Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1848 E. 2023/463 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1848
KARAR NO: 2023/463
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2020/603 Esas – 2021/344 Karar
DAVA: 7086 Sayılı Yasanın 4. Maddesi Gereği Hisse Devrinin Terkin İşleminin İptali İstemi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Sanayi İç ve Dış Tic. A.Ş.’nin ortağı olduğunu, müvekkilinin diğer hissedar …’nın şirketteki hisselerini 12/04/2016 tarihinde satın aldığını ve şirketin bütün hisselerinin sahibi olduğunu, müvekkilinin sahibi olduğu şirkete davalının kayyım olarak tayin edildiğini, davalının müvekkili lehine yapılmış olan devir ve temlik işlemlerinden terkin ettirildiğini, şirket hisselerinin eski ortak …’ya döndürüldüğünü, hisse devir ve temliki işlemlerinin resen terkini işleminin kanuna aykırı olduğunu, kayyım atanan şirketlerde ortaklar tarafından yapılmış devir ve temlik işlemlerinin muvazaalı sayılabilmesi için soruşturmanın başladığı tarihten sonra yapılmış olması gerektiğini, davaya konu hisse devir ve temlikinin 12/04/2016 tarihinde yapıldığını, kayyımın ise 2017 yılında atandığını bildirmekle davalı şirketin kayyım sıfatı ile yapmış olduğu müvekkiline ait hisselerin resen terkini ve eski hale getirilmesi işleminin iptaline, resen terkin edilen 30520 adet hissenin müvekkili adına tesciline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirket yönetim kurulu üyelerince davacının 12/04/2016 tarihinde 260.520 adet hissesini dava dışı …’ya devrettiğini, Tekirdağ CBS’nin 05/07/2018 tarihli yazısı ile davacı hakkındaki soruşturmanın 18/03/2016 tarihinde başlatıldığını, hisse devirlerinin geçersiz sayılarak resen terkini işleminin TMSF tarafından yapılan bir işlem olmadığını, şirket yönetim kurulu tarafından yerine getirilmesinden ibaret olduğunu, davalı kurumun sadece kayyım sıfatı ile davaya konu işlemi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirdiğini, iş bu nedenlerle davanın TMSF aleyhine açılması veya sorumluluk atfedilmesinin hukuken mümkün olmadığını bildirmekle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 7086 sayılı Kanun’un 4. maddesinde muvazaalı devir işlemlerinin ticaret sicil müdürlüğü tarafından resen erkin edileceğinin düzenlendiği, Kanun’da davalıya resen terkin işlemi yapması konusunda yetki verilmediği, nitekim dava konusu hisse devir sözleşmesinin terkin ve tescil edilmesine İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından karar verildiği, davalının sadece bildirimde bulunduğu, bildirimin hukuki sonuç doğuran icrai nitelikte bir işlem olmadığı anlaşılmakla husumetin işlemi tesis eden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yöneltilmesi gerektiği sonucuna varılarak pasif husumet nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddedildiğini, TMSF’nin davalı sıfatına haiz olduğunu, müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Sanayi İç Ve Dış Ticaret Anonim Şirketi ünvanlı şirketin ortağı olduğunu, müvekkilinin diğer hissedar …’nın şirketteki 30520 adet hissesini 12/04/2016 tarihinde hisse devri suretiyle devraldığını, böylece şirketteki bütün hisselerin sahibi olduğunu, akabinde Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/14019 Soruşturma sayılı dosyası ile yapılan soruşturma kapsamında Tekirdağ 2.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2018/1066 D. İş sayılı 22.03.2018 günlü kararı ile CMK 133/1 uyarınca davalı TMSF’nin mezkur şirkete kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, TMSF kayyım olduktan sonra müvekkilinin 12/04/2016 tarihli hisse devir ve temlik işlemini terkin ettirdiğini, söz konusu terkin işleminin iptali ile re’sen terkin edilen 30520 adet hissenin davacı müvekkili adına tescil ettirilmesi için dava açıldığını, ancak ilk derece mahkemesinin mezkur işlemden TMSF’nin sorumlu olmadığını belirterek davayı reddettiğini, iptal davasına konu anonim şirket hisse devri işleminin davalı TMSF tarafından yapıldığını, bu sebeple işlemin iptalinde TMSF’nin davalı olmasının zaruri olduğunu, yerel mahkemece verilen işbu kararın isabetsiz olduğunu, davanın TMSF aleyhine yürütülmesi gerektiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava ile ilgili olarak yerel mahkemenin vermiş olduğu pasif husumet nedeniyle dava şartı yokluğundan red kararının yerinde olduğunu, ayrıca dava konusu hisse devirlerinin geçersiz sayılarak resen terkin işleminin müvekkili kurum tarafından yapılan bir işlem olmadığını, Kanunun amir hükmünün Şirket Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilmesinden ibaret olduğunu, müvekkili kurumca kayyım sıfatıyla söz konusu işlemi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirildiğini, işbu davanın müvekkili aleyhine açılması veya sorumluluk atfedilmesinin hukuken mümkün olamayacağını, yerel mahkemenin pasif husumet kararının yerinde olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava; 7086 sayılı yasanın 4. Maddesi uyarınca yapılan hisse devrinin terkin edilmesine dair işlemin iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava dışı … Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin ortaklarından …’nın şirketteki 30520 