Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1938 E. 2023/496 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1938
KARAR NO: 2023/496
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 12/05/2022
NUMARASI: 2021/240 Esas – 2022/265 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından … numaralı nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan sigortalı … Tic. Ltd. Şti.’ye ait lolyo ve branda cinsi emtiaların borçluların sorumluluğunda Çin’den … ve aktarmalı olarak … gemileri ile Türkiye’ye nakliyesi esnasında emtialar ezilme suretiyle hasara uğradığını, nakliye işleminin davalı tarafından gerçekleştirildiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince sovtaj durumunun dikkate alınarak 1.888,86 USD sigortalı zararı davacı tarafından sigortalı adına müşterisine ödendiğini, TBK ilgili hükümleri temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralan davacının TTK ve ilgili konvansiyon hükümleri ile davalıya rticu hakkı doğduğunu, 1 numaralı davalı … Lojistik A.Ş.’ne navlun faturasını ve yük teslim belgesini düzenleyen ve konşimento belgelerine istinaden forwarder / ana nakliyeci sıfatıyla tüzel kişilik olarak dava açıldığını, 2 no.lu davalı … Ltd. İzafeten … Lojistik A.Ş.’ye konşimento belgelerine istinaden taşıyan sıfatıyla tüzel kişilik olarak dava açıldığını, davacının sigortalısına ait emtiaların Ambarlı limanında tahliyesi esnasında emtiaların hasara uğradığı tespit edildiğini, davalı yetkililerinin de müşterek katılımı ile 26.11.2018 tarihlerinde hasar tutanağı tutulduğunu, davalılara ihtar/rücu ihbarları gönderildiğini, emtiaların nakliye esnasında hasara uğradığının tartışması/, olduğunu, oluşan hasarın tespitine müteakip ekspertiz çalışması yapıldığını, eksper raporunda, 26.11.2018 tarihinde tahliyesi yapılan emtianın yırtılma ve ezilme sonucu deforme olduğunu tespit edildiğini, 11 adet reflective banner cinsi emtianın ezilmeye bağlı olarak hasarlanmış olduğunu, rulo emtianın alt ve tist tabanlarında hasara bağlı ovalleşme meydana geldiğini, emtianın ezilerek hasarianması sebebiyle baskı makinesinde kullanılamayacağının tespit edildiğini, konu ile ilgili sovtaj durumu hasar hesabında dikkate alındığını, hasarın Çin’den Türkiye’ye yapılan taşıma esnasında emtiaların ezilme neticesinde meydana geldiğinin tespit edildiğini, emtianın zayi olması sebebiyle nakliye sürecinde meydana geldiği hem hasar tutanakları hem de eksper raporlarında eksperlerce tespit edildiğini, davalıların gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, meydana gelen hasar nedeniyle taşıma işlemini gerçekleştiren her iki davalının da mütcselsilen sorumluluğu bulunduğunu, TTK’nın taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen TTK m. 1178 uyarınca Taşıyan navlun sözleşmesinin ifasında özellikle eşyanın yükletilmesi istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olduğunu, taşıyanın eşyanın ziyanı veya hasarlarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan zıya, hasar veya teslimde gecikmenin eşyanın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana geldiğini olması şartıyla sorumlu olduğunu, taşıyıcının sorumluluğu ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğu olduğunu, sigortacılık kanunun 22. Maddesinin 17. Fıkrasında aynı maddenin 13. Fıkrası uyarınca tarafsız olmak zorunda olan eksperlerin düzenlediği raporun delil niteliğinde olduğunun belirtildiğini, dava konusu icra takibinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 05.09.2019 tarihinde başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacının davalılardan olan şimdilik 10.422,38 TL alacağına ilişkin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin devamını, dava dışı sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, alacaklarının likit ve belirlenebilir olduğundan %20’den az olmayan oranda icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin davalılar tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının delilleri arasında bulunan … Ltd. tarafından düzenlenmiş … numaralı konşimentonun ön sayfasında açıkça yetkili mahkeme ve uygulanacak hukuk maddesi bulunduğunu, bu maddeye göre Singapur mahkemelerinin mtinhasıran yetkili olduğunu, davanın her iki davalı açısından uluslararası yetki sebebiyle reddini talep ettiklerini, konşimentodaki açık hukuk seçimi nedeniyle ihtilafa Singapur hukukunun uygulanması gerektiğini, birinci davalı … A.