Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1859 E. 2022/1501 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1859
KARAR NO: 2022/1501
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2022
NUMARASI: 2021/997 Esas – 2022/565 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Taraflar arasındaki Alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili … ile … san. Ve tic. Ltd.şirket vekili arasında 05.01.2018 tarihinde yapılan şirket devri sözleşmesi gereği, her ne kadar davacı müvekkilinin internet ilanında tüm devir işlemleri, demirbaş ve ürün bedellerine 195.000,00TL karşılığında devir edileceğinin belirtilmesine rağmen sözleşmede yazılan demirbaşlara ve ürün bedellere mahsuben 200.000,00 TL’lik bir anlaşma yapıldığını, yapılacak ödeme ile yeni şirkete bu demirbaş ve ürünlerin bedelsiz olarak verileceğini, sözleşme maddelerinin iki taraf arasında kabul edilmiş ve imza altına alındığını, sözleşme gereği davacı müvekkilinin 150.000,00 TL nakit verdiğini, geriye 50.000,00 TL borç kalmasına rağmen muhatap firma yetkilisi ” içeriye mal çektim ve sana bu içeriye çektiğim malları faturalandırdım, bana daha 133.000,00 TL borcun var ” dediğini, buna karşılık müvekkilinden Nisan 2018’de 100.000,00 TL bedelli çek, mayıs 2018 tarihinde de 33.000,00TL’lik çek talep etmiş ve müvekkilinden bu meblağları tahsil ettiğini, ancak yapılan envanter sayımında karşı tarafın söylediği gibi içeride ilave mal bulunamadığını, tahsil etmiş olduğu bedellerin hukuka uygun olmadığını, sonuç olarak 200.000,00 TL devir bedeli karşılığında imzalanan sözleşme davacı müvekkiline 283.000,00 TL’ye mal olduğunu, bu durum karşısında muhatap firma yetkilisine ihtarname keşide edilmek sureti ile zararın giderilmesi hususunda talepte bulunulmuş ancak firma yetkilisinden geri dönüş olmadığını, davacının bu olay nedeni ile uğramış olduğu maddi hasar karşında davalı ile yapılan şirket devir sözleşmesinden kaynaklanan 83.000,00TL farkın da tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı yana herhangi bir borclarının bulunmamadığı gibi, davacının envanter sayımında mallar çıkmadığına ilişkin iddiasının da yerinde olmadığını, mağazaya verilen her ürün için faturalandırma yapılmış ve bu faturaların da davacı tarafa verildiğini, faturaların davacı tarafa verildikten sonra taraflarına herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gibi faturalara ilişkin bedellerin davacı tarafından taraflarına ödendiğini, davacının dilekçesindeki iddialarında zarara uğradığını ve bu zararın giderilmesini talep ve dava ettiğini, Ticari Örf ve Adete, yasaya uygun bir biçimde gerçekleştirilmiş bir ticaretten kaynaklı zararı ispat etmesi gerektiğini, davacının bu iddiasını kanıtlar nitelikte herhangi bir somut delil ortaya koymadığını, faturalara itiraz etmediğini ve fatura bedellerini ödediğini, davacının zarar gördüğü hususunu ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki, davacının mağazanın şirket devri sözleşmesi yapılmadan önceki dönemde %50 ortağı konumunda olup, daha sonra tamamını almak istediğini, akabinde kendisi ile sözlü olarak franchise sözleşmesi ve ilişkisi kurulduğunu, davacının mağazanın tamamını alması ve kurulan franchise ilişkisine istinaden bu güne kadar AVM tarafından taraflarına fatura edilen ve taraflarının kendilerine fatura etmiş olduğu hiçbir faturaya itiraz etmeden bütün faturaları ödediklerini, davacıdan istenen bedellerin tamamının faturalı ve ispatlı alacaklar olduğunu, bu hususun ticari defterler üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağını, 8 gün içerisinde iade ve itiraz edilmeyen fatura içeriği muhatabı tarafından kabul edilmiş sayılacağını, davacının faturalara itiraz etmemekle birlikte yaklaşık 2 yıl gibi bir süreden sonra kendisinden haksız bedel tahsil edildiği iddiası ile dava açmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, açıklanan sebeplerle birlikte ve ayrıca; davacı yanın taraflarına borcu bulunduğunu, davacının kendisine kesilmiş olan franchise ilişkisinden kaynaklı bazı faturaları ödemediği gibi, şirket devri sözleşmesinden kaynaklı borcunu dahi ödemediğini, davacı yanın borçlarını ödememesi üzerine hakkında Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … ve … E. Numaralı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, fatura alacaklarına ilişkin olarak başlatlan … E. Numaralı takibe itiraz edilmiş olmakla, bu dosyaya ilişkin olarak Çorlu 5 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/33E. Numaralı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, açıklanan nedenlerle Hukuki dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz davanın