Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1911 E. 2023/87 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1911
KARAR NO: 2023/87
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 17/10/2022
DAVA: Sözleşmenin iptali
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı üç şirketteki hisselerini, aynı zamanda akrabaları olan diğer ortakların ve bazı şirket yöneticilerinin bu payları ele geçirme planları çerçevesinde devretmek zorunda bırakıldığını, müvekkili …’ın abisi …, …’ın yeğeni … ve … Sanayi Ve Ticaret A.Ş ‘de CEO konumunda bulunan …’in, müvekkili …’a düzenli ve bilinçli olarak şirketlerin kötü gidişatı ile ilgili gerçek dışı bilgileri empoze ettiğini, İflas etme, herşeyini kaybetme korkusuna kapılan müvekkilinin bir veda notu paylaşarak intihara teşebbüs ettiğini ve uzun süre tedavi gördüğünü, ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin yaptıkları hukuki işlemlerin geçersiz olduğunu, müvekkilinin 2014 -2017 arası geçici fiil ehliyeti kaybı olması sebebi ile yaptığı tüm hisse devirlerinin geçersiz olduğunu, müvekkili …’ın ellerinde olan tek yazılı devir sözleşmesi olan 13.01.2017 tarihli, … Otomobil A.Ş.’deki hisselerini davalı … A.Ş.’ye devrinin geçersiz olduğu, yapılan devirleri müvekkilinin hatırlamadığını,devirlerin sahte imza ile dahi yapılmış olabileceğini, her üç şirketteki hisselerin müvekkile iadesine, mümkün olmaz ise karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri üzerinden müvekkile hisse bedellerinin ticari faizi ile birlikte ödenmesine, müvekkillerin … otomobil’de sahip oldukları hisselerin … A.Ş. tarafından devralınmasında, emredici nitelikteki TTK md 379 ve md. 380 hükümlerinin ihlal edilmiş olması karşısında, 13.01.2017 tarihli sözleşme ve akabinde yapılan hisse devir işlemlerinin butlanının tespiti ile söz konusu hisselerin müvekkillere iadesini, bu mümkün olmaz ise karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri üzerinden müvekkile hisse bedellerinin ticari faizi ile birlikte ödenmesine, karar verilmesini ayrıca telafisi imkansız zararlar doğacağından bahisle, dava konusu edilen, müvekkili …’ın … Gayrimenkul Yatırım A.Ş’ye devrettiği … Otomobil A.ş. hisselerinin, Yine … Lastik A.Ş.’deki, müvekkilinin … Otomobil’e devrettiği %60 orandaki hisselerine üçüncü kişilere devri ve/veya halka arzı müvekkilleri bakımından telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabileceğinden, dava konusu olan hisseler üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı …T.A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ın 2014 ve 2017 yılları arasında fiil ehliyetinin olmadığı iddiasının aynı zamanda fiili ehliyeti olmadan başta müvekkili şirket olmak üzere diğer şirketleri de sevk ve idare ettiğini, üçüncü kişilere karşı onları temsil ettiği anlamına geleceğini ve bu şekildeki bir iddianın ciddiye dair alınmasının mümkün olmadığını, davacı …’ın batacağı ve kendisinin de tüm mal varlığını kaybedeceği korkusuyla endişe ve paniğe kapılmasına neden olan hadisenin davacılardan …’da büyük hissedar ve yönetim kurulu üyesi olduğu … Ticaret A.Ş’nin o tarihteki ticari durumu olduğunu, … ile … tarafından yönetim kurulu üyesi sıfatıyla imzalanan 17.06.2015 tarihli kararla … Lastik A.Ş’de kalan 991 adet hissesinin satın alınmasına oy birliği ile karar verildiğini, …’ın tüm hisselerini müvekili şirkete devrettikten sonra … Lastik’in 10.03.2016 tarihinde yapılan genel kurulda hazirun cetvelinin toplantı başkanı sıfatıyla davacı … tarafından da imzalanmış olduğunu, müvekili şirketteki hisselerini imzaladıkları 13.01.2017 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tüm davacıların diğer davalı … As’ye devretmiş olduklarını, müvekkili şirketin hisse devir sözleşmesi ile davacı …’a karşı yükümlülüğünü tamamen yerine getirdiğini, müvekkili şirket, … A.