Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1923 E. 2023/10 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1923
KARAR NO: 2023/10
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2022
NUMARASI: 2022/184 Esas – 2022/205 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında 01.01.2013 ile 03.02.2015 döneminde gerçekleştirilen sermaye piyasası aracı ihraçları ve yatırım hizmetleri hakkında Sermaye Piyasası Kurumu tarafından yapılan inceleme ile 15.12.2017 tarihli denetleme raporunda borçlunun 13.08.2013 tarihinde 1.666.675 adet payı 1TL nominal bedel yerine 1,6588 TL bedel üzerinden müvekkiline sattığını, bu satıştan 1.098.037,00TL zarara uğradıklan yönündeki rapor üzerinde icra takibi başlatıldığını, bu takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, …’da müvekkilinin %22,9 oranında payı bulunduğunu, …’ da %44,4 oranında payı bulunan … şirketinde müvekkilinin %99 oranında payı bulunduğunu, müvekkilinin bu şekilde …’ nun doğrudan ve dolaylı olarak %70’ine sahip olduğunu, müvekkili tarafından geri kalan payların 1.00TL nominal bedel üzerinden 75.822125 adet hissenin satım alınmasına karar verildiğini, daha sonra bir hisse bedeli en fazla 1,69TL olmak üzere payların alınması yönünde ikinci bir karar alındığını, davalının 1.666.675 adet hissesinin 1,6588 TL birim bedel karşılığında toplam 2.764.712TL bedelle satın alındığını, GYO paylarının devri SPK iznine tabi olmasına rağmen devirden çok sonra başvuru yapıldığını, SPK tarafından devre onay verilmediğini, müvekkili zarara uğratarak yapılan bu pay devrinin SPK m.21 ve 110 uyarınca örtülü kazanç aktarımı yasağına aykırı olduğunu iddia etmek suretiyle icra takibine yapılan itirazın iptaline, kötüniyetli itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; örtülü kazanç aktarımı yasağının ihlal edildiği iddiasının hukuken kabul edilemez olduğunu, ortada gerçek bir ticari işlem olduğunu, pazarlık süreci yaşandığını, 13.03.2015 tarihli genel kurul kararı ile … unvan değişikliği yaparak GYO statüsünden çıktığını, davacı bankanın 1.888TL üzerinden … hisselerinin satışı için protokol imzaladığım, bu rakamın müvekkili ile olan satış işleminin gerçekliğini gösterdiğini, …’nun hisse değerinin tespiti için değerleme şirketinden hizmet alındığını, bu doğrultuda değerin tespit edildiğini, dava konusu işlemin SPK’nun 21.maddesi kapsamında bulunmadığını, SPK’nun 94.maddesi uyarınca davacının dava ehliyetinin bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “… işbu istemle ilgili dava takip yetkisi münhasıran Sermaye Piyasası Kurulu’na ait olduğundan müsnet davanın, davacı … Bankası A.Ş.’nin dava takip yetkisine sahip olmaması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. Yine de belirtmek gerekir ki, davacı … Bankası A.Ş.’nin de SPK ile birlikte dava takip yetkisinin bulunduğu kabul edilse dahi, Mahkememizin 2018/461 esas sayılı dosyasında Sermaye Piyasası Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca müsnet davanın davalısı ile birlikte diğer davalılara aktarılan paranın … Bankası A.Ş.’ye iadesini talep etmiş olup, bu durumda da aynı nedenle farklı davacılar tarafından önce 2018/461 esas sayılı dosyadaki dava açılmış olduğundan ve … Bankası A.Ş.’nin istediği hukuki sonucu SPK 20/18/461 esas sayılı dosyada alabilecek durumdayken aynı istemle ilgili ikinci kez dava açılmış olacağından, bu durumda da davacılar farklı olduğundan derdest dava olmayacağından işbu davanın bu kez davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle yine dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekecektir. Tüm bu nedenlerle, müsnet davanın, HMK’nin 53, 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davacının dava takip yetkisine sahip olmaması nedeniyle “dava takip yetkisine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle” usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla SPK’nın dava yetkisinin diğer ilgililerin dava takip yetkisinin ortadan kaldırmış olduğunun kabul