Ş.’nin taşımada 2. Davalının temsilci olarak davrandığı konşimentodan belli olduğunu, konşimentoda teslimat acentesi … A.Ş. teslimat acentesi olarak ibaresi bulunduğunu, freight collect navlun teslimat limanında tahsil edecektir ibaresinin bulunduğunu, … A.Ş. navlunu yükün gönderilene teslimatı karşılığı tahsil ettiğini, tahsil ettiği navlun karşılığında fatura kesmesinin normal olduğunu, temsilci olarak davrandığı açık bir şekilde belli ve beyan edilmiş olduğu için hak ve borçların konşimentoyu düzenleyen ve taşıyan sıfatına haiz 2 davalı nam vc hesabına doğacağında şüphe olmaması gerektiğini, TTK 105/3 gereğince acentelik hükümlerinin … A.Ş.’ne uygulanabileceği düşünülse bile 1. Davalıya doğrudan husumet yönctilemeyeceğini, 2. Davalıya İzafeten yöneltilebileceğini, davanın 1. Davalı açısından reddinin gerektiğini, zamanaşımı suresinin geçtiğini, ekspertiz raporu yükün tesliminden yaklaşık iki ay sonra yapıldığını, ekspertiz raporunun yetersiz ve yüklerin tesliminden yaklaşık 2 ay sonra yapıldığını, sigortalının deposunda yapılan hasar tespitinde ekspere gösterilen hasarlı malların taşımaya konu yükler olup olmadığının belli olmadığını, taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı 1182. Maddeye göre zararın aşağıdaki sebeplerden ileri gelmesi halinde taşıyan ve adamları kusursuz sayılacağını, ambalajın yetersizliği, zararın durumun gereklerine göre birinci fıkrada yazılı sebeplerin birinden ileri gelmesi muhtemel ise bu sebepten ortaya çıktığı varsayılacağını, ödemenin Ex Gatia ödeme niteliğinde olduğunu, sigortacıya rücu hakkı vermeyeceğini, hasar bedelinin tespitinin dayanaksız vc afaki olduğunu, aşıyanın % 5 ilave bedelden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini, karşı yan aleyhine İİK 67/2 uyarınca % 20’den az. olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin davacı tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava halefiyete istinaden açılmış olmakla, davacının TTK 1472 maddesi gereğince halef sıfatını ve hali ile aktif husumet ehliyetini kazanabilmesi için, geçerli bir sigorta sözleşmesinin kurulmuş olması, sigortacının himaye kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararları ödemiş olması ancak bu ödemenin geçerli bir sözleşme uyarınca ve gerçek hak sahibine yapılması gerekmektedir. Sigortacının halefiyeti, kanundan kaynaklandığından kendiliğinden meydana gelir. Sigortacı tazminatı ödediği anda, sigortalının yerine geçer ve sigortalının zarara sebep olan üçüncü şahsa karşı olan talep hakkı düşer. Son olarak ise halefiyetin gerçekleşmesi için, zarar nedeni ile sorumlu bulunan üçüncü bir kişinin varlığı gereklidir. Sonuç olarak davacı sigortacının, sigortalısının haklarına halef olabilmesi için, sigortalının üçüncü şahıslara karşı tazminat talebi hakkına sahip olması, sigortacının sigorta tazminatını gerçek hak sahibine ödemiş olması ve geçerli bir sigorta sözleşmesinin var olması gerekir. Sigortacının müracaat hakkı için de Kanunumuz herhangi bir ayrım yapmayarak hakkın haksız fiilden, kusursuz sorumluluktan, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmasını bir tutmuştur. Dosyada … numaralı 03/12/2018 tanzim tarihli Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesi ile … numaralı 10/08/2018 tanzim tarihli Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Poliçesi bulunmaktadır. Nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi incelendiğinde; sigorta ettiren ve sigortalı sıfatının … Ticaret Ltd. Şti.’ye ait olduğu, poliçenin, reklam malzemesi emtiasının gemi-uçak-tır ile yapılacak muhtelif ülkelere taşıması sırasındaki riskler için düzenlendiği görülmektedir.Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesi incelendiğinde ise; davaya konu edilen Yapışkanlı Folyo ve Branda emtiasının XLAMEN Limanı’ndan başlamak üzere nihai teslim yeri AMBARLI’ya kadar olan taşınması sırasındaki riskler için düzenlendiği görülmektedir. Bu noktada taraflar arasında tartışma konusu olması münasebetiyle, poliçenin hasarın tespit edildiği 26/11/2018 tarihinden sonra 03/12/2018 tarihinde düzenlenmiş olması münasebetiyle riziko gerçekleştikten sonra düzenlendiği ve dolayısıyla sigorta sözleşmesinin geçersiz olacağı, buna bağlı olarak sigortacının ödememesi gereken bir tazminatı ex gratla (lütuf ödemesi) şeklinde ödemiş