Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1918 E. 2023/28 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1918
KARAR NO: 2023/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2022
NUMARASI: 2022/98 Esas – 2022/385 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketten Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi kapsamında İstanbul Avcılar … Mahallesinde yapılan … projesinden 116 m2 büyüklüğünde bir adet bağımsız bölüm satın aldığı kontrata konu bağımsız bölümün paftası … olup ada … parsel …’tür. Kontratta teslim başlangıç tarihi olarak 15.05.2019 tarihi gösterildiği, taraflarca akdedilen iş bu sözleşmenin 4.1 maddesinde aynen şöyle denilmektedir : ” birinci maddede yapımı taahhüt edilen bağımsız bölüm … Teslimler ise teslim başlangıç tarihinden en geç 120 gün içerisinde tamamlanacaktır …” Şu halde teslimin en geç 15.09.2019 tarihinde tamamlanması gerektiğini, bu süre pandemiden çok önce olduğunu, zira aynı maddede anılan mücbir sebep halinde sürenin uzaması hali olayımızda söz konusu olmadığını, pandeminin 2020 Mart ayından beri olduğunu, sözleşmenin 4.2. Maddesi ise teslimi tanımlamış ve teslimin bağımsız bölümün oturmaya kullanıma elverişli biçimde devri olarak tarif edildiği, akdin 4.7 maddesi ise doğrudan takibe dayanak olan hükmü olduğu ” satıcının kusurlu olarak sözleşme konusu bağımsız bölümü teslimde gecikmesi halinde, satıcı alıcıya gecikilen her ay için 500 TL kira tazminatı ödeyecektir … Satıcı iş bu maddede yazılan hükme istisna olarak tazminat ödemeksizin teslim tarihini 180 kadar erteleyebilir…” Bu durumda dahi kira tazminatı 15.03.2020’de başlayacağını, bağımsız bölüm halen müvekkile teslim edilmediği, bu çerçevede Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi açılmışsa da davalı yan haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiği, takipte 19 aylık kira tazminatı takibe konu edildiği, takip tarihinin 15.11.2021 olduğu, 180 günlük gecikme hali de hesaba katıldığı, davalı yan takibe itirazında gerekçe sunmadan takipteki alacak talebine küllen itiraz ettiği, amacının sadece takibi durdurup zaman kazanmak olduğunu, alacak likit ve net olduğu, bu nedenle takibe kötüniyetli biçimde itiraz eden davalı yanın %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesini lehine vekalet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf sözleşmeden kaynaklanan her türlü hak ve alacaklarını dava dışı 3. Şahıs konumundaki …’e temlik ettiği, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı firma ile 3. şahıs konumundaki …(…) arasında Üsküdar … Noterliği’nin 17.11.2021 tarih ve … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Alacağın Devri Sözleşmesi-Temlikname” imzalandığı, (İlgili temlikname ile birlikte aynı tarihte ve aynı yevmiye numarası ile imzalanan Taahhütname ve Muvafakatname metninde de davacı, Müvekkil … Tic. A.Ş.’den herhangi bir hak ve alacak talebine bulunmayacağını kabul ettiği, somut olayda taraflar arasındaki Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen her türlü hak ve alacak kalemine ilişkin 17.11.2021 tarihli temlik sözleşmesi Üsküdar … Noterliği’nin … yevmiye numaralı onayları ile imzalandığı, bu halde işbu davanın ikame tarihi olan 29.01.2022 tarihinde davacının kötü niyetli ve haksız maddi menfaat sağlama amacında olduğunu, davacı taraf noter huzurunda kabul ettiği temlik iradesine tam aksi yönde bir hukuki işlem gerçekleştirdiğini, talep konusu tapu tescil işlemi muaccel durumda olmadığını, sözleşme kapsamında belirlenen süreler ile Covid-19 Pandemisinin yarattığı mücbir sebepler dikkate alındığında taşınmazın süresi içerisinde teslim edildiğini, dava şartlarından hukuki yararın mevcut olmaması, davacının imzasını taşıyan noter onaylı temlikname ve taahhütname metinleri ile sabit olduğu üzere aktif dava ehliyetinin bulunmadığı sabit olduğundan davanın tümden reddini, davacı işbu davanın ikamesinde kötü niyetli olduğu sabit olduğundan İİK madde 72/5 uyarınca davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “taraflar arasında temlike konu gayrimenkul satış vaadi sözleşme ilişkisi bulunduğu bu sözleşmeden kaynaklı teslime ilişkin düzenleme uyarınca davacının geç teslimden kaynaklı kira tazminatı talebi olduğundan mahkememizin görevli ve yetkili olduğu, davacı tarafın davaya konu taşınmaza ilişkin tüm haklarını kayıtsız şartsız olarak 16.11.2021tarihi ödeme emrinden bir gün sonra 17.11.2021 tarihinde dava dışı …’e temlik ettiği, bununla birlikte gerek davacının gerekse dava dışı kişinin temlik tarihi itibariyle temlik borçlusundan herhangi bir talebinin olmadığının belirtildiği, ayrıca temlik alanın temlik borçlusunu ibra ettiği, davacının 19.03.2022 tarihli dilekçesindeki beyanlarına, sunulan bu belgelerde dikkate alınarak itibar edilmediği, davacının ödeme emri tarihinden sonra temlik işlemini yapmış olması ve temliknamede kapsam dışına bırakmış olduğu alacağının olmaması ve temliknamede açıkça kira tazminatı hakkında davalı taraftan talebinin bulunmadığı da dikkate alındığında, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesine göre davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasının dava şartı olarak düzenlendiği, hukuki yararın dava şartı olup mahkemece HMK’nın 115/1.maddesine yargılamanın her safhasında resen gözetileceği, davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı, davanın usulden reddi nedeniyle davalının diğer taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında “… Projesi – İstanbul İli, Avcılar İlçesi, … Mahallesi, … Pafta, … Ada, … Parsel, … Blok, No:…” adresinde kain taşınmazın davalı şirket tarafından Davacı’ya satışı için Üsküdar … Noterliği’nin 06.11.