edilemeyeceğini aksi takdirde SPK’nın dava açması gerekip de açmadığı durumlarda zarara uğrayan şirketin yargı mercileri önünde davasının yürütme hakkının ortadan kalkmış olacağının, somut olayda olduğu gibi aynı talep sonucunu içeren, iki farklı davacının açtığı, ayrı birer dava bulunması durumunda davalardan biri hakkında davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olacağını, zira dava koşulları davanın açıldığı tarihe göre belirleneceğinden ikinci davanın açıldığı tarihte ilk dava sonuçlanmamış ise ikinci davanın açılmasında hukuki yarar bulunduğunun kabulü gerektiğini, bu durumda iki davanın birleştirilip birlikte karara bağlanması ve biri hakkında hüküm kurulduktan sonra diğeri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Sermaye Piyasası Aracı İhraçları ve Yatırım Hizmetleri sözleşmesi kapsamında ortaya çıktığı söylenilen zararın tahsili amacı ile başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıdaki gerekçe doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya esas İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1245 E sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklının Müflis … Bankası Anonim Şirket İflas İdaresi, borçlunun … AŞ. olduğu 1.098.037,00 TL örtülü kazanç iade alacağı ile 450.796,83 TL takip öncesi faiz olmak üzere toplamda 1.548.833,83 TL alacağın takibe konu edildiği takip sebebi olarak 1.098.037,00 TL tutarında 13.08.2013 vaade tarihli, 25/01/2018 tarih ve.. 862 sayılı SPK karar yazısı ile 5.2.2018 tarihi 255 karar sayılı Müflis … Bankası İflas İdaresi kararı gereği örtülü kazanç iade alacağının gösterildiği, borçlu vekili icra dosyasına itirazında alacaklı görünene böyle bir borç bulunmadığından alacağı ve tüm ferilerine itiraz ettiğini bildirmiştir.İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesinin 23/12/2020 tarih 2018/1245 E, 2020/440 K sayılı ilamının incelenmesinde; davanın 23/10/2018 tarihinde açıldığı, davacının İflas nedeniyle Tasfiye halinde … davalının … Gıda Sanayi olduğu, dava konusunun davacı hakkında 01.01.2013 ile 03.02.2015 döneminde gerçekleştirilen Sermaye Piyasası Aracı İhraçları ve Yatırım Hizmetleri hakkında sermaye piyasası kurumu tarafından yapılan inceleme ile 15/12/2017 tarihli denetleme raporunda borçlunun 13.08.2013 tarihinde 1.666.675 adet payı 1 TL nominal bedel yerine 1.6588 TL bedel üzerinden sattığını uğranılan zararın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını müvekkilinin …’nun doğrudan ve dolaylı olarak %70’ine sahip olduğunu, davalının 1.666.675 adet hissesinin 1,6588 TL birim üzerinden satın alındığını ancak SPK tarafından devri onay verilmeyerek müvekkilinin zarara uğratıldığını beyanla icra takibine haksız itirazın iptalini ve karşı taraf aleyhine %20’den az olmayan kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesinin 2018/1245 E sayılı dosyasının İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret mahkemesinin 2018/461 E sayılı dosyasıyla birletiştirildiği görülmüştür. 16/04/2018 tarihinde açılan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret mahkemesinin 2018/461 E sayılı dosyası üzerinde 03/03/2022 tarihli duruşmada verilen kararla İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesinin 2018/1245 E sayılı dosyasını İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret mahkemesinin 2018/461 E sayılı dosyalarının tefrikine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin eldeki istinafa konu 09/03/2022 tarihli kararı ile de ; öncesinde İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1245 E sayılı dosyasına tevzi edilmiş olan söz konusu davada HMK’nın 114/1-E ve 115/2 maddeleri uyarınca dava takip yetkisine ilişkin dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmiştir. Davacı şirketin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2017 tarih, 2017/41 Esas 2017/942 Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği, kararın istinaf incelemesine gittiği, Bölge Adliye Mahkemesinin ilk derece