olmakla, davacının halefiyet ve keza aktif husmet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir. Zarar sigortalarının bir türü olan abonman sigorta sözleşmesi ile taraflar, sigorta edilen menfaati genel özellikleri (nev-i) ile belirtmekte ve menfaat somut hale geldiğinde sigortacıya bildirilmesini kararlaştırmaktadırlar. Nitekim Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere, abonman sigorta sözleşmeleri, bir çerçeve sözleşme olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasındaki sigorta ilişkisi abonman sözleşmesinin düzenlendiği tarihte kurulmuş ve sigorta şirketinin sorumluluğu da abonman sözleşmesi tarihinde başlamış olmaktadır. Ancak dosyada bulunan abonman poliçe şartları incelendiğinde; İhbar Yükümlülüğü başlıklı madde ile; partiler halinde sevk edilecek emtialara ait bilgilerin her sevkıyat içi ve seferin başlangıcından varış mahalline kadar tüm seferi karşılayacak şekilde emtianın cinsi, sigortaya esas teşkil edecek bedeli, ambalaj durumu, kolu adedi, emtianın nerenden nereye sevk edileceği, hareket tarihi vb. Bilgileri sevkıyat başlamadan önce sigortacıya bildirmekle yükümlüdür denmektedir. Devamla ise mücbir sebep hali düzenlenmiş ve bildirim yapılmadığı halde sözleşme ile verilen sigorta teminatının geçersiz olacağı belirtilmiştir. Poliçede bildirim yapılan sevkiyatlar bakımından ve bildirimsiz sevkiyatlar bakımından ayrı ayrı limit sağlandığı, abonman sigorta sözleşmesinin bir çerçeve anlaşması olup sözleşme kapsamına girmek koşuluyla belli bir taşımanın başladığı anda münferit olarak sigorta güvencesinin de başladığı, bu durumun sigortacıya bildirilmesi ile riziko ve sigorta konusu menfaat belirli bir hale geldiğinden sigortacının riziko sorumluluğunun da o andan itibaren başlayacağı, somut olayda ise sevkiyatın başlamasından önce veya sonra dava dışı sigortalı tarafından bildirim yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığı, dosya kapsamında mücbir sebep halinin de ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davaya konu taşıma sırasında hasarlanan emtianın genel bir çerçeve anlaşması olan Abonman Sigorta Poliçesi ile sigorta himayesi altına alındığını söylemenin mümkün olamayacağı, alt poliçenin ise hasar tespit tarihinden sonra düzenlenmiş olması nedeni ile sigorta sözleşmesinin geçersiz olacağı, buna bağlı olarak sigortacının ödememesi gereken bir tazminatı ex gratla (lütuf ödemesi) şeklinde ödediği, 6102 sayılı yasanın 1472.maddesi gereğince kanuni halefiyetin sigortalı ile sigortacı arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin mevcut olması şartına bağlı olması karşısında; bilirkişi raporundaki görüşün aksine, davacının kanuni halefiyetten kaynaklanan aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı mahkemece değerlendirilmiştir. Ayrıca dosyada sigortalı firma tarafından ödenen tazminat alacağının davacı sigorta şirketine temlikine dair bir belge de bulunmadığı davacı vekilince bildirilmiş olduğundan davacının akdi halefiyetinden kaynaklanan takip ve dava hakkının da mevcut olmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 20/11/2017 tarihli 2016/8777 Esas ve 2017/6309 Karar numaralı ilamı ile benzer mahiyetteki ilk derece mahkemesi kararının onandığı da dikkate alınarak davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile usulden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından husumete yönelik olarak yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, istinafa konu işbu tefrik dosyasının; esas dosya olan 2020/276 E. 2021/250 K. sayılı dosyadan tefrik edilen dosya olduğunu, mahkeme tarafından esas hakkında hüküm açıklanırken husumete dair değerlendirmelerin gerekçeli karar ile birlikte yapılması gerektiğini ancak somut durumda ilk derece mahkemesi işbu dosyada aktif husumet, ilgi dosyada ise pasif husumetin bulunmadığına kanaat getirdiğini, taraflar açısından tefrik usuli ile karar oluşturmaya devam ettiğini, ilk derece mahkemesince yapılan bu uygulama ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin aktif husumete dair değerlendirmelerinin son derece hatalı olduğunu, abonman poliçenin niteliği hiç bir suret ile değerlendirilmediğini, tüm bu hususlar dikkate alındığında; müvekkilinin, TTK madde 1472 kapsamında aktif husumet ehliyeti ve müvekkili sigorta şirketinin sigorta ilişkisi dışında temlik (tbk m. 183 vd.) hükümleri