Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1980 E. 2022/1470 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1980
KARAR NO: 2022/1470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2022
NUMARASI: 2022/853 Esas – 2022/921 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 02/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yasal süresi içerisinde takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, ancak davalı tarafından Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/880 esas sayılı dosyada itirazın iptali davası açıldığını ve 2021/1111 karar sayısı ile karara çıktığını ve tarafların karara itiraz etmesi sonucunda dosyanın istinaf mahkemesinde derdest olduğunu, başlatılan icra takibi ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 esas sayılı dosyasında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan müvekkili şirketin böyle bir borcu olmadığı gibi davalı şirketin Liman’dan da alacaklı olduğunu, müvekkili şirketin davalı ile bir kısım ticari faaliyetlerde bulunduğunu, taraflar arasında ihtilaf bulunduğunu, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 esas sayılı dosyasının dava konusunun itirazın iptali olduğunu, mahkemenin sadece faturalar ve ticari defterlerde yapılan incelemeler sonucunda karar verdiğini, ancak mahkeme tarafından defalarca yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonunda davalı Liman şirketinin ticari defter kayıtlarının hatalı tutulduğunun tespit edildiğini, her bilirkişi incelemesi sonunda Liman şirketinin defter kayıtlarında yapılan düzeltmeler sonucunda … şirketine atfedilen borç miktarının azaldığını ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde hükme esas alınan son bilirkişi raporunda ise …’ın alacaklı çıktığını, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin işbu kararının kendi gerekçesi ile çelişkili olduğundan bu davaya açma gereği duyduklarını, telafisi imkansız zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması için teminatsız veya teminat mukabili olarak tedbiren Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında vezneye giren paranın alacaklıya ödenmemesine ve icra takibinin durdurulmasına, davanın kabulüne, davacı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasındaki takibin iptaline, Bakırköy … Noterliğinin 03/05/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle avans olarak verilen 418.218,25 TL’nin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, davalının takip konusu alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmamış olduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı vekili menfi tespit talebi yanında davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla da huzurdaki davayı açmıştır.Bakırköy 4.Asliyi Ticaret Mahkemesinin 2014/880 esas sayılı dava dosyası incelendiğinde davacının aynı talebi ,karşı dava olarak açtığı ve davanın reddine karar verildiği,kararın istinaf incelemesinde olduğu anlaşıldığından davacı vekili tarafından açılan alacak davasının da derdestliğe ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı gerekçesiyle verilen bu kararın usul ve Yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verme hakkı olmasına rağmen bunu usulünce yapmadığını, davalıya dava dilekçesi gönderilmeden usulden ret kararı verdiğini, bu sebeple Mahkemenin kararının usulden hatalı olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirketin bir kısım ticari faaliyetlerde bulunduğunu, davalı tarafın davacıdan elektronik eşya ile beyaz eşya satın alırken, davacıya elektrikli, beyaz eşya sattığını, iki tarafın ticari defterleri incelendiğinde taraflar arasında ihtilaf bulunduğunu, davalı Liman tarafından … şirketine düzenlenen ancak bu faturalar karşılığında ticari ilişkiye konu olan malların …’a teslim edilmediğini, bu malların tesliminin ise yıllardır davalı Liman tarafından ispatlanamadığını, ispat yükümlülüğünün davalı şirkette olmasına rağmen Yerel Mahkemenin bu hususu göz önünde bulundurmadığından davacı müvekkiline büyük bir borç yüklendiğini, söz konusu olayda davalı tarafından evrakların sonradan düzenlendiğini, fakat malı teslim ettiğine dair ispat edecek herhangi bir belge sunmadığını, ticari ilişkilerde, mal teslim edildiğinde malın teslim alan şirket çalışanlarının malı teslim aldığına dair imzası ve teslimata ilişkin nakliye bilgisinin olması gerektiğini, bu hususun ticari ilişkilerde genel karine teşkil ettiğini, belirtilen sebepler neticesinde müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespit edilerek kötü niyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra – inkar tazminatına hükmolunmasını talep ederek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava davacı hakkında başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ki takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemi ile birlikte davalıya avans olarak ödenen 418.218,25 TL nin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ile davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa incelemesine konu uyuşmazlık, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itiraz üzerine Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 Esas sayılı dosyası ile görülüp karara bağlanan itirazın iptali davası nedeniyle eldeki menfi tespit davası yönünden hukuki yararın bulunup bulunmadığı, bahsi geçen dosyada karşı dava olarak açılan 418.218,25 TL avansın tahsiline ilişkin dava nedeniyle eldeki davada talep edilen 418.218,25 TL avansın tahsiline ilişkin talep yönünden derdestlik dava şartının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı, davacı tarafça yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, bu dosyada açılan karşı dava ile 418.218,25 TL avansın tahsili talebinde bulunulduğu, mahkemece 01/12/2021 tarihli 2014/880 Esas 2021/1111 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabülüne karar verilerek, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, karşı davanın ise reddine karar verildiği, dosyanın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğu, eldeki davanın dava tarihinin ise 27/09/2022 olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde ilk olarak itirazın iptali davasının görüldüğü esnada aynı uyuşmazlığa ilişkin aynı taraflarca menfi tespit davasının açılmasında hukuki yararın olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Zira 6100 sayılı HMK 114.maddesinde hukuki yarar dava şartları arasında sayılmıştır. HMK 115. maddesi hükmü gereği dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmedir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)’nin 6.maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır. Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada ve devam eden süreçte halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez. (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297) ( Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2018/60E- 2020/3257 K sayılı 30.06.2020 tarihli kararı) Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için tek başına yeterli olmadığı gibi ideal veya ekonomik yarar da yalnız başına yeterli değildir. Davacının, hakkına kavuşmak için mahkeme kararına muhtaç olması gerekir. Somut olayda: taraflar arasında aynı konudaki uyuşmazlıkla ilgili olarak davalı şirket tarafından, davacı aleyhine Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açılmıştır. Derdest bulunan bu davada davalı sıfatıyla bulunan davacının tüm savunmalarını ileri sürdüğü, aynı iddialarla bu kez aynı konuda davalı hakkında menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince menfi tespit davası yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/12856 Esas – 2012/18938 Karar sayılı İlamı) Davacının 418.218,25 TL avansın tahsiline ilişkin talebi yönünden ise derdestlik dava şartının bulunup bulunmadığı hususun değerlendirilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın “dava şartları” başlıklı 114. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde; “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması”, yani derdestlik, iç hukukumuzda dava şartı olarak öngörülmüştür. Derdestliğin ilk koşulu, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu, daha önce açılmış bulunan davanın halen görülmekte ve kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması durumunda derdestlik söz konusu olmaktadır. Eldeki davanın davacısı tarafından Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 Esas sayılı dosyasında açılan karşı dava ile aynı alacak için karşı dava açıldığı, karşı davanın reddine karar verildiği ve kararın istinaf incelemesi aşamasında olup davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda: davacının eldeki davadaki avans olarak karşı tarafa ödenen 418.218,25 TL nin iadesi davasının verilen avans karşılığı malların kendisine teslim edilmediği sebebine dayandığı, önceden görülüp karar verilen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/880 Esas sayılı dosyasındaki karşı davasında da aynı sebebe dayandığı, her iki davanın taraflarının ve dava konularının aynı olduğu bu durumda taraflar arasında derdest bir dava bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince bu talep yönünden derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022