Ş.’de azınlık hissedardır (%25),müvekkil şirket hisselerine ilişkin hiçbir imtiyaz bulunmadığını, devirde, TTK 380. maddede yazılı halin de gerçekleştiği yönlü iddiası da maddi durumla örtüşmediğini,diğer yandan, tüm davacıların sözleşmeyle kararlaştırılan tüm alacaklarını bitamam alarak, müvekkil şirkete ve hisselerini devrettikleri … A.Ş.’ye karşı alacaklı sıfatları sona erdikten yaklaşık 2 yıl, sözleşmenin imzasından 5 yıl sonra, TTK’nın şirket alacaklılarının menfaati için şirket sermayesinin/ mal varlığının korunmasını amaçlayan hükümleri gerekçe tutarak, gerçekleştirdikleri hisse devirlerinin kanuna aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla, devrettikleri hisselerinin kendilerine geri verilmesi taleplerinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece; “talep dilekçesi incelendiğinde ve mevcut delil durumu dikkate alındığında; Davacı iddiasında,…’ın abisi …, …’ın yeğeni … ve … LASTİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. CEO’su …’in, müvekkili …’a düzenli ve bilinçli olarak şirketlerin kötü gidişatı ile ilgili gerçek dışı bilgileri empoze ettiğini, iflas etme, herşeyini kaybetme korkusuna kapılan müvekkilinin bir veda notu paylaşarak intihara teşebbüs ettiğini ve uzun süre tedavi gördüğünü bu nedenle ayırt etme gücünü yitirdiğini iptali talep edilen sözleşmelerin iradesinin bozularak imzalatıldığını ve mal varlığının ele geçirilmeye çalışıldığını ileri sürmüştür. Ancak bu iddiaya ilişkin, yaklaşık ispat ölçüsünde bir kanıt bu aşamada sunulmamıştır. HMK 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir için aranan yaklaşık ispat olgusunun, bu aşamada gerçekleşmediği anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar vermek gerekmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekçesinde dava dilekçesinde yer alan TTK’nın 379 ve 380 maddelerine yer verilmediğini, halbuki dava konusu hisse satışının TTK’nın 379 ve 380 maddelere aykırılık teşkil etmesi sebebiyle geçersiz olduğunu, hisselerin bizzat dava konusu teşkil ettiğini, dosyanın sunulan uzman görüşü çerçevesinde yeniden ele alınarak müvekkili …’ın 85 yaşında olması, elinde kalan bedeller ile hak arama çabası içerisine girmesi, şirketlerin aile şirketi olması, şirketlerin müvekkilinin babasından çocuklarına intikal eden hisseler olması sebebiyle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini, aksi takdirde teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekçesini sadece müvekkili …’ın yanılma ve geçici fiili ehliyetini kaybı hukuki nedenine dayandırmış olduğunu, oysa ki dava dilekçesinde ileri sürülen diğer bir hususun sahtecilik ve TTK 379 ve 380’inci maddeye aykırılık iddiaları olduğunu, davalılardan … Otomobilin diğer davalı … Aş’nin %25 payına sahip olduğunu ve bu şekliyle … Otomobil’in … Aş’nin kurucu ortaklarından olduğunu, … Otomobil AŞ.’nin sahip olduğu hisselerin … A.Ş tarafından devralınmasının TTK’nın 380 madde hükmünü ihlal ettiğini, 13.01.2017 tarihli devir sözleşmesi aracılığıyla yapılan pay devirlerinin TTK’nın 380 / 2 maddesi gereği batıl olduğunu ve dolayısıyla söz konusu payların davacılara iadesinin gerektiğini, dosyaya ibraz edilen banka dekontları ile davalı … Otomobil A.Ş’nin keşide ettiği teminat niteliğindeki bonaların ihtiyati tedbirin kabulü yönünde karar verilmemesi durumunda davacıların hukuki koruma talebinin yerine getirilmesinin imkansız hale geleceğini gösterdiklerini, Ticaret Sicil kayıtlarına göre … şirketinin ortağının … Otomobil A.