaklarının muaccel hale geldiğini ve bu alacaklarının rehinle temin edilmediğini, bu kapsamda Mahkemenin İİK’nun 257 maddesindeki şartlarının oluşmadığı yönündeki tespitinin hukuka açıkça aykırı olduğunu, davalılar mal kaçırma vasfı ile hareket etmekte olduklarını, bu hususun kesin delillerle kendilerince ispatlandığını, davalı gerçek kişilerin tüzel kişilikleri haksız kazanç elde etmek amacıyla paravan olarak kullandıklarını, müvekkili şirketin ilgili departmanları olan satın alma, bilgi teknolojileri ve kurumsal iletişim ve pazarlama departmanları dahil olmak üzere hiçbir departmana haber dahi verilmeden ve şirket içi prosedürlere de riayet edilmeden bu sözleşmelerin imzalandığını, davalı … tarafından sözleşmelere konu hiçbir hizmetin müvekkili şirkete verilmediğini, söz konusu şirketlerin aynı adreste bulunmaları dışında yaptıkları işlemler ve diğer hususlarla aralarında organik bağ olduğu kendilerince net bir şekilde ispatlandığını, belirtilen tüm bu beyan ve iddialarının haberlerde ve gazetelerde de yer bulduğundan dolayı kamuoyu tarafından bilinmekte olduğunu, bu kapsamda taleplerinin gerçek olduğu ispatlandığını, belirtilen sebepler neticesinde Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Şirket yöneticilerinin sorumluluğu ve sebepsiz zenginleşme nedenlerine dayalı tazminat istemiyle açılan davada İİK nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına ilişkindir. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz talep edebilmek için, İİK’nın 257/1.maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/2.maddesindeki şartların bulunması gerekir. İhtiyati hacze karar vermenin ön koşulu İİK 258(1) maddesi ikinci cümlesinde de belirlendiği üzere ihtiyati haciz sebeplerinin varlığının talep eden tarafından mahkemede kanaat oluşturacak şekilde dosyaya sunulmasıdır. Bu anlamda ihtiyati haczin olağan haciz yolu olmaması nedeniyle her vadesi gelen alacak ya da ilamla hükmedilmiş bir alacak doğrudan ihtiyati haciz kararına konu olmaz. İhtiyati haciz talep eden alacağın varlığı ile borçlunun mal varlığına önceden el konulmasını gerektiren nedenlere ilişkin ikna edici nitelikte ihtiyati haciz sebeplerini bildirmesi ve bu konudaki delil ve belgelerini istemine ekli olarak sunması zorunludur. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Yaklaşık ispat ölçüsünde haklılığının bulunması halinde muaccel bir para alacağı yönünden ihtiyati haciz, kararı verilebilecektir. Tahkikat aşamasında olan davada varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir. Somut olayda;dosya mevcuduna göre alacağın varlığı hususunda dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmadığı, alacağın var ise, yapılacak tahkikat neticesinde davalı savunmaları değerlendirildikten belirleneceğinden ilk derece mahkemesince koşulları oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddinde karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı-ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1) f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022