uyarınca üçüncü kişilere karşı kazanmış olduğu dava ve icra haklarına bağlı olarak talep hakkı bulunduğunu, dosyada mübrez bilirkişi raporunda dahi asıl olan abonman sözleşme olduğu ve rizikonun poliçe teminatı kapsamında olduğunun tespit edildiğini, davalı taraf taşıma ilişkisini konşimentonun varlığına rağmen kabul etmemesinin yanı sıra, kendisine ihbarda bulunulmadığı iddiasıyla sorumluluktan kaçınmakta olduğunu, hasara ilişkin tutanağın davalıların bizzat kendi hakimiyetinde ve tespiti ile oluşturulduğunu, davalının hasar bildirimi yapmadığını ve hasarın taşıma esnasında meydana gelip gelmediğinin tespit edilemediği yönündeki itirazları sırf bu nedenle dahi yerinde olmadığını, istinafa konu esas dosya ile tefrik dosyasının tarafları arasında taşıma ilişkisi kapsamında dava arkadaşlığı bulunduğunu, bu bağlamda ilk derece mahkemesinin esas dosyadan husumete yönelik kabul gördüğü tarafları tefrik ederek, esas dosya açısından davanın reddi kararının isabetsiz olduğunu, davalıların milletlerarası yetki itirazındaki esas sebebi, tabiri caiz ise, taşıyanın, acenteleri vasıtasıyla sözleşme akdinde ve ifada yükle ilgililerin ayağına kadar gitmesi, buna karşılık yargılamayı yetki kayıtlarıyla güç duruma sokması, bilirkişi raporunda alacak bakımından davalının itirazda haksız olduğunun tespit edildiğini, bu sebeple müvekkilinin tazminatı talep hakkına haiz olduğunun ortada olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, deniz taşımasına konu emtiada oluşan hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedeli taşıyan taraftan rücuen tahsili istemi ile başlattığı icra takibine itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının aktif husumetinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, diğer borçlularla birlikte davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “taşımaya konu emtianın uğramış olduğu hasar nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücu” sebebine dayalı olarak 9.945,02 TL asıl alacak ve 477,36 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 05/09/2019 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Mahkemenin 2020/276 esas sayılı dosyasından tefriken gelen bu dava dosyasında mahkemece davacının aktif husumeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1472. maddesi uyarınca rücu davası açılabilmesi için, sigortacı ile sigortalı arasında bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekir. Somut olayda, davacı ile dava dışı sigorta ettiren … Tic. Ltd. Şti. arasındaki nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi yanında dava konusu taşımaya ilişkin spesifik poliçe dosyaya ibraz edilmiştir. Sadece abonman sözleşmesinin bulunması, yani belirli bir taşımaya ilişkin kazadan önce bildiri ve bu bildirim sonucu düzenlenen spesifik poliçe olmadıkça taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermez ve sigortacı da böyle bir rizikodan sorumlu olmaz. Bu husus aktif dava ehliyetine ilişkin olup mahkemece re’sen nazara alınması gerekir. Zira abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasında, sigorta ile ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir. TTK’nın 1458. maddesi “Sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır.” hükmünü haizdir. Dosya içeriğinden, spesifik sigorta poliçesinde(nakliyat emtia abonman alt sigorta poliçesi) teklif tarihinin belirtilmediği, başlangıç(yükleme) tarihinin 20/10/2018, tanzim tarihinin 03/12/2018 olarak gösterildiği; hasar tarihinin ise 26/11/2018 olduğu anlaşılmaktadır. Sigortalıya ait malların taşınması sırasında 20/10/2018 tarihinde riziko meydana geldikten sonra sigortalı tarafından spesifik poliçenin düzenlendiği göz önüne alındığında teminatın en erken teklif tarihinde başlayacağının kabulü gerekir. Metni yukarıya alınan yasa hükmüne göre rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan teklif üzerine düzenlenen sigorta poliçesi hükümsüzdür. Hükümsüz bulunan bir sigorta ilişkisine nazaran yapılan ödeme de TTK’nın 1472. maddesi uyarınca davacıya halefiyet hakkı sağlamaz.(Yargıtay 11. HD’nin 29/06/2018 tarih ve 2016/12047 E. – 2018/4971 K. Sayılı Kararı). Davacı taraf, dava dışı sigortalının haklarını temlik ettiği ileri sürülmüşse de dosyaya herhangi bir temliknameye rastlanılmamıştır. Bu haliyle mahkemece davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/05/2023