Ş olduğu, müvekkilinin … Otomobil A.Ş’deki %27 hissesini … A.Ş’nin devraldığını … AŞ.’nin başlangıçta %25 hissedarı sonradan %50 hissedarının … otomobil A.Ş olduğunu, şirketin kendi iştiraki olan şirketin en fazla %10’unu alabileceğini, dolayısıyla söz konusu devir işleminin açıkça kanuna aykırı olduğunun dosyadaki belgelerle de yaklaşık düzeyde ispat edildiğini bahsi geçen sebeplerle ihtiyati tedbir taleplerini kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, hisse devir sözleşmesinin iptali davası olmakla; davacı vekili dava dilekçesinde hisse devir sözleşmesini imzalayan davacılardan birisinin fiil ehliyetinin sakatlanmış olduğu iddiası ile birlikte davalılardan birisi olan şirket tüzel kişiliğinin hisse devir sözleşmesine konu payları bizzat kendisinin devralmadığını, onun yerine davalılardan bir diğeri olan şirkete finansal yardım sağlamak sureti ile sözleşmeye konu hisseleri bu şirketin satın almasını sağladığını, bu şekilde TTK’nın 379 hükmündeki %10 limitini aşma amacı güderek kanuna karşı hile teşkil eden eylemlerde bulunduğundan bahisle hisse devri sözleşmesinin iptali yada yokluğunun tespitini istemine ilişkin derdest davada davaya konu hisseler üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararına karşı, davacılar vekilleri tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 Sayılı HMK 389 /(2) Maddesi uyarınca “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür Davacı vekili, …A.Ş’nin hisselerinin dava konusu satım sözleşmesine konu edildiği, davalı … Otomobil’in devir tarihinde … Tekirdağ A.Ş.’nin, %25 sonrasında % 50 oranında hissesinin sahibi olduğunu, müvekkillerinin … Otomobil deki hisselerini % 27 sini …’ın devraldığını, …’ın iştiraki olduğu şirket hisselerini devir alması sebebi ile TTK 379 ve 380. Maddelere aykırı devrin gerçekleştiğini, esasen davalı … Otomobil’in hissedarı olduğu şirketin paylarını bizzat kendisinin devralmadığını bunun yerine diğer davalı … Aş.’ye finansal destek vererek bu şekilde devrin gerçekleşmesini sağladığını ve bu nedenle TTK’nın 380 hükmünü ihlal edildiğinden, 13.01.2017 tarihli hisse devir sözleşmesi aracılığıyla yapılan pay devirlerinin TTK’nın 380 / 2 maddesi gereği batıl olduğunu ileri sürmektedir. Dosyaya sunulan uzman görüşü, genel anlamda TTK’nın 379. maddesine aykırılığın oluştuğu yönünde tespit yapmış ise de TTK’nın 379. maddesindeki koşullar beş bent halinde sayılmış olup,şirket yönetim kuruluna en çok beş yıl için verilmiş bir yetkinin olup olmadığı,yetkinin usulüne uygun şekilde verilip verilmediği, iktisap konusu pay bedeli, payların bedelinin tümünün ödenmiş olup olmadığı,yedek akçelerin toplam tutarı davacıların iddialarının ispatı açısından net olarak ortaya konulması gereken hususlardır. Somut olayda dava konusu hisse devrinin, davalı şirketler açısından TTK ‘nın 379 maddesine uygulanmasını gerektirecek nitelikte bir durum yaratıp yaratmadığı ve TTK 380 maddesi uyarınca yapılan işlemin batıl olup olmadığının tespiti yapılacak tahkikat neticesinde özellikle davalılar şirketlerin ortakılık yapısı ticari defterleri, bilançoları, yönetim kurulu kararları incelenerek, hisse devrine ilişkin pay bedeli, yedek akçe miktarı gibi uyuşmazlık konuları yönünden davalı şirketlerin savunmaları değerlendirildikten sonra ticari defter ve kayıtları üzerinde şirket finansmanında uzman bir bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme sonucunda belirleneceğinden dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmadığından mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir talep eden tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/02/2023