hissesini davacıya 12.04.2016 tarihinde devrettiği, ortak … hakkında Tekirdağ cumhuriyet başsavcılığınca 18/03/2016 tarihinde başlatılan soruşturma nedeniyle Tekirdağ 2. Sulh ceza hakimliğinin 2018/1066 D. İş sayılı kararı ile … Sanayi İç Ve Dış Ticaret Anonim Şirketin’e CMK 133/1 maddesi uyarınca TMSF’nin yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak ve yeni yönetim görev ve yetkilerini ifa etmek üzere kayyım olarak atanmasına karar verildiği, Şirketin tüzel kişiliğine son verilmeyip tüzel kişiliğinin halen devam ettiği, şirket yönetim kurulu başkan ve üyesi imzasını taşıyan 12/09/2018 tarihli yazı ile İstanbul ticaret sicil müdürlüğüne hitaben 7086 sayılı yasanın 4. Maddesine dayanılarak …’nın …’ya devir ettiği hisselerin resen terkin ve eski hale getirilmesi hususunda yazı yazıldığı, yine şirket yönetim kurulu başkan ve üyesinin TMSF iştirakler ve gayrimenkuller daire başkanlığına hitaben yazdıkları 25/09/2018 tarihli yazı ile açıklamada bulunarak ticaret sicili müdürlüğüne yazdıkları 12/09/2018 tarihli yazı ile bildirimde bulunduklarını bildirerek bilgi ve değerlendirmeye sundukları, TMSF İştirakler Ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığı’nın da 22/10/2018 tarihli İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğüne hiteban yazdığı yazı ile yönetim kurulunun 25/09/2018 tarihli yazısını ve eklerini Ticaret Sicili Müdürlüğüne gönderdiği, 7 kasım 2018 tarihli 9697 sayılı ticaret sicili gazetesinde, TMSF’nin bahsi geçen yazısı özetlendikten sonra devir işlemine ait 17/5/2016 tescil işleminin resen terkin edildiği ilan edilmiştir. Davanın açıldığı ve sonuçlandırıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7086 sayılı yasanın 4. Maddesinde ” 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak soruşturmanın başladığı tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemleri muvazaalı kabul edilerek geçersiz sayılır ve ticaret sicilinden resen terkin edilir.” düzenlemesi Anayasa Mahkemesinin 2018/81esas 2021/45 K sayılı 24/06/2021 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. Aynı madde 16/11/2022-7421/23 md. İle aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir. ” (1) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerde, soruşturmanın başladığı tarihten 19/7/2018 tarihine kadar ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemleri, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulunun değerlendirmesi sonucu muvazaalı kabul edilmesi halinde geçersiz sayılır ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun talebi üzerine ticaret sicilinden terkin edilir. Geçersiz sayılma işlemine karşı ilgililerce, tebliğden itibaren bir ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir.” Anayasa mahkemesinin iptali öncesi dava konusu uyuşmazlıkta uygulanan yasa maddesi ile; yasa kapsamındaki kayyım atanan şirketlere ait hisselerin yine yasada başlangıcı ve sonu belirtilen zaman dilimi içerisinde yapılan devir işlemlerinin kanun gereği muvazaalı sayıldığı ve resen terkin edilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Anayasa mahkemesinin 2018/81esas 2021/45 K sayılı 24/06/2021 tarihli kararının konuya ilişkin ilgili paragrafları şöyledir; “373. Kuralla, kayyım atanan şirketlerde ceza soruşturmasının başladığı tarihten 8/3/2018tarihine kadar ki süreçte şirket ortaklarının pay ve haklarına ilişkin üçüncü kişilerle yaptıkları devir ve temlikler muvazaalı kabul edilerek iptal edilmekte ve resen ticaret sicilinden terkin edilmektedir. Kural, yapıldığı dönemde yürürlükteki hukuk kurallarına göre geçerli olarak varlık kazanmış ve tamamlanmış hukuki işlemlere doğrudan müdahale ederek bu işlemlerin geçerliliğini ortadan kaldırmaktadır. 374. Kural kapsamındaki devir ve temlikler (sözleşmeler), aksinin iddia ve ispat edilmesi mümkün olmayan kanuni bir karine oluşturulmak suretiyle geçersiz hale getirilmektedir. Başka bir ifadeyle kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve hakkını devralan iyiniyetli üçüncü kişilerin kuralla getirilen kanuni karinenin aksini, yani işlemin muvazaalı olmadığını iddia ve ispat etme imkânları bulunmamaktadır. Bu yönüyle kuralın ihdas amacına uygun kullanılmasını sağlayacak ve bu konudaki keyfîlikleri önleyecek yasal güvencelerin temin edilmediği anlaşılmaktadır.” Dosyaya sunulan ticaret sicili gazetesindeki ilana göre terkin işlemini şirket yönetim kurulu başkan ve üyesinin ve TMSF’nin bildirimi üzerine ticaret sicili müdürlüğünce resen yapıldığı, şirket tüzel kişiliğinin ise halen devam ettiği, terkin işlemine ilişkin gerek şirket yönetim kurulunca gerekse TMSF tarafından alınmış bir kararla terkin işleminin gerçekleştirilmediği, şirket yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile TMSF’nin şirketteki pay devri ve yürütülen soruşturma hakkında gerekli bilgileri Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne iletme dışında konuya ilişkin aldığı bir karar veya yaptığı bir işlem bulunmadığı, terkin işleminin 7086 sayılı yasanın 4. Maddesinde düzenlenen kanuni karine gereği Ticaret Sicili Müdürlüğünce resen gerçekleştirildiği, bu duruma eldeki davada TMSF’nin taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/05/2023