mahkemesince verilen iflas kararını hukuka uygun bulduğu, istinaf istemini red ettiği ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27/01/2020 tarih 2018/1539 Esas-2020/496 Karar sayılı ilamı ile kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacı şirketi iflas idaresi temsil etmektedir.6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21. Maddesi uyarınca halka açık ortaklıklar ve kolektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıklarının; yönetim, denetim veya sermaye bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulundukları gerçek veya tüzel kişiler ile emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek gibi işlemlerde bulunmak suretiyle kârlarını veya malvarlıklarını azaltarak veya kârlarının veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek kazanç aktarımında bulunmaları yasaklanmıştır. Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21 maddesinin 4. fıkrası “Kazanç aktarımının Kurulca tespiti hâlinde halka açık ortaklıklar, kollektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıkları, Kurulca belirlenecek süre içinde kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflardan, aktarılan tutarın kanuni faizi ile birlikte mal varlığı veya kârı azaltılan ortaklığa veya kollektif yatırım kuruluşuna iadesini talep eder. Kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflar Kurulca belirlenecek süre içinde aktarılan tutarı kanuni faizi ile birlikte iade etmek zorundadır. Örtülü kazanç aktarımı yasağının ihlali ile ilgili 94 üncü ve 110 uncu maddeler ile ilgili mevzuatta öngörülen hukuki, cezai ve idari yaptırımlar saklıdır.”düzenlemesi mevcuttur. Sermaye Piyasası Kanunu’nun 94. Maddesinde” (1) Kurul, 21 inci maddede belirtilen işlemlerde bulundukları tespit edilen halka açık ortaklıklar, kollektif yatırım kuruluşları ve bunların bağlı ortaklıkları ile iştiraklerinden denetleme sonuçlarının Kurul tarafından belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ortaklara duyurulmasını istemeye, Kurulca belirlenen tutarın tayin edilen süre içinde iadesi için dava açmaya yetkilidir.” denilmektedir. Sermaye Piyasası Kanunu dava açma görevini Sermaye Piyasası Kuruluna vermiştir. Sermaye Piyasası Kurulu, Kanunun 21. maddesinden dolayı davayı şirket ve onun azınlık hisse sahipleri yararına açmakta olup bu davanın davacıları dolaylı olarak zarara uğratılan şirket ve onun azınlık hisse sahipleridir. Örtülü kazanç aktarımında dava sonucunda elde edilecek sonuç Sermaye Piyasası Kuruluna ait olmayacak olup bilakis kazancı örtülü olarak aktarılan şirket ile onun hissedarlarına ait olacaktır. Kurulun, kanundaki hüküm fıkrası uyarınca, örtülü kazanç aktarımı yaptığı tesbit olunanlardan yasal düzenlemeler gereği isteğe rağmen halka açık ortaklığa iade gerçekleşmemesi üzerine şirkete iade talebin de bulunması mümkündür. Ancak mevcut yasalarda, Sermaye Piyasası Kurulu’na, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21 maddesinin 4. Fıkrası gereğince verilen bahsi geçen dava açma yetkisinin, kazancının örtülü olarak aktarılmış olmasından ötürü zarara uğradığı iddia edilen şirketin dava açma yetkisini ortadan kaldırılmış olduğuna yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Aksi durumun kabulü, tümüyle lafza bağlı kalmak suretiyle kanunu olabildiğince dar yorumlamak anlamına gelecektir. Zira gerçekte zarara uğrayan şirketin dava yoluyla hak elde etmesinin olduğu gibi SPK’nın insiyatifine bırakıldığının kabulü hak arama özgürlüğünün de ihlali niteliğindedir. Yukarıda bahsi geçen sebeplerden ötürü davacı iflas idaresini iflas masasının menfaatlerini korumu sorumluğu da gözetildiğinde somut olayda davacı şirketi temsilen iflas idaresinin eldeki davaya esas icra takibini başlatarak, itiraz halinde itirazın iptali davasını açabileceği anlaşılmakla , ilk derece mahkemesince esasa yönelik yargılama faaliyeti içine girilerek değerlendirilme yapılmalıdır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/01/2023