Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1863 E. 2022/1393 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1863
KARAR NO: 2022/1393
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2022
NUMARASI: 2022/206 Esas – 2022/420 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece mahkemesince verilen hukuki yarar yokluğundan davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16/01/2014 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle Bakırköy 4 İş Mahkemesinin 2011/25 esas sayılı dosyası ile açılmış olan davanın 2018/329 esas sayılı dosyası ile derdest olduğu, söz konusu dava devam ederken … San ve Tic AŞ’nin tasfiye memuru olan davalı …’ün tasfiyeyi bitirerek şirketi Ticaret Sicil müdürlüğünden kapattığını, davalı tasfiye memurunun dava açılıp tebligat yapıldığından iş kazası nedeni ile tazminat davasından haberdar olduğunu, beyan ederek ticaret sicilden kapatılan … San ve Tic AŞ’nin dava nedeni ile tasfiye işleminin sürdürülmesi için ihyasına karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle;Ticaret sicil müdürlüğünün TTK m.32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, ticaret sicil müdürlüğünün ticaret siciline tescil konusundaki talepleri ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini, yargı merci gibi hareket etmediğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirketin “tasfiye memurunda olduğunu” tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi yada kafi teminat ile karşılanması gerektiğini belirterek müvekkili yönünden açılan davanın reddine mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduğu, ilgili şirketin yasada mevzuat hükümlerine göre tasfiye edildiği, bu konuda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, tüzel kişiliğin ticaret sicilinden terkin edilerek sona erdiği, tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığı, yeniden ihyasını gerektirecek herhangi bir hususun bulunmadığı sebepleriyle davanın reddine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece mahkemesince davacının açtığı dava neticelenmeden ve verilen karar infaz edilmeden şirketin tasfiyesinin sona erdirilmesi mümkün olmadığı, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun tamamlamadığı, davacının hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile …nde … sicil numarası ile kayıtlı tasfiye halinde … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru olarak eski tasfiye memuru …’ün atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde keyfiyetin ticaret sicilde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihya davasının tabi olduğu zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğunu, 5 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, müvekkilinin ihyası istenen şirketin tasfiye sürecinde tasfiye memuru olarak görev yaptığını, şirketin ilgili Yasa ve mevzuat hükümlerine göre tasfiye edildiğini, müvekkilinin bu konuda hukuken herhangi bir kusurunun bulunmadığını, Yasaların kendine tanınan görevlerini tasfiye memuru olarak yerine getirdiğini, şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin edilmesi ile sona erdiğini, tüzel kişiliğin sona ermiş ve tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığını, ilgili şirketin yeniden ihyasını gerektirecek herhangi bir hususun bulunmadığını, davanın reddi gerektiği halde kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde “şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. HMK 357 maddesinde resen gözetilicek hususlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenmeyeceği, yeni dellilere dayanılamayacağı düzenlenmiştir. Zamanaşımı defii taraflarca ileri sürülmediği sürece mahkemece resen nazara alınamaz. TTK 547 maddesi uyarınca açılan ihya( ek tasfiye ) davaları için kanunda herhangi bir zaman aşımı süresi düzenlenmediği gibi davalının yargılama aşamasında ileri sürmediği, istinaf aşamasında ileri sürdüğü davanın zamanaşımına uğradığı defii dinlenenebilir olmadığından yerinde görülmemiştir. Somut olayda ihyası talep edilen …’nde kayıtlı … Sanayi Ve Ticaret A.Ş’nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 03/12/2014 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılan Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2018/329 Esas sayılı dosyası ile iş kazasından kaynaklı tazminat davasının derdest olduğu, bu hale göre davacının anılan mahkemede açtığı derdest dava nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmakla davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Buna göre mahkemece davanın kabulüne ve şirketin ticaret sicil kaydının ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece terkin edilen şirketin Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin 2018/329 Esas sayılı dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt tesciline ve yine tescil kararının TTK 547/2 maddesi uyarınca ilanına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden şirketin yeniden tesciline karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından, kararın kaldırılmasına ve Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin 2018/329 Esas sayılı dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt tesciline ve kararın ilanına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ;istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA; 1-Davanın KABULÜ ile; …nün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde …Anonim Şirketi’nin Bakırköy 20 İş Mahkemesi’nin 2018/329 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak TTK 547 maddesi uyarınca ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden ticaret siciline TESCİLİ suretiyle İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru … T.C kimlik numaralı …’ün atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına, 3-Kararın ticaret sicil müdürlüğünde TTK 547/2 maddesi uyarınca ilanına, 4-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 5-Davacının duruşmadaki beyanı dikkate alınarak, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-… yasal hasım olup, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider ve delil avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları; a-İstinaf yoluna başvuran davalı tasfiye memuru vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı davalı tasfiye memuru tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 9-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.