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı “Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesi” sözleşmesi imzalandığını, bunun ardından Davacı firma ile … arasında Üsküdar 9. Noterliği’nin 17.11.2021 tarih ve … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Alacağın Devri Sözleşmesi-Temlikname” noter onaylı olarak imzalandığını, davacı söz konusu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, davalı Yüklenici Şirketi ibra ettiğini noter onaylı belgeler ile beyan ettikten sonra 29.01.2022 tarihinde işbu davayı ikame etmiş olup HMK’nın 329. maddesi kapsamındaki taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacının önce davalı şirket aleyhine icra takibi başlatmış, 1 gün sonrasında hiçbir hak ve alacağını bulunmadığını noter huzurunda beyan etmiş, buna rağmen tüm bu işlemlerden sonra ise işbu davayı ikame etmiş olup söz konusu Temlik işlemi ve taahhüt metni “kötü niyet”in ve “herhangi bir hakkının olmadığını bildiğinin” yazılı ve resmi ispatı niteliğinde olduğunu, nitekim kanunda kötü niyet şartı da aranmamakta olup, “herhangi bir hakkı olmadığı halde dava açılmasının” yeterli görüldüğünü, davacının Tacir olup, basiretli davranmakla mükellef olduğunu, bunun yanında herhangi bir hakkı bulunmadığını da iddia edebilecek durumda olmadığını, davacı tarafın cevap dilekçesinin ardından dosyaya herhangi bir beyan ve itiraz sunmadığını, temlik ve taahhütname metinlerine itiraz etmediğini, lehe hükümler açısından herhangi bir talebi bulunmamakla birlikte Davacı-Alacaklı’nın işbu davanın ikamesinde kötü niyetli olduğu sabit olduğundan öncelikli olarak HMK Madde 329 uyarınca Davacı-Alacaklı aleyhine taraflar arasında anlaşılan ücreti ile disiplin para cezasına hükmedilmesine, Davacı-Alacaklı’nın işbu davanın ikamesinde kötü niyetli olduğu sabit olduğundan İİK madde 72/5 uyarınca Davacı-Alacaklı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere (öncelikli talebibin alt sınırdan uzaklaşılması yönünde) kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalı yana yöneltilen takip ve arkasından açılan davadaki taleplerinin haklı ve isabetli olduğunu, ayrıca yerel mahkemedeki yargılamada davalı yanın cevap dilekçesine karşı bir beyan veya dilekçe sunulmadığının doğru olmadığını, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşınmaz satım vaadi sözleşmesine konu taşınmasın teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan kira kaybının tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve HMK’nın 329. maddesi uyarınca akdi vekalet ücreti ile disiplin para cezasına karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır. Taraflar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “kira 9.500,00 TL” sebebine dayalı olarak 9.500,00 TL asıl alacak ve 1.156,89 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 15/11/2021 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davacı ile dava dışı … arasında gayrimenkul satış sözleşmesine konu taşınmaza ilişkin 17/11/2021 tarihinde temlik sözleşmesi imzalanmıştır. Bu temlikname nedeniyle yukarıda yazılı gerekçe ile mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, davalının kötüniyet tazminatı ve HMK’nın 329. Maddesi kapsamındaki taleplerinin reddine karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/2. Maddesine göre, itirazın iptali davasında takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği düzenlenmiştir. Buna göre, takip tarihi temlik tarihinden önce olduğundandavacının akibinde kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün değildir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 329/1. maddesinde, kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafın, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebileceği; ikinci fıkrada ise, kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafın, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebileceği düzenlenmiştir.Anılan maddede öngörülen “kötüniyet” TMK 2/2 maddesindeki hakkın suistimali niteliğinde olup, bir hakkın amacına aykırı biçimde, yani hak sahibine yararlı olacak ölçüyü aşarak ya da hiç yarar sağlamadığı halde başkalarına zararlı olacak biçimde kullanılmasıdır.Her somut olayda kötüniyetin varlığı kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir. Hukuk Genel Kurulunun 23.03.1974 tarihli ve 1971/8-143 E., 1974/262 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere dava açan kişinin kötüniyetli olması, yani hiçbir hakkı olmadığını bilmesi ya da durumu icabı bilmesi gerektiği hâlde sırf aleyhine dava açtığı kişiyi ızrar kastı taşıması gerekmektedir. Kendisini haklı bilerek dava açan kişinin davasının reddedilmesi hâlinde maddenin uygulanması düşünülemez(Yargıtay HGK’nın 08.04.2021 tarih ve 2017/1-1228 E. – 2021/443 K. sayılı kararı). Mahkemece hükme dayanak alınan temliknamede, davaya konu icra takibinden açıkça bahsedilmemiş olması ve bu haliyle icra takibine konu alacağın temlik kapsamında kaldığının tespiti yargılama aşamasında gerçekleştiğinden davacı hakkında HMK’nın 329. Maddesinin uygulanması için gerekli şartların oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davalının kötüniyet tazminatı ile HMK’nın 329. Maddesi kapsamındaki taleplerinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/01/2023