reddini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi ek karar ile davada Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararının taraflarca yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği ve tarafların HMK 20 . Maddesi uyarınca süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyanın oncelıkle Çorlu 2 Asliye Hukuk Mahkemesinde 2020/123 E ve 2021/332 K. sayıyla acılmıs olup görevsizlik sebebıyle Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin yargılama safhasına gecmeden ve olayın esasını irdelemeden 01/06/2022 tarıhınde gorevsızlık kararını verdiğini, Mahkeme verilen kararın 28/06/2022 tarihli gerekceli kararında, mahkemenin görevsizliğinden ve bu sebepten usulden reddine yönelik bir karar verilmis olmasını ve zikredilen kararda herhangi bır vekalet ücretinin karara baglanmamıs olmasına ragmen ve bahse konu karar 08/09/2022 tarihinde kesinleşmiş olması hakikati mevcut iken 12/09/2022 tarihinde aynı dosya ıcin yeniden ek karar verilmiş olup bu sefer davanın acılmamıs sayılmasına ve 9.200,00TL vekalet ücretinin davalı tarafa verilmesine yönelik karar verildiğini, aynı dosyada iki farklı gerekçe ile iki farklı hüküm tesis edilmiş olmasının HMK açısından usul yönünden verilen kararın reddini gerektirdiğini, ayrıca vekil olarak dosyada vekaletinin olmasına rağmen verilen kararların tarafına değilde yetki belgesiyle duruşmaya bir kere giren diğer meslektaşımıza kararların tebliğ edilmiş olmasının süreleri kaçırmasına neden olduğunu, açıklanan nedenlerle Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/997 E -2022/565 K numaralı kararın istinafen bozularak, yeniden yargılama yapılıp talepleri doğrultusunda karar verilmesine Tehir-i İcra olan söz konusu İstinaf talepleri doğrultusunda Bakırköy … İcra dairesi … E sayılı dosyayla başlatılan vekalet ücretine yönelik İcra Takibinin istinaf süresince tehir edilmesi için derkenarın tarafımıza verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince ek karar ile davada Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararının taraflarca yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği ve tarafların HMK 20 . Maddesi uyarınca süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş,bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6100 Sayılı HMK 20/1 Maddesinde “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. ” hükmü düzenlenmiştir. HMK 326 maddesi uyarınca Kanunda yazılı hâller dışında yargılama giderlerinden , aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği ve HMK’nın 323/1-ğ maddesinde ise, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti, yargılama giderlerinden sayılacağı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 331/2-3 maddesinde “Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanı açıldığı mahkeme dosya üzernden bu durumu tespit ile davacıya yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder. Davanı açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama giderleri davacya yükletilir” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı vekili yetki belgesi ile yetkilendirilen vekile yapılan gerekçeli karar tebligatının geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. Yetki belgesi vekaletnamedeki tüm yetkileri kapsayacak şekilde verilmiş olup, tek bir duruşma için verildiğine dair her hangi bir düzenlemeninde bulunmadığı görülmüştür. Buna göre davacı vekiline yapılan gerekçeli kararın usulüne uygundur. Somut olayda ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı 08/09/2022 tarihin de kesinleşmiş olup,bu süreden itibaren 2 haftalık süre içerisinde yani 22/09/2022 tarihine kadar taraflar mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebilecektir. Ancak mahkemece 2 haftalık sürenin bitimi beklenmeden 12/09/2022 tarihinde başvuru yapılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına ek karar ile karar vermiştir. Kanunda öngörülen bu iki haftalık süre, tarafların dosyanın gönderilmesini talep edebilecekleri son tarihi göstermekte olup mahkemenin süre sona ermeden karar vermiş olması sürenini uzatılmasına yönelik bir etkisi bulunmamaktadır. Buna göre davacı vekilinin kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine yönelik bir dilekçesi olmadığı da gözetildiğinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi sonucu itibarıyla doğrudur. Öte yandan mahkemece görevsizlik kararınına ilişkin gerekçeli kararda yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmeyerek , HMK 20. Maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilen ek kararda HMK 331/2ve 3 fıkrası uyarınca davacıyı yargılama giderinden